Ana Sayfa Vergi Mahkeme Kararına İstinaden Ödenen Harç ve Faizler Gider Olarak Kaydedilebilir mi?

    Mahkeme Kararına İstinaden Ödenen Harç ve Faizler Gider Olarak Kaydedilebilir mi?

    15119
    0

    (GİB – ÖZELGE)

    Konu: Şirketçe ödenen mahkeme harcı, avukatlık ücreti ve faizin gider olarak gösterilip gösterilmeyeceği
    İlgi: 29.08.2013 tarih ve 7468 sayı ile gelen 28.08.2013 tarihli özelge talebiniz.

    İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

    – … Holding A.Ş. ile 01.03.2005 tarihinde imzalanan hisse devir sözleşmesiyle … … AŞ’nin hisselerinin satın alındığı,
    – Anlaşmaya göre 01.01.2005 tarihinden önceki şirket faaliyetleri nedeniyle doğabilecek borçların teminatı olmak üzere garantör sıfatıyla … AŞ’den 31.12.2008 tarihine kadar geçerli olan banka teminat mektubunun alındığı ve 24.11.2008 tarihinde teminat mektubunun şirketinizce paraya çevrildiği,
    – Ancak, söz konusu firmanın teminat mektubunun süresi bitmeden paraya çevrilmesine itiraz etmesi neticesinde dava açıldığı ve mahkeme kararında ana bedele ilişkin gecikme faizi, icra inkâr tazminatı, yargı harcı ve sair dava/icra masraflarının ödenmesine hükmedildiği
    belirtilmiş olup, bu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı; alınabilecekse hangi dönemin kazancı ile ilişkilendirileceği hususlarında Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

    5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ikinci fıkrasında ise, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

    Gelir Vergisi Kanunu’nun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40’ıncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (3) numaralı bendinde ise, işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye, ilam veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği belirtilmiştir.

    Kurumlar Vergisi Kanununun “Kabul Edilmeyen İndirimler” başlıklı 11’inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, sözleşmelerde cezai şart olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere, kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi zarar tazminat giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir.

    Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabilmesi için, işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunması şarttır. Ancak, kurumlar tarafından işle ilgili ödenen tazminatlar sözleşmeye, ilama veya kanun emrine bağlı bulunsa dahi, kurumların ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurlarından kaynaklanan tazminatlar gider olarak yazılamayacaktır.

    Ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası ilkesi” ve “dönemsellik ilkesi” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağının veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

    Bu hüküm ve açıklamalara göre, mahkeme kararına istinaden ödenecek gecikme faizi, icra inkâr tazminatı, yargı harcı ve diğer dava masraflarının işle ilgili olması, ilama bağlı bulunması ve kurumun kendisinin, yöneticilerinin ve çalışanlarının kusurlarından doğmamış bulunması şartıyla, fiilen ödendiği tarihler itibariyle kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

    Kaynak: Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı
    25 Nisan 2014 Tarih ve 93767041-125[6-11-GV-40-2013/35]-68 Sayılı Özelge

    Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

    Önceki İçerikYabancı Ortak, Şirket Hissesini İtibari Değeri Üzerinden Devrederse Vergilendirme Nasıl Yapılır?
    Sonraki İçerikLimited Şirket Ortağına Ödenen Komisyon Tutarı Kurum Kazancına Dâhil Edilir mi?

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz