Ana Sayfa Güncel Yoksulluk nafakasının süreli hale gelmesinin değerlendirilmesi (Stj. Av. Eda Budak)

Yoksulluk nafakasının süreli hale gelmesinin değerlendirilmesi (Stj. Av. Eda Budak)

786
0

Boşanmanın mali sonuçlarından biri olan yoksulluk nafakası, evliliğin sonra ermesi neticesinde kendi geçimini sağlayamayan tarafa diğer şartlar da meydana geldiği takdirde yardımcı bir araç görevini üstlenmektedir. Yoksulluk nafakasının evliliğin sona ermesi nedeniyle zor duruma düşecek olan kişinin hayatını devam ettirebilmesini kolaylaştıracak bir unsur olduğu ifade edilmiştir.

Türk Medeni Kanununun 175. Maddesinde yer alan ‘‘süresiz olarak nafaka  isteyebilir” ifadesi sebebiyle ömür boyu ödenen yoksulluk nafakasına ilişkin hüküm, doktrinde sıkça eleştirilmektedir. Çünkü özellikle kısa süreli evlilik yapan kişiler, bu hüküm sebebiyle ömür boyu nafaka ödemek zorunda kalabilmektedir. Doktrinde yer alan eleştirilerin yanında toplum tabanından gelen talepler de günümüzde büyük rol oynamaktadır. Süresiz yoksulluk nafakası hükmü nedeniyle ömür boyu nafaka yükümlülüğü altında kalan kişiler, sosyal medya üzerinden seslerini duyurmaya çalışmışlardır. Ayrıca süresiz nafakanın süreli hale getirilmesine ilişkin Change.org sitesinde imza kampanyası başlatılmıştır. 10.000 imza hedefiyle yola çıkılan kampanyada 2018 Ağustos ayı itibarıyla 8.765 imza toplanmıştır. Tüm bu eleştiri ve talepler neticesinde, yoksulluk nafakası hükmünün değiştirilmesi gündeme gelmiştir. Yakın bir tarihte basında yayınlanan bir çok haberde Adalet Bakanlığı’nın yoksulluk nafakasına ilişkin çalışmalar yaptığı gündeme gelmiştir. Bakanlığın bu çalışması süresiz nafakayı 1 ile 5 yıl arasında sınırlayarak süreli hale getirilebileceği şeklindedir.2018 yılı Haziran ayında da dönemin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, ‘‘Kadının korunması esas ama iki yıl evli kalmışlar sonra medeni şekilde ayrılmışlar. İki sene evlendiler diye birbirlerine ölene kadar hukuken bunları bağlamak doğru değil ama esasen kadını korumak kırmızı çizgimiz.’’ İfadelerine bulunmuştur.

Mevcut düzenleme olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesinde yer alan yoksulluk nafakası, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 144. Maddesinde düzenlenmiş idi. Söz konusu maddenin ilk hali ‘‘Kabahatsiz olan karı yahut koca, boşanma neticesi olarak büyük bir yoksulluğa düşerse, diğeri boşanmaya sebebiyet vermemiş olsa dahi kudreti ile münasip bir surette bir sene müddetle nafaka itasına mahkum edilebilir.’’ Şeklindedir. Ancak daha sonra 04.05.1988 tarihli 3444 sayılı Kanun ile birlikte 144. Maddede bir takım değişikliklere gidilmiştir. 3444 sayılı Kanun ile birlikle 144. Maddede bir takım değişikliklere gidilmiştir.3444 sayılı Kanun’un 6. Maddesi ile birlikte 743 sayılı Kanunda yer alan 144. Madde, ‘‘ Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer eşten mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Ancak erkeğin kadından yoksulluk nafakası isteyebilmesi için kadının hali refahta bulunması gerekir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.’’ halini almıştır. 3444 sayılı Kanun öncesinde “Kabahatsiz olan karı yahut koca” ifadesiyle yalnızca kusursuz olan eşe yoksulluk nafakasını talep etme hakkı tanınmışken değişiklik sonrasında kusuru daha az olan eşe de bu hak tanınmış bulunmaktaydı. Böylece kusuru olan eş de, karşı tarafın kusurundan fazla olmamak kaydıyla yoksulluk nafakası talep edebilecekti. Ancak boşanma esnasında taraflardan birinin kusursuz olduğu hal oldukça nadirdir. Kusuru daha az olan eşe de böyle bir imkân tanınmaması halinde yoksulluk nafakasının alanı çok dar olacaktır. Kanaatimizce bu sebeple kanun koyucu değişikliğe gitmiştir.

Süreli nafakanın eleştirilmesinin nedenlerinden biri ise devletin mali imkânlarının yeterince gelişmemiş olması, sosyal yardım kurumlarının yoksulluğa düşen vatandaşlar için yetersiz kalmasıdır. Çalışan kadınların çalışan erkeklere oranla daha  az olduğu gerçeği  sebebiyle de kadın lehine pozitif ayrımcılık anlamı taşıyan bir düzenlemeyen başvurulmuş, erkeğin kadından yoksulluk nafakası talebinde bulunabilmesi için kadının “hali refahta olması” şartı getirilmiştir. Kanun hükmü irdelendiğinde “hali refah” ibaresinden ne anlaşılması gerektiği ise açıklanmamıştır.

Yoksulluk nafakasına hükmedildikten sonra, nafaka alacaklısına Emekli Sandığı veya diğer Sosyal Güvenlik Kuruluşlarından aylık bağlandığı, herhangi bir nedenle yoksulluğun ortadan kalktığı belirlenirse yoksulluk nafakasının arttırılması istemi reddedilecek bu hallerde aksine anlaşma yok ise nafaka borçlusu dava yolu ile yoksulluk nafakası kaldırılmasını isteyebilecektir.

Yargıtay, yoksulluk nafakası almakta iken kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde gelir getiren bir işe girdikten sonra kendi isteği ile işten çıkması durumunda artık yoksulluk nafakası isteyemeyeceğini belirtmektedir. En azından kendi isteği dışında işten çıkarılan eş, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde olmak şartı ile yoksulluk nafakası isteyebilmektedir.

Oysa yoksulluk nafakası almakta iken, kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde gelir getiren bir işe giren, kendi isteği dışında işten çıkarılması üzerine yeniden yoksul duruma düşen kimse, yürürlükteki kanuni düzenleme çerçevesinde ve boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl geçmemiş olmak koşulu ile eski eşinden yeniden yoksulluk nafakası isteyebilmelidir. Aksi düşüncenin kabulü, yoksulluktan kurtulmak için çalışmayı tercih eden fakat daha sonra herhangi bir sebeple işten ayrılan eşi cezalandırmak, çalışmayan ve çalışmaya dahi teşebbüs etmeyen eşi ise müfakatlandırmak olur.

Kanaatimizce yoksulluk nafakası; boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre hakimin takdirine bağlı olarak ve tarafların evli olarak kaldıkları süre dikkate alınarak üç yıldan beş yıla kadar bir süre ile sınırlandırılması uygun olacaktır. Bu doğrultuda yasal düzenleme yapılmalıdır. Aksi takdirde, evlilik sonra ermesine rağmen yoksulluk nafakası dolayısıyla  oluşan sun’i bir bağ devam etmekte, yeniden evlenerek yeni bir hayat kuran eş, eski eşine yoksulluk nafakası ödemeye devam etmesi hoş olmayan bir görüntünün ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Boşanmış olduğu eş, hiçbir zaman bir sosyal güvenlik kurumu olarak görülmemelidir.

Yoksulluk nafakasının süresiz olarak uygulanması günümüz yaşam şartlarının değişiminden ve toplumun taleplerinden Adalet Bakanlığı da etkilenmiş ve süreli hale gelmesi gündeme gelmiştir. Çalışmalar hala sürmektedir.

Stj. Av. Eda Budak 
e.budak@ozgunlaw.com
26.6.2019

Kaynakça: 

1. TOSUN, Yalçın, “Türk ve İsviçre Hukukunda Yoksulluk Nafakasının ve Doğurduğu Hukuki Sorunların Değerlendirilmesi”, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.10, S. 129-130, 2015, s. 54.

2. YILDIRIM, Abdülkerim, “Yoksulluk Nafakası ve Süre Sorunu”, Legal Hukuk Dergisi, C. 157, s. 83; ARBEK, s. 145

3. http://www.hurriyet.com.tr/nafaka-magdurlari-sosyal-medya-uzerinden-yardi-40824510, E. t. :29.07.2018.

4. https://www.change.org/p/s%C3%BCresiz-nafaka-zulm%C3%BCne-son-verin-30-yildir-uygulamadaolan- bu-%C3%A7a%C4%9Fdi%C5%9Fi-yasayi-l%C3%BCtfen-g%C3%BCncelleyin-s%C3%BCresizyoksulluk- nafakasi-zulm%C3%BCne-son-verin, E.t. :13.08.2018.

5. SERİN, Selçuk Üniversitesi Özel Hukuk Ana Bilim Dalı yüksek lisans tezi,boşanmanın mali sonuçları,s.93

6. RUMİ,Ahmet CEMAL,Nafaka hukuku, s.82

Kaynak: Stj. Av. Eda Budak – İçerik, Ozgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
Önceki İçerik2019 yılı sonunda mali müşavirlik büromu kapatacağım. 2020 yılında beyan edilmesi gereken beyannamelerin bildirimini kim yapacaktır?
Sonraki İçerikBağımlı olarak çalışan mali müşavirler bilirkişilik yapabilir mi?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz