Ana Sayfa Çalışma Hayatı İşçilik Haklarını Alamayan Çalışanlar İş Sözleşmesini Tek Taraflı Feshedebilir mi?

    İşçilik Haklarını Alamayan Çalışanlar İş Sözleşmesini Tek Taraflı Feshedebilir mi?

    1383
    0

    KONU: İŞÇİLİK ALACAĞI HK.

    İLGİLİ KANUN MADDELERİ: 4857 SAYILI İŞ KANUNU (Md.8-41)
    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 7. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.04.2012 gün ve 2009/752 E., 2012/235 K. sayılı kararın davalılar vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 24.12.2012 gün ve 2012/9288 E., 2012/29304 K. sayılı kararı ile;

    “…Davacı, asıl işveren olan davalı belediyenin Fen İşleri Müdürlüğünün yol yapım işlerinde çalışmaya başladığını, 2009 Nisan ayından buyana maaş ve diğer işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı olarak 31/08/2009 tarihinde feshedildiğini, belirterek kıdem, ihbar tazminatı, ücretli izin alacağı, ücret alacağı, hafta tatili alacağı, bayram, genel tatil ücreti alacağı, fazla mesai ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    Davalı …; davacının belediyeden ihale ile iş alan diğer davalı şirketin işçisi olduğunu, belediyenin işçisi olmadığını, belediyenin ihale makamı konumunda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    Davalı şirket,
    davacının şirketteki çalışmalarının kesintisiz olmadığını, şirketin diğer davalı belediyeden ihale ile yol bakım ve onarım hizmet alma işini yaptığını, davacının bu işte çalışmakta iken arkadaşları ile birlikte topluca iş yerini terk ettiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, iş sözleşmesinin davacı tarafından ücret alacaklarını alamaması sebebiyle haklı nedenle fesih edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.


    Taraflar arasında davacının kesintisiz çalışıp çalışmadığı noktasında uyuşmazlık vardır.

    Somut olayda davalı tarafça davacının hizmet alım sözleşmelerinin yenilenmesi sırasında 03.03.2009-08.04.2009 tarihleri arasında davacının çalışmadığı savunulmuştur. Mahkemece bu süre de dahil edilmek suretiyle davacının kesintisiz çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılıp hüküm kurulmuştur.

    Dosya kapsamı ve dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında davacının belirtilen tarihleri de kapsayacak şekilde kesintisiz çalıştığını ispatlayan kesin ve inandırıcı delil bulunmamakta olup davacının fasılalı olarak çalıştığının kabulü ile buna göre tespit edilecek hizmet süresi üzerinden talepleri hususunda hesaplama yapılması gerekirken kesintisiz çalışmış gibi hesaplama yapılarak hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”

    gerekçesiyle oy çokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDENLER:
    Davalı … vekili

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Davacı vekili müvekkili işçinin ücret ve diğer işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, ücret, hafta tatili, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

    Davalı … vekili davalı İdare yönünden davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini savunurken; diğer davalı … Turz. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. vekili müvekkili şirketin diğer davalı Belediyeden ihale yolu ile 18.08.2007-03.03.2009 tarihleri arası ve 08.04.2009-31.12.2009 tarihleri arasında yol bakım onarım işini üstlendiğini, bu nedenle davacı işçinin kesintisiz çalışmasının olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.

    Mahkemece, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacı işçinin ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği, davacının tüm çalışma süresince belediyeden yol yapım, bakım, onarım ve tamir işini ihale ile üstlenen diğer davalı şirkette kesintisiz çalıştığı gerekçesiyle kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacağının kabulüne; hafta tatili ile ihbar tazminatı taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

    Hükmün davalı … ve davalı şirket vekillerince temyizi üzerine;
    Özel Dairece yukarıda başlık kısmında belirtilen nedenlerle hükmün oy çokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.

    Mahkemece ihale bitimi ile bir sonraki ihale başlangıcı arasında davacı işçinin çalışmadığının savunulmasının yapılan hizmetin süreklilik gerektirmesi sebebiyle hayatın olağan akışına uygun düşmediği, davalı tanıklarının dahi bu konuda beyanlarının bulunmadığı, bu şekildeki savunmaya itibar etmenin ileride sigortasız çalıştırılan işçilerin hiçbir zaman tazminatlarını ve haklarını alamamalarına neden olacağı, aynı belediye ve şirketler aleyhine açılmış aynı mahiyetteki davalarda mahkemece bu şekilde yapılan hesaplamalara dayanılarak verilen kararların daha önce Yargıtay ilgili dairelerince onanarak kesinleştiği, yargıya güven ve mahkeme kararlarında uygulama birliğinin sağlanması açısından sadece davalı vekillerinin savunmalarına itibar edilerek kesintili çalışma olgusundan söz edilemeyeceği kanaatiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.

    Direnme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık somut olayda davacı işçinin çalışmasının, fasılalı iki dönem şeklinde mi yoksa kesintisiz tek bir çalışma dönemi olarak mı kabul edileceği, burada varılacak sonuca göre de dava konusu alacaklara esas çalışma süresinin kesintisiz kabul edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.

    4857 sayılı İş Kanunu’nun 8. maddesi ile iş sözleşmesi, “bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme” olarak tanımlanmıştır. Kanunda aksi belirtilmedikçe iş sözleşmesi özel bir şekle tabi değildir.

    İş sözleşmesi niteliği itibariyle sürekli bir iş ilişkisi kurulmasına yol açar. Ancak bu süreklilik ilanihaye olmayıp, niteliği gereği işin belirli bir sürede sona ermesi söz konusu olduğunda bu sürenin sona ermesi; belirli bir süre öngörülmediği durumlarda ise sözleşmenin sona ermesine yol açacak kanunda belirtilen bir nedenin ortaya çıkması ile sona erer. İş sözleşmesinin sürekli bir ilişki kurması önemini özellikle işçinin bu çalışma süresine bağlı olarak elde edeceği haklarda gösterir. İşçinin çalışma süresinin esas alındığı örneğin ihbar süreleri, yıllık izin hakkı, kıdem tazminatı hakkı gibi haklar bu süre esas alınarak belirlenir.

    Kural olarak iş ilişkisi iş sözleşmesi bağıtlanmakla başlar. Ancak işçinin iş yerinde fiilen çalışmaya başladıktan sonra iş ilişkisi devam ederken de iş sözleşmesi yapılabilir. Dolayısıyla işçinin kıdem süresi olarak da adlandırılan çalışma süresinin başlangıcı işçinin iş yerinde fiilen çalışmaya başladığı tarihtir. İşçilik alacakları hesaplanırken işçinin fiilen işe başladığı tarihten iş sözleşmesinin (iş ilişkisi) sona erdiği tarihe kadar geçen süre çalışma süresi olarak kabul edilmelidir.

    İşçilik alacakları davasında hesaplamaya esas alınacak çalışma süresi, her türlü delil ile ispatlanabilir. Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan bildirimler, iş sözleşmesi ve diğer yazılı belgeler yanında tanık dahil diğer tüm delillerle ispat mümkündür. İşçinin çalışma süresi, resmi kayıtlarla ve/veya işveren savunması ile uyuşmaması halinde iddia edilen çalışma süresini işçi ispat etmekle yükümlüdür.

    Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı işçiye ait hizmet döküm cetvelinde davacının 20.09.2007-13.03.2009 ile 08.04.2009-31.08.2009 tarihleri arasında iki ayrı dönemde davalı … Turz. İnş. Taah. Tic. Ltd. Şti. bünyesinde çalıştığı görülmüştür.

    Dinlenen davacı ve davalı tanıklarının beyanlarından davacının çalışmasının sürekli olup kesintisiz devam ettiği tespit edilememiş ise de, davacının çalışma kaydı gözükmeyen bu dönemin davalı şirket tarafından üstlenilen ilk ihalenin bitimi ile ikinci ihalenin başlangıcı arasındaki dönem olduğu anlaşılmaktadır. .

    Hal böyle olunca mahkemece, ilk ihalenin bittiği tarih ile ikinci ihalenin başladığı tarih arasında çalışma kaydı gözükmeyen davacı işçinin, kayıt gözükmeyen bu dönemde davalı işyerinde çalışmasının devam edip etmediği eş deyişle çalışmanın kesintisiz olup olmadığı üzerinde yeterince durulmamıştır.

    Bu kapsamda mahkemece taraf tanıkları yeniden dinlenerek davacı işçinin kayıt gözükmeyen bu dönemde davalı işyerinde çalışmasının devam edip etmediği, çalışmanın süreklilik taşıyıp taşımadığı sorularak davacının belirtilen dönemde fiili çalışması olup olmadığı tereddütsüz olarak belirlenmeli ve somutlaştırılmalıdır.

    Diğer taraftan davalı asıl işveren olan A… Belediye Başkanlığının kamu kurumu olma özelliği de dikkate alınarak, davalı şirketle yapılan hizmet alım sözleşmelerine konu yol bakım ve onarım hizmetlerinin sürekli iş niteliğinde olup olmadığı, iki ihale arasındaki uyuşmazlığa konu dönemde yol bakım ve onarım hizmetlerinin devam edip etmediği, devam ettiğinin kabulü halinde bu hizmetin nasıl görüldüğü/gördürüldüğü yanında davacı işçinin kayıt gözükmeyen bu dönemde fiili olarak çalışıp çalışmadığı davalı … Başkanlığından sorularak belirtilen döneme ilişkin varsa tüm kayıt ve belgelerin de dosya arasına alınması gerekmektedir.

    Dolayısıyla mahkemece davacı işçinin çalışma kaydı gözükmeyen söz konusu dönemin çalışma süresine eklenip eklenmeyeceği bir başka deyişle çalışmasının kesintisiz olup olmadığı araştırılarak sürekli ve kesintisiz çalıştığının tespiti halinde tüm çalışma süresi üzerinden alacakların hesaplanıp hüküm altına alınması; aksi halde ise davacının iki dönem fasılalı çalıştığının kabulü ile sonuca gidilmesi gerekmektedir.

    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında çalışmanın bir vaka olup her türlü delille ispatlanabileceği, ihale edilen işin niteliği itibariyle sürekli olduğu, dolayısıyla çalışmanın kesintisiz olup direnme kararının onanması gerektiği görüşü belirtilmiş ise de bu görüş çoğunluk tarafından benimsenmemiştir.

    Buna göre, yerel mahkeme direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulması gerekmektedir.

    SONUÇ:
    Davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda yazılı değişik gerekçe ile BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.03.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

     

    Kaynak: Yargıtay- Hukuk Genel Kurulu-E. 2015/1872- K. 2017/452- T. 15.03.2017

    Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

    Önceki İçerikKaptanın Rotayı Değiştirme Yetkisi Var mıdır?
    Sonraki İçerikSerbest Meslek Faaliyeti Nedir?

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz