Ana Sayfa Muhasebe Kredi faizinin muhasebeleştirilmesi

    Kredi faizinin muhasebeleştirilmesi

    723
    0

    T.C.
    SİVAS VALİLİĞİ
    Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

    Sayı : 67630374-125[2013/11]-7                                                                              10/07/2014

    Konu : Kredi faizinin muhasebeleştirilmesi hk.

    İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, bankadan kullanmış olduğunuz krediye istinaden ödenecek olan 18.01.2013 vadeli 145.191,67 TL, 18.04.2013 vadeli 134.493,33 TL, 18.07.2013 vadeli 139.078,34 TL ve 21.10.2013 vadeli 135.217,30 TL olmak üzere toplam 553.980,64 TL (BSMV Dahil) faiz giderinin 18.01.2013 tarihinde (780) Finansman Giderleri Hesabına 553.980,64 TL borç, (379) Diğer Borç ve Gider Karşılıkları Hesabına 553.980,64 TL alacak kaydı yapılmak suretiyle tek seferde gider kaydı yapılıp yapılmayacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

    213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun;

    262 nci maddesinde “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.” 

    265 inci maddesinde “Mukayyet değer, bir iktisadi kıymetin muhasebe kayıtlarında gösterilen hesap değeridir.” 

    269 uncu maddesinde “İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir. Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir: 

    1. Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı;
    2. Tesisat ve makinalar;
    3. Gemiler ve diğer taşıtlar;
    4. Gayrimaddi haklar.”

     285 inci maddesinde “Borçlar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır. Vadesi gelmemiş olan senede bağlı borçlar değerleme günü kıymetine irca olunabilir. Butakdirde senette faiz nispeti açıklanmışsa bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddinde bir faiz uygulanır. Banka ve bankerler ile sigorta şirketleri borçlarını, Cumhuriyet Merkez Bankasına resmi iskonto haddi veya muamelelerinde uyguladıkları faiz haddiyle, değerleme günü kıymetine irca ederler. 

    Alacak senetlerini değerleme gününün kıymetine irca eden mükellefler, borç senetlerini de aynı şekilde işleme tabi tutmak zorundadırlar.” 

    287 nci maddesinde “Gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin tahsil olunan hasılat ile cari hesap dönemine ait olup henüz ödenmemiş olan giderler mukayyed değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.” 288 inci maddesinde “Hasıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilmeyen ve teşebbüs için bir borç mahiyetini arz eden belli bazı zararları karşılamak maksadiyle hesaben ayrılan meblağlara karşılık denir. Karşılıklar mukayyet değerleriyle pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.” 

    hükümleri yer almaktadır.

    163 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği hükümlerine göre yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili faizlerden kuruluş dönemine ait olanların sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla itfa edilmek üzere yatırım maliyetine eklenmesi; işletme dönemine ait olanların ise ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması mümkün bulunmaktadır.

    Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

    193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

    Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Vergi uygulamaları açısından tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri gereğince, her gelir veya gider unsuru ait olduğu hesap döneminin kazancının tespitinde dikkate alınmaktadır.

    Buna göre; şirketiniz tarafından alınan kredinin bir iktisadi kıymetin iktisabında kullanılması halinde, krediye ilişkin faizin iktisadi kıymetin aktifleştirildiği hesap döneminin sonuna kadar olan kısmının iktisadi kıymetin maliyetine intikal ettirilmesi, bu hesap döneminden sonrasına isabet eden kısmının ise maliyete intikal ettirilmek veya doğrudan gider yazılmak yönünde işleme tabi tutulması, söz konusu kredinin finansman amacıyla kullanılması halinde ise kredi sözleşmesine müstenit borcun değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınması ve faiz miktarının hesap dönemi ve geçici vergi dönemleri dikkate alınmak suretiyle mukayyet değerleri üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenmesi gerekmektedir.

    Öte yandan, karşılıklar Vergi Usul Kanununda hasıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilmeyen ve teşebbüs için bir borç mahiyetini arz eden belli bazı zararları karşılamak maksadıyla hesaben ayrılan meblağlar olarak tanımlanmış olup Kanunun ilgili diğer maddelerinde yer verilmeyen karşılıkların ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

     


    Kaynak: GİB
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikTürk parası kıymetini koruma hakkında 32 sayılı karara ilişkin 2008-32/34 sayılı Tebliğ’de değişiklik yapılmasına dair 2022-32/66 sayılı Tebliğ’e ilişkin duyuru
    Sonraki İçerik41 seri no’lu katma değer vergisi genel uygulama tebliğinde değişiklik yapılmasına dair tebliğ

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz