Ana Sayfa Muhasebe Vazgeçilen Alacakların Mahsubu: Ticari Zarar mı, Mali Zarar mı?

    Vazgeçilen Alacakların Mahsubu: Ticari Zarar mı, Mali Zarar mı?

    5
    0

    Vazgeçilen alacakların mahsup işlemleriyle ilgili güncel yasal çerçeve ve uygulama esasları.


    Özet:

    Bu yazıda, Vergi Usul Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu çerçevesinde, özel karşılık hesabına alınan vazgeçilen alacakların hangi tür zararlardan mahsup edilmesi gerektiği, muhasebe ve vergi uygulamaları açısından detaylandırılmaktadır.


    Muhasebe ve vergi uygulamalarında sıkça karşılaşılan konulardan biri de borçlu tarafından vazgeçilen alacakların nasıl muhasebeleştirileceği ve hangi zarar kalemlerinden mahsup edileceğidir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 324. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesi bu konuda temel dayanakları oluşturmaktadır.

    Vazgeçilen Alacak ve Özel Karşılık Hesabı

    Bir işletme lehine vazgeçilen alacaklar, borçlunun kayıtlarında özel bir karşılık hesabına alınır. Bu tutar, alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde oluşacak zararlarla mahsup edilebilir. Bu süre içinde mahsup edilemeyen kısım, üçüncü yılın sonunda kâr hesabına aktarılır ve vergilendirilir.

    Ticari Zarar mı, Mali Zarar mı?

    Sıkça sorulan kritik sorulardan biri de şudur: Vazgeçilen alacak, ticari bilanço zararına mı yoksa mali zarara mı karşılık gösterilmelidir?

    Bu sorunun yanıtı Gelir Vergisi Kanunu’nun 38. maddesi ve ilgili özelgelerle netleşmiştir. Vazgeçilen alacak, ticari bilanço zararına mahsup edilir. Mali zarar (yani vergi matrahı hesaplanırken dikkate alınan zarar) değil, ticari bilanço zararının esas alınması gerekir.

    Ayrıca, mahsup yapılacak zarar tutarının belirlenmesinde bilançoya ilave edilen değerler ile zarar olsa dahi indirilecek indirim ve istisnalar dikkate alınmalıdır.

    Geçmiş Yıl Zararlarıyla Mahsup Mümkün mü?

    Hayır. Vazgeçilen alacaklar yalnızca alacaktan vazgeçildiği yıldan itibaren üç yıl içindeki zararlarla mahsup edilebilir. Bu zararlar geçmiş yıllardan devreden zararlar olamaz. Kanun, açıkça “gelecek yıl zararlarından mahsup” ifadesini kullanarak bu sınırı koymaktadır.

    Sonuç ve Uygulama Önerisi

    Şirketler, vazgeçilen alacaklarını özel karşılık hesabına aldıktan sonra bu tutarları muhasebeleştirirken mutlaka ticari bilanço zararını dikkate almalı ve üç yıl içinde mahsup imkânlarını iyi değerlendirmelidir. Aksi takdirde, mahsup edilemeyen kısım vergiye tabi kâr olarak değerlendirilir.


    10 Soru 10 Cevap

    1. Vazgeçilen alacak nedir?
      Bir borçlunun, alacaklı lehine borcundan vazgeçmesidir.
    2. Hangi kanunlar bu konuyu düzenler?
      213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu.
    3. Vazgeçilen alacak nasıl muhasebeleştirilir?
      Borçlu işletmenin kayıtlarında özel karşılık hesabına alınır.
    4. Ne kadar süre içinde mahsup edilebilir?
      Alacaktan vazgeçildiği yıl dahil olmak üzere üç yıl.
    5. Ticari zarar ile mali zarar farkı nedir?
      Ticari zarar bilançoya göre, mali zarar vergi matrahı esas alınarak hesaplanır.
    6. Mahsup hangi zarar türüyle yapılır?
      Yalnızca ticari bilanço zararından mahsup yapılabilir.
    7. Geçmiş yıl zararlarıyla mahsup mümkün mü?
      Hayır, sadece gelecek üç yıla ait zararlarla mahsup yapılabilir.
    8. Mahsup edilmezse ne olur?
      Üç yıl sonunda mahsup edilemeyen tutar kâr olarak vergilendirilir.
    9. Mahsup sırasında nelere dikkat edilmeli?
      İndirim, istisna ve bilançoya yapılan ilaveler dikkate alınmalı.
    10. Vergi denetiminde bu konuya nasıl yaklaşılır?
      Mahsup işlemlerinin yasal süre ve zarar türüne uygun yapılması aranır.

    ÖRNEK ÖZELGE


    T.C.
    GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
    KAYSERİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞ
    I(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü) 
    Sayı:50426076-125[9-2016/20-297]-1570824.04.2017
    Konu:Özel karşılık hesabına alınan vazgeçilen alacağın ticari zarardan mı mali zarardan mı mahsup edileceği hk. 
         

    …………..

    İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden; 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 324 üncü maddesinde öngörülen şartların sağlanmasına bağlı olarak, borçlu tarafından vazgeçilen alacak kapsamında değerlendirilecek ve alacaktan vazgeçilen hesap dönemi dahil olmak üzere üç hesap dönemine ait zararlarla mahsup edilmek üzere özel karşılık hesabına alınacak tutarların, ticari bilanço zararından mı, yoksa mali zarardan mı itfa edilmesi gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

    5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin bir hesap dönemi içinde elde edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

    Ayrıca, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu; bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu şekilde tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.

    Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 324 üncü maddesinde de, konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacakların, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınacağı, bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kâr hesabına naklolunacağı hüküm altına alınmıştır.

    Bu bağlamda, alacaktan vazgeçme halinde borçlu tarafından yapılması gereken işlem; vazgeçilen alacak tutarının, alacaktan vazgeçildiği yıl ve sonraki iki yılda (toplam üç yıl) doğacak zararla itfasının sağlanması, tamamen veya kısmen itfa edilemeyen kısmının ise, üçüncü yılın sonunda kâra aktarılarak vergilendirilmesidir.

    Bunun yanı sıra, Vergi Usul Kanununun 324 üncü maddesinde, “alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla” denilmek suretiyle, vazgeçilen alacağın gelecek yıl (yıllar) zararlarından mahsup edilebileceği kabul edilmiş olup, geçmiş yıl zararlarının kaynağı ne olursa olsun, vazgeçilen alacaktan mahsup edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

    Bu çerçevede, üç yıl içinde olmak koşuluyla, vazgeçilen alacak tutarının ticari bilanço zararına ilaveler ile zarar olsa dahi indirilecek indirim ve istisnaların da dikkate alınması suretiyle hesaplanması gereken zarar tutarından mahsup edilmesi gerekmektedir.



    Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikKamu Tahvilinin Satışı ve Faiz Gelirinin Bankaya Yatırılması Muhasebe Kaydı Örneği
    Sonraki İçerikDönem İçinde Basit Usulden Gerçek Usule Geçişte Vergilendirme Uygulaması

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz