Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ NFT (non-fungıble token) ve hukuki boyutu

NFT (non-fungıble token) ve hukuki boyutu

535
0

Stj. Av. Gülşah Işık

I- GİRİŞ

Teknolojik gelişmeler daha önce deneyimlemediğimiz kadar büyük bir hızda yaygınlaşıp gelişmekte ve hayatımızın pek çok alanını değiştirip dönüştürmektedir. Meydana gelen her değişimden etkilenen yavaş da olsa yeniliklere ayak uydurmaya çalışan hukuk sistemleri de hiç şüphesiz ki; teknoloji alanında meydana gelen gelişmelerden önemli ölçüde etkilenmektedir.

Değişen hayat koşulları hukuk sistemlerini de değiştirmektedir. Teknolojiyle değişen günümüzdeki kültür ve medeniyet olgularının neticesinde, “Dijital Hukuk” süreci başlamıştır. [1] Hukuk sitemleri, her geçen gün hayatımıza dâhil olan yeniliklerin beraberinde getirdiği sorulara cevap armaya çalışmaktadır.

Teknolojide yaşanan gelişmelere hukuki anlamda uyum sağlanabilmesi için genellikle tek bir hukuk disiplini çerçevesinde değerlendirme yapmak mümkün olmamaktadır. Kalıcı ve etkili çözümler getirebilmek için var olan duruma birden çok hukuk disiplini çerçevesinde yaklaşmak zorunluluk haline gelmiştir.

Hayatımıza girişi yeni sayılabilecek blokzincir teknolojileri ve blokzincirin bir alt türü olan NFT’ler de hukuki açıdan cevaplanması gereken pek çok soruyu beraberinde getirmektedir. Bu incelemede kısaca blokzincir teknolojilerinin gelişiminden, Web 3.0’ın bahsedilecek, blokzincirin alt türlerinden biri olan NFT (Non-Fungible Token) kavramına değinilecek ve NFT’ler özelinde hukuki bir değerlendirme ortaya konacaktır.

II- BLOKZİNCİR TEKNOLOJİSİ

2.1. Web 3.0 Kavramı ve Blokzincir Teknolojisi ile İlişkisi

İnternetin erken dönemi olan Web 1.0 kullanıcılara tek yönlü, sınırlı ve pasif bir deneyim sunmuştur. Web 1.0 döneminde sayılı web siteleri bulunmakta ve kullanıcılar sadece kendilerine sunulan bilgiyi almakta ve sınırlı sayıda olan statik web siteleriyle tek yönlü bir ilişki içerisinde bulunmaktaydılar.

1999 yılından itibaren ise internet kullanıcılarının pasif olduğu ve yalnızca okuyan konumunda bulunduğu dönemin dışına çıkılarak aynı zamanda içerik üreten kullanıcıların bulunduğu Web 2.0 dönemine geçiş başlamıştır.

Web 2.0 dönemi ile birlikte statik olan web siteleri yerini dinamik web sitelerine bırakmaya başlayarak, web siteleri kullanıcılar tarafından üretilen içeriklerle beslenmeye başlamıştır. Facebook, Instagram, Twitter, LinkedIn, Youtube vb. gibi sosyal medya platformlarının insanların hayatının bir parçası haline gelmeye başlamasıyla kullanıcılar tarafından üretilen içerikler büyük bir ivmeyle artmıştır.

Web 1.0 döneminde web sitelerinin bulunduğu sunucular varken, Web 2.0 dönemine geçişle birlikte artık sunuculara gerek kalmamıştır. Çünkü sunucuların yerini platformlar almış ve kullanıcıların yapması gereken tek şey bu platformlarda bir hesap açmak olmuştur. Web 2.0; kullanıcıların internet ortamında karşılıklı bir şekilde içerik, bilgi ve veri paylaşımı yapabildikleri, sosyal ağ ve sanal arkadaşlıklar kurabildikleri, bireysel etkileşime imkân veren uygulamaları kapsayan yeni nesil web teknolojisidir. [2]

Web 3.0 ise herhangi aracı bir platform olmaksızın kullanıcılar arasında merkeziyetsiz bir bağlantı kurmayı sağlamayı vaat etmektedir. Web 3.0 ile birlikte uygulama geliştiriciler geliştirdikleri uygulamaları ve verileri tek bir veri tabanında saklamak yerine merkezi bir oluşum tarafından yönetilmeyen, ağı oluşturan herkes tarafından yönetilen blokzincirlerde geliştirebilecektir.

2014 yılında ortaya çıkmış olan Web 3.0 kavramının temeli ise blokzincir teknolojilerine dayanmaktadır. Blok zinciri, dağıtık, paylaşılan, şifrelenmiş, geri dönüşü olmayan ve bozulmayan bir bilgi deposudur. [3]

Blokzincir sisteminde gerçekleştirilen her işlem, şifreleme algoritmaları ile bloklara işlenir ve belli kurallar doğrultusunda oluşturulan bu bloklar sistemde tutulur. Yeni blok oluşturulurken bir önceki bloğun özeti ile birlikte bu bloklar birbirine bağlanır. Sistemde olan her kullanıcı bir düğümü simgeler ve sistemde var olan her düğüm iki kişi arasında geçekleşen işlemi onaylayarak kayıt altında tutulur. Bu sistem sayesinde sisteme dâhil olan her düğüm, herhangi bir aracı olmaksızın veri tabanına sahip olur.

Blokzincir sisteminde bir aracının ve merkezin bulunma zorunluluğu olmadığı için merkezi otoriteye de ihtiyaç duyulmamaktadır. Verilerin kişiler arasında bir aracıya ihtiyaç duyulmaksızın aktarılabildiği bir altyapıya sahip olan bu sistemde kimlik gizliliğinin bulunması, sistemin şeffaf olması, bünyesinde bulunan kayıtların değiştirilemez olması sisteme olan talebi gün geçtikçe artırmaktadır.

Blokzincir teknolojilerinin merkeziyetsiz yapısı sayesinde tüm işlemler herhangi bir aracı olmaksızın gerçekleştirilebilmektedir. Bu doğrultuda verilerin bir merkez tarafından kontrol edilmesi ve değiştirilebilmesinin önüne geçilmektedir.

Blokzincirinde pek çok platform yer almaktadır. Bunlara örnek olarak; Bitcoin, Ethereum, Ripple, Hyperledger, Corda gibi platformlar gösterilebilir. Herkes tarafından bilinen blokzincir platformu olan Bitcoin, kripto para odaklı bir platform iken; yine çok yaygın olan Ethereum ise kriptolara olarak kullanılmasının yanında uygulama geliştiricilerin kendi, merkezi olmayan uygulamalarını geliştirmesine ve çalıştırmasına da olanak sağlayan, akıllı kontrat desteği sağlayan açık blokzincir sınıfından bir platformdur. [4]

Ethereum platformu tıpkı Bitcoin gibi aracısız işlem yapılmasını sağlamanın yanında akıllı sözleşmeler ile uygulamalar geliştirmektedir. Bu platform herhangi bir merkezi otoriteye yahut yasal sisteme ihtiyaç duymaksızın, taraflar arasında yapılan işlem ve anlaşmaları güvenilir ve tutarlı bir şekilde yürütebilen, geriye dönük değişimin mümkün olmadığı bilgisayar programlarından oluşmaktadır.            

III- NFT (NON-FUNGIBLE TOKEN) KAVRAMI

Varlıkların simgeleştirilerek benzersiz bir şekilde kimliklendirilmesi veya sahipliğinin benzersiz şekilde kanıtlanabilmesine imkân veren, Non-Fungible Token (NFT) adı verilen ve biricik veya eşsiz token’lar olarak tanımlanabilecek olan NFT’ler, Ethereum blokzinciri üzerinde geliştirilmiş olan ERC 721 standına bağlı olarak üretilmektedir. [5] NFT, dijital bir varlığın benzersiz olduğunu ve bu nedenle birbirinin yerine geçemeyeceğini onaylayan, blokzinciri adı verilen bir dijital defterde depolanan veri birimi olarak tanımlanabilir.

NFT’ler, dijital veya fiziki varlığı olan bir ürün üzerinde kurulan hak sahipliğini blokzincir aracılığıyla kayıt altına alarak ilgili ürünün “biricikliğini” belgelemektedir. NFT’lerin blokzincir teknolojisi üzerinden üretiliyor olması sebebiyle kripto paralar ile karıştırılması olasıdır. Ancak NFT’ler kripto para olarak kullanılamamakta ve kripto paralar gibi bir değişim aracı olarak kullanılamamaktadır. NFT’lerin en önemli özelliği olan değiştirilemezlik onların değişim aracı olarak kullanılmasını engellemektedir.

Kripto paralar birbirleri yerine ikame edilebilirken, NFT’ler ise birbirlerine benzemeyen ve eşsiz olarak nitelendirilen varlıklardır. Örneklendirmek gerekirse elimizde olan 5 adet 20 TL’yi 1 adet 100 TL ile değiştirdiğimizde, var olan para değişmesine rağmen sahip olduğumuz değer aynı kalmaktadır. Ancak NFT’ler söz konusu olduğunda böyle bir ayniyet sağlanamayacaktır. Çünkü bu varlıklar yalnızca kendilerine ait olan benzersiz bir kimliğe sahiptir.

NFT’lerin sahip olduğu bu yapı, onların özellikle dijital sanat eserlerinin üretilmesi ve dolaşımında tercih edilmesini sağlamaktadır. NFT’ler sayesinde dijital olarak meydana getirilen bir eser blokzincir teknolojisi sayesinde güvence altına alınabilmektedir. Sanat eserlerinin bu yol ile güvence altına alınması oldukça yaygın olsa da NFT’ler sanat eserleri dışında da pek çok kullanım alanı bulmaktadır.

Hayatımıza dâhil olan her gelişme gibi NFT kavramı da hukuki açıdan cevaplanması gereken pek çok soruyu beraberinde getirmektedir. Bu varlıklar üzerinde kurulan mülkiyetin korunması ve bu korunmanın ne şekilde sağlanacağı, varlıkların devri, vergilendirilmesi, uyuşmazlık çıkması halinde çözümün nasıl sağlanacağı cevaplanmayı bekleyen sorulardan bazılarıdır.

3.1. Fikri Mülkiyet Boyutu ve Hakların Devri

NFT olarak dijital ortamda bulunan bir eserin sahibi blokzincir teknolojisi sayesinde şeffaf ve doğru bir şekilde tespit edilebilmektedir. Ancak tespit edilen husus eserin kim tarafından NFT sistemine kaydının yapıldığı olacaktır. Öte yandan kesin bir şekilde bir eserin fikri emek sahibinin kim olduğunu tespit etmek mümkün olmayacaktır.  Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/B maddesinde eser, aynen;

Madde 1/B – (Ek: 21/2/2001 -4630/2 md.)

Bu Kanunda geçen tanımlardan;

 a) Eser: Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini,” şeklinde tanımlanmıştır.

Sahibinin özelliklerini taşıyor olması ve tek olması nedeniyle NFT’lerin eser vasfına sahip olduğu rahatlıkla söylenebilir. Dolayısıyla NFT olarak üretilmiş yahut sonradan NFT’ye dönüştürülmüş eserler uluslararası mevzuat ve Türk hukuku doğrultusunda hukuki korumaya sahip olacaktır. Eser sahibi, eserinden ekonomik olarak fayda sağlamak, manevi varlığını korumak haklarını kullanabilecektir.

Eser üzerinde kurulan mali haklar ayrı ayrı gösterilmek suretiyle devredilebilmektedir. Öte yandan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, manevi hakların devrine imkân tanımamaktadır. 

NFT niteliğinde olan bir eserin satın alınmasıyla birlikte; telif hakkı sahipliği açısından bir devir olarak anlaşılmamalıdır. Burada devredilen şey kripto varlık olarak NFT olacaktır. Taraflarca Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na uygun olarak, söz konusu eserin ayrıca mali haklarının da devredildiği kararlaştırılmamışsa eser sahibi, eser üzerinde telif hakkı sahibi konumunda olmaya devam edecektir. Uygulamada çoğunlukla bir kripto varlık olan NFT’nin sahipliği devredilmekte, NFT’ye dönüştürülmüş eserin fikri mülkiyet hakları devredilmemektedir.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bir eserin mali haklarının devri yazılı şekil şartına bağlanmıştır. Kanunun 52. Maddesi aynen;

IV – Şekil:

Madde 52 – Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” şeklindedir.

            Her ne kadar NFT’lerin satışı akıllı sözleşmeler aracılığıyla gerçekleşse de bu sözleşmelerin Kanunda düzenlenen yazılı şekil şartını karşılayıp karşılamayacağı tartışmalıdır.

3.2. Uyuşmazlıkların Çözümü ve Yetki Sorunu

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, eser sahibine manevi ve mali açıdan pek çok hak tanımaktadır. Bu hakların ihlal edilmesi halinde, eser sahibi tecavüzün men’i davası, tecavüzün ref’i davası, maddi ve manevi tazminat davası, hak sahipliği veya tecavüze ilişkin tespit davası, haksız kazancın iadesi davası gibi davalar açabilmektedir.

NFT’nin bağlı olduğu blokzincir teknolojisinin özelliği olan merkeziyetsizlik, bu hakların nasıl kullanılacağı konusunda birtakım zorlukları beraberinde getirebilecektir. Belirli bir merkezin ve yöneticinin olmaması, korumanın kimden ve nasıl talep edileceğini belirsiz kılmaktadır. NFT sahiplerinin sahip olduğu haklar farklı hukuk sistemlerinde değişiklik gösterecek ve bu anlamda karışıklığa sebep olacak durumlar meydana gelebilecektir.

Öte yandan eser sahibinin yukarıda yer verilen davaları açıp, mahkemenin bu konuda bir karar vermesi halinde, bu kararların icrasının ne şekilde gerçekleştirileceği de başka bir belirsizlik olarak karşımıza çıkacaktır. Blokzincir sisteminin herhangi bir devletin yahut merkezin kontrolünde olmaması nedeniyle, NFT’lerin cebri icraya konu olmasıyla ilgili yerleşmiş bir uygulama yahut düzen bulunmamaktadır.     

3.3. Vergilendirme Sorunu

NFT olarak üretilen yahut sonradan NFT’ye dönüştürülen eserlerin satışından elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi konusunda da belirsizlik hâkimdir. Faaliyet alanı fark etmeksizin gelir elde eden her vatandaş vergilendirmeye tabi tutulmaktadır.  

Ancak henüz hakkında herhangi bir Kanuni düzenleme bulunmayan, tanımı yapılmamış varlığın satışından elde edilecek gelirin vergilendirilmesi konusunda yorum yapmak oldukça güç olacaktır. Verginin yasallığı ilkesi gereğince herhangi bir kanuni düzenleme olmaksızın vergilendirme yapılması açıkça hukuka aykırı olacaktır.

Diğer blokzincir teknolojilerine bağlı olarak var olan varlıklar gibi; NFT’ler de herhangi bir merkezi olmayan dağıtık ve merkeziyetsiz bir yapıya sahip olan varlıklardır. Bu nitelik, gelecekte bu alanda vergilendirme düzenlemelerinin var olması halinde, hangi vergilendirme yönteminin kullanılacağı sorununu da beraberinde getirmektedir.

IV- SONUÇ

Günümüzde dijital eserlerin kolaylıkla kopyalanabilir ve eser sahiplerinin haklarının kolayca ihlal edilebilir olması sebebiyle, eserin orijinalliğini belgeleyen değiştirilemez varlıklar olan NFT’ler gittikçe yaygınlaşmaktadır. Kişiler NFT eserlerinin alım satımı ile birbirleriyle hukuki ilişki içerisine girmekte ancak bu hukuki ilişki herhangi bir yasal düzleme oturtulamamaktadır. NFT’ler de dâhil olmak üzere merkeziyetsiz bir yapıya sahip olan blokzincir teknolojilerine ilişkin herhangi bir düzenlemenin var olmaması hukuki güvenliği tehlikeye sokmakta ve hukuki bir boşluk yaratmaktadır. Bu boşluğun bir an evvel giderilmesi için aynı zamanda teknik bilgiye sahip hukukçuların, kendine has pek çok nitelik taşıyan bu teknolojilerin ruhuna uygun olan bir yasal çerçeve çizmek için çalışması gerekmektedir.

Stj. Av. Gülşah Işık

Kaynakça:

1. Uşaklıoğlu, A. Y. (2021). Dijital Hukuk. Ankara: Seçkin Yayıncılık.

2. Kırık, A. M. (2013) Gelişen Web Teknolojileri ve Sosyal Medya Bağımlılığı

3. Hossein Kakavand, N. K. (2017, Ocak 5). The Blockchain Revolution: An Analysis of Regulation and Technology Related to Distributed Ledger Technologies. SSRN:

4. Dursun, T. (2020, Şubat 05). Blokzincir Teknolojisi. Blokzincir Araştırma Ağı

5. Şenkardeş, 2021 Blokzincir Teknolojisi ve NFT’ler: Müzik Endüstrisi Üzerine Bir İnceleme


Kaynak: : Stj. Av. Gülşah Işık – İçerik, Özgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. Yazıya ilişkin tüm hak ve sorumluluk yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki İçerikKurum Aktifinde Kayıtlı Bulunan Gayrimenkulün Satışında KVK ve KDV İstisnası ileYenileme Fonu
Sonraki İçerikBeyan edilecek matrah bulunmaması halinde boş muhtasar beyannamesi verilip verilmeyeceği

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz