Yurt Dışına Verilen İnternet Reklam Hizmetleri Stopaj ve KDV’ye Tabi Midir?
Günümüzde internet üzerinden reklamcılık faaliyetleri, işletmeler için büyük önem taşımaktadır. Özellikle yurt dışındaki platformlar üzerinden reklam hizmeti satın alan veya doğrudan yurt dışına yönelik reklam hizmeti sunan Türkiye’deki şirketler için vergi yükümlülükleri kritik bir konu haline gelmiştir.
Peki, yurt dışında yayınlanmak üzere internet ortamında verilen reklam hizmetleri veya aracılık hizmetleri stopaj ve KDV’ye tabi midir? Gelir İdaresi Başkanlığı’nın bu konudaki görüşleri ışığında, soruya açıklık getirelim.
Dar Mükellefiyete Tabi Kurumlar İçin Vergi Durumu
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan şirketler yalnızca Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilir.
Buna göre, bir yabancı şirketin Türkiye’de vergiye tabi olması için:
– Türkiye’de fiziksel bir işyeri veya daimi bir temsilci bulundurması gerekir.
– Türkiye’de faaliyet göstererek buradan gelir elde etmesi gerekir.
Özellikli bir durum yoksa ve eğer bir şirket Türkiye’de bir işyeri veya temsilci bulundurmadan faaliyet yürütüyorsa, elde ettiği kazançlar Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulmaz.
Reklam Hizmetleri Üzerinden Stopaj Yapılmalı mı?
476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’na göre, internet ortamında verilen reklam hizmetleri veya bu hizmetlere aracılık edenlere yapılan ödemeler %15 stopaja tabidir.
Ancak burada önemli bir ayrım bulunmaktadır:
-Türkiye’de yayınlanan reklamlar için yurt dışındaki bir firmaya ödeme yapılıyorsa, stopaj kesintisi yapılmalıdır.
-Reklam hizmeti yurt dışında yayınlanıyorsa ve yurt dışındaki müşterilere yönelikse, Türkiye’de stopaj kesintisi yapılmasına gerek yoktur. Çünkü Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1 Seri Numaralı Genel Uygulama Tebliği’nin 15.1 maddesinde sayılan kurumlar için stopaj yapmak zorunluluğu getirilmiştir.
Bu ayrımın temel sebebi, hizmetten nerede faydalanıldığıdır. Eğer hizmet Türkiye’de bir işletmenin Türkiye’deki faaliyetine yönelikse, o zaman vergi kesintisi devreye girmektedir. Ancak hizmet tamamen yurt dışına yönelikse ve Türkiye’de bir işyerinde veya temsilcilik aracılığıyla verilmemişse, stopaj zorunluluğu doğmamaktadır.
KDV Durumu: 2 No’lu KDV Beyannamesi Gerekir mi?
Katma Değer Vergisi Kanunu’na göre, Türkiye’de verilen hizmetler ve Türkiye’de faydalanılan hizmetler KDV’ye tabidir.
Ancak hizmetin yurt dışında verildiği ve hizmetten yurt dışında faydalanıldığı durumlarda, Türkiye’de KDV hesaplanmaz.
Örneğin:
-Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirket, Facebook veya Google gibi yurt dışı firmalarından reklam hizmeti satın alıyorsa, 2 No.lu KDV beyannamesi ile KDV hesaplanmalı ve beyan edilmelidir.
-Türkiye’de faaliyet gösteren bir şirket, yurt dışındaki müşterilere yönelik bir reklam hizmeti sağlıyorsa ve reklamlar Türkiye’de yayınlanmıyorsa, bu hizmet KDV’ye tabi değildir.
Bu durumda, yurt dışına yönelik reklam hizmetleri Türkiye’de KDV’ye tabi olmaz ve 2 No.lu KDV beyannamesi verilmesine gerek kalmaz.
Özetle:
-Yurt içinde verilen ve yurt içi müşterilere yönelik reklam hizmetleri %15 stopaja ve KDV’ye tabidir.
-Yurt dışında yayınlanan ve yurt dışı müşterilere yönelik reklam hizmetleri Türkiye’de stopaj ve KDV uygulanmaz.
-Yurt dışındaki platformlardan (Google, Facebook, Instagram gibi) Türkiye’de faydalanılmak üzere alınan reklam hizmetleri %15 stopaj ve 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilmelidir.
Bu nedenle, Türkiye’den yurt dışına yönelik reklam hizmetleri sunan şirketlerin stopaj ve KDV yükümlülüklerini göz önünde bulundurarak vergisel süreçlerini doğru şekilde yönetmeleri büyük önem taşımaktadır.
Elbette işletmelerin kendi özel durumları için mali müşavirlerinden bilgi almaları ve buna göre işlem tesis etmeleri önemlidir.
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü
Sayı: 62030549-125[15-2019/14]-E.579305
Tarih: 17.07.2019
Konu: Yurt dışında yayınlanmak şartıyla internet ortamında reklam hizmeti veren veya verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemeler üzerinden tevkifat yapılıp yapılamayacağı
İlgi:
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne … sicil numarası ile kayıtlı olduğu, yurtiçi ve yurtdışı kurumsal ve/veya bireysel müşterilerinize web sitesi üzerinden internet ortamında mal ve hizmet satışı faaliyetlerini gerçekleştirdiğinden bahisle yurt dışında mukim sosyal paylaşım sitelerinden, yurt dışında yayınlanmak üzere internet ortamında reklam verilmesi sırasında söz konusu reklam hizmetine ilişkin olarak düzenlenen faturalarda reklam verilen ilgili ülke detayı ile birlikte ücretlendirmenin gerçekleştiği, tutarların ayrı görülmekte ve tespit edilmekte olduğu belirtilerek fatura içeriğinde ülkelere göre ayrım olduğunda yurt dışı mukim firmalara yapılacak ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hakkında bilgi talep edildiği anlaşılmaktadır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanların, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceği hükme bağlanmış, üçüncü fıkrasında ise dar mükellefiyet mevzuuna giren kurum kazancının hangi kazanç ve iratlardan oluştuğu belirtilmiştir. Anılan maddenin üçüncü fıkrasının (a) bendinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun Türkiye’de bir işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticari kazançların, dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak vergilendirileceği hükmüne yer verilmiştir.
Aynı maddenin dördüncü fıkrasında da, bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi ve Türkiye’de daimi temsilci bulundurulması konularında 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde ise dar mükellefiyete tâbi kurumların maddenin birinci fıkrasının bentlerinde yer alan kazanç ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı öngörülmüş olup söz konusu kesinti oranları 03/02/2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenmiştir.
19/12/2018 tarihli ve 30630 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 18/12/2018 tarihli ve 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı eki Kararın 1 inci maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılanlara internet ortamında verilen reklam hizmetlerinin vergi kesintisi kapsamına alınmış olduğu, bu hizmetlere ilişkin olarak hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemelerden, ödeme yapılan kişilerin mükellef olup olmamasına bakılmaksızın vergi kesintisi yapılması gerektiği yönünde düzenleme yapılmıştır. Söz konusu Kararın 3 üncü maddesi aşağıdaki gibidir;
“MADDE 3- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde yer alan dar mükellefiyete tabi kurumların vergi kesintisine tabi kazanç ve iratlarından yapılacak vergi kesintisi oranları hakkındaki 12/1/2009 tarihli ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu kararının eki Kararın 1 inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
“15- Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinin yedinci fıkrası kapsamındaki ödemelerden;
a) İnternet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemeler üzerinden %15.”
Dolayısıyla, internet ortamında verdikleri reklam hizmetlerine ilişkin olarak bu hizmeti veren veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık eden dar mükellefiyete tabi kurumlara yapılan ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların ticari kazançlarının Türkiye’de kurumlar vergisine tabi tutulabilmesi için Türkiye’de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun bir işyeri bulunması veya daimi temsilci bulundurmaları ve kazancın bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, kanuni ve işmerkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların;
– Yurt dışında elde ettikleri ticari kazançları Türkiye’de kurumlar vergisine tabi olmadığından ve
– Sözleşme de dahil olmak üzere hizmete ilişkin süreçlerin Türkiye’deki işyerinde veya daimi temsilcisi vasıtasıyla yürütülmemesi kaydıyla yurt dışında yayınlanmak üzere vermiş oldukları internet ortamında reklam hizmetleri Türkiye’deki işyerinde veya daimi temsilcisi vasıtasıyla yapılan işler olarak değerlendirilemeyeceğinden,
yurtdışındaki müşterilerinize yönelik olarak yurt dışında yayınlanan internet ortamında reklam hizmetlerine ilişkin olarak anılan kurumlara yapacağınız ödemelerden 476 sayılı Karar kapsamında vergi kesintisi yapmanıza gerek bulunmamaktadır.
…
KVK GUT
…
15.1. Vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanlar
Aşağıda sayılan kişi, kurum ve kuruluşların Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesi gereğince vergi kesintisi yapma zorunluluğu bulunmaktadır.
– Kamu idare ve kuruluşları,
– İktisadi kamu kuruluşları,
– Sair kurumlar,
– Ticaret şirketleri,
– İş ortaklıkları,
– Dernek veya vakıflar,
– Dernek veya vakıfların iktisadi işletmeleri,
– Kooperatifler,
– Yatırım fonu yönetenler,
– Gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı,
– Zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler.
Söz konusu sorumlular, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde belirtilen sorumlularla paralellik göstermektedir.
Buna göre, yukarıda belirtilen sorumlularca, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinde sayılan ödemelerin (avans olarak ödenenler de dahil olmak üzere) nakden veya hesaben yapılması halinde, bu ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılacaktır.
Hesaben ödeme deyimi, kesintiye tabi kazanç ve iratları ödeyenleri hak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade etmektedir.
Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.