yabancı sermaye – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 27 Sep 2023 08:37:57 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Yurt Dışında Yerleşik Kişilerin Türkiye’de Ortak Olduğu Şirketler Çalışan Ücretlerini Dolar (USD) Veya Dolara Endeksli Olarak Ödeyebilirmi? https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-yerlesik-kisilerin-turkiyede-ortak-oldugu-sirketler-calisan-ucretlerini-dolar-usd-veya-dolara-endeksli-olarak-odeyebilirmi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-yerlesik-kisilerin-turkiyede-ortak-oldugu-sirketler-calisan-ucretlerini-dolar-usd-veya-dolara-endeksli-olarak-odeyebilirmi/#respond Wed, 27 Sep 2023 08:37:57 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=146595 Türkiye’de yurtdışına yazılım hizmeti veren tek ortaklı şirket kurduk. Kurucu ortak yurtdışı ABD’de ikamet eden Türk Vatandaşıdır. Şirket işlemlerini ortaklar dışından atanan müdür yürütmektedir.

Çalışan personellerimiz Türk Vatandaşıdır.

Yurtdışında ikamet eden kurucu ortak personel maaşlarını dolar üzerinden vermek istemektedir.

-Personel maaşları dolar olarak ödenebilir mi?

-Personel maaşları dövize endeksli olarak ödendiği tarihte güncel kur üzerinden TL olarak ödenebilir mi?

Aşağıdaki açıklamaları kendi durumuza göre değerlendirebilirsiniz.

13.09.2018 tarihinde Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’ın 4. maddesine “Türkiye’de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarında menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden ve dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz.” Hükmü eklenmiştir.

Türkiye’de ikamet eden kişilerin, yurt dışında yerine getirilecek olan işler haricindeki iş sözleşmeleri,

Türkiye’de ikamet eden kişilerin yurt dışında bulunan %50 ve üzerinde paylarının bulunduğu şirketlerin hazırlamış olduğu sözleşmeler,

Danışmanlık, taşımacılık ve aracılık da dahil olmak üzere hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.

Türkiye’de yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri; yurt dışında ifa edilecekler ile gemi adamlarının taraf oldukları dışında kalan iş sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.

-Türkiye’de yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri; aşağıda belirtilenler dışında kalan danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.

a) Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişilerin taraf oldukları hizmet sözleşmeleri,

b) İhracat, transit ticaret, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,

c) Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışında gerçekleştirecekleri faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,

ç) Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; Türkiye’de başlayıp yurtdışında sonlanan, yurtdışında başlayıp Türkiye’de sonlanan veya yurt dışında başlayıp yurtdışında sonlanan hizmet sözleşmeleri.

Dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye’de bulunan; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin veya ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip bulunduğu şirketler ile serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin işveren veya hizmet alan olarak taraf olduğu iş ve hizmet sözleşmelerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disinda-yerlesik-kisilerin-turkiyede-ortak-oldugu-sirketler-calisan-ucretlerini-dolar-usd-veya-dolara-endeksli-olarak-odeyebilirmi/feed/ 0
Dönelim ekonomiye https://www.muhasebenews.com/donelim-ekonomiye/ https://www.muhasebenews.com/donelim-ekonomiye/#respond Fri, 06 Aug 2021 01:00:41 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=113382

Dr. Hakan ÇINAR
Akademisyen
hakan.cinar@mentorgumruk.com.tr


Dedim ki, biz yine işimize bakalım. Bir yandan pandemiyle mücadele ederken, ülkemizde ortaya çıkan önce sel, sonra yangın felaketleri hepimizi karamsarlığa itti. Daha tam müsilajı konuşuyorduk ki o konu bile arada kaynadı gitti. İngiltere, ülkemize seyahatleri yine kırmızı listede tutmaya devam etti ki, zaten yeterince yaralanmış turizm sektörü buradan da bir darbe almış oldu. Neyse ki Alman turistler ise gelmeyi sürdürüyorlar. Turizmin ekonomimiz için önemli bir rolü olduğunu düşündüğümüzde, Ege ve Akdeniz’i saran alevlerin gelecekte turizmimize de zarar verme endişesini taşıdığımı da itiraf edeyim. Hani iyi giden ne var deseniz, bu manada sayabileceğimiz pek de bir şey yok gibi. Ama ben bir tane güzel gelişme ve fırsattan bahsedeceğim yazımın devamında.

Dünyada da pek çok benzer sıkıntı devam ederken, normalleşmeye çalışma çabaları çok da istenilen gibi yürümüyor aslında. Bir yandan sanayide yaşanan hammadde sıkıntısı ve fiyatlardaki artış devam ederken, öte yandan taşıma fiyatlarındaki yükseliş de sürüyor.  Kurlarda yaşanılan dalgalanma da üretim ile ihracat güçlerinin zayıflamasına sebebiyet vermeye devam ediyor.

Bu olumsuzluklara rağmen ihracatımızdaki artışın neden devam ettiğini daha doğrusu bu artışın nasıl oluştuğunu da anlamaya çalışalım bir yandan. Çünkü her türlü olumsuz tabloya rağmen, ülkemizi bekleyen ihracat fırsatının iliklerimize kadar farkına varmamız gerekiyor.

Bir ülkenin güçlü bir sayılabilmesi için, hiç şüphesiz iki temel konuyu çözümlemiş olması gerekiyor. Bunlardan biri hukuk, diğeri ise ekonomi. Hukuk çok geniş bir kavram; ülkenin güvenilirliğinde, yabancı sermayenin geliş kriterlerinde, insanların huzurlu yaşamasında, kadınların cinsiyet ayrımı olmaksızın yaşayabilmesinde, beyin göçünü engellemede, devlete güven duymasında, özetle insan olduğumuzu hissetmede birinci sırada hukuktan söz etmemiz gerekir. Ekonomilerin gelişebilmesi için de hukuk aslında olmazsa olmaz.

Pandemi ile devam eden bu süreçte krizin ülkemiz için yarattığı bu önemli fırsatın farkına varmalıyız. Bugüne dek Avrupa ülkelerine yaptığımız ihracatla övünürüz ki, bu da çok normal. İhracatımızın yüzde ellisi hemen hemen bu bölgeye. Ve üstelik karayolu taşımasında da kuvvetlendik, güçlü bir taşıma filosuna sahibiz. Ancak biz ihracatımızın büyüklüğü ile övünürken, AB’nin toplam ithalatındaki payımızın ise sadece %3,7 olduğunu da atlamamalıyız. Dünyada da 6. sırada geliyoruz. Yani özetle gidebileceğimiz daha hemen hemen 30 kat yol var. Neden 6.sıradayız, çünkü Uzakdoğu ile rekabet edemiyoruz. Neden edemiyoruz, çünkü oralar ucuz, biz ise pahalıyız. Bir tarafta beklediğimiz bir Gümrük Birliği güncellemesi var ve buradan pazar artışı olacağını düşünüyoruz ki o kaf dağının arkası. Oysaki, bugün Uzakdoğu ülkeleri taşıma maliyeti sebebiyle pahalı duruma geldiler ve bu durum da kolay kolay değişmeyecek, resim çok net. Denizyolundaki bu yüksek maliyetler, onları dezavantajlı bizi ise avantajlı hale getirdi. Güçlü bir karayolu taşıma filosuna da sahip olduğumuzu düşündüğümüzde, yakınlık, hız ve öğrenilmiş tecrübeler ile bütünleştirerek çok hızlı yol almamız ve ihracatımızı katlanarak arttırmamız kaçınılmaz hal alıyor. Ancak elbette bunu başarabilmenin yolu üretimden ve sanayi gücümüzü yükseltmekten geçiyor. Sanayicimizi iştahlandırmalı ve nitelikli üretim oranımızı arttırmamız gerekiyor. Sanayicimizin ve ihracatçılarımızın, cesaretle yatırımlarını sürdürmesi, bol bol Avrupa pazarı ile temaslarını arttırması ve ayağa gelmiş bu fırsatı kaçırmamaları gerekiyor. Bu konuyu ilerleyen haftalarda sıklıkla ele alacağız.

Yazımı bitirmeden bir paragrafı da ülkemizin önemli sanayi kuruluşlarından Dalgakıran grubuna ayırmak isterim. Renkli kişilik Adnan Dalgakıran makine sektörünün duayeni ve ülkemize en çok yatırım getiren önemli bir sanayici, ihracatçı, iş insanı. Öyle olduğunu dün bir kez daha ve Bosch’taki Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini noktalayacağını daha önce paylaşan Steven Young’ı İcra Kurulu Başkanlığı görevine getirerek gösterdi. Anlaşılıyor ki Dalgakıran’da büyüme de, ihracat da artarak devam edecek. Sevindirici, mutlu edici. İşte görmek istediğimiz gelişmeler bunlar. İhracatçılar, umarım yazımı sadece okuyup bir köşeye atmazlar ve umarım bu fırsata hep birlikte ulaşırız.


Kaynak: İşbu içerik, Sayın Dr. Hakan ÇINAR’ın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Biraz FED, biraz enflasyon, biraz IMF; bu biziz işte

Dünün sonu, yarının başlangıcı

Büyüsek mi büyümesek mi?

Yabancı sermaye mi, yalancı sermaye mi?

Gümrük Birliği’nin mi 25. yılı, AB kapısında beklemenin mi?

Nakliyecilerin yarışı kızıştı. Denenmişler mi, değişimciler mi?

Kripto paralar hobi mi, yoksa gerçekten para mı?

Yükselen maliyetler

Diyorlar ki, cep telefonu tuvalet kağıdı olarak ithal edilebilirmiş?!

e-Ticaret ile teknoloji TOBB’da buluştu

Sıkça sorulmayan sorular

Üretimi sevsek mi?

Dış ticaretin yönü

Globalizmden glokalizme

Suez

Yurtdışı Lojistik Merkezler

Ayşe teyze e-ihracata da başladı

İhracatçının çilesi bitmez

Tedarik edebilsek satacağız

Hangi ambargo daha iyi?

Hoş bulduk Avrupa Birliği

Kime gelişmiş ülke denir?

Aynı yollardan gidip farklı sonuçlar beklenir mi?

Aldık mı mesajı?

Harika bir yılı geride bırakırken…

Esnaf deyip geçmeyin

Anneme perakendeci olduğumu söylemeyin o beni halen mutlu bir insan sanıyor…

Menşede takıldık

İzmir’de deniz göründü

Böyle kapanmaz

Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın

]]>
https://www.muhasebenews.com/donelim-ekonomiye/feed/ 0
Yabancı sermaye mi, yalancı sermaye mi? https://www.muhasebenews.com/yabanci-sermaye-mi-yalanci-sermaye-mi/ https://www.muhasebenews.com/yabanci-sermaye-mi-yalanci-sermaye-mi/#respond Fri, 02 Jul 2021 01:00:20 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=111745

Dr. Hakan ÇINAR
Akademisyen
hakan.cinar@mentorgumruk.com.tr


Karınca, yaban arıları ve arılarla birlikte zar kanatlılar takımında yer alan, sosyal yaşam gösteren böceklere verilen ortak ad. Genelde kolonilerde yaşarlar. Büyük koloniler çoğunlukla “işçi” ve “asker” sınıflarını oluşturan kısır dişilerden oluşur ve bazen “süperorganizmalar” olarak tanımlanır. Çünkü karıncalar tek bir vücut hâlinde koloniyi desteklemek için bir arada çalışırlar. Biz karıncaları sürekli çalışırken gördüğümüz için üretken ve faydalı olarak tanımlarız. Sevgili ortağım Nezih Özdenak’tan alıntı yapayım, rahmetli babası dermiş ki; karınca çalışkan görünür ama bilmezsin ki dışarıdan mı içeriye taşır, yoksa içeridekini mi dışarı. Biz hareketi görür verimli olduklarını düşünür, çok da ayrıntısına girmeyiz. Neden mi anlattım bu hikayeyi, birazdan anlayacaksınız.

Yabancı sermaye; en genel ve yalın hali ile, ülke içerisinde var olan sermaye hacminin üzerine, başka bir ülkede yaşayan kişi veya kurulu bir işletmenin sermaye olarak katkıda bulunması olarak tanımlanmakta. Söz konusu sermaye girişi nakit olabileceği gibi, teknolojik kaynaklar ve ayni girdiler şeklinde de olabilmekte. Dünyanın globalleşmesi ve ticaretin artık çok daha kolay yapılabilir hale gelmesi, yabancı sermayenin de daha rahat hareket edebilmesine ve kolay transfer edilebilmesine yol açtı. Günümüz dünyasındaki istatistiklere göz attığımızda gelişmekte olan ülkelerde yapılan yatırımların %80’e yakınının yabancı sermayelerden oluştuğunu gözlemleriz.

Ülkemize yapılan yabancı sermaye yatırımlarını her zaman olumlu bulur ve desteklerim. Ancak son dönemlerde tanık olduğumuz hızlı değişimin, beni yabancı yatırımların getirisini sorgular hale getirdiğini itiraf etmem lazım. Türkiye’deki yabancı sermayeli şirketlerin satın aldığı pek çok girdiyi, yani hammaddelerini ağırlıklı kendi ana vatanlarından ve dünyanın pek çok ülkesinden ithal etmelerine alışkındık. Yarattığı istihdamın ve kurumun elde ettiği gelirin devlete sağladığı vergi yararını düşünür durumu kabullenirdik. Son yıllarda ortaya çıkan tabloda, yabancı sermayeli şirketlerin neredeyse istihdam dışında sağladıkları faydanın iyiden iyiye azaldığını düşünür oldum. Bana bunu düşündüren ise yabancı orjinli firmaların nitelikli kabul edilebilecek tüm hizmetleri yurtdışından temin eder hale gelmiş olmaları.

Taşıma işlerinden depolama hizmetlerine, reklam hizmetlerinden danışmanlık hizmetlerine, hukuk hizmetlerinden belgelendirme hizmetine, gözetim hizmetine; neredeyse pek çok hizmeti yine yabancı sermayeli firmalardan temin eder hale geldiler. Ve hatta birçoğu da muhasebe, finans ve hatta insan kaynakları birimlerini dahi doğrudan yurtdışından yönetir duruma geldiler. Gitgide beyaz yakalı istihdamı kaybeder duruma doğru geçmeye başlamamız, ister istemez bizim ülke olarak rolümüzü sorgulatır hale geliyor. Öte yandan bu firmaların Türkiye’de elde ettikleri gelirin büyük bir bölümünün yurtdışına gidiyor olması da ödedikleri gelir vergi oranını düşürürken, en önemli fayda olarak istihdama katkı ile sınırlı kalır hale gelmeleri beni endişelendiriyor ve ülke olarak rolümüzü sorgulatır hale getiriyor. Diğer yandan ülkemize son dönemde yapıldığını düşündüğümüz yabancı sermayeli yatırımların ağırlıklı gayrimenkule olduğunu düşündüğümüzde ve yanı sıra dev turizm tesislerimizin de büyük bölümünün yabancılara satılmış olması, yine ister istemez konuyu bize sorgulatıyor.

Karşılıklı menfaatlerin gerektirdiği ilişkiler içerisinde, ülke potansiyeli ve ihtiyaçları ile değişen dünya şartlarını iyi değerlendirmek ve yabancı sermaye yatırımlarından maksimum şekilde faydalanmak kaçınılmaz bir gerçek. Ancak gelinen noktada yabancı sermaye diye adlandırdığımız girdilerin aslında “yalancı” sermayeye dönüştüğünü görmek, sanırım bugünden itibaren sizleri de sorgulatır hale getirecek.

Tedbirleri alınamaz mı, elbette alınır. Dünyada pek çok ülkenin bu konuda sıkı uygulamaları ve tedbirleri var ve yerel tedarikçiler ile bunlar da ağırlıklı olarak yerel kuruluşlar ile çalışmayı teşvik eder cinsten. Aksi halde bu firmaların ülkemizde vergiye tabi kar edecekleri rakamların, hiç de dişe dokunur cinsten olmadığına tanık olmaya başlayacağız. Elbette sadece devletin değil, özel sektörün de bu konuda daha iyi organize olması ve talepkar davranması gerekiyor. Şirketlerimizi sürdürülebilir ve öz güveni yüksek hale getirmek son derece önemli. Benim de içinde bulunduğum gümrük müşavirliği alanında dahi, mevzuatın izin vermemesine rağmen yabancı sermayeli lojistik şirketlerinin çekinmeden bu alana girdiklerini dillendirmelerine tanık oluyoruz. Kağıt üzerinde Türk firması gibi görünen şirketlerin gerçekte yabancı firmalara ait olması, elde edilecek karların da ülkemize bir getirisi olmadığını anlamamız gerekiyor.

Globalleşmeye, yabancı yatırımların ülkemizde yeni sahalara girip istihdam yaratmalarına hiç itirazım yok. Yıllarca makinalarımızın yurtdışından gelmesine, hammaddenin yurtdışından teminine alışkındık. Ancak ben hizmet sektörlerinin tümü ile Türk firmalarının dışında cereyan etmesine ne alıştım, ne de alışırım. Kamu otoritelerinin bu konuya mutlaka el atmaları lazım. Yoksa biz yalnızca işçi temin eden koca bir fason ülke olma yolunda hızla ilerleriz. Ve üstelik getirisi var zannederken, kaybettiklerimizin farkına bile varmadan.

Şimdi anladınız mı karınca hikayesini neden anlattığımı?


Kaynak: İşbu içerik, Sayın Dr. Hakan ÇINAR’ın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Gümrük Birliği’nin mi 25. yılı, AB kapısında beklemenin mi?

Nakliyecilerin yarışı kızıştı. Denenmişler mi, değişimciler mi?

Kripto paralar hobi mi, yoksa gerçekten para mı?

Yükselen maliyetler

Diyorlar ki, cep telefonu tuvalet kağıdı olarak ithal edilebilirmiş?!

e-Ticaret ile teknoloji TOBB’da buluştu

Sıkça sorulmayan sorular

Üretimi sevsek mi?

Dış ticaretin yönü

Globalizmden glokalizme

Suez

Yurtdışı Lojistik Merkezler

Ayşe teyze e-ihracata da başladı

İhracatçının çilesi bitmez

Tedarik edebilsek satacağız

Hangi ambargo daha iyi?

Hoş bulduk Avrupa Birliği

Kime gelişmiş ülke denir?

Aynı yollardan gidip farklı sonuçlar beklenir mi?

Aldık mı mesajı?

Harika bir yılı geride bırakırken…

Esnaf deyip geçmeyin

Anneme perakendeci olduğumu söylemeyin o beni halen mutlu bir insan sanıyor…

Menşede takıldık

İzmir’de deniz göründü

Böyle kapanmaz

Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın

]]>
https://www.muhasebenews.com/yabanci-sermaye-mi-yalanci-sermaye-mi/feed/ 0
Yükselen maliyetler https://www.muhasebenews.com/yukselen-maliyetler/ https://www.muhasebenews.com/yukselen-maliyetler/#respond Sat, 29 May 2021 01:00:30 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=109973

Dr. Hakan ÇINAR
Akademisyen
hakan.cinar@mentorgumruk.com.tr


Ticaretle uğraşan firmalar iştigal konuları her ne olursa olsun, maliyetlerini kontrol altında tutmaya çalışarak kârlılıklarını korumaya çalışırlar. Maliyetlerin düşük olmasına yönelik çabaları ne kadar önemli ise, istikrar da bir o kadar önemlidir elbette. Bu noktadaki değişkenler arasında; döviz kurları, ülkenin vergi politikası, asgari ücret gibi pek çok unsur istikrarda önemli rol oynarken, yabancı bir girişimcinin ülkemizde yatırım yapmasında da her biri büyük önem taşımakta. Dünyanın globalleşmesi ve ticaretin artık çok daha kolay yapılabilir hale gelmesi, yabancı sermayenin de daha rahat hareket edebilmesine ve kolay transfer edilebilmesine yol açtı. Günümüz dünyasındaki istatistiklere göz attığımızda gelişmekte olan ülkelerde yapılan yatırımların %80’e yakınının yabancı sermayelerden oluştuğunu görürüz. Pandemi ile birlikte dünyada bollaşan paranın adres aradığı bu dönemde istikrarın önüne hiçbir faktörün geçebilmesi mümkün görünmüyor.

Dış ticaretimizin gelişmesinde de maliyetlerin çok önemli olduğunu söyleyebiliriz. İhracatımızın artmasında, yabancı yatırımcının ülkemizi tercih etmesinde, limanlarımızın transit işlemlerde tercih edilir olmasında maliyetlerimizin önemi büyük. Taşımacılık giderleri, liman maliyetleri, depolama, elleçleme gibi lojistik maliyetlerin yanı sıra; gümrük masrafları, ithalat vergileri, bürokratik giderlerin tamamı dış ticaretin üzerinde büyük bir etki yapmakta. İhracatçılarımızın rekabetçiliğinde, ithalatçılarımızın da operasyonlarını karlı hale getirmesinde bu maliyetlerin önemi büyük. Rekabette avantajlı olmak isteyen bir ihracatçının fiyat verirken hangi teslim şeklini seçmeye karar vermesi, bir sanayicinin veya ithalatçının hammaddeyi ülkeye sokarken yine hangi teslim şekline karar vereceği önemli. Burada da işte maliyetler öne çıkmakta.

Geçtiğimiz yıllarda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin yaptırdığı bir araştırmada, lojistik maliyetlerinde Güney Kore’den dahi 2,5 kat pahalı olduğumuz ortaya çıkmış, bizler de bunu tartışmış ve eleştirmiştik. Üzerinden altı yıl geçmesine rağmen pek de iyileştirme yapabildiğimizi ne yazık ki düşünmüyorum. Özellikle lojistik kalemler içerisinde yer alan maliyetlerimizden limanlardaki maliyetler, ardiye bedelleri, ithalat süreçlerindeki standardizasyon ve ürün güvenliği uygulamaları ile ortaya çıkan uzun beklemelerin yarattığı giderler toplam maliyetleri arttıran unsurlar. Bilhassa liman maliyetlerindeki belirsiz gider kalemleri tedaviye en çok ihtiyaç duyulan hususların başında geliyor. Ancak daha sayabileceğim pek çok giderin olduğunu söylerken, ileride bunları tek tek irdeleyeceğimizi de belirtmeliyim. Diğer yandan ithalat maliyetlerini yükseltelim derken oluşan yüksek giderlerin, yatırımcıların kararlarında olumsuz etki yarattığını ve Güney Kore karşılaştırmasını akılda tutmak gerekiyor.

Pandeminin sona ermesiyle birlikte reel sektörün daha canlı hale gelmesini beklemek büyük bir sürpriz olmaz. Bütün ülkeler durumu kotarmak için bol para bastıklarından, bu paraların yatırımlara dönüşmesi ve ülkemize de bolca gelmesi işten bile değil. Ticaret Bakanlığımız ile Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlıklarımızın koordineli çalışmasının çok daha önemli olduğu bir dönemdeyiz. Lojistik master planın artık adını değil, kendisini görme zamanı çoktan geldi, geçti bile. Başkanlığını yürüttüğüm Dışyönder, çok yakında bu yönde önemli bir raporu kamuoyuna sunmaya hazırlanıyor. Çıkacak sonuçları da göz önüne alarak elde edeceğimiz sonuçlar ile kontrollü ve rekabetçi maliyetlerin ülkemize olan ilgiyi arttıracağına neredeyse emin olduğumu, 33 yıllık tecrübem ile birleştirerek noktayı koyayım.


Kaynak: İşbu içerik, Sayın Dr. Hakan ÇINAR’ın özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Diyorlar ki, cep telefonu tuvalet kağıdı olarak ithal edilebilirmiş?!

e-Ticaret ile teknoloji TOBB’da buluştu

Sıkça sorulmayan sorular

Üretimi sevsek mi?

Dış ticaretin yönü

Globalizmden glokalizme

Suez

Yurtdışı Lojistik Merkezler

Ayşe teyze e-ihracata da başladı

İhracatçının çilesi bitmez

Tedarik edebilsek satacağız

Hangi ambargo daha iyi?

Hoş bulduk Avrupa Birliği

Kime gelişmiş ülke denir?

Aynı yollardan gidip farklı sonuçlar beklenir mi?

Aldık mı mesajı?

Harika bir yılı geride bırakırken…

Esnaf deyip geçmeyin

Anneme perakendeci olduğumu söylemeyin o beni halen mutlu bir insan sanıyor…

Menşede takıldık

İzmir’de deniz göründü

Böyle kapanmaz

Ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın

]]>
https://www.muhasebenews.com/yukselen-maliyetler/feed/ 0
Normalleşme dönemi olan 1 Haziran-10 Eylül arasında 2 bin 678 yabancı yatırımcı, 647 milyon 407 bin lira sermayeli firma kuruluşuna imza attı https://www.muhasebenews.com/normallesme-donemi-olan-1-haziran-10-eylul-arasinda-2-bin-678-yabanci-yatirimci-647-milyon-407-bin-lira-sermayeli-firma-kurulusuna-imza-atti/ https://www.muhasebenews.com/normallesme-donemi-olan-1-haziran-10-eylul-arasinda-2-bin-678-yabanci-yatirimci-647-milyon-407-bin-lira-sermayeli-firma-kurulusuna-imza-atti/#respond Tue, 13 Oct 2020 12:00:37 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=94159 İstanbul’da yabancı sermaye ‘V’ hareketi yaptı

İstanbul’da yabancı ortaklı kurulan firma sayıları ve sermaye tutarları, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında normalleşme sürecinin başladığı 1 Haziran’dan sonra ‘V şeklinde çıkış’ gerçekleştirdi.

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) Yabancı Yatırımcı Pandemi Raporu’na göre bu yıl salgın öncesi 1 Ocak-15 Mart döneminde 2 bin 779 yabancı ortak, 506 milyon 251 bin lira sermayeli firma kurdu. Virüsün zirve yaptığı 15 Mart-1 Haziran’da yatırımcı sayısı 573’e, sermaye tutarı ise 145 milyon 907 bin liraya geriledi. Ardından güçlü bir yükseliş gerçekleşti. Normalleşme dönemi olan 1 Haziran-10 Eylül arasında 2 bin 678 yabancı yatırımcı, 647 milyon 407 bin lira sermayeli firma kuruluşuna imza attı.

İTO Başkanı Şekib Avdagiç, bu çıkışın hem normalleşme sürecinin başarısını hem de küresel alıcıların Uzakdoğu’ya alternatif olarak Türkiye’nin konumunu giderek daha fazla hesaba kattıklarını gösterdiğini ifade etti. Avdagiç, “Pandemi ortamında bütün alıcılar, Uzakdoğu’ya alternatif bulmaya çalışıyorlar. Yatırımlarda ve lojistik tercihlerde önemli değişiklikler olmaya başladı. Bu değişikliğin en belirgin özelliği, ‘Üretimin en ucuz olduğu yere konumlanma’ stratejisinin değişmesidir. Türkiye, bu noktada oluşan boşluğu doldurmaya başladı. İstanbul Ticaret Odası verileri de bu tespiti doğruluyor” diye konuştu.

TEDARİK ZİNCİRİNDE EN DOĞRU YERDEYİZ

Şekib Avdagiç, Türkiye’nin Kovid-19 sonrası yeniden yapılanan küresel tedarik zincirlerinde en güçlü halkası olduğunu söyledi. Koronavirüs salgınının ekonomide “fırsat” tarafında bir numaralı maddesi olduğunu kaydeden Avdagiç, “Bunun için önemli üstünlüğe sahibiz. Tedarik zincirinde en doğru yerdeyiz. Coğrafi lokasyon avantajımızı, doğru şeklide kullanarak öne çıkmalıyız” dedi.

İTO’nun Yabancı Yatırımcı Pandemi Raporu’nun dikkati çekici sonuçlarından birinin Avrupa Birliği’nden gelen sermayedarlara ilişkin olduğunu belirten Avdagiç, şöyle konuştu: “Normalleşme döneminde Avrupa Birliği’nden gelen yabancı yatırımcı ilgisi de dikkati çekici. Pandemi öncesi AB ülkelerinden firma kurmak için İstanbul’a 248 yatırımcı ortak gelirken, pandemi sırasında bu sayı 64’e geriledi. Ardından normalleşmeyle birlikte AB’li ortak sayısı, 234’e yükseldi. Firma sermaye tutarları da pandemi öncesindeki 85 milyon lira seviyesinden, pandemi sonrasında 124 milyon liraya çıktı.”

“Türkiye’nin asıl hikayesi korona sonrası küreselde belli olacak” ifadesini kullanan Avdagiç, “Türkiye, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmayı ekonomisinin kapasitesi ve teknolojisiyle hak ediyor. Türkiye’nin İtalya’dan Çin Seddi’ne uzanan coğrafyada, ‘üretim gücü ve verimliliği en yüksek ülke’ olarak konumlanacağından zerre kadar şüphemiz yok” değerlendirmesinde bulundu.

İTO’NUN İHRACATA İLK ADIM PROGRAMI

İTO Başkanı Avdagiç, yabancı sermaye ile birlikte katma değerli ihracatın da Türkiye’nin geleceğini belirleyeceğini kaydetti. Türkiye’nin gelecek yıllardaki ihracat tahminlerinde üç faktörün etkili olacağını bildiren Avdagiç, “Birincisi, hedef pazarların ne kadar büyüyeceği. İkincisi, petrol fiyatının ne olacağı. Ve son olarak Avro/dolar paritesi… 2021’de ihracatta yüzde 11, ithalatta yüzde 9.4 artış beklentisi var. Bu yıl yüzde 8-10 civarında daralması öngörülen AB ekonomisinin 2021’de yüzde 6 büyümesi bekleniyor. ABD’nin ise yüzde 4.5 büyüyeceği öngörülüyor. Komşu ve çevre ülkelerde ise büyüme daha yavaş olacak. Ancak genel itibariyle hedef pazarlarımızda oldukça iyi bir büyüme göreceğiz” ifadelerini kullandı.

Avdagiç, üyelerinin yüzde 99’u KOBİ’lerden oluşan İTO olarak ihracat artışına katkıda bulunmak amacıyla İTO İhracata İlk Adım Programı’na pandemi döneminde hız verdiklerini aktardı.

Programın 13. Etabını Şubat – Eylül 2020 döneminde tamamladıklarına işaret eden Avdagiç, projenin bu etabına dahil olan 20 KOBİ’nin 19’unun 8 ayda ihracat yaptığını söyledi. Avdagiç, “Otomotiv sektöründe faaliyet göstermekte olan bir firmamız, 3 ülkeye toplamda 1 milyon 45 bin Avro tutarında ihracat yapmayı başardı. Firmalarımız 25 ülkeye ihracat yaptılar. İhracatın tutarı da 6 milyon 822 bin dolar oldu. Bir önceki etapta yer alan firmaların ihracatı ise 3 milyon 17 bin dolar olmuştu. Bu da şunu gösteriyor. Pandemi bizim firmalarımıza engel değil, fırsat olmuştur” diye konuştu.

İTO’nun uluslararası faaliyetlerine devam ettiğini kaydeden Avdagiç, şunları kaydetti: “Bu amaçla iki önemli açılım gerçekleştirdik. Biri, Körfez’deki önemli dost ve müttefikimiz Katar açılımı, diğeri de Latin Amerika’nın güçlü ülkelerinden Uruguay’a yönelik Uruguay açılımı. Katarlı işadamlarına İstanbul’un iş imkanlarını aktardık. Uruguay Açılımı ile de tarihimizde ilk defa Uruguay Ticaret Odaları ile İstanbul Ticaret Odası olarak Mutabakat Zaptı imzaladık. Bu arada Tunus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mounir Mouakhar da odamızı ziyaret etti. İki kurum arasında ticari ve ekonomik ilişkiyi geliştirmek amacıyla işbirliği anlaşması imzaladık.”


Kaynak: İTO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/normallesme-donemi-olan-1-haziran-10-eylul-arasinda-2-bin-678-yabanci-yatirimci-647-milyon-407-bin-lira-sermayeli-firma-kurulusuna-imza-atti/feed/ 0
Serbest Bölge Nedir? Serbest Bölgenin Avantajları Nelerdir? https://www.muhasebenews.com/serbest-bolge-nedir-serbest-bolgenin-avantajlari-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/serbest-bolge-nedir-serbest-bolgenin-avantajlari-nelerdir/#respond Sat, 12 May 2018 23:00:14 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=23338 SERBEST BÖLGE NEDİR?
Genel anlamda Serbest bölge; ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı ve fiziki olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerler olarak tanımlanabilir.

3218 SAYILI SERBEST BÖLGELER KANUNU’NA GÖRE SERBEST BÖLGENİN KURULUŞ AMAÇLARI:
3218 Sayılı Serbest Bölgeler Kanunu 1. Maddesinde Serbest bölge şu şekilde tanımlanmaktadır;
Madde 1. Bu kanun, Türkiye’de
1- İhracat için yatırım ve üretimi arttırmak,
2- Yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak,
3- Ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli bir şekilde temin etmek,
4- Dış finansman ve ticaret imkânlarından daha fazla yaralanmak üzere,
5- Serbest Bölgelerin kurulması,
6- Yer ve sınırlarının tayini, yönetimi,
7- Faaliyet konularının belirlenmesi, işletilmesi,
8- Bölgelerdeki yapı ve tesislerin teşkili ile ilgili hususları kapsar.

TÜRKİYE’DE FAALİYETTE OLAN SERBEST BÖLGELER:
Türkiye’de temel olarak ihracata dayalı yatırım ve üretimi teşvik etmek amacıyla 1987 yılından bu yana Akdeniz kıyısında, Mersin, Antalya ve Adana-Yumurtalık Serbest Bölgeleri, Ege Bölgesinde Ege (İzmir), Denizli ve İzmir Serbest Bölgeleri, Marmara Bölgesinde, İstanbul Atatürk Havalimanı, İstanbul Endüstri ve Ticaret, İstanbul Trakya, Avrupa, Kocaeli, Tübitak-Mam Teknoloji ve Bursa Serbest Bölgeleri, Karadeniz kıyısında, Trabzon, Rize ve Samsun Serbest Bölgeleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Gaziantep Serbest Bölgesi,  İç Anadolu Bölgesinde, Kayseri Serbest Bölgesi faaliyete geçmiştir.

TÜRKİYE’DEKİ SERBEST BÖLGELERİNİN KURULUŞ AMACI:
1-
İhracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek,
2- Doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak,
3- İşletmeleri ihracata yönlendirmek,
4- Uluslararası ticareti geliştirmek.

SERBEST BÖLGELERİN İŞLEVİ:
Serbest bölgeler;
1- Ülkeye yabancı sermaye ve teknolojilerin getirilmesine imkân sağlayacak uygun zemin yaratılması,
2- Sanayicinin ihtiyaç duyduğu bazı hammadde ve ara malların kolaylıkla, istenilen miktarda ve zaman kaybı olmadan temin edilebilmesi,
3- Sağlanan teşvik ve avantajlarla düşük maliyetli mal üretimi ve ihracı,
4- Türkiye dışından gelen malların transit olarak diğer ülkelere satımı,
5- Yeni istihdam olanaklarının yaratılması,
6- Türk ihraç ürünlerinin ihracatını kolaylaştırmak ve hızlandırmak bakımından bir basamak olması işlevlerini görmektedir.

SERBEST BÖLGELERİN AVANTAJLARI NELERDİR?
1- Üretici Kullanıcılar İçin Vergi Avantajlarından Yararlanma İmkânı:
Üretim konulu Faaliyet Ruhsatı kapsamında faaliyet gösteren serbest bölge kullanıcılarının imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları, Avrupa Birliği üyeliğinin gerçekleşeceği yılın vergileme dönemi sonuna kadar Gelir veya Kurumlar Vergisinden istisnadır.
Serbest bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az %85’ini yurt dışına ihraç eden kullanıcıların istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesnadır. Bu oran Bakanlar Kurulu tarafından %50″ye kadar indirilebilir.
Üretim faaliyetinde bulunan serbest bölge kullanıcılarının, serbest bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemleri ve düzenlenen kağıtları damga vergisi ve harçlardan müstesnadır.
Üretim faaliyeti dışındaki konularda 06.02.2004 tarihinden önce Ruhsat almış olan kullanıcıların Gelir veya Kurumlar Vergisi muafiyeti, Faaliyet Ruhsatı süresi sonuna kadar devam edecektir. 06.02.2004 tarihinden itibaren diğer konularda düzenlenen Faaliyet Ruhsatları kapsamında vergi muafiyeti bulunmamaktadır.

2- Orta ve Uzun Vadede Geleceği Planlayabilme İmkânı:
Hazır iş yeri kiralayan kiracı-kullanıcı firmalar için 15 yıl,
Hazır iş yeri kiralayan üretici-kiracı-kullanıcı firmalar için 20 yıl,
Kendi iş yerini inşa eden yatırımcı-kullanıcı firmalar için 30 yıl,
Kendi iş yerini inşa eden üretici-yatırımcı-kullanıcı firmalar için 45 yıl, süreli faaliyet ruhsatı düzenlenmektedir.
Diğer taraftan, yatırımcı kullanıcılara Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan arazi, arsa ve binalar kiralanabilir veya bunlar üzerinde 49 yıla kadar irtifak hakkı tesis edilebilir.

3- Kâr Transferi İmkânı: Serbest bölge faaliyetlerinden elde edilen kazanç ve gelirler, hiç bir izne tabi olmaksızın yurt dışına veya Türkiye’ye serbestçe transfer edilebilmektedir.

4- Ticaret Kolaylığı İmkânı:
Serbest bölgeler ile Türkiye’nin diğer yerleri arasında yapılan ticarette dış ticaret rejimi hükümleri uygulanır. Başka bir deyişle, Türkiye’den serbest bölgeye satılan mallar ihracat rejimine, serbest bölgeden Türkiye’ye satılan mallar ise ithalat rejimine tabi olup, serbest bölge kullanıcıları Türkiye’den ihraç fiyatına (KDV’siz) mal ve hizmet satın alabilirler. Diğer taraftan, serbest bölge ile diğer ülkeler ve diğer serbest bölgeler arasında dış ticaret rejimi hükümleri uygulanmaz.

Ayrıca, bölgelerde sarf malzemelerinin en kısa sürede teminini sağlayabilmek amacıyla bedeli 5000 ABD Doları veya karşılığı Yeni Türk Lirasını geçmeyen Türkiye mahreçli mallar, isteğe bağlı olarak ihracat işlemine tabi tutulmayabilir.

5- Gümrük Vergisi Prosedüründen Arındırılmış Ticari Faaliyet İmkânı: Serbest bölgeye getirilen Türkiye veya AB menşeli ya da buralarda serbest dolaşımda bulunan malların, serbest dolaşımda bulunma statüsü değişmediğinden, Türkiye’ye veya AB üyesi ülkelere girişinde gümrük vergisi ödenmez. Ayrıca üçüncü ülke menşeli malların serbest bölgeye girişinde ve bu malların Türkiye veya AB üyesi ülkeler dışındaki üçüncü ülkelere gönderilmesi halinde de gümrük vergisi ödenmez. Ancak serbest bölgeden Türkiye’ye veya AB üyesi ülkelere gönderilen serbest dolaşım durumunda olmayan üçüncü ülke menşeli mallar için Ortak Gümrük Tarifesinde belirtilen oran üzerinden gümrük vergisi ödenir.

6- AB ve Gümrük Birliği Kriterlerinin Gerektirdiği Serbest Dolaşım Belgelerinin Temini İmkânı: Serbest bölgeler, “Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin parçası sayıldığından, bölgelerden Türkiye veya AB menşeli ürünler ile Türkiye’de serbest dolaşım durumunda bulunan ürünlerin A.TR Belgesi düzenlenerek AB’ye gönderilmesi mümkündür. Üçüncü ülke menşeli ürünler ise Ortak Gümrük Tarifesinde belirtilen oran üzerinden Serbest Bölge Gümrük Müdürlüğüne gümrük vergisi ödenerek serbest dolaşıma geçirildikten sonra A.TR Belgesi düzenlenerek AB’ye gönderilebilir.

7- Eşitlik Prensibi: Serbest bölgede sağlanan teşvik ve avantajlardan yerli ve yabancı bütün firmalar eşit olarak yararlanır. İşleticiler ve kullanıcılar, yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek vergi dışı teşviklerden de yararlandırılabilir.

8- Zaman Kısıtlaması Bulunmaması: Mallar serbest bölgede süre sınırlaması olmaksızın kalabilir.

9- Pazar İhtiyaçlarına ve Şartlarına Göre Serbestçe Belirlenecek Ticari Faaliyet İmkânı: Gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümleri ile üretici işletmelerin talepleri hariç olmak üzere, fiyat, kalite ve standartlarla ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşlarına verilen yetkiler serbest bölgelerde uygulanmaz.

10- Gerçekçi Bir Enflasyon Muhasebesi İmkânı: Serbest bölgelerdeki faaliyetlerle ilgili her türlü ödeme dövizle yapılır.

11- Yerli ve Yabancı Tüm Pazarlara Erişim İmkânı: Serbest bölgelerden Türkiye’ye yönelik mal satışına ve serbest bölge ile diğer ülkeler arasında yapılacak ticarete kısıtlama getirilmemiştir. Serbest bölgelerden yurt içine mal satışına, tüketim malları ve riskli mallar dışında, herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir.

12- Azaltılmış Bürokratik Prosedür ve Dinamik İşletme Yönetimi: Başvuru ve faaliyet süresince her türlü bürokrasi en aza indirilmiştir. Serbest bölgeler özel sektör şirketlerince işletilmektedir.

13- Stratejik Avantaj: Serbest bölgelerimiz, AB ve Orta Doğu pazarlarının yakınında, Akdeniz, Ege ve Karadeniz’deki büyük limanlara, uluslararası havaalanlarına, karayolu ağlarına, kültür, turizm ve eğlence merkezlerine yakın yerlerde kurulmuştur.

14- Her Türlü Ticari ve Sınai Faaliyete Uygun ve Ucuz Altyapı İmkânı: Serbest bölgelerin altyapısı gelişmiş ülkelerdeki benzerleri ile aynı standarttadır.

Kaynak: Ekonomi Bakanlığı – İzmir Serbest Bölgesi

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/serbest-bolge-nedir-serbest-bolgenin-avantajlari-nelerdir/feed/ 0
2017 Yılı Ocak-Haziran Döneminde En Çok Yabancı Sermayeli Şirket Kuruluşları Hangi Faaliyetlerde Yapıldı? https://www.muhasebenews.com/2017-yili-ocak-haziran-doneminde-en-cok-yabanci-sermayeli-sirket-kuruluslari-hangi-faaliyetlerde-yapildi/ https://www.muhasebenews.com/2017-yili-ocak-haziran-doneminde-en-cok-yabanci-sermayeli-sirket-kuruluslari-hangi-faaliyetlerde-yapildi/#respond Sat, 12 Aug 2017 22:00:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=19705 1- 2017 OCAK-HAZİRAN DÖNEMİNDE EN ÇOK YABANCI SERMAYELİ ANONİM ŞİRKET KURULUŞU OLAN İLK 20 FAALİYET:
2017 Yılının ilk 6 ayında en çok yabancı sermayeli anonim şirket kuruluşu yapılan ilk faaliyetlerin başında;
1.1- İkamet amaçlı olan/olmayan binaların inşaatı 46 şirket ile ilk sırada yer alırken;
1.2- Belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalardaki toptan ticaret 23 şirket ile
1.3- Gayrimenkul acenteleri ise 16 şirket ile yer almaktadır.

2- 2017 OCAK-HAZİRAN DÖNEMİNDE EN ÇOK YABANCI SERMAYELİ LİMİTED ŞİRKET KURULUŞU OLAN İLK 20 FAALİYET:
2017 Yılının ilk 6 ayında en çok yabancı sermayeli limited şirket kuruluşu yapılan ilk faaliyetlerin başında;
2.1- Belirli bir mala tahsis edilmemiş mağazalardaki toptan ticaret 304 şirket ile ilk sırada yer alırken;
2.2- İkamet amaçlı olan/olmayan binaların inşaatı 209 şirket ile
2.3- Gayrimenkul acenteleri ise 181 şirket ile yer almaktadır.

Kaynak: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/2017-yili-ocak-haziran-doneminde-en-cok-yabanci-sermayeli-sirket-kuruluslari-hangi-faaliyetlerde-yapildi/feed/ 0