vergi idaresi – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 11 Oct 2023 07:32:10 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesis Ettirenler Hangi Durumda Özel Esaslar Kapsamına Alınır? https://www.muhasebenews.com/sahte-belge-duzenlemek-amaciyla-mukellefiyet-tesis-ettirenler-hangi-durumda-ozel-esaslar-kapsamina-alinir/ https://www.muhasebenews.com/sahte-belge-duzenlemek-amaciyla-mukellefiyet-tesis-ettirenler-hangi-durumda-ozel-esaslar-kapsamina-alinir/#respond Wed, 11 Oct 2023 07:32:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=147028

Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesis Ettirilmesi

Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesis Ettirenler

213 sayılı Kanunun (153/A) maddesi kapsamına giren;

-Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi üzerine işi bırakmış addolunan ve mükellefiyet kayıtları vergi dairesince terkin edilenler,

-Bu kapsamda yer alan serbest meslek erbabı, şahıs işletmelerinde işletme sahibi, adi ortaklıklarda ortaklardan her biri,

– Bu kapsamda yer alan ticaret şirketlerinde şirketin yanı sıra, kanuni temsilcileri, yönetim kurulu üyeleri, şirket sermayesinin asgari (% 10)’una sahip olan gerçek veya tüzel kişiler ya da bunların asgari (% 10) ortağı olduğu veya yönetiminde bulundukları teşebbüsler,

-Bu kapsamda yer alan tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenler veya düzenlenen raporda fiillerin işlenmesinde bilfiil bulundukları tespit edilenler,

-Yukarıda yer alanların ortağı oldukları adi ortaklıklar, kanuni temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, şirket sermayesinin asgari (% 10)’una sahip oldukları ticaret şirketleri veya idare ettikleri tüzel kişiliği olmayan teşekküller,

mükellefiyetin terkin edildiği tarih itibarıyla özel esaslar kapsamına alınırlar.

Bu kapsamda bir mükellefin özel esaslara alınabilmesi için münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesisinin tespitinde, temin edilebilmesi halinde mükellefin düzenlemiş olduğu belgelerin (belirli bir dönem, yıl veya daha uzun zaman dilimi esas alınarak) tutar olarak asgari yarısından fazlasının sahte olduğunun, yani herhangi bir mal veya hizmet hareketine ilişkin olmadığının tespiti gerekir. Bu tespitin mükellefin herhangi bir ticari işinin olup olmadığı, faturaların düzenlendiği dönemdeki iş durumu, çevresindeki ticari itibarı gibi hususlarla da desteklenmesi gerekir.

Mükellefin düzenlemiş olduğu belgelerin temin edilememiş olması halinde, fatura dönemleri itibarıyla ticari bir işinin olup olmadığı, mükellefiyetle ilgili ödevlerini yerine getirip getirmediği, herhangi bir vergi ödeyip ödemediği gibi hususlar dikkate alınarak münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin tespit edilmesi halinde, bu bölüme göre özel esaslar kapsamında işlem yapılması gerekmektedir.

Bu şekilde özel esaslar kapsamına alınan mükelleflerin iade talepleri münhasıran vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirilir.

Bu mükellefler;

– Haklarında düzenlenen raporlara dayanılarak tesis edilen işlemlerin yargı kararı ile iptali veya

– 213 sayılı Kanunun(153/A) maddesinde belirtilen durumları vergi inceleme raporuna bağlanarak özel esaslar kapsamına alındıkları dönemi takip eden takvim yılı başından itibaren bu süre içerisinde haklarında başkaca bir olumsuz rapor düzenlenmemiş veya olumsuz tespit yapılmamış olmak kaydıyla (süre dolmadan önce yapılan tespitlerde en son tespit tarihinden itibaren), yedi yıl geçtikten sonra müracaatlarına gerek kalmaksızın genel esaslara dönerler.

213 sayılı Kanunun(153/A) maddesinin birinci fıkrasında sayılan haller dolayısıyla mükellefiyeti terkin edilenlerin bu fiillerine iştirak ettiği vergi inceleme raporuyla tespit edilen 3568 sayılı Kanun kapsamında faaliyette bulunan meslek mensupları özel esaslar kapsamına alınırlar ve bu durum meslek mensubunun bağlı bulunduğu vergi dairesince temsil ettikleri tüm mükelleflere bildirilir.

Sahte belge düzenlemenin yanı sıra gerçek mal ve hizmet satışı bulunan mükellefler, bu bölüm kapsamında değerlendirilmez. Bu mükellefler tespit edilen düzenledikleri sahte faturalardan hareketle sahte belge düzenleme fiili nedeniyle özel esaslara alınırlar.

Sahte Belge Düzenlemek Amacıyla Mükellefiyet Tesis Ettirenlere Mal Teslimi ve Hizmet İfasında Bulunanlar

Sahte belge ticareti amacıyla mükellefiyet tesis ettirilmiş olsa dahi bu mükelleflerin demirbaş alımları (büro mobilyası, bilgisayar, telefon cihazı vb.), genel yönetim giderleri (işyeri kirası, işyerinin tadili, boyanması, kırtasiye ve temizlik malzemeleri, elektrik, doğalgaz, haberleşme vb.) olabileceği gibi asıl faaliyetini gizlemek amacıyla gerçekte bir kısım mal veya hizmet almış olmaları da mümkündür.

Bu nedenle, sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirenlere mal tesliminde veya hizmet ifasında bulunan mükelleflerin sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyicisi olarak özel esaslara alınabilmesi için haklarında KDV Genel Uygulama Tebliğinin (IV/E/3.2), (IV/E/3.3),4 (IV/E/4.2) ve (IV/E/4.3), bölümlerinde belirtildiği şekilde bir rapor veya tespit bulunması gerekir. Bu durumda bulunan mükellefler hakkında ise ilgili bölüme göre işlem yapılır.

 


Kaynak: KDV GUT
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/sahte-belge-duzenlemek-amaciyla-mukellefiyet-tesis-ettirenler-hangi-durumda-ozel-esaslar-kapsamina-alinir/feed/ 0
Vergiden muaf esnaftan mal ve hizmet alımları karşılığı yapılacak ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapılacak mı https://www.muhasebenews.com/vergiden-muaf-esnaftan-mal-ve-hizmet-alimlari-karsiligi-yapilacak-odemeler-uzerinden-vergi-tevkifati-yapilacak-mi-2/ https://www.muhasebenews.com/vergiden-muaf-esnaftan-mal-ve-hizmet-alimlari-karsiligi-yapilacak-odemeler-uzerinden-vergi-tevkifati-yapilacak-mi-2/#respond Thu, 28 Sep 2023 13:00:15 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146654 Vergiden muaf esnaftan mal ve hizmet alımları karşılığı yapılacak ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapılacak mı? Yapılacaksa oranı nedir?

Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu  maddesinin son fıkrasında, “Bu muaflığın, 94 üncü madde uyarınca tevkif  suretiyle kesilen vergiye şümulü yoktur.” hükmü yer almakta olup, aynı  Kanunun      94 üncü maddesinde, nakden veya hesaben  yaptığı ödemelerden vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar ile tevkifata tabi  tutulacak ödemeler belirtilmiştir.

Buna göre, Gelir Vergisi  Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca tevkifat yapmak zorunda  olanların, aynı maddenin 13 numaralı bendi uyarınca esnaf muaflığından  yararlananlardan mal ve hizmet alımları karşılığında yaptıkları ödemeler  üzerinden;

a) 9 uncu maddenin birinci  fıkrasının (6) ve (8) numaralı bentlerinde yer alan emtia bedelleri veya bu  emtianın imalinde ödenen hizmet bedelleri üzerinden (2012/3322 sayılı B.K.K  uyarınca) % 2,

b) Hurda mal alımları için  (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 2,

c) Diğer mal alımları için  (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 5,

ç) (2018/11750 sayılı BKK ile Yürürlük 18/5/2018) 9 uncu maddenin birinci fıkrasının (9) numaralı bendi kapsamında esnaf muaflığından yararlananlara ihtiyaç fazlası elektrik bedeli olarak yapılan ödemeler üzerinden % 0,”

d) Diğer hizmet alımları (a, b ve  c alt bentleri hariç olmak üzere mal ve hizmet bedelinin ayrılamaması hali de  bu kapsamdadır) için (2009/14592 sayılı B.K.K uyarınca) % 10,

oranında gelir vergisi tevkifatı  yapmaları gerekmektedir.

Diğer taraftan, Bankalar tarafından, Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (10) numaralı bent hükmü kapsamında Esnaf Vergi Muafiyeti Belgesi ibraz edenlere, münhasıran internet ve benzeri elektronik ortamlarda yapılacak mal satışlarına ilişkin elde edilen hasılatın yatırılacağı ticari bir hesap açılacaktır. Bu bent kapsamında açılacak ticari hesaptan anlaşılması gereken, münhasıran esnaf muaflığı kapsamında internetten satışı yapılan ürünlere ilişkin satış bedellerinin tahsil edileceği ve tahsil edilen bu tutarların tevkifat matrahı olarak kabul edileceği bir hesaptır.

Bankalar, bu ticari hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden, aktarım tarihi itibarıyla %4 oranında gelir vergisi tevkifatı yapacaklar ve bir aya ilişkin aktarılan tutarlar üzerinden tevkif edilen vergileri, 98 ve 119 uncu maddelerdeki esaslar çerçevesinde muhtasar beyanname ile beyan edip ödeyeceklerdir.

Bu bent kapsamında esnaf muaflığından yararlanan kişilerin bir veya üzeri işçi çalıştırdığı durumlarda tevkifat oranı %2 olarak uygulanacaktır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/vergiden-muaf-esnaftan-mal-ve-hizmet-alimlari-karsiligi-yapilacak-odemeler-uzerinden-vergi-tevkifati-yapilacak-mi-2/feed/ 0
Vergi cezası için he dava açıp hem de uzlaşma talebinde bulunulabilir mi? https://www.muhasebenews.com/vergi-cezasi-icin-he-dava-acip-hem-de-uzlasma-talebinde-bulunulabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/vergi-cezasi-icin-he-dava-acip-hem-de-uzlasma-talebinde-bulunulabilir-mi/#respond Thu, 28 Sep 2023 10:00:08 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146651 Mükellefler, yapılan tarhiyata dava açıp aynı zamanda uzlaşma başvurusunda bulunabilirler mi?

Uzlaşma talebinde bulunan mükellef, uzlaşma talep ettiği vergi ve vergi ziyaı cezası için ancak uzlaşma vaki olmadığı veya temin edilemediği durumda yargı yoluna başvurabilir.

Mükellef tarafından aynı vergi ve ceza için uzlaşma talebinden önce dava açılmışsa dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır.

 


Kaynak:GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/vergi-cezasi-icin-he-dava-acip-hem-de-uzlasma-talebinde-bulunulabilir-mi/feed/ 0
Vergi borçlarında tahsil zamanaşımı süresi kaç yıldır? https://www.muhasebenews.com/vergi-borclarinda-tahsil-zamanasimi-suresi-kac-yildir/ https://www.muhasebenews.com/vergi-borclarinda-tahsil-zamanasimi-suresi-kac-yildir/#respond Thu, 28 Sep 2023 06:39:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146642 Tahsil zamanaşımı nedir?

Adli ve idari para cezalarına ait özel kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri saklı kalmak şartıyla 6183 sayılı Kanun kapsamına giren bütün amme alacakları için tahsil zamanaşımı süresi 5 yıl olup, bu sürenin tayininde amme alacağının vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının başı esas alınmaktadır.

Bu süresinin geçmesiyle alacak zamanaşımına uğrar.

Zamanaşımına uğrayan amme alacağı artık cebren takip edilememekte ancak amme borçlusu tarafından zamanaşımından sonra yapılacak rızai ödemeler kabul edilmektedir.

 

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/vergi-borclarinda-tahsil-zamanasimi-suresi-kac-yildir/feed/ 0
Sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların vergilendirilmesi https://www.muhasebenews.com/sosyal-medya-fenomenlerinin-ve-youtuberlarin-vergilendirilmesi/ https://www.muhasebenews.com/sosyal-medya-fenomenlerinin-ve-youtuberlarin-vergilendirilmesi/#respond Wed, 24 Feb 2021 06:41:18 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=104514

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


İnternet ve teknolojik gelişmeler yeni gelir kapılarının da oluşmasına yol açmıştır. Örneğin İnstagram, Facebook, Youtube gibi platformlarda çok takip edilen kişiler kendi sayfalarında yaptıkları ürün tanıtımları veya paylaşımları sayesinde gelir elde edebilmektedir. Ayrıca, Youtube’da paylaşılan videoların belli bir sayının üzerinde izlenmesi halinde videoyu paylaşan kişilere de Youtube tarafından ödeme yapılmaktadır. Bu ödeme genelde Youtube’ın elde ettiği reklam gelirinin bir kısmının ilgili kişilere aktarılması şeklinde olmaktadır.

Sosyal medya aracılığıyla para kazanan fenomenler ve Youtuberlar’ın elde ettikleri bu gelirlerin vergi mevzuatımız karşısındaki durumu nasıldır? Maliye, geçen yıl başlattığı incelemeler ile bu türden gelir elde edenlere geriye dönük cezalı tarhiyatlar yapmaya başlamıştır. Dolayısıyla, sosyal medya aracılığıyla gelir elden edenleri bekleyen vergisel riskler bulunmaktadır.

Konunun detaylarına girmeden önce, bir gerçek kişinin elde ettiği bir gelirin vergilendirilmesi için bu gelirin Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’nda sayılan gelir unsurlarından biri olması gerektiğini belirtmek gerekir. Bu unsurlardan birine girmeyen bir gelir, gelir olsa da gelir vergisinin konusuna girmez. Peki bu gelir unsurları nelerdir? 1) Ticari kazanç, 2) Ziraî kazanç, 3) Serbest meslek kazancı, 4) Ücret, 5) Menkul sermaye iradı, 6) Gayrimenul sermaye iradı, 7) Diğer kazanç ve iratlar. Son unsur olan diğer kazanç ve iratlar da değer artış kazancı ve arizî kazançlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Ticari işlerin arızî olarak yapılması veya bu nitelikteki işlere aracılıktan elde edilen kazançlar arızî ticari kazanç kapsamındadır.

Peki sosyal medya ve Youtube üzerinden elde edilen gelirler bu gelir unsurlarından hangisine girmektedir? GVK’nın 37. maddesinde her türlü ticari ve sinai faaliyetten elde edilen kazancın ticari kazanç olduğu belirtilmiş ama ticari faaliyet tanımlanmamıştır. Bu durum da bizi ticaret hukukuna, dolayısıyla Türk Ticaret Kanunu (TTK)’na yönlendirmektedir. TTK uyarınca ticari faaliyet ticari işletmeden yola çıkarak tanımlanmaktadır. Buna göre ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Bu tanım uyarınca ticari işletme 3 unsuru taşımaktadır: 1) Esnaf işletmesi sınırını aşması, 2) Devamlılık, 3) Bağımsızlık. Ticari işletmenin varlığı ticari bir organizasyonu gerektirmektedir. Öyleyse, bir ticari organizasyon içerisinde devamlı ve bağımsız olarak yapılan faaliyet ticari faaliyet olup bu faaliyetten elde edilen kazanç ticari kazançtır. Devamlılık unsurunun olmadığı durumda ise arızî ticari kazanç söz konusu olacaktır.

Diğer taraftan, GVK’nın 65. maddesi uyarınca, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazanç serbest meslek kazancı olarak tanımlanmıştır. Aynı madde uyarınca, serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır. Ayrıca, GVK’nın 18. maddesinde telif kazançları istisnası olarak bilinen bir istisna da bulunmaktadır. Buna göre, müellif, mütercim, heykeltraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı ve mucitlerin ve bunların kanuni mirasçılarının şiir, hikaye, roman, makale, bilimsel araştırma ve incelemeleri, bilgisayar yazılımı, röportaj, karikatür, fotoğraf, film, video band, radyo ve televizyon senaryo ve oyunu gibi eserlerini gazete, dergi, bilgisayar ve internet ortamı, radyo, televizyon ve videoda yayınlamak veya kitap, CD, disket, resim, heykel ve nota halindeki eserleri ile ihtira beratlarını satmak veya bunlar üzerindeki mevcut haklarını devir ve temlik etmek veya kiralamak suretiyle elde ettikleri hasılat gelir vergisinden müstesnadır. Ancak bu türden gelirleri 2020 yılı için 600.000 TL’yi aşanlar bu istisnadan yararlanamamaktadır. Diğer taraftan, telif ödemesi yapanların Türkiye’de bulunması ve GVK’nın 94. maddesinde sayılanlar arasında olması durumunda, telif ödemeleri üzerinden %17 oranında stopaj yapmaları gerekmektedir.

Yukarıdaki açıklamalardan çıkan sonuç şudur. Bir faaliyet, ticari bir organizasyon içerisinde, sermayeye dayalı olarak devamlı surette yapılıyorsa ticari kazanç, devamlılık unsuru yoksa arızi ticari kazanç söz konusudur. Faaliyet sermayeden ziyade kişisel bilgi, emek, uzmanlığa dayanıyorsa serbest meslek kazancı söz konusudur. Dolayısıyla, her iki kazanç türü arasındaki en önemli fark faaliyetin ağırlıklı unsurunun sermaye olup olmaması ve faaliyetin ticari organizasyon içinde yapılıp yapılmamasıdır.

Sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların elde ettikleri gelirin niteliği konusunda Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB)’nın görüşü bu gelirlerin ticari kazanç olduğu yönündedir. GİB, 19.02.2016 tarihinde verdiği bir özelgede, ticari reklamların internet ortamında daha çok tüketiciye ulaşmasını sağlayacak ortamı sağlayan ve devamlı bir bağımlılık ilişkisi içinde olmadığı ünlü ya da ünsüz sosyal paylaşımcı kişilere reklamın görüntülenme sayısına göre ödeme yapan bir sosyal medya platformunun başvurusuna, “sahip oldukları sosyal medya hesaplarına ait sayfalarda ticari bir organizasyon içerisinde, devamlı olarak reklam hizmeti veren gerçek kişilerin ticari kazanç açısından gelir vergisi mükellefi olmaları gerekmektedir” yönünde görüş bildirmiştir.

GİB, 13.11.2019 tarihli özelgede ise internet ortamında verilen reklam hizmetlerinden (Youtuber) gelir elde eden, başka geliri olmayan, kendisine Google firması tarafından ödeme yapılan bir kişinin sorusuna, “şahsınıza ait internet sitesi alanında yayınlanan reklamlardan dolayı Google firması tarafından adınıza yapılan ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 37’nci maddesine göre ticari kazanç olarak değerlendirilmesi, mevcut gelir vergisi mükellefiyet kaydınız devam ettirilerek söz konusu gelirinizin Gelir Vergisi Kanununun 85’inci maddesine göre yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir” yönünde görüş bildirmiştir. Bu özelgede yer alan “Ticari faaliyet, bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurları ile birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.” ifadesi dikkat çekicidir.

GİB, 21.01.2020 tarihli özelgesinde ise vergi mükellefi olan ya da olmayan kişi veya kurumlara ait, facebook, instagram ve diğer sosyal medya araçlarında hesaplar oluşturup, bu hesaplarda görseller, reklam filmleri ve video paylaşımları yaparak takipçi sayılarının arttırılması, takibi, yönetimi (sosyal medya yönetimi) işinin ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirileceği yönünde görüş açıklamıştır.

GİB, en son 11.12.2020 tarihli özelgesinde ise, Youtube kanalı bulunan ve bu kanala yüklenilen içerikler nedeniyle Youtube AdSense hesabına bir defaya mahsus yapılan ödemenin de ticari kazanç olduğu yönünde görüş bildirmiştir. Bu özelgede yer alan “Youtube başta olmak üzere çeşitli sosyal platformlara yüklenilen içerikler, bu platformlardan silinmediği müddetçe, takipçi ve izlenme oranları gibi çeşitli kriterlere göre belirli periyodlar itibariyle içerik sahibine gelir sağlamaktadırlar. Bu bakımdan şahsınıza ait Youtube kanalınıza yüklediğiniz içerik/içerikler nedeniyle her ne kadar bir defaya mahsus gelir elde ettiğinizi belirtmiş olsanız da, söz konusu içeriklerin Youtube kanalınızda halen yüklü olması, bu içerikler nedeniyle gelecek dönemlerde de kazanç elde etme potansiyelini barındırmaktadır. Öte yandan, Youtube başta olmak üzere çeşitli sosyal platformlarda benzer şekilde içerik/içerikler üretmek ticari kazancın tespitinde aranılan devamlılık kastı ve bir organizasyonun varlığına karine teşkil etmektedir.” gerekçesi ilgi çekicidir.

Yukarıdaki özelgelerde yer alan görüşleri incelediğimizde, Türk vergi otoritesinin sosyal medya aracılığıyla veya buradaki faaliyetler nedeniyle elde edilen gelirleri ticari faaliyet sonucu elde edilen ticari kazanç olarak kabul edildiği görülmektedir. GİB, sosyal medya platformlarını bir ticari organizasyon kabul etmekte ve burada icra edilen faaliyetler ve yüklenen içeriklerin sürekli bir kazanç elde etme potansiyeli taşıması nedeniyle ticari kazançta devamlılık unsurunu sağladığını belirtmektedir.

Sosyal medya gelirlerinin ticari kazanç olarak kabul edilmesi, Vergi Usul Kanunu uyarınca mükellefiyet tesis ettirme, defter tutma, fatura kesme, sürekli beyanname verme gibi yükümlülükleri de beraberinde getirmektedir. Ayrıca, kazanç sahiplerinin KDV mükellefiyetleri de söz konusu olmaktadır.

Vergi İdaresinin sosyal medya gelirlerine ilişkin artık istikrar kazanmış gözüken görüşü eleştiriye açıktır. Facebook, Instagram, Youtube gibi platformların bir ticari organizasyon olduğu kabul edilse bile bu organizasyonlar, organizasyonu oluşturan söz konusu şirketler açısından ticari organizasyondur. Diğer taraftan, bu tür dijital platformların bizim mevzuatımız açısından işyeri olup olmadığı tartışmalıdır. Çünkü bizim vergi kanunlarımız fiziksel işyerini esas almakta ve dijital platformların işyeri olduğuna dair bir düzenleme içermemektedir. Bu nedenle, söz konusu organizasyonların (sosyal medya platormlarının) kullanıcılarının bu platformlar aracılığıyla elde ettiği gelirlerin ticari faaliyet sonucu elde edilen ticari kazanç olduğu sonucu çıkarılmamalıdır. Burada dikkate alınması gereken asıl faktör, faaliyetin niteliği; diğer bir ifadeyle, faaliyetin sermaye unsurunun ağırlık kazanıp kazanmadığıdır. Başkasının kurduğu ticari organizasyonda icra edilen her faaliyet ticari faaliyet değildir. Klasik bir örnek vermek gerekirse, ticari bir işletme olan bir hastanede bağımsız sağlık hizmeti veren bir doktorun faaliyeti ticari faaliyet olmayıp serbest meslek faaliyetidir. Bugün, bir cep telefonuna sahip olan herkes sosyal medya üzerinden gelir elde etme imkanına sahiptir. Dolayısıyla, sosyal medya fenomenlerinin ve Youtuberların gelir elde ettikleri faaliyetin sermayeden ziyade emek, uzmanlık, şöhret gibi faktörlere dayandığı aşikardır. Bu nedenle, sosyal medya fenomenlerinin bir ticari organizasyon olarak değerlendirilebilecek dijital platformlar aracılığıyla elde ettikleri gelirlerin ticari kazançtan ziyade serbest meslek kazancı olarak kabul edilmesi gerekir. Bu durumda, 2020 yılı için 600.000’TL’ye kadar olan bu gelirlerin gelir vergisinden istisna olması, kazancın bu tutarı aşması halinde beyan edilmesi gerekmektedir. Kanunun sınırı aşan tutarın tamamının vergilendirilmesine ilişkin hükmünün de Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılığı nedeniyle ihtirazi kayıtla beyanname verip dava açmak mümkündür. Bu nedenle, sosyal medya fenomenleri aleyhine geçmişe dönük olarak ticari kazanç elde ettikleri yönünde yapılan cezalı tarhiyatlara karşı dava açılması mümkündür.

Sözün özü: Her beyaz önlüklü doktor, her sakallı dede değildir.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

İnşaat sektörüne ve yabancı kaynak kullananlara vergi sürprizi (08.02.2021)

İletişime bindirim, kentsel dönüşüme indirim (01.02.2021)

Sorularla Değerli Konut Vergisi (28.01.2021)

Matrah artırımı taksitleri ödenmezse vergi dokunulmazlığı kalkar mı? (12.01.2021)

Sermaye kaybı ve borca batıklığa ilişkin yeni düzenlemeler (04.01.2021)

Pandemi, gelir dağılımındaki bozulma ve dayanışma vergisi (28.12.2020)

Asgari ücretin vergiden istisna edilmesi çözüm mü? (21.12.2020)

Hukukçular hukuk reformuna inanıyor mu? (15.12.2020)

Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı (10.12.2020)

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)

Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)

Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)

Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)

KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)

İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)

Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)

Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)

Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)

Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)

Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)

Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)

Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)

Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)

Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)

Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)

Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı

Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.

Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı

Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı

Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu

Gayrimenkulde rant vergisi

Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!

KVKK kararlarının yargı denetimi

Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü

İnternetten otomobil satanların dikkatine

Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?

Makam aracı ücret midir?

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

]]>
https://www.muhasebenews.com/sosyal-medya-fenomenlerinin-ve-youtuberlarin-vergilendirilmesi/feed/ 0
Vergide uzlaşma müessesi ve yapılandırmadaki uzlaşma haksızlığı https://www.muhasebenews.com/vergide-uzlasma-muessesi-ve-yapilandirmadaki-uzlasma-haksizligi/ https://www.muhasebenews.com/vergide-uzlasma-muessesi-ve-yapilandirmadaki-uzlasma-haksizligi/#respond Thu, 10 Dec 2020 01:00:01 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98316

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com


Mükellefler ile vergi idaresi arasında çıkan uyuşmazlıkların yargıya intikal etmeden idari aşamada çözümlenme yöntemlerinden birisi “uzlaşma” müessesesidir. Mükellef, uzlaşmayla konuyu uzun ve sonu belirsiz bir yargı sürecine sokmadan ihtilafı sonlandırmayı ve ödeyeceği tutarı azaltmayı amaçlarken; İdare, kesin olmayan alacağın yargıya intikal ettirilmeden tahsilatının hızlandırılmasını hedefler. Aslında temel amaç, uyuşmazlığı yargıya intikal ettirmeden herkesi tatmin edecek bir orta yolun bulunmasıdır. Kanun koyucu, her ne kadar müspet bir amaçla düzenleme yapmış olsa da, geçmişte yaşanan bazı uygulamalar nedeniyle uzlaşma müssessesi eleştirilmiş ve son zamanlarda bir standarta bağlanarak uygulamanın etkinliği azalmıştır. Bu konuyu birazdan değerlendireceğim ama öncesinde uzlaşma müessesini tanıtıp sonrasında 7256 sayılı Kanun ile getirilen yapılandırmanın nasıl bir haksızlığa yol açtığını açıklayacağım.

Vergi Usul Kanunu’nun Ek 1-11 maddelerinde düzenlenen uzlaşma müessesi, tarhiyat öncesi ve tarhiyat sonrası olmak üzere ikiye ayrılmakta olup, detayları iki ayrı yönetmelikle düzenlenmiştir. Bu iki tür uzlaşma arasındaki temel fark da uzlaşmanın vergi inceleme raporlarının vergi dairesine intikalinden önce veya sonra yapılmasıdır. Tarhiyat öncesi uzlaşmada, vergi inceleme raporları vergi dairesine gönderilmeden önce mükellefe Vergi Denetim Kurulu (VDK)’nun ilgili birimlerince tebliğ edilir, uzlaşma VDK bünyesinde oluşturulan uzlaşma komisyonlarında yapılır ve uzlaşma sonrasında düzenlenen uzlaşma tutanakları vergi dairesine gönderilerek bu tutanaklara göre vergi borcu tahakkuk ettirilir. Tarhiyat sonrası uzlaşmada ise vergi inceleme raporları önce vergi dairesine gönderilir, vergi dairesi bu raporlara göre vergi/ceza ihbarnamesi düzenler ve mükellef bu ihbarnameleri tebliğ aldıktan sonra 30 gün içinde vergi dairesine başvurarak tarhiya sonrası uzlaşma talebinde bulunur. Uzlaşılacak vergi ve cezanın büyüklüğüne göre uzlaşma; vergi dairesi, vergi dairesi başkanlıkları/defterdarlıklar veya Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde oluşan uzlaşma komisyonlarında gerçekleştirilir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde uzlaşılan tutarlar üzerinden tahakkuk yapılır. Mükellefler iki uzlaşma türünden istediklerini seçebilirler. Tarhiyat öncesi uzlaşma seçilmişse, uzlaşma gününden önce dilekçe verilip tarhiyat önce uzlaşma talebi geri çekilip tarhiyat sonrası uzlaşma talep edilmesi de mümkündür. Ancak tarhiyat öncesi uzlaşmaya girilip uzlaşma vaki olmazsa, artık tarhiyat sonrası uzlaşmaya gidilemez.

Vergi Usul Kanunu (VUK)’na göre ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen vergilerle bunlara ilişkin vergi ziyaı cezaları uzlaşma kapsamındadır. Eskiden vergi ziyaı dışındaki cezalar tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamındayken, 2018 yılında yapılan yasal değişiklikle artık sadece vergi ziyaı cezaları tarhiyat öncesi uzlaşmaya konu olabilmektedir. VUK’un 359’uncu maddesinde yazılı fiillerle (vergi kaçakçılığı) vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde tarh edilen vergi ve kesilen ceza ile bu fiillere iştirak edenlere kesilen ceza ve VUK’un 370/b maddesi kapsamında vergi kaçakçılığı fiilleri nedeniyle kendilerine ön tespite ilişkin izaha davet yazısı tebliğ edilen mükelleflere bu maddeye göre kesilen cezalar uzlaşma kapsamına girmemektedir.

Uzlaşma talebinde bulunabilmek için a) vergi ziyaına sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten ya da 369 uncu maddede yazılı yanılmadan kaynaklandığının veya b) VUK’un 116, 117 ve 118 inci maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata bulunduğunun veya c) yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının olduğunun ileri sürülmesi durumlarının bir veya birkaçının mevcut olması gerekmektedir.

Uzlaşmanın tebliğ edilen vergilerin tamamı üzerinden yapılması şart değildir. Uzlaşma konusu verginin matrah farkları itibariyle bölünebildiği durumlarda, uzlaşma sadece toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi kısmı için de yapılabilir.

Uzlaşmanın vaki olmaması veya temin edilememesi halinde yeniden uzlaşma talebinde bulunulamaz. Uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağa İdarenin nihai teklifi yazılır. Mükellef dava açma süresinin sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse bu takdirde uzlaşma sağlanmış sayılır. Mükellef, uzlaşma görüşmelerinde, bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci ve 3568 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubu (SMMM veya YMM) bulundurabilir.

Bu durumda, uzlaşma talebinde bulunan mükellef veya ceza muhatabı uzlaşma talep ettiği vergi veya ceza için, ancak uzlaşma vaki olmadığı takdirde dava açma yoluna gidebilir. Mükellef veya ceza muhatabı aynı vergi veya ceza için uzlaşma talebinden önce dava açmışsa dava, uzlaşma işleminin sonuca bağlanmasından önce vergi mahkemelerince incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır. Uzlaşmanın vaki olmaması halinde, durdurulmuş olan davanın görülmesine, keyfiyetin vergi dairesince bildirilmesi üzerine vergi mahkemesinde devam edilir.

Uzlaşmanın vaki olması halinde mükellef, üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaya (bunlardan birisi üzerinde uzlaşılmış olsa dahi her ikisine); adına sadece ceza kesilmiş bulunan, üzerinde uzlaşılan cezaya karşı dava açamaz. Bununla birlikte, Danıştay içtihatları uyarınca uzlaşılan vergi/ceza hakkında, VUK’un 116. maddesinde belirtilen vergi hatası varsa uzlaşılmış tutarlara karşı düzeltme-şikayet yoluna gidilmesi ve sonrasında dava açılması mümkündür.

Kanun koyucu 2019 yılında yaptığı değişiklikle, uzlaşılan cezalar için ikinci bir indirim imkanı tanımıştır. Buna göre, uzlaşmanın vaki olması durumunda, üzerinde uzlaşılan vergi veya vergi farkı ve vergi ziyaı cezasının %75’i, uzlaşma tutanağının tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenirse üzerinde uzlaşılan cezanın %25’i indirilmektedir.

Uzlaşmanın vaki olmaması halinde mükellef veya ceza muhatabı; tarhedilen vergiye veya kesilen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın kendisine tebliğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili vergi mahkemesi nezdinde dava açabilir. Bu takdirde, dava açma süresi bitmiş veya 15 günden az kalmış ise bu süre tutanağın tebliği tarihinden itibaren 15 gün uzar. Diğer bir ifadeyle, uzlaşma dava açma süresini durdurmamakta, ancak süre dolmuşsa veya 15 günden az kalmışsa süreyi 15 güne uzatmaktadır.

Üzerinde uzlaşılan vergi ve cezalar hakkında, vergi ziyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indiririmi düzenleyen VUK’un 376. madde hükümleri uygulanmaz. Ancak, mükellefler, uzlaşma tutanağını imzalayıncaya kadar uzlaşma talebinden vazgeçtiğini beyan ederek VUK md. 376 hükümlerinin uygulanmasını isteyebilirler.

Yukarıda özetlemeye çalıştığım uzlaşma müssesesini uyuşmazlıkların yargıya intikal ettirilmeden çözülmesi açısından önemli buluyorum. Ancak, bu müessese maalesef son zamanlarda etkinliğini kaybetmiş ve standart bir hal almıştır. Mevzuat, uzlaşma komisyonlarına vergi ve cezalarında uzlaşılacak tutar konusunda takdir yetkisi vermektedir. Dolayısıyla, uzlaşma komisyonlarının teorik olarak uzlaşmaya giren vergi ve cezaları sıfırlama yetkisi bulunmaktadır. Teorideki bu yetki bazı özel durumlarda da kullanılmış ve geçmişte bu durumlar basına da yansıyıp eleştirilmiştir.

Vergi incelemeleri sonucunda düzenlenen raporların her zaman adil ve hukuki olduğunu söylemek mümkün değildir. Vergi mevzuatındaki gri alanların fazlalığı da buna yol açmaktadır. İşte uzlaşma müessesi, böyle durumlarda devreye girmekte ve tartışmalı gerekçelere dayanan raporların yol açtıkları olumsuzlukları asgariye indirmek adına vergi asıllarında ve cezalarında indirim sağlayarak mükellefin vicdanını nispeten rahatlatarak ilave salınan vergileri ödemesine katkı sağlamaktaydı. Ancak, 2-3 yıl önce uzlaşmalarda yeknesaklık sağlamak adına vergi aslında indirim yapılmaması (vergi aslı indirilmeyince gecikme faizinde de indirim olmamaktadır) ve vergi cezalarının %80’nin silinerek kalan %20’si üzerinde uzlaşma sağlanması yönünde bir uygulama başlatıldı. Bu uygulama, yazılı bir hukuki metin ile değil, dönemin Maliye Bakanının emri üzerine başladı. (Bildiğim kadarıyla Bakanın imzasının olmadığı bir kağıt ile ilgili birimlere duyuru yapıldı.) O günden beri de uzlaşmalar tamamen bir formaliteye dönüşmüş durumdadır.

Her vergi incelemesi kendine özgü hususlar içerir ve inceleme sonucunda ulaşılan sonuçlar ve bu sonuçların etkileri her inceleme ve mükellef nezdinde farklıdır. Bu nedenle, uzlaşmaya konu her durum ve mükellef kendi koşulları içinde ayrıca değerlendirilmelidir. Uzlaşmalardaki katı standart uygulamanın, belli eleştiriler açısından haklılık payı olsa da, müessesenin ruhuna ve amacına aykırı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, bu katı uygulama 7256 sayılı Kanun ile getirilen yapılandırma açısından da ciddi haksızlıklara yol açmaktadır. Söz konusu Kanun kapsamına, 31.08.2020 tarihi öncesine ait olup Kanun’un yürürlüğe girdiği 17 Kasım 2011 tarihine kadar kesinleşmiş alacaklar girmektedir. Dolayısıyla, 17 Kasım’dan sonraya sarkan uzlaşmalarda kesinleşme olmadığından ciddi bir haksız durum oluşmuştur. Maalesef önceki yapılandırma kanunları sadece kesinleşmiş alacakları değil; kesinleşmemiş, dava ve inceleme aşamasındaki alacakları da kapsamaktaydı. Ancak, kanun koyucu bu sefer sadece kesinleşmiş alacakları kapsama alarak ciddi mağduriyetlere yol açtı ve bu durum eleştiriyi hak etmektedir. Buna rağmen, yaşanan haksızlıkları uzlaşma hükümleriyle aşmak mümkündür. Dönem olarak Kanun kapsamına giren ama 17 Kasım’dan sonraya sarkan uzlaşmalar açısından uzlaşma müessesi özüne uygun olarak uygulanırsa cezaların tamamının silinip, vergi aslında da uygun bir indirim yapılarak eşitsizliklerin önüne geçilmesi mümkündür. Yaşanmış bir örnek vermem gerekirse, Kanun’un yürürlüğünden önce uzlaşma günü verilen ama Covid19 virüsü kapan bir mükellef uzlaşma gününü erteletmek zorunda kalmış, bu arada Kanun yürürlüğe girmiş ve yeni uzlaşma tarihi de 17 Kasım sonrasına verildiğinden yapılandırmadan yararlanamamıştır. Bu durum uzlaşma toplantısında dile getirilip mükellefin cezanın sıfırlanması yönündeki talebi yukarıda belirttiğim standart uygulama (Bakan talimatı) nedeniyle kabul görmemiştir.

Bu noktada, Gelir İdaresi yönetimine ve çiçeği burnunda Hazine ve Maliye Bakanı’na bir çağrıda bulunmak istiyorum. Uzlaşma müessesindeki mevcut standart uygulamayı kaldırmak için gerekli adımları atmanın zamanı gelmiştir. Uzlaşmalara bir standart getirilmek isteniyorsa bunun hukuki bir metinle, uzlaşma komisyonlarına sınırları belirlenmiş takdir yetkisi verilerek yapılmasında fayda bulunmaktadır. Ayrıca, içinde bulunduğumuz olağanüstü şartlar dikkate alınarak, 31 Ağustos 2020 öncesi dönemlere ilişkin olan ama uzlaşma tarihi 17 Kasım 2020 sonrasına verilen bütün uzlaşmalarda en azından cezaların sıfırlanması için bir iç genelge veya talimat düzenlenmesi hakkaniyet adına elzemdir.

Sözün özü: Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz! Nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin! (Hadis-i Şerif)


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

İştirak tasfiye zararının vergisel sonuçları nedir? (7.12.2020)

Tasfiye payı nedir? Nasıl vergilendirilir? (30.11.2020)

Devlet mükellefe faiz öder mi? (23.11.2020)

10 soruda 7256 Sayılı Kanun kapsamında yapılandırma (18.11.2020)

Fabrika ayarlarına dönüş: Ekonomik ve hukuki reform, acı reçete (16.11.2020)

Sosyal medya şirketlerine kesilen cezalar ve vergi (09.11.2020)

Hisse geri alımlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmalar ve önerimiz (07.11.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (2) (27.10.2020)

Şirketin kendi hisselerini geri satın alması kâr dağıtımı mıdır? (1) (26.10.2020)

Torba yasa Meclis’te, yapılandırma nerede? (19.10.2020)

Yatırımcının yeni kamburu: Ek mali yükümlülük (12.10.2020)

Taşınmaz kirası mı, işletme hakkı kirası mı? (6.10.2020)

Zaman aşımına uğrayan kâr paylarının vergilendirilmesinde mükerrerlik var mı? (28.09.2020)

Online reklam hizmetlerinde stopaj bilmecesi (22.09.2020)

Hukuk belirsizlik kaldırmaz (16.09.2020)

Maliye, yurt dışında parası olanların peşinde, ya gurbetçiler? (14.09.2020)
Vergiye uyumlu mükellefler cezalandırılıyor mu? (07.09.2020)
Binek otomobilde ÖTV artışı, özel okul ücretlerinde KDV indirimi (02.09.2020)
Transfer fiyatlandırması raporlamasında yeni dönem (31.08.2020)
KDV ve iş yeri kira stopaj oranı indiriminde son durum (27.08.2020)
İkinci el motorlu taşıt satışında yeni dönem (24.08.2020)
Maliyeden bayram hediyesi: KDV ve stopaj indirimi, ama kime? (21.08.2020)
Ar-Ge teşviğinde vergi indirimi kısıtlanıyor mu (17.08.2020)
Spor kulüplerinin yeni sporcu sözleşmelerindeki vergisel riski  (10.08.2020)
Uçtu uçtu altın uçtu! Ya vergisi? (07.08.2020)
Anayasa Mahkemesi’nin VTR kararı (30.7.2020)
Erken seçim, aday tartışmaları ve cumhurbaşkanı seçimindeki Anayasal boşluk
(27.7.2020)
Yurt dışındaki taşınmaz ve iştirak satışları vergiden istisna mı? (25.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 3 (22.7.2020)
Gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası – 2 (17.7.2020)
Mali yapıyı güçlendirmede vergisel bir teşvik: gayrimenkul ve iştirak satış kazancı istisnası (16.7.2020)
Sezonluk ev kiralayanlar: Vergi sürpriziyle karşılaşmayın! (13.7.2020)
Pandemi, maliye politikası ve vergi barışı
Şirket kuruluşunda sicilde imza zorunluluğu değiştirilmelidir.
Köprüden önce son çıkış: Varlık Barışı
Kamu özel iş birliğine şeffaf bir alternatif: Altyapı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı
Gayrimenkul yatırımında avantajlı bir yöntem: Gayrimenkul Yatırım Fonu
Gayrimenkulde rant vergisi
Gayrimenkul piyasası hareketleniyor ama vergiye dikkat!
KVKK kararlarının yargı denetimi
Kişisel verilerin korunması ve ateş ölçümü
İnternetten otomobil satanların dikkatine
Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir?
Makam aracı ücret midir?
Şirket araçlarına vergi ayarı
ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye
Sanat ve icat vergisi
Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!
]]>
https://www.muhasebenews.com/vergide-uzlasma-muessesi-ve-yapilandirmadaki-uzlasma-haksizligi/feed/ 0