Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Vasiyetnamenin İptali

Vasiyetnamenin İptali

541
0

Av. Selin KURT ERDEM
s.kurt@ozgunlaw.com


Kişilerin hayatları boyunca edindikleri malvarlığı değerlerinin ölümden sonraki akıbetleri konusunda tasarruf etme hak ve yetkileri bulunmaktadır. Miras Hukuku sistemimizde esas itibariyle mirasbırakanın bu yöndeki istek ve arzularını esas alan bir yaklaşım benimsenmekte olup genel itibariyle bu husus ölüme bağlı tasarruflar aracılığıyla mümkün olmaktadır.

Miras bırakanın ölümünden sonra tereke üzerinde kimlerin mirasçılık sıfatına haiz olacağı hususunda ölenin tasarruf etme hak ve yetkisinin yanı sıra bu hususta bir kısım kanuni düzenlemeler de öngörülmüştür. Bu anlamda mirasçılık sıfatı kanuni (yasal) mirasçılık ve iradi (atanmış) mirasçılık olarak iki türde karşımıza çıkmaktadır.

Hukukumuzda şekli anlamda ölüme bağlı tasarruflar vasiyetname ve miras sözleşmelerinden oluşmakta olup işbu çalışmanın da konusunu oluşturan vasiyetnamenin el yazılı vasiyetname, resmi vasiyetname ve sözlü vasiyetname olmak üzere üç türü bulunmaktadır. Bu çalışmada vasiyetname ve türleri hakkında genel bilgiler verilmesinin ardından vasiyetnamenin iptali konusu üzerinde durulacaktır.

A.VASİYETNAME VE TÜRLERİ

Vasiyetname, mirasbırakan tarafından tek taraflı olarak yapılan ölüme bağlı bir tasarruftur. Tek taraflı hukuki işlem olan vasiyetname mirasbırakanın tek taraflı irade beyanıyla gerçekleşmekte ve mirasbırakanın ölümünden sonra hüküm ve sonuç doğurmaktadır.

Kelime anlamı itibariyle vasiyet, bir kimsenin ölümünden sonra yapılmasını istediği şey anlamına gelmekte olup vasiyetname ise bunun belgeye dökülmüş halini ifade etmektedir.

Hukuken vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve on beş yaşını doldurmuş olmak gerekmektedir. (TMK m. 502) Hukukumuzda vasiyetin, resmi şekilde veya mirasbırakanın el yazısı ile veyahut sözlü olarak yapılabileceği düzenlenmiştir. (TMK m. 531)

1-Resmi Vasiyetname

Resmi vasiyetname, isminden de anlaşılacağı üzere, resmi memur tarafından düzenlenen vasiyetname türüdür. Kanuni düzenlemede resmi memurun bu vasiyetnameyi iki tanık huzurunda düzenlemesi şekil şartı olarak öngörülmüştür. Resmi memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş bir diğer görevli olabilmektedir. (TMK m. 532)

Resmi vasiyetnamenin iki tanık huzurunda resmi memur tarafından düzenlenmesi bir ispat şartı değil, geçerlilik şartıdır. Burada resmi memur tarafından gerçekleştirilecek işlem onama olmayıp kanun maddesinin lafzında da ifade edildiği gibi baştan sona bir “düzenleme” şeklinde olmalıdır.

Bu kapsamda mirasbırakan son arzularını resmi memura bildirir ve memur da vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir. Vasiyetname mirasbırakan tarafından okunup imzalanır. Memur da vasiyetnameye tarih koyarak imza atar. (TMK m. 533)

Vasiyetnameye tarih ve imza konulduktan sonra mirasbırakan, vasiyetnameyi okuduğunu ve bunun kendisinin son arzuları olduğunu memur huzurunda iki tanığa beyan eder. Tanıklar da bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak altına imza atarlar. Vasiyetname içeriğinin tanıklara bildirilmesi zorunlu değildir. (TMK m. 534)

Mirasbırakan vasiyetnameyi okuyamaz veya imzalayamaz durumda olur ise memur vasiyetnameyi iki tanığın huzurunda okur ve bunun üzerine mirasbırakan kendisine okunan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini tanıklar huzurunda beyan eder. Bu durumda da yine tanıklar hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini, hem de vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve mirasbırakanın son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altına imza atarlar. (TMK m. 535)

Bu noktada belirtmek gerekir ki fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, resmi vasiyetname düzenlenmesine memur veya tanık sıfatıyla katılamazlar. (TMK m. 536)

2-El Yazılı Vasiyetname

El yazılı vasiyetname, yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar tamamen mirasbırakanın el yazısı ile yazılmış ve imzalanmış olan vasiyetname türü olup belirtilen özellikler bu vasiyetname türünün de şekil şartını oluşturmaktadır. (TMK m. 538)

Kanun koyucu tarafından el yazılı vasiyetnamenin saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada vurgulamak gerekir ki kanun koyucunun tercih ettiği “bırakılabilir” ifadesi el yazılı vasiyetnamenin bırakılmasını mirasbırakanın arzusuna bırakmış olduğunu göstermekle bu husus bir geçerlilik şartı veya iptal sebebi değildir.

3-Sözlü Vasiyetname

Sözlü vasiyetname, resmi ve el yazılı vasiyetnameden farklı olarak ancak istisnai durumlarda başvurulan bir vasiyetname türüdür.

Sözlü vasiyetnameye başvurulabilmesi için mirasbırakanın yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar sebebiyle resmi veya el yazılı vasiyetname yapamaması durumlarında başvurulabilecek bir vasiyetname türü olarak karşımıza çıkmaktadır. (TMK m. 539)

Sözlü vasiyetnamenin akdedilme şekli, mirasbırakanın son arzularını iki tanığa anlatması ve onlara bu beyanlarına uygun bir vasiyetname yazma veya yazdırma görevi yüklenmesiyle gerçekleşmektedir. Resmi vasiyetnameler için öngörülen tanıklıkla ilgili yasaklar okur yazarlık haricinde sözlü vasiyetnamenin düzenlenmesinde de geçelidir.

Mirasbırakan tarafından görevlendirilen tanıklardan biri, kendilerine beyan edilen son arzuları, yer, yıl, ay ve günü de belirterek yazıya döker ve bu belgeyi imzalayarak sonrasında diğer tanığa imzalatır. İmzalanan belgeyi iki tanık birlikte vakit geçirmeksizin bir sulh veya asliye mahkemesine vererek sözlü vasiyette bulunan mirasbırakanı vasiyetname yapmaya ehil gördüklerini, onun son arzularını olağanüstü bir durum içerisinde kendilerine anlattığını hâkime beyan ederler. Bu noktada tanıkların kendileri bir belge düzenlemek yerine doğrudan mahkemeye başvurup yukarıdaki hususları beyan etmek suretiyle tutanağa geçirtebilmeleri de mümkündür. (TMK m. 540)

B.VASİYETNAMENİN İPTALİ

Resmi, el yazılı veya sözlü vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun akdedilmemesi ya da kanunda öngörülen diğer bazı durumların varlığı onu geçersiz hale getirmektedir. Ancak bu noktada sağlararası hukuki işlemlerle ölüme bağlı tasarrufların önemli bir farkı bulunmaktadır. Şekle aykırılık gibi sağlararası hukuki işlemlerde butlan (kesin hükümsüzlük) gibi ağır bir sonuç doğuran bazı hukuki sebepler ölüme bağlı tasarruflarda “favor testamenti (vasiyetname lehine yorum)” prensibi gereğince yalnızca iptal edilebilirlik yaptırımına maruz kalmaktadır.

Başka bir anlatımla sağlararası hukuki işlemlerde örneğin şekle aykırılık butlan sonucunu doğururken, yani işlem herhangi bir süreye bağlı olmaksızın kendiliğinden geçersiz olmaktayken, ölüme bağlı tasarruflarda şekle aykırılık iptal yaptırımına yol açmakta, kendiliğinden hükümsüz hale gelmemektedir. İlgililer tarafından işlemin iptali için dava açılması gerekmektedir.

1-İptal Sebepleri

Şekle aykırılık dışında kanunda ölüme bağlı tasarrufların iptali için; tasarrufun mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmış olması, tasarrufun yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılması, tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı olması, durumlarında dava açılabileceği düzenlenmiştir. (TMK m. 557)

Yukarıda değinildiği üzere kanun koyucu vasiyet yapabilmek için mirasbırakanın ayırt etme gücüne sahip ve on beş yaşını doldurmuş olması koşullarını öngörmüştür. Ayırt etme gücünün vasiyetin yapıldığı sırada mevcut olması şart olup bu husus her somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilecektir.

Mirasbırakan tarafından gerçekleştirilen tasarrufun onun yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama suretiyle iradesinin sakatlanmış olması durumlarında da iptal davası açılabilecektir. Ancak bu noktada belirtmek gerekir ki, TMK m. 504’te yer alan düzenlemeye göre; mirasbırakanın yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlamak üzere bir yıl içerisinde bu tasarrufundan dönmediği takdirde tasarruf hukuken geçerli kabul edilmekte ve bu ihtimalde artık mirasbırakanın ölümünden sonra mirasçıların bu iptal sebebine dayalı olarak dava açma imkanları bulunmamaktadır.

Vasiyetname içeriğinin, bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması da bir diğer iptal sebebini oluşturmaktadır. Bunun anlamı vasiyetname içeriğinde yer verilen hususların emredici hukuk kurallarına, kişilik haklarına ve kamu düzeniyle ilgili kanun hükümlerine aykırı olması şeklinde ifade edilebilecektir.

Nihayet vasiyetnamenin kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun olmaması ise yukarıda resmi, el yazılı ve sözlü vasiyetname başlıkları altında izah edilen şekil şartlarına uyulmaksızın akdedilmiş olan vasiyetnameye karşı iptal davası açılabileceği anlamını taşımaktadır.

Kanunda öngörülen bu iptal sebepleri dışında başka bir sebebe dayalı olarak iptal kararı verilebilmesi mümkün olmadığı gibi hâkim davacı tarafından öne sürülen iptal sebepleriyle sınırlı olarak karar verebilmektedir. Örnek vermek gerekirse davacı yalnızca esasa dayalı bir sebebe dayalı olarak davayı ikame etmişse hâkim şekle ilişkin iptal sebeplerini inceleyemeyecektir.

2-İptal Davasının Tarafları

İptal davası, ölüme bağlı tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan her mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir. Davacının vasiyetnamenin iptalinde menfaati bulunmasını ispat etmesi gerekmektedir. Davalı ise iptali istenen vasiyetnameden miras hukuku çerçevesinde menfaat elde eden kişi olacaktır.

Dava sonucunda verilen hüküm yalnızca dava açan kişiler bakımından vasiyetnamenin hükümsüzlüğü sonucunu doğurmakta olup dava açmayan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından halen geçerli bir vasiyetnameden söz edilecektir.

İptal davasının vasiyetnamenin tamamına yönelik olarak değil yalnızca bir kısmına yönelik olarak açılabilmesi de mümkündür. Ancak bu şekilde kısmi bir iptalden söz edilebilmesi için iptal sebebinin şekli anlamda tasarrufun tümüne ilişkin olmaması gereklidir.

İptal davası için yetkili ve görevli mahkeme, mirasbırakanın ölmeden önceki son yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesidir.

3-İptal Davasında Süreler

Vasiyetnamenin iptali davası için davacının, dava konusu tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde ve her halde vasiyetnamenin açıldığı tarih üzerinden iyi niyetli davalılara karşı on yıl, kötü niyetli davalılara karşı yirmi yıl içerisinde dava açması gerekmekte olup bu süreler hak düşürücü süredir. (TMK m. 559)

Dava açacak olan kişinin iptal sebeplerini mirasbırakan sağ iken öğrenmiş olması durumunda bir yıllık süre mirasbırakanın ölümüne kadar işlemeye başlamaz. On ve yirmi yıllık süreler vasiyetnamenin açıldığı tarih itibariyle başlamakta olup mirasçı ya da ilgililerin tamamının vasiyetnamenin açılmasına katılmamış olmasının sürenin başlangıcına herhangi bir etkisi olmayacaktır.

Kanunda öngörülen yirmi yıllık süreye ilişkin davalıların kötü niyetine ilişkin değerlendirme TMK m. 3’e göre yapılacaktır. Yani davalıların mirasbırakan tarafından gerçekleştirilen tasarrufun iptal edilebilir olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği fakat yine de tasarrufun yerine getirilmesini istediği durumlarda davalının kötü niyetinden söz edilebilecektir.

İptal davasında hak düşürücü sürelerin düzenlendiği maddenin devamında kanun koyucu tarafından bir de hükümsüzlüğün def’i yoluyla öne sürülebileceği ve bunun herhangi bir süreye tabi olmadığına yönelik düzenlemeye yer verilmiştir. Bu def’i vasiyetnameden yararlanacak kişilere karşı öne sürülebilmekte olup iptal sebeplerinden birini oluşturan durumun varlığında kendisinden ifa talep edilen mirasçı hükümsüzlük def’ini öne sürerek ifadan kurtulabilecektir.

Av. Selin Kurt Erdem

Kaynakça:

  1. Burak Türk, Resmi Vasiyetnamenin Düzenlenmesi ve Geçersizlik Halleri, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Temmuz, 2020, s.4.
  2. Hasan Çiftçi, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzincan 2018, s. 11.
  3. Güncel Türkçe Sözlük,https://sozluk.gov.tr/, Son Erişim Tarihi 29.06.2021.
  4. Doruk Gönen, El Yazılı Vasiyetname, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2005, s. 89.
  5. Kanun lafzında her ne kadar vasiyet kelimesi kullanılmışsa da netice itibariyle vasiyetin uygulanabilirliği için belgeye dökülmesi gerekliliği olacağından bu çalışmada “vasiyetname” kelimesinin kullanılması tercih edilmiştir.
  6. Neşet Başar Efe, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, İzmir Ekonomi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2019, s. 48.
  7. Efe, a.g.e., s. 48.
  8. Hasan Petek, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali Davasında Süreler ve Hükmün Anlam Bakımından Uygulanması, TAAD Cilt:1, Yıl:2, Sayı: 6, 20 Temmuz 2011.
  9. Türk, a.g.e., s. 124.
  10. Petek, a.g.e.

Burak Türk, Resmi Vasiyetnamenin Düzenlenmesi ve Geçersizlik Halleri, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Temmuz, 2020.

Doruk Gönen, El Yazılı Vasiyetname, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2005.

Güncel Türkçe Sözlük, https://sozluk.gov.tr/, Son Erişim Tarihi 29.06.2021.

Hasan Çiftçi, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzincan 2018.

Hasan Petek, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali Davasında Süreler ve Hükmün Anlam Bakımından Uygulanması, TAAD Cilt:1, Yıl:2, Sayı: 6, 20 Temmuz 2011.

Neşet Başar Efe, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, İzmir Ekonomi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2019.


Kaynak: Av. Selin KURT ERDEM – İçerik, Özgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır. Yazıya ilişkin tüm hak ve sorumluluk yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki İçerikPRATİK BİR ÇÖZÜM: Ev hizmetlerinde çalışanlar için kolay işverenlik uygulaması
Sonraki İçerikVefat eden şahsın kira gelir vergisi beyannamesi kağıt olarak mı verilecek?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz