Ana Sayfa Muhasebe Özel hesap dönemine tabi olan bir firma normal hesap dönemine geçebilir mi?

    Özel hesap dönemine tabi olan bir firma normal hesap dönemine geçebilir mi?

    Özel hesap döneminde bordrolu çalışanların kümülatif vergi matrah sıfırlaması

    483
    0

    1 Haziran 2020- 31 Haziran 2021 özel hesap Dönemine tabi bir mükellefimiz bulunuyor. 

    Mükellef %100 yabancı sermaye iken; 2021 yılında %100 yerli sermayeye döndü. Tüm hisselerini yerli ortaklara devir edip, yabancı ortaklar çıktılar. Şimdi bu firmayı normal hesap dönemine geçirmek istiyoruz. Bununla ilgili yapılması gerekenler nelerdir?

    Özel hesap dönemine tabi olmak için VUK 174. maddeye göre Hazine ve Maliye Bakanlığından izin alınmaktadır. Aynı şekilde Özel hesap döneminden Normal dönem dönüş içinde Bakanlığa müracaat edilir. 

    VUK

    Hesap Dönemi

    Madde 174

    Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.

    Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.

    Şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı 12 şer aylık özel hesap dönemleri belli edebilir.

    Yeniden işe başlama veya işi bırakma hallerinde, hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresi, hesap dönemi sayılır.

    Bu maddeye göre özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançları, hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılır.

    T.C. 

    GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

    Muğla Vergi Dairesi Başkanlığı

    Gelir Kanunları Grup Müdürlüğü

       

     

    Sayı : 96620903-120-E.64723 11.08.2020
    Konu : Özel hesap döneminde bordrolu çalışanların kümülatif vergi matrah sıfırlaması  

     

    İlgi : 24.09.2019 tarihli özelge talep formu.

     İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, 01.09.2019-31.08.2020 döneminin şirketinize özel hesap dönemi olarak tayin edildiği belirtilerek, personelinize yapılacak ücret ödemelerinin vergilendirilmesinde söz konusu hesap döneminin mi, takvim yılının mı dikkate alınacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

     193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, “Ücret işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

     Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez…”hükmüne,  62 nci maddesinde ise “İşverenler hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.”  hükmüne yer verilmiştir.

     Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde, tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış olup aynı maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde de “Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre” vergi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir.

     Konuya ilişkin olarak yayımlanan 128 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “XI-VERGİNİN HESAPLANMASI” başlıklı bölümünde, “…

     Vergi, ücretin ödeme dönemine göre, yıllık, aylık ve günlük ücret matrahından, bu dönemler için öngörülen genel, özel ve varsa sakatlık indirimleri tutarı düşüldükten sonra, 103 üncü maddede yer alan vergi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır.

     Gelir Vergisi Kanununun 2361 Sayılı Kanunla değişik 104 üncü maddesine göre, ücretlerin vergilendirilmesinde esas prensip, ücretin yıllık tutarının vergisinin hesaplanması ve ödeme dönemlerine göre, aylık ödemelerde bu vergi 12’ye bölünerek, günlük ödemelerde ise aylık vergi 30’a bölünerek tevkif edilecek verginin tesbitidir.” açıklamasına,

     160 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde, “…

     Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 104 üncü maddesinde, yıllık gelir vergisinin, vergiye tabi gelirlerin yıllık toplamından 31. maddedeki indirimler düşüldükten sonra 103. maddedeki nispetler uygulanmak suretiyle hesaplanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm ve 128 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalara göre, aynı işveren tarafından aynı vergilendirme dönemi içinde yapılan ücret ödemelerinin toplamı, yürürlükte olan gelir vergisi tarifesinin aynı gelir dilimi içinde kaldığı sürece, bu dilime ait vergi nispeti bu gelir dilimini aşması halinde ise aşan kısmın vergisi bir üst dilime ait vergi nispeti esas alınarak hesaplanacaktır” açıklamasına,

     yer verilmiştir.

     Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesinde, “Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır.

     Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır.

     Şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmıyanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı 12 şer aylık özel hesap dönemleri belli edebilir.

     Yeniden işe başlama veya işi bırakma hallerinde, hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresi, hesap dönemi sayılır.

     Bu maddeye göre özel hesap dönemi tayin edilenlerin ticari ve zirai kazançları, hesap dönemlerinin kapandığı takvim yılının kazancı sayılır.” hükmü yer almaktadır.

     Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, ücret gelirlerinin vergilendirilmesinde vergilendirme dönemi olarak takvim yılı esas alınmaktadır. Tevkif suretiyle vergilendirmede, takvim  yılının Ocak ayından başlanılarak yıl sonuna kadar yapılan ücret ödemeleri kümülatif matrah üzerinden vergi tarifesi uygulanmak suretiyle vergilendirilmektedir.

     Buna göre, şirketinizin özel hesap dönemine geçilmiş olması çalışanlara ödenen ücretlerde yapılacak kesintilerin yıllık olma ilkesini değiştirmeyecektir. Dolayısıyla, şirketinizde çalışan personele yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesinde takvim yılının esas alınması ve söz konusu aylık ücret ödemelerinin Gelir Vergisi Kanununun 61, 94 ve 103 üncü maddeleri uyarınca vergilendirilmesi gerekmektedir.


    Kaynak: İsmmmo
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikYeniden Değerleme – 7326 Kanun Madde 11
    Sonraki İçerikKatma Değer Vergisi Matrah Artırımında Vergi İncelemesi ve Tarhiyat Hakkı

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz