Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Yangın ve Sel Felaketleri Sonucu Zarar Gören İşletmeye Ait Varlıkların Durumu

Yangın ve Sel Felaketleri Sonucu Zarar Gören İşletmeye Ait Varlıkların Durumu

1343
0

Ertuğrul KILIÇ
SMMM, Bağımsız Denetçi Sorumlu Ortak


1-GİRİŞ

Yaz ayları gelince kuraklığın artması sonucu ülkemizim birçok yerinde yangınlar çıkmaktadır. Bu yangınlar sonucu birçok insanın ve vergi mükellefi olan girişimcilerinde malları zayi olmaktadır.

Bu yangınların büyüklükleri ve kapsamlarına göre eskiden bakanlar kurulu şimdi ise Cumhurbaşkanlığı sistemi gereği değerlendirmeler yapılarak genel affet bölgesi ilan edilmekte ve zarar gören işletmelerin zararlarını meri kanunlarımız yönünden nasıl bir işleme tabi tutulacağı kararlar şekillinde açıklanmaktadır.

Son olarak ülkemizin birçok yerinde aynı anda yangınların ortaya çıkması ve büyük zararların ortaya çıktığının basın aracılığıyla kamuoyuna aktarılmasını hep birlikte televizyonlardan izledik, gazete ve sosyal medyadan takip ettik.

Maliye Bakanlığı tarafından ,  “28.07.2021 tarihinden itibaren ülkemizin çeşitli yerlerinde meydana gelen yangınlara ilişkin olarak, Bakanlığımız tarafından, Osmaniye ili Kadirli ve merkez ilçelerinde, Antalya ili Akseki, Alanya, Gazipaşa, Gündoğmuş, Manavgat ve İbradı ilçelerinde, Mersin ili Aydıncık ve Silifke ilçelerinde; Adana ili Aladağ, İmamoğlu, Karaisalı ve Kozan ilçelerinde, Muğla ili Bodrum, Köyceğiz, Marmaris, Milas, Seydikemer ve Kavaklıdere ilçelerinde mücbir sebep hali ilan edilmesi uygun bulunmuştur.

Bu kapsamda, söz konusu yerlerde yangın tarihi itibarıyla mükellefiyet kaydı bulunan mükelleflerin, bu mükellefiyetleri nedeniyle vergi kanunlarının uygulanması bakımından yangının başlangıç tarihi ila 1.11.2021 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında mücbir sebep halinde olduğu kabul edilmiştir.

Mücbir sebep hali süresince,

  • verilmesi gereken vergi beyannameleri ve bildirimlerin verilme süreleri,
  • bu beyanname ve bildirimler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri,
  • yangın tarihinden önce tahakkuk etmiş ödeme süresi mücbir sebep hali ilan edilen süreye rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresi,
  • yangın tarihinden önce ikmalen, re’sen veya idarece tarh edilen ve vadesi mücbir sebep halinin başladığı tarihten sonrasına rastlayan her türlü vergi, ceza ve gecikme faizinin ödeme süresi
  • 2021 yılı motorlu taşıtlar vergisinin ikinci taksit ödeme süresi

uzatılmıştır.”[2]

Bu makalede işletmelerin satmak ve/veya üretmek üzere kontrollerinde tutukları stoklar ile aktiflerinde kayıtlı olan iktisadi kıymetlerinin (Otomobil, İş makinası, Bina vb.) zayi yazılmasında ( gider kayıt edilmesinde) uygulamaları incelmekten ibaret olacaktır.

2-İŞLETMELERİN STOKLARI

İşletmeler faaliyetlerini devamlılık ve istikrarlı bir şekilde sürdürmek, fiyat hareketlerinden etkilenmemek için stok bulundurmak durumunda bulunurlar. İşletmelerde stok, satışa tabi bulundurulan malların tamımı olarak ifade edilebilir. Satılmamış, istif edilmiş mal olarak da tanımlanabilir.

Stokun, işletmeler açısından ihtiyaç duyulan o an mevcut olmaması bir maliyet oluşturmakla birlikte gereğinden fazla bulundurulması da ayrı bir maliyet oluşturmaktadır. İşletmeler bu maliyetlerden kaçınmak için işletmenin kendi stok politikası çerçevesinde makul düzeyde stok bulundurmayı gerek görmektedirler.

İşletmeler faaliyetlerine göre ticari, imalat veya hizmet işletmeleri olarak faaliyet gösterirler.  Hizmet işletmeleri çoğunlukla stok bulundurmazlar. Ticari işletmeler ise aldıkları malları her hangi bir işlem yapmadan veya üzerlerinde bir değişiklik yapmadan aldıkları gibi satarlar. İmalat işletmeleri ise herhangi bir ürün üretmek üzere ilk madde ve malzeme alırlar bunları işleyerek mamul haline getirirler. Bu mamuller işletmenin stoklarını oluşturur.

İşletmeler, satmak, yeni malların üretiminde ya da diğer işletme çalışmalarında tüketmek üzere bazı maddeleri önceden temin etmek ve elde tutmak durumundadırlar. Bu maddelere genel olarak “stok” adı verilmektedir.[3]

Stoklar;

“a)İşletmelerin normal akışı içerisinde (olağan işletme faaliyetleri kapsamında)satılmak için elde tutulan,

  1. b) Satılmak üzere üretilmekte olan ya da

c)Mal veya hizmet üretiminde kullanılacak olan hammadde ve malzeme şeklinde bulunan varlıklardır.

Buna göre stokları belirlemek ve bir sıra halinde göstermek gerekirse;

  • Ticari mallar
  • Mamuller
  • Yarı mamuller
  • Ham madde ve malzeme
  • Diğer stoklar
  • Verilen avanslar”[4]

Bunlar aynı zamanda işletmelerin muhasebe kayıtlarını oluşturan muhasebe hesaplarını da oluşturmaktadırlar.

Stoklar işletmelerin muhasebe kayıtlarına maliyet bedeli ile alınırlar. Maliyet bedeli İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemlerle bunlara mütefferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.[5]

3-İŞLETMELERİN İKTİSADİ KIYMETLERİ

İşletmelerin varlıkları içerisinde yer alan iktisadi kıymetlerdir. İşletmelerin maddi varlıklardan oluşurlar. Mal ve hizmet üretiminde veya arzında kullanılmak ya da başka kullanıcılara kiraya verilmek veya idari amaçlar çerçevesinde kullanılmak üzere elde tutulan ve birden fazla dönmede kullanılan fiziki varlıklardır.[6]  İşletmelerin varlıkları içerisine kayıt yapılırken maliyet bedelleri üzerinden işlem görürler. İktisadi işletimlere dâhil taşınmazların, satın alma bedellerine gümrük vergileri, nakliye, montaj giderleri ile binaların satın alınarak yıkım bedelleri ile arsasını tesviyesinden oluşan giderlerde maliyet bedellerine ilave edilir.

4-İŞLETMEDE KAYITLI BULUNAN VARLIKLARIN ZAYİ OLMASI

Türk Dil Kurumu’na göre zayi olma; kaybolmak, yitmek, yok olmak, elden çıkmak, işe yaramaz hale gelmek ve buna benzer durumları ifade etme hali olarak açıklanmaktadır.[7]

İşletmenin varlıkları, olağanüstü olaylar veya bazı öngörülemeyecek nedenlerle kısmen ya da tamamen ortadan kalkarak zayi olabilmekte ve iktisadi değerlerini kısmen ya da tamamen yitirebilmektedirler.

Vergi kanunlarımızda doğrudan bir tanımı yapılmamış olan “zayi olan mal” kavramını; işletmenin aktifinde kayıtlı bulunan varlıkların; doğal afetler, yangın, kaza gibi olağanüstü durumlar sonucu veya paslanma, çürüme vb. gibi sebeplerle tekrar satışa konu olamayacak biçimde yok olan mallar şeklinde tanımlamak mümkündür. Nitekim Danıştay 11. Dairesinin bir kararında “…emtianın fiziksel varlığının tamamen yok olması nedeniyle ekonomik değerinin bulunmaması halinde malın zayi olduğundan” bahsedileceği belirtilmiştir[8]

Fiziki değeri bulunmakla birlikte yukarıda sayılan veya sayılmayan çeşitli nedenlerle ekonomik değeri sıfır olan veya mevcut mevzuat hükümleri uyarınca satışa konu edilemeyen malların, zayi mal olarak değerlendirilmesi gerekir.

Makalemizin yazılmasına esas oluşturan ve vücut bulduran mesele son günlerde ülkemizin gündemine oturan ve bütün vatandaşlarımızı derinden yaralayan birçok can ve malın yok olmasına neden olan yangınlar oluşturmaktadır.

Fiziki olarak yok olan birçok varlığımızın veya yok olmamakla birlikte nitelik değiştiren farklı bir fiziki yapıya dönüşen ancak ekonomik değeri sıfır olan kaynaklarımızın yok olmasıdır.

Olağan dışı durumlar sonucu anormal kabul edilebilen zayiatlar, yangın, deprem, sel felaketi ve su basması gibi afetler yüzünden varlığın değerinin tamamen ya da kısmen yok olmasıyla, çalınma, kaybolma ve benzeri sebepler yüzünden, varlığın değerinin tamamen ya da kısmen yok olmasıyla, stok tamamen ya da kısmen zayi olabilmektedir.

Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) işletmelerin teslime tabi olan malların zayi olmasına ilişkin net bir hükmün bulunmaması nedeniyle isabetli ve tarafları tatmin eden bir değerlemenin yapılması güç bir durumdur. VUK’nun 278 inci maddesindeki kıymeti düşen malların, zayi olan malları kapsayıp kapsamadığını ve ilgili maddedeki hükmün zayi olan mallara da uygulanıp uygulanmayacağı üzerinde durulması gerek bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Zayi olan mallara, vergi kanunları açısından kıymeti düşen mallara ilişkin hükümler uygulanacağından bu mallara, VUK’nun 267. maddesindeki emsal bedelle ilgili olarak üçüncü sırada yer alan “Takdir Esası” hükümlerinin tatbik edilmesi gerekmektedir.

Afet bölgesi olarak ilan edilen yerlerde işletmelerin mallarının zayi olması nedeniyle, takdir komisyonuna başvurulması sonrası takdir komisyonları bu varlıkların değerlemesini yapacaklardır.  Varlıkların ilk iktisaplarındaki değerlerinin %100 olduğunu varsayarsak, değerleme komisyonları bu varlıkları her hangi bir oran olarak %1 ila %100, yani tersten söyler isek sıfırdan yüze kadar bir aralıkta değerlendirmeye tabi tutabileceklerdir.

Vergi Usul Kanunu’nun 274’üncü ve 278’inci maddelerinde değer düşüklüğüne ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. 274’üncü maddede, iktisadi nedenlerden dolayı meydana gelen değer düşüklüğü; 278’inci maddede ise, fiziksel ve teknolojik nedenlerden meydana gelen değer düşüklüğü ele alınmıştır. Kanun hükmünde kıymetin azalış nedenleri teker teker sayılmış ve söz konusu nedenlerin sonuna “gibi” edatı eklenerek, benzeri durumlar nedeniyle emtianın değerinde önemli miktarda azalma olduğu takdirde emsal bedel ile değerleme yapılacağı belirtilmiştir.

Takdir komisyonunca takdir edilecek emsal bedeli dolayısıyla hesaplanan zararın ilgili dönemin sonuç hesaplarına yansıtılabilmesi için takdir komisyonunun beyanname verme süresinin sonuna kadar emsal bedel takdirini yapması gerekmektedir. Bunun için de firmaların mümkün olduğunca erken ve en geç de dönemin son günü (28.07.2021-1.11.2021 tarihleri arası) akşamına kadar vergi daireleri aracılığı ile takdir komisyonuna başvurmaları gerekir.  Affet bölgesi olarak ilan edilen yerlerde bu sure vergi mükelleflerinin en son beyanname verme süresi olarak ilan edilen takvimde belirtilen süredir. Mükellef takdir komisyonuna başvurmadan önce, malların zayi olmasına neden olan olayı, mahkeme, polis, itfaiye ve benzeri makamlara tespit ettirecektir. Bu tespit belgesi ile birlikte bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak, değer düşüklüğünün takdir komisyonu tarafından takdirini talep edecektir.

Takdir komisyonunca takdir edilecek emsal bedeli dolayısıyla hesaplanan zararın ilgili dönemin sonuç hesaplarına yansıtılabilmesi için takdir komisyonunun beyanname verme süresinin sonuna (1.11.2021 bu tarih dâhil )kadar emsal bedel takdirini yapması gerekmektedir. Bunun için de firmaların mümkün olduğunca erken ve en geç de dönemin son günü akşamına kadar vergi daireleri aracılığı ile takdir komisyonuna başvurmaları gerekir. Vergi Usul Kanununun 15’ inci maddesi uyarınca, Maliye Bakanlığı, belli bir bölgeyi, ili, ilçeyi ve mükellef grubunu ilgilendiren genel nitelikteki yangın afetlerine maruz kalanlar için mücbir sebep hali ilan etmeye yetkili olup, bu yetkinin münferit olarak ortaya çıkan yangınlar için her bir mükellef itibariyle kullanılması söz konusu değildir. Son çıkan yangın ve su baskınları dolaysıyla afet bölgesi olarak ilan edilen yerlerde bunlara gerek yoktur. İşletmenin bağlı bulunduğu vergi dairesine başvurarak, değer düşüklüğünün takdir komisyonu tarafından takdirini talep edecektir.

5-ZAYİ OLAN MALLARIN GİDER YAZILIP YAZILAMAYACAĞI

İşletmelerin yangın veya su basması gibi doğal afetler ile varlıklarının zayi olmasının VUK’nun hükümlerine göre değerleneceği yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılmaktadır. Takdir komisyonu bu zayi olan malların değerlerini hangi oranlarda ( sıfır ila yüzde yüz arlığına kadar) belirledi ise işletmeler kayıtlarında belirlenen  bu oranları gider olarak yazabileceklerdir.

Gelir idaresi başkanlığının bir özleğesinde “520 sayılı KVK’nun 6. maddesinin birinci fıkrasıyla, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde GVK’ nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından KVK’nun 8’inci maddesi ile GVK’ nun 40’ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

193 sayılı GVK’ nun “İndirilecek Giderler” başlıklı 40’ıncı maddesinin 1’inci bendinde de, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

213 sayılı VUK’nun 278’inci maddesinde; “Yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, emtianın kıymeti düşen mal olarak emsal bedeli ile değerlenebilmesi için iktisadi kıymetindeki önemli azalışın yangın, deprem, su basması gibi tabii bir afet ve bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller nedeniyle olması gerekir.

VUK’nun 267’ıncı maddesinde emsal bedelinin; gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu ve sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası, takdir esasına göre tayin olunacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümlere göre, maliyet bedeli ile takdir edilen değer arasındaki tutarın stoklardan düşülmek suretiyle dönem hesaplarına gider yazılması mümkün bulunmaktadır.”[9]

Takdir komisyonu tarafından takdir edilen değerlerin işletmenin kayıtlarından düşülerek gider yazılması ve sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi idarenin bu görüşü doğrultusunda yapılabilmektedir.

6-ZAYİ OLAN MALLARIN KDV ‘Sİ İNDİRİLEBİLİR Mİ?

Katma değer vergisine tabi olan mükellefler kanunun 8’inci maddesinde sayılmıştır. Bu mükelleflerin ve vergi sorumlularının beyan esasına göre vergilendirme zamanlarında bu sorumluluklarını bir beyanname ile beyan etmeleri gerektiğini belirlemiştir.

Yine, KDV kanunun 29’uncu maddesinde mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla yüklendikleri katma değer vergisini indirebilecekleri belirlenmiştir.

KDV Kanun’un 30/c maddesinde ise, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı, hüküm altına alınmıştır.

Bakanlıkça yangın ve sel basması sonucu afet bölgesi ilen edilen yerlerdeki  “Mükelleflerin işyerlerinin bulunduğu yerin Bakanlığımızca yangın sebebiyle mücbir sebep ilan edilen yer olması kaydıyla yangın sonucu zayi olan mallara ait katma değer vergisi mükellefler tarafından indirim konusu yapılabilecek, Bakanlığımızca böyle bir belirleme yapılmayan ve münferit olarak çıkan yangın nedeniyle zayi olan mallara ait katma değer vergisi ise indirim konusu yapılamayacaktır.”[10]

Adı geçen özelgede belirtildiği gibi affet bölgesinde yangın sonucu takdir komisyonunca belirlenen değerlere isabet eden zayi olan varlıklara ait KDV ‘sinin indirim konusu yapılması ve beyanname üzerinden indiriminin yapılması kabul edilecektir.

7-YANGIN SONUCU ZAYİ OLAN MALLARIN SİGORTA BEDELLERİ

Stokların, yukarıda belirtilen herhangi bir sebeple zayi olması durumunda, yapılması gerekli ilk işlem mükelleflerin bağlı bulunduğu vergi dairesi yetki alanında yer alan Takdir Komisyonu’na başvurulmasıdır. Takdir Komisyonu vergi matrahlarını tespit etmek için idarece kullanılan; illerde defterdarın, ilçelerde mal müdürünün veya müstakil vergi dairesi olan ilçelerde ilgili vergi dairesi müdürünün veya bunların tayin edeceği memurların başkanlığı altında ilgili vergi dairesinin yetkili memurlardan oluşmaktadır.

Danıştay 4’ncü Dairesinin bir kararında “…yangın veya sair şekilde iktisadi işletmeye dâhil emtiaların değerlerinde önemli bir miktarda azalış meydana gelmesi halinde, mükellefler bu eksilmelerin tespiti için Takdir Komisyonlarına başvurabilirler [11] ” açıklaması yer almaktadır.

Stoklarda zayi olma neticesinde mükelleflerce alınacak sigorta tazminatlarının nasıl raporlanacağı VUK’ un 330’uncu maddesinde, şu şekilde açıklanmaktadır; “Emtia ve zirai mahsul ve hayvan kıymetlerinde vukua gelen zayiat dolayısıyla alınan sigorta tazminatları bunların değerinden fazla olursa bu fazlalık kâra alınır. İşletme hesabı esasında tutulan defterde bu tazminat hâsılata kaydedilir.[12]

İşletmenin stoklarının zarar görmesiyle birlikte sigorta şirketi uzmanlarının (eksperlerinin) hasarın derecesi ve miktarıyla ilgili yaptıkları çalışmalar sonuncunda ortaya çıkan zarar veya zarar gören işletme ile sigorta şirketi arasında akitten katlanılan zarar, sigorta şirketinden alınan tazminata eşitse; bu zarar bir takdir komisyonu kararına ihtiyaç olmadan gider olarak raporlanabilir. Sigorta şirketinden alınan (tazminatın bu zarar mahsubundan) artan tutar vergiye tabi gelir olarak işlem görür, hasılat olarak işletme kayıtlarına alınmalıdır.

Sigorta şirketi uzmanlarının değerlendirmesi sonucu ortaya çıkan hasılat fazlası veya gider fazlası durumuna göre işletme kayıtlarına gelir veya gider olarak kayıt ederek, görmüş oldukları varlık azalmasına ilişkin zayi işlemlerini gerçekleştirebileceklerdir.

8-SONUÇ

Ege, Akdeniz bölgelerinde çıkan ve ülkemizin içini yakan yangınlar ile Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgesinde oluşan sel baskınları sonucu buralarda bulunan işletmelerin ve yaşayan insanların çok büyük ekonomik kayıpları söz konusu olmaktadır.

Vergi idaresine kayıtlı olarak faaliyet yürüten işletmelerin yangın ve sel nedeniyle varlıklarında ortaya çıkan azalmalar ve kayıplar, idarenin bu bölgeleri affet bölgesi ilan etmesi ile zayi olan malların mali defterlerinde mevcut bulunan kayıtlı varlıklarının ne gibi bir işleme tabi tutulacakları Vergi kanunlarımızda belirlenmiştir.

Zayi olan varlıkların işletme kayıtlarından nasıl çıkarılacağı ve sigortalı olan bu varlıkların değer tespitleri ve bunların kayıtlara alınmasının kanunlarımızda nasıl gösterildiği anlatılmıştır.

Zayi olan ve değeri düşen varlıklar,  maliyet, değerleme ve gider yazılması gösterilmiş, bu kayıpların takdir komisyonu tarafından takdir edileceği Danıştay’ın kararı doğrultusunda ortaya konulmuştur.

Gelir idaresinin vermiş olduğu özelgeler ışığında afet bölgesindeki varlıklardaki azalmaların gider yazılabileceği, KDV ‘nu açısından bu tutarlara isabet eden azalışların bünyesinde taşıdığı KDV’lerin indirim konusu yapılabileceğinin kabul edileceği, idarece kabul edilmiştir.

İşletme kayıtlarında mevcut bulunan varlıkların sigortalanması halinde bu zayi olan mallara ilişkin sigorta uzmanlarının belirlemiş olduğu tutarların kayıtlara alınarak gelir ve gider yazılabileceği bunlara ait zayi olan KDV ‘nin indirim konusu yapılacağı kanunlarımızca belirlenmiştir.


[2] Çevirim içi; https://www.gib.gov.tr/hazine-ve-maliye-bakanligi-tarafindan-yangindan-etkilenen-yerler-icin-mucbir-sebep-hali-ilan-edildi 06.08.2021

[3] Orhan Sevilengül, Genel Muhasebe, 10. Baskı, Ankara, Gazi Yayınları, 2001, s. 269

[4] İbrahim Güler, BOBİ TFRS uygulaması, Ankara, Ankara, Yaklaşım Yay.San ve Tic.A.Ş., 2018, s. 133

[5] 10.01.1961 tarih, 10703 sayılı RG, VUK; 262 Md.

[6] Güler, age, s,337

[7] Zayi Hakkında, (Çevrimiçi) https://sozluk.gov.tr/, 05.08.2021

[8]Çevirim içi;  https://vergiraporu.com.tr/upImage/org/2011-140-Zayi_Olan_Mallarin_Vergi_Mevzuatindaki_Yeri_Ve_Muhasebelestirilmesi-Engin_Sandikci%20.pdf 05.08.2021

[9] T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı, Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü, Yangın sonucu zayi olan mallara ait takdir edilen bedelin stoklardan düşülmesi ve KDV karşısındaki durumu hk. 28.09.2011 tarih B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV.30-1647 Özelgesi

[10] T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı, 28.09.2011 Tarih B.07.1.Gib.4.34.17.01-Kdv.30-1647 Özelgesi

[11]Çevirim içi; https://blog.lexpera.com.tr/stoklarda-zayi-olma-kavraminin-turk-vergi-sistemi-karsisinda-durumu/ 06.08.2021

[12] 10.01.1961 tarih, 10703 sayılı RG,  V.U.K., md.330.


Kaynak: SMMM – Bağımsız Denetçi Sorumlu Ortak Ertuğrul KILIÇ’ın özel İzni ile yayınlanmıştır. Ertuğrul Kılıç tarafından bize şahsen iletilen yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Dul ve Yetimler, Emekliler, Gaziler, Engelliler Emlak Vergisi Ödeyecek mi?

Kitap Tanıtımı: Ertuğrul Kılıç – Siyasi Partilerin Mali İşlemler Rehberi Muhasebe ve İç Kontrol

Kasadaki Parayı Faize Ver Ama Ben Faize Karşıyım

Binek Otomobili Gider Kısıtlamasında Uygulanan Yanlış Muhasebe Kaydı Uygulamaları

İnternette “Youtube” Olarak Reklam Alanlar Vergi Ödeyecekler mi?

Kimler Kira Vergisi Ödeyecek?

İşletmelere Vergi Yapılandırılması Yerine, Karşılıksız Sermaye Konulmalı

Esnek Çalışma Kıdem Tazminatının Ölüm Fermanı 

Kıdem Tazminatı – Tamamlayıcı Emeklilik Ve Çalışma Hayatına Etkileri-3

Kıdem Tazminatı – Tamamlayıcı Emeklilik Ve Çalışma Hayatına Etkileri-2

Kıdem Tazminatı – Tamamlayıcı Emeklilik Ve Çalışma Hayatına Etkileri

Pandemi Sürecinde Çalışılmadan Geçen Sürelerin Kıdem Tazminatına Etkisi

KOBİ’ler İçin Borçlandırma Yerine, Sermaye Katılım Ortaklığı Kurulmalı

İşletmelerin Binek Otomobil Maliyetlerinin Giderleştirilmesi Ve Amortisman Kâbusu Bitmiyor!

VUK 353/1‘de Yapılan Değişiklik Ve Elektronik Faturada Ceza Uygulaması.

Elektronik Fatura Yerine Kâğıt Fatura Kesilirse Ceza Uygulanabilir Mi?

Önceki İçerikElektrikli otomobille hizmetler de değişecek
Sonraki İçerik4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 15 bin 140 lira

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz