Ana Sayfa Hukuk 6769 Sayılı “Sınai Mülkiyet Kanunu”nun Marka Hukuku Alanında Getirdiği Yenilikler ve Özellikle...

6769 Sayılı “Sınai Mülkiyet Kanunu”nun Marka Hukuku Alanında Getirdiği Yenilikler ve Özellikle Derdest Markanın Kullanmama Nedeni İle Hükümsüzlüğü ve Markanın İptali Davaları Yönünden Mevzuat Değerlendirmesi

1812
0

Fikri ve Sınai Haklar Hukukunun halen her geçen gün gelişmekte olan bir hukuk dalı olduğu ülkemizde, 1871 tarihli Alamet-i Farika Nizamnamesi ve 1879 tarihli İhtira Beratı Kanunu, ülke mevzuatı olarak bilinen en eski kaynakları teşkil etmektedir. Bunların yerine getirilmiş bulunan 1965 yılında kabul edilen 551 sayılı Markalar Kanunu 24.06.1995 tarihli ve 556 sayılı markaların korunması hakkında kanun hükmünde kararname ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Ülkemizde uzun süreden beri normlar hiyerarşisine uygun bir şekilde, fikri hakları özellikle Marka, Patent, Coğrafi İşaret ve Endüstriyel Tasarımları hüküm altına alan bir yasanın yokluğu, kanun düzeyinde bir düzenlemenin eksikliği tartışmasız şekilde hissedilmekteydi.

Keza, Marka ve patent vekilliğinin bir meslek dalı olduğu düşünüldüğünde bu mesleğin hukuki zemininin kanun değil de KHK’ya dayanıyor olması sorunsalı da mevcuttu. Mevzuat oluşturabilmesi yönünde uzun yıllardan bu yana süregelen ilmi ve içtihadi çalışmalar nihayet bir sonuç vermiştir.

Gelinen aşamada, Markaların, Patentlerin, Coğrafi İşaretlerin ve Endüstriyel Tasarımların korunmasıyla ilgili Kanun Hükmünde Kararnamelerin yerine geçen, Anayasa Mahkemesi nezdinde ve hukukun genel ilkeleri çerçevesinde tartışmalı olan bu mevzuatı adeta tek bir çatı altında birleştiren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kabul edilmiştir.

Belirtmek gerekir ki, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu, Ülke ihtiyaçları gözetilerek, uluslararası alanda Sınaî Mülkiyet Hukukundaki son gelişmeleri yakalayabilmek ve en önemlisi Kanun Hükmünde Kararnamelerin çeşitli hükümlerini iptal eden Anayasa Mahkemesi kararlarından kaynaklanan boşlukları gidermek üzere getirilmiştir. Kanunun gerekçesinde de özellikle bahsedildiği şekilde, kanun önceki mevzuata göre daha açık, anlaşılır ve sistematik olacak şekilde kaleme alınmıştır.

Bu makalede, eski-yeni madde karşılaştırması yapılarak tüm yenilikleri tek tek değerlendirmek yoluna gidilmeyecektir. Bunun yerine Özellikle 556 sayılı KHK’nın Anayasa Mahkemesi Kararları ile iptal edilen çeşitli hükümlerinden doğan kanun boşluğu çerçevesinde, derdest bulunan markaların kullanmama nedeni ile hükümsüzlüğü ve iptali davaları bakımından hukuki bir değerlendirmede bulunulacaktır.

Kullanmama Nedeni İle Hükümsüzlük Ve İptal Davalarının Anayasa Mahkemesi Kararları Ve Yeni Mevzuat Kapsamında Derdest Davalar Bakımından Değerlendirmesi

556 Sayılı KHK Dönemindeki Gelişmeler

1.1. 551 sayılı Markalar Kanunu’nu yürürlükten kaldıran bir düzenleme olduğu da göz önünde tutularak marka hukukunun temel mevzuatı olarak 556 sayılı KHK uygulanmaktaydı. 556 sayılı KHK’nın yürürlükte bulunduğu dönemde önemli maddeleri birden fazla kez değişikliğe uğramış ve Anayasa Mahkemesi kararları ile iptal edilen maddeleri olmuştur.

1.1.1. Burada kısaca zikretmek gerekirse 3.11.1995 tarih ve 4128 sayılı kanun, 22.06.2004 tarih ve 5194 sayılı Kanun ve özellikle ceza hükümlerine devrim niteli- ğinde değişiklik getiren 21.01.2009 tarihli 5833 sayılı kanun ile 556 sayılı KHK deği- şikliğe uğramıştır.
1.1.2. 556 sayılı KHK’nın yürürlükte olduğu süreçte;
I. 556 sayılı KHK’nın 42/1-c maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 9/4/2014 tarihli ve E.: 2013/147, K.: 2014/75 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.
II. 556 sayılı KHK’nın 16/5 maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 13/5/2015 tarihli ve E.: 2015/49, K.: 2015/46 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.
III. 556 sayılı KHK’nın 7/1-ı maddesi Anayasa Mahkemesi’nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2015/33, K.: 2015/50 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.
IV. 556 sayılı KHK’nın 14. Maddesi ise Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarihli ve E.: 2016/148, K.: 2016/189 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

1.2. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcıdır. (Anayasa m.153/6) Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları- nın kesin hüküm halini almamış (derdest) davalar yönünden uygulanması zorunludur. (Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 Esas, 19 Karar; 07.04.2004 gün ve 2004/10-214 Esas, 198 Karar; 29.09.2004 gün ve 2004/10-448 Esas, 461 sayılı Kararları)

1.3. Doktrindeki kabule göre de usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir Kanun hükmü sonradan (görülmekte olan davada karar » 6769 SAYILI “SINAİ MÜLKİYET KANUNU” ‘NUN MARKA HUKUKU ALANINDA GETİRDİĞİ YENİLİKLER ve ÖZELLİKLE DERDEST MARKANIN KULLANMAMA NEDENİ İLE HÜKÜMSÜZLÜĞÜ VE MARKANIN İPTALİ DAVALARI YÖNÜNDEN MEVZUAT DEĞERLENDİRMESİ SAYFA 6 HUKUK BÜLTENİ SAYI 1 7 kesinleşmeden önce) Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirse artık usuli kazanılmış hakka göre değil, usuli kazanılmış hakkın istisnası olarak Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonraki yeni duruma göre karar verilmesi gerekecektir (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, Altıncı Baskı, Cilt V, s.4784).

1.4. KHK’nın yukarıda sıralanan iptal kararları nedeni ile salt bu maddelere dayalı olarak görülen hukuki uyuşmazlıklar yö- nünden bir mevzuat boşluğu ortaya çıkmıştır.

1.5. Özellikle önce 42/1-c maddesinin iptali, akabinde 14. Maddenin iptali ile derdest davalar bakımından ortaya çıkan mevzuat boşluğu yeknesak kararlar verilmesine dahi engel olur düzeyde olmuştur.
1.5.1. Özellikle uygulamada, AYM tarafından iptal edilmeden önce 42/1-c kapsamında “markanın kullanmama nedeni ile hükümsüzlüğü” talepli açılan davalarda, bu maddenin Anayasa Mahkemesi’nin 9/4/2014 tarihli ve E.: 2013/147, K.: 2014/75 sayılı Kararı ile iptal edilmesi üzerine, derdest davalara (davalar ıslah edilmeden adeta ıslah edilmiş gibi bir yaklaşımda bulunularak) hiçbir ek usuli işlem gerçekleşmeksizin iptal davasına dönüşmüş gibi bir muamele yapılmıştır. Usulde bunun açıklaması yapılamamaktadır.
1.5.2. Fakat bir süre sonra artık markanın iptali ile ilgili 14. Maddeye dayalı bir yargılama yapılmaya başlandığı ve adeta pratik bir çözüm bulunduğunun kabul edildiği bir dönemde ise, bu defa Anayasa Mahkemesi 14. Maddeyi 14/12/2016 tarihli ve E.: 2016/148, K.: 2016/189 sayılı Kararı ile iptal etmiştir.

1.6. Aslında hukuk uygulayıcılarının 556 sayılı KHK’nın hukuk alemine doğduğu andan ömrünü tamamladığı düşünülen ana kadar çalkantılı süren “yaşantısına” sessiz sedasız veda etmesi beklentisi bo- şuna olmuştur. Hatırlanmalıdır ki KHK 22/12/2016 tarihli ve 6769 sayılı Kanunun 191 inci maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak 6769 sayılı Kanunun geçici maddeleri gereğince mülga KHK’nin bazı hükümlerin uygulanmasına devam edilecektir. Yani, KHK’nın aramızdan bir türlü ayrılamadığı son döneminde tarafları bir açmazın içerisinde bırakmakla üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır kanaatindeyiz.

2. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Kabul Edilmesi İle Durum Ne Olacaktır?

2.1. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 22.12.2016 tarihinde kabul edilmiş, 10.01.2017 Tarihli Resmi Gazetede Yayınlanmıştır.

2.2. 6769 sayılı Kanunun Yürürlük maddesi olan 192 gereğince; kanunun “26 ncı maddesi” yayımı tarihinden itibaren yedi yıl sonra, “23 üncü maddesinin ikinci fıkrası” ve “69 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen yenileme taleplerinin yapılması gereken süreye ilişkin hü- kümleri” ile “46 ncı maddesinde düzenlenen amblem kullanım zorunluluğuna iliş- kin hükümleri” yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra, Diğer hükümleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girecektir.

2.3. Hukukun temel kavramlarına dönersek, kanunlar kural olarak ileriye etkili olup, geçmişe etkili olmamaları esastır. Bir kanunun tamamının ya da belirli maddelerinin geçmişe etkili olması için buna ilişkin kanuni bir hüküm bulunmalı- dır. Sınai Mülkiyet Kanununda, böylesi bir hükme yer verilmemiştir.

2.4. Gelinen aşamada, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları ile yasal düzenlemedeki geçmişe etkili olmaya dair bir düzenleme bulunmama durumunun bir arada değerlendirilmesi ile ulaşılması gereken sonuç şöyle olacaktır;
2.4.1. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları kazanılmış hakları etkilememek kaydı ile derdest davalarda dikkate alınmak zorundadır.
2.4.2. Tescil edilen markaların kullanı- mı zorunluluğunu getiren bir hüküm kalmamıştır.
2.4.3. 6769 sayılı yasanın Tescilli markanın kullanım zorunluluğunu getiren 9. Maddesi 10.01.2017 tarihinden itibaren uygulama alanı bulabilecektir.

Bu açıklamalar ışığında, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun markaların kullanmama nedeni ile hükümsüzlüğü ve iptaline yönelik davalarda hukukun temel kavramları nedeni ile uygulanamayacağı açıktır.

Mahkemelerde görülmekte olan davalara dava tarihinde yürürlükte olan kanunların uygulanması asıldır. Diğer ifade ile hukuksal sonuç doğuran bütün işlemler bakı- mından, işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre hüküm ve sonuç atfedilmesi gerekmektedir.

Bu ise şu anlama gelir: Davanın esasını teşkil eden tescilli markanın kullanılması zorunluluğu, Anayasa Mahkemesi kararları ile iptal edildiğinden, uygulanabilecek bir hüküm kalmadığı; getirilen 6769 sayılı kanun hükmünün ise 10.01.2017 tarihinden sonraki olaylara uygulanabileceği göz önünde tutularak derdest davaların reddedilmesi gerekecektir.

Avukat
Gülşah Banu Polat
www.ozgunlaw.com

Önceki İçerikTrafik Cezalarında Yeni Dönem
Sonraki İçerikSınır Aşan Alacakların Tahsilinde Avrupa Birliği Hukuku ve Türkiye

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz