Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Tazminat hesabında esas ücretlerin tespiti (Stj. Av. Eda Budak)

Tazminat hesabında esas ücretlerin tespiti (Stj. Av. Eda Budak)

Tazminat hesabında esas ücretlerin tespiti (Stj. Av. Eda Budak)

999
0

Tazminat hesabında esas ücretlerin tespiti 


Tazminat hesabının ölçüsü olan kazançlar, kişilerin beden ve beyin gücüyle elde etmekte oldukları veya ileride elde edecekleri kazançlardır.

Tazminat hesabına esas ücretlerin tespitine yönelik ;Yargıtay kararlarında ‘‘destekten yoksun kalma tazminatı’’ şöyle tanımlanmıştır;Ölüm nedeniyle BK.45. maddesine dayanan destekten yoksun kalma tazminatı, yoksun kalanlarla ölenin yaşayabileceği olası sure içinde, ölenin çalışıp kazanabileceği süredeki kazanç tutarından davacılara ayırıp ilerde yapabileceği yardım tutarının  peşin ve toptan ödenmesidir.

Haksız eylemle yok edilen, ölenin malvarlığı ve sabit gelirleri değil, onun ‘‘insan’’ olarak varlığı ve çalışma gücü olduğundan, bu gücün sağlığında çalışarak elde ettiği veya eğer yaşasaydı işinde ve mesleğinde ilerleme derecesine göre elde edebileceği kazançlar araştırılacak ve destekten yoksunluk hesapları bu kazançlara göre değerlendirilecektir.

Yaşasaydı elde edeceği net gelir belirlenerek kazanç kaybı tespit edilmeye çalışılmaktadır. Işçinin net ücreti , brüt ücretten yapılacak yasal kesintiler sonrası eline geçecek olan ücrettir. Elde edeceği Kabul edilen bu ücretlerden yapılacak kesintilerin vergi dairesine ya da SGK’ya işveren tarafından ödenip ödenmemesinin bir önemi yoktur, zira bu yasal kesintiler Devlet’e ödenmekte olup hak sahibinin elde ettiği/edeceği kazanç, dolayısıyla da mahrum kalınan kazanç olarak değerlendirilmemektedir.

Dolayısıyla her ne kadar  VUK 19.maddesine dayanılarak hesaplama konusu alacaklara ilişkin verginin, kararın kesinleşmesinden sonar doğacağı iddia edilmişse de; hesaplamalarda,maddi tazminattan herhangi bir kesinti yapılmadığı gibi, bu iddia esas alınırsa, bu durumda rapor tarihi itibariyle ortada henüz kesinleşmiş bir karar olmadığından hiçbir yasal kesinti yapılmayarak brüt ücretten tazminar hesaplanması gerekirdi. Neden sadece %15’lik vergi dilimine göre kesinti yapılması, buna karşın artan vergi dilimlerinin dikkate alınmaması gerektiğinin hukuki bir dayanağı açıklanmamıştır.

Tazminat hesaplamalarında işçinin çıplak geliri ile yasalardan ve sözleşmelerden doğan ve arizi gelir niteliğinde olmaksızın devamlılık gösteren ve kazanılması için fazla efor sarfına gerek bulunan ücret eklerinin (sosyal yardımlar) tazminat hesabına esas tutulması gerekmektedir. Çıplak ücret, vergi ve sigorta primi gibi yasal kesintiler düşüldükten sonar kalan net ücrettir.

Bir iş kazasında ölen işçinin, kaza tarihi ile kabul edilen azami yaş sınırı arasındaki süreye ilişkin gerçek gelirinin tespiti için vergi, primleri ve diğer giderler indirildikten sona kaza tarihindeki gündeliğe sosyal yardımlar ile diğer zamların eklenmesinden sonra elde edilecek miktarın, ücretin zamanla artacağı düşüncesiyle %5 oranında yükseltilemesi gerekir.

Tazminatın hesabında sosyal yardımlar ile iş parasına yapılması muhtemel zamlar nazara alınarak vergi ve benzeri kesintiler çıktıktan sonra net tutarı dayanak alınmalıdır.

…hesap raporunda davacının bilinen dönem zararının hesabında meslek hastalığının meydana geldiği 200973.ay ücret bordrosundaki ücretinin esas alındığı ancak davacının günlük net ücretinin, davacıya ödenmesi gereken ücretten, ücret avansı ve özel avansın düşülmesinden sonra o ayda net olarak ödenen miktara göre belirlendiği anlaşıldığından, davacının ücretine göre ve davacı adına düzenlenmiş olan diğer ücret bordroları da göz önünde bulundurularak belirlenmesi gerekmektedir.

Gerçekte bu tür tazminat davalarında zarar hesabında ücret noktasında varsayımlara göre sonuca gidilmesi bir zorunluluktan kaynaklanmakta olup bilinen bir ücret dönemi var ise artık varsayıma göre hesap yapılması zorunlu değildir. Zararın hesaplanmasındaki gerçek ücret ise, işçinin olay tarihinde almakta olduğu ücreti yanında ikramiye, yemek yardımı,kira yardımı gibi sosyal yardımları da içeren ücrettir. Ayrıca belirtilmesi gereken diğer bir husus da, süreklilik arz eden ödemelerin ücrete dahil edilerek hesap yapılması zorunluluktur.

ARAŞTIRILACAK KAZANÇLAR

ÖLÜMLÜ OLAYLARDA

Araştırılacak kazançlarla da, ölenin yokedilen varlığının bedelini veya beden gübü eksilen kişinin kazanç elde etme zorluklarının karşılığını hesaplamada gerekli olan parasal değerlerdir.*

Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken vergi kayıtları tazminat hesabına esas alınamaz. Yerleşik yargıtay kararları da bu yöndedir. Gerçek zararın neden ibaret olduğunun tesbit edilmesi zorunludur. Vergi beyannamesindeki miktar üzerinden karar verilmesi doğru olmayacaktır. Vergi kayıtları,vergi yükümlüsü olarak tutulan defterler kazanç kaybının hesabına esas alınamayacak, vergi kamu düzeni ile ilgili olup, bu konu vergi mevzuatını ilgilendirecektir. Yine TİS bulunması veya işçinin çalışmaya devam etmesi nedeniyle bordrolarla gerçek ücretin tespit edilebilir durumda olması halinde,brüt ücret üzerinden yasal kesintiler yapılarak net ücret elde edilmeye devam edilmekte olup davacının iddiası esas alınırsa, bu durum hakkaniyete aykırılık teşkil edecektir. Zira eşitlik ilkesi gereğince,objektif, herkes için geçerli kriterler esas alınarak hesaplama yapılması gerekmekte olup halen hayatta ve çalışmaya devam etmesi nedeniyle ücretleri belirlenebilir olan bir işçi için artan vergi oranları göz önüne alınarak hesaplama yapılırken ileride hak kazanacağı farz edilen ücret tespit edilirken vergi diliminin %15’de bırakılması, dolayısıyla bilinen ücretle çalışan bir kimsenin tazminat hesabında %35’e varan vergi dilimi göz önüne alınırken farazi ücret söz konusu olduğunda %15 vergi kesintisi yapılması, bu şekilde tespit edilen ücretler arasında fark meydana gelecektir.

İşçinin ücret bordroları imzalı dahi olsa gerçek kazancı yansıtmıyorsa geçerli olmayacaktır. Ücret bordrolarının önkoşulsuz imzalanmış olması gerekmektedir. Bordrolardaki ücretin gerçek ödenen ücret olduğunu kabul etmek için yeterli olmayacaktır.İşçinin yaptığı işin niteliğini,hizmet süresini,iş deneyimini ve iş yerinin özelliklerini göz önünde tutan bir incelemeyle gerçek ücretin saptanması gerekmektedir.

Yasal kesintiler, hesaplanan maddi tazminattan değil tazminat hesabına esas ücretlerden yapılmaktadır.

SGK. prim belgeleri tazminat hesabına esas alınamaz. Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilmek üzere işveren tarafından düzenlenen ve prime esas kazançları gösteren belgeler, prim bordroları ve vizite kağıtlarıdır. Bu belgelerdeki kazançlar ile işçinin gerçek ücretleri, çoğu kez aynı değildir. Bu nedenle, sigorta kayıtlarındaki kazanç unsurlarına göre tazminat hesaplanması doğru sonuç vermez. Prime esas kazançlar tazminat hesabının ölçüsü olmayacaktır.

Desteğin fikri ve bedeni katkısı gözetilerek desteğin kazancının belirlenmesi gerekecektir. Örneğin ticari bir alanda çalışan kişinin tazminata esas geliri, işletmenin gelirine göre değil, kişinin kişisel yetenek ve emeğinin işletme gelerine katkısına göre belirlenecektir.

‘‘Davacıların isteyebilecekleri maddi tazminat miktarının belirlenmesinde, murisin işlettiği tcarethanenin yıllık kazancı esas alınmıştır. Oysa, ticari alanda çalışan bir kişinin destek hesabında, o işletmenin geliri değil, desteğin bedensel ve yönetsel alandaki becerisinin bu işletmeye katkısı esas alınmalıdır. Desteğin yerine başkasının çalıştırılması olanağı söz konusu ise, ona ödenmesi gereken ücret ve eklentileri davacıların zararını oluşturacaktır. Zira, murisin ölümü ile davacılar, o işletmenin gelirinden yoksun kalmayacak, sadece aynı geliri elde etmek için fazladan masraf yapmak zorunda kalacaklardır. Davacıların olay nedeniyle isteyebilecekleri tazminat da, uğradıkları bu zarardan ibarettir.’’

(11.HD.15.09.2008, E.2008/7957 K.2008/9937)

Destek tazminatının hesaplanmasında, elde edilen gelirin esas alınması doğru değildir. Hesaplamada, ölenin yaptığı işin yapılabilmesi için temin edilecek bir işçi için ödenecek ücretin belirlenmesi ve bu meblağa göre destek tazminatının hesaplanması gerekir.

(11.HD.25.01.2007, E.2005/13878 – K.2007/785)

Eş ve çocuklar için destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken, gelir olarak aracın kazancı esas alınmıştır. Oysa, destek minibüs sürücülüğü mesleğini yapmaktadır. Emek ve mesaisini bu işte kullanmaktadır. Şu durumda desteğin geliri, yaptığı işten kişisel olarak elde ettiği gelirden ibarettir. Bu nedenle minibüs geliri hesaplamaya esas alınamaz. Desteğin salt şoförlük mesleği kazancının belirlenip zarar kapsamının buna göre hesaplanmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.

(4.HD.01.02.2005, E.2004/3404 – K.2005/614)

Davacıların desteği nakliyecilik yaptığı kamyonu ile seyrederken kaza geçirip ölmüştür. Destekten yoksun kalanın yokluğunda kamyon yine çalışabileceğine, ancak sürücü ve iş takipçisi ihtiyacı doğurabileceğine göre, desteğin kazancı, kamyon geliri de katılarak hesap edilemez. Desteğin bedeni ve fikri çalışması sonucu elde ettiği geliri kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenerek destekten yoksun kalma tazminatı hesabında esas alınmalıdır. (4.HD.13.06.2002, 4903-7347

Beden tamlığına karşı işlenen haksız fiillerde zararın gerçek miktar ve şümulü zamanla daha iyi anlaşılabileceğinden, mümkün olduğu kadar geç bir tarihin esas alınması gerekir. Borçlar Kanunu’nun 45/2. maddesinde cismani zararın hangi tarih esas alınarak hesaplanacağı hakkında yeterli açıklık bulun-makta, cismani zararın hüküm tarihindeki duruma göre hesaplanması kabul edilmektedir. Bu itibarla, hüküm tarihine en yakın verilerin nazara alınarak, rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın somut olarak hesaplanması gerekir. Bu husus “gerçek belli iken varsayıma gidilemez” ilkesinin gereğidir.

Gerek ölümler nedeniyle destek kaybı zararı, gerekse beden gücü kaybı zararının hesaplanmasında, rapor tanzim tarihine kadar gerçekleşen zararın bilinen veriler nazara alınarak ve iskontoya tabi tutulmadan somut olarak, rapor tanzim tarihinden sonraki zarar da bilinen son gelir nazara alınıp her yıl %10 oranında artırılmak ve iskonto edilmek suretiyle hesaplanmalıdır.(HGK.28.06.1995, E.1994/9-628 K.1995/694)

Hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan ücretteki artış miktarı nazara alınarak yeniden haksahiplerinin tazminatı belirlenmeli; belirlenen bu zarardan en son katsayı ile haksahiplerinin gelirlerinde yapılan artışlar indiril¬meli ve bozma kararı öncesi hesap raporunda belirlenen ve hükmedilen miktarı geçmemek üzere karar verilmelidir.

(21.HD.26.05.1998, 3699-3860)

Hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat miktarı en son veriler nazara alınmak suretiyle hesaplanmalıdır. Hak sahiplerinin gelirleri en son veriler nazara alınarak hesaplamak ve hesaplanan tazminattan yine SSK’ca bildirilen peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan indirilerek sonucuna göre karar verilecektir.

Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan sigortalının tazminatına esas ücreti, hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler nazara alınarak hesaplanması gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.(21.HD.27.10.1998, 7035-7155)

Asgari ücretlerin uygulanması kamu düzeniyle ilgili olduğundan, bir talep olmasa dahi doğrudan göz önünde bulundurulması zorunludur. Öte yandan, kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez. Bu nedenle, bozmadan sonra asgari ücretler artmış ise, bu yeni artışların da hesaplamada göz önünde tutulması gerekir.

(21.HD.25.5.2000, 4100-4206)

İşsiz kişinin kazancı bulunmayan desteğin yakınlarına ‘‘yardım ve hizmet’’ ederek desteklediği yasal asgari ücretler üzerinden değerlendirilecektir. Ev kadınlarının, emeklilik günlerinde kaza geçirip ölen yaşlı kişilerin, anne ve babalarına hizmet eden çocukların destekliği söz konusu olduğunda, tazminatın ölçüsü, onların bedensel varlıklarıyla yardım ve hizmet ederek destekliği olacak ve bu desteklik asgari ücretler üzerinden hesaplanacaktır.

Stj. Av. Eda Budak
e.budak@ozgunlaw.com
26.7.2019


Kaynakça:
1. 4. HD 30.05.1965,11420-488
2. Çelik,Cana Gelen Zararlarda Tazminatin Ölçüsü Ve Kazanç Kavramı
3. Şahin Yüksel- iş kazaları ve meslek hastalıkları s.220-221
4. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 22.06.1965 t E.3348,K.5524
5. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 21.12.1963 tarih,E.10831
6. Yargıtay  21. Hukuk dairesi’nin 28.12.2016 tarih, 2015/20499 esas ve 2016/15704 karar sayılı kararı
7. Yargıtay 21. Hukuk dairesi’nin 13.12.2016 tarih, 2016/4732 e ve 2016/15013 karar sayılı kararı
8. 11.HD.15.09.2008, E.2008/7957 K.2008/9937
9. 11.HD.25.01.2007, E.2005/13878 – K.2007/785
10. 4.HD.01.02.2005, E.2004/3404 – K.2005/614
11. 4.HD.13.06.2002, 4903-7347
12. HGK.28.06.1995, E.1994/9-628 K.1995/694
13. 21.HD.26.05.1998, 3699-3860
14. 21.HD.27.10.1998, 7035-7155
15. 21.HD.25.5.2000, 4100-4206

 


Kaynak: Stj. Av. Eda Budak – İçerik, Ozgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

Önceki İçerikGeçici verginin eksik beyan edilmesi halinde ne yapılır?
Sonraki İçerikE- Serbest Meslek uygulamasına zorunlu geçiş tarihi nedir?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz