vergilemesi – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sun, 20 Feb 2022 19:00:16 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Yurt dışındaki kurumdan elde edilen ücret gelirinin vergilemesi https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-kurumdan-elde-edilen-ucret-gelirinin-vergilemesi-2/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-kurumdan-elde-edilen-ucret-gelirinin-vergilemesi-2/#respond Sun, 20 Feb 2022 19:00:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=122781
63611781-120 [95-2013/83 ]-8
Tarih:14/04/2014

T.C.

AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

63611781-120 [95-2013/83 ]-8

14/04/2014

Konu

:

Yurt dışındaki kurumdan elde edilen ücret gelirinin vergilemesihk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunan  firmaya firmanın faaliyette bulunduğu ülkede vergi kesintisi yapılmaksızın döviz cinsinden peşin olarak saatlik ücret karşılığında  (haftada 40 saat) internet üzerinden hizmet vermek üzere iş teklifi aldığınız, ödemenin çalışma saatine göre Türkiye’de bulunan banka hesabınıza  $ (dolar) olarak havale edilmek suretiyle ödeneceğini belirterek, elde edeceğiniz ücretin Türkiye’de vergiye tabi olup olmadığı hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmakta olup, konuya ilişkin görüşlerimiz aşağıda açıklanmıştır.

Ülkemizle Kanada arasında akdedilen ve 01.01.2012 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın “Bağımlı Faaliyetler”i düzenleyen 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasında;

“1. 16, 18, 19 ve 20 nci maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin bir hizmet akdi dolayısıyla elde ettiği ücret, maaş ve diğer benzeri gelirler, bu hizmet diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen söz konusu gelir bu diğer Devlette vergilendirilebilir.”
hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm uyarınca, bir Türkiye mukiminin Kanada’ya gitmeksizin Türkiye’de ifa ettiği hizmetler karşılığında elde ettiği ücretlerin yalnızca Türkiye’de vergilendirilmesi gerkmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu belirtilmiştir. Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 4 üncü maddesinde;

“Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

1.İkametgahı Türkiye’de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir.);

2. Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye’de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye’de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Yine Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 14 numaralı bendinde, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin gelir vergisinden istisna edileceği hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin olarak 147 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Kanuni ve İş Merkezi Türkiye’de Olmayan Dar Mükellefiyete Tabi İşverenlerce Hizmet Erbabına Döviz Olarak Ödenen Ücretler” başlıklı 1-c bölümünde gerekli açıklamalara yer verilmiştir.

Buna göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına ödenen ücretlere istisna uygulanabilmesi için;

1-Türkiye’de hizmet arz eden gerçek kişinin bağlı olduğu işverenin dar mükellef kurum olması, bu kurumun da Türkiye’de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunmaması,

2-Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbabı ve yapılan ödemenin de ücret niteliğinde olması,

3-Dar mükellef kurumun Türkiye’deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurtdışı kazançlarından karşılanması,

4-Ücretin döviz olarak ödenmesi,

5-Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye’deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi,

şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde,

 “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

 Aynı Kanunun 86 ncı maddesinde;

“Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

1- Tam mükellefiyette;

b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil)

            …”

hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, birinci bendinde de  hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükmüne yer verilmiş olup, 95 inci maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının gelirlerini yıllık beyanname ile bildirecekleri hüküm altına alınmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre yurt dışında mukim şirkete internet üzerinden verdiğiniz proje danışmanlık hizmeti dolayısıyla tarafınıza doğrudan doğruya yurt dışından döviz olarak ödenen ücret işveren firmanın kazanç elde etmesine danışmanlık yaparak katkı sağlandığından Gelir Vergisi Kanununun 23/14 fıkrasında yer alan istisnaya ilişkin olarak 147 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer alan şartların ihlal edildiği anlaşıldığından Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 14 numaralı bendine göre gelir vergisinden müstesna olması mümkün değildir. Bu nedenle ücret gelirinin Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesine göre yıllık beyanname ile beyan edileceği tabiidir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-kurumdan-elde-edilen-ucret-gelirinin-vergilemesi-2/feed/ 0
Yurt dışındaki kurumdan elde edilen ücret gelirinin vergilemesi https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-kurumdan-elde-edilen-ucret-gelirinin-vergilemesi/ https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-kurumdan-elde-edilen-ucret-gelirinin-vergilemesi/#respond Wed, 26 Jan 2022 16:22:42 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=121447

T.C.
AFYONKARAHİSAR VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

63611781-120 [95-2013/83 ]-8

14/04/2014

Konu

:

Yurt dışındaki kurumdan elde edilen ücret gelirinin vergilemesihk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunan  firmaya firmanın faaliyette bulunduğu ülkede vergi kesintisi yapılmaksızın döviz cinsinden peşin olarak saatlik ücret karşılığında  (haftada 40 saat) internet üzerinden hizmet vermek üzere iş teklifi aldığınız, ödemenin çalışma saatine göre Türkiye’de bulunan banka hesabınıza  $ (dolar) olarak havale edilmek suretiyle ödeneceğini belirterek, elde edeceğiniz ücretin Türkiye’de vergiye tabi olup olmadığı hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmakta olup, konuya ilişkin görüşlerimiz aşağıda açıklanmıştır.

              Ülkemizle Kanada arasında akdedilen ve 01.01.2012 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması’nın “Bağımlı Faaliyetler”i düzenleyen 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasında;

             “1. 16, 18, 19 ve 20 nci maddelerin hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukiminin bir hizmet akdi dolayısıyla elde ettiği ücret, maaş ve diğer benzeri gelirler, bu hizmet diğer Akit Devlette ifa edilmedikçe, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Hizmet diğer Devlette ifa edilirse, buradan elde edilen söz konusu gelir bu diğer Devlette vergilendirilebilir.”

               hükmüne yer verilmiştir.

              Bu hüküm uyarınca, bir Türkiye mukiminin Kanada’ya gitmeksizin Türkiye’de ifa ettiği hizmetler karşılığında elde ettiği ücretlerin yalnızca Türkiye’de vergilendirilmesi gerkmektedir.

             193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu belirtilmiştir. Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.

            Aynı Kanunun 4 üncü maddesinde;

            “Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

            1.İkametgahı Türkiye’de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir.);

            2. Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)” hükmüne yer verilmiştir.

            Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye’de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturan gerçek kişiler Türkiye’de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

            Yine Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 14 numaralı bendinde, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına, işverenin Türkiye dışında elde ettiği kazançları üzerinden döviz olarak ödediği ücretlerin gelir vergisinden istisna edileceği hüküm altına alınmıştır.

                Konuya ilişkin olarak 147 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “Kanuni ve İş Merkezi Türkiye’de Olmayan Dar Mükellefiyete Tabi İşverenlerce Hizmet Erbabına Döviz Olarak Ödenen Ücretler” başlıklı 1-c bölümünde gerekli açıklamalara yer verilmiştir.

                Buna göre, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin yanında çalışan hizmet erbabına ödenen ücretlere istisna uygulanabilmesi için;

                1-Türkiye’de hizmet arz eden gerçek kişinin bağlı olduğu işverenin dar mükellef kurum olması, bu kurumun da Türkiye’de hiçbir şekilde kazanç elde edecek şekilde faaliyette bulunmaması,

                2-Dar mükellef kurumda çalışan kişinin hizmet erbabı ve yapılan ödemenin de ücret niteliğinde olması,

                3-Dar mükellef kurumun Türkiye’deki personeline yapılacak ödemenin bu kurumun yurtdışı kazançlarından karşılanması,

                4-Ücretin döviz olarak ödenmesi,

                5-Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye’deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi,

                şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir.

               193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde,

             “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

              Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

              Aynı Kanunun 86 ncı maddesinde;

             “Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

             1- Tam mükellefiyette;

             …

            b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dahil)

            …”

            hükmüne yer verilmiştir.

              Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, birinci bendinde de  hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) Kanunun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükmüne yer verilmiş olup, 95 inci maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının gelirlerini yıllık beyanname ile bildirecekleri hüküm altına alınmıştır.

            Bu hüküm ve açıklamalara göre yurt dışında mukim şirkete internet üzerinden verdiğiniz proje danışmanlık hizmeti dolayısıyla tarafınıza doğrudan doğruya yurt dışından döviz olarak ödenen ücret işveren firmanın kazanç elde etmesine danışmanlık yaparak katkı sağlandığından Gelir Vergisi Kanununun 23/14 fıkrasında yer alan istisnaya ilişkin olarak 147 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yer alan şartların ihlal edildiği anlaşıldığından Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinin 14 numaralı bendine göre gelir vergisinden müstesna olması mümkün değildir. Bu nedenle ücret gelirinin Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesine göre yıllık beyanname ile beyan edileceği tabiidir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurt-disindaki-kurumdan-elde-edilen-ucret-gelirinin-vergilemesi/feed/ 0
Geçici il muhabirlerin satışı gelir vergisinden muaf mıdır? https://www.muhasebenews.com/gecici-il-muhabirlerin-satisi-gelir-vergisinden-muaf-midir/ https://www.muhasebenews.com/gecici-il-muhabirlerin-satisi-gelir-vergisinden-muaf-midir/#respond Sun, 19 Dec 2021 22:30:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=118622 Anonim şirket ortakları hisse senedi bastırmayıp elindeki geçici ilmühabere dayanarak satmış oldukları hisseler için gelir vergisine tabi olur mu?

Geçici İlmühaberlerin elden çıkarılması durumunda, bundan doğan kazançların vergilendirilmesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun, hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanmaktadır. 

Buna göre; geçici ilmühaberlerin edinme tarihinden itibaren ‘iki yıl içerisinde’ elden çıkarılması halinde, elde edilen kazanç, değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi olacaktır. Bu süreler geçtikten sonra (İki yıldan sonra) elden çıkarılması halinde elde edilen kazanç ise tutarı ne olursa olsun hiçbir şekilde vergiye tabi tutulmayacaktır. 

Maliye Bakanlığı’nın 232 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği (23.03.2000 Tarih ve 23998 sayılı Resmi Gazete) ile yaptığı açıklamaya göre; geçici ilmühaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde; Gelir Vergisi Kanunu’nun, hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

232 SERİ NO’LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

Resmi Gazete Tarihi: 23/03/2000

Resmi Gazete No: 23998

1999-2002 yılları arasında hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan gelirlerin vergilendirilmesine ilişkin açıklamalar bu Tebliğin konusunu oluşturmaktadır.

1-Hisse Senetlerinin Elden Çıkarılmasından Doğan Kazançların Vergilendirilmesi

Gerçek kişilerin sahibi oldukları hisse senetlerini, 1.1.1999 _ 31.12.2002 tarihleri arasında elden çıkarmaları dolayısıyla elde ettikleri kazançların vergilendirilmesinde 4444 sayılı Kanunla Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 56 ncı maddede yer alan hükümler uygulanacaktır.

Sözkonusu maddede genel olarak değer artış kazançlarının diğer kazanç ve irat olarak vergiye tabi gelire dahil edileceği belirtilmiş ve ivazsız olarak iktisap edilenler hariç olmak üzere hisse senetlerinin iktisap tarihinden itibaren üç ay içinde veya iktisaptan evvel elden çıkartılmasından sağlanan kazançların değer artış kazancı olduğu hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm uyarınca;

– İvazsız olarak iktisap edilen,

– İktisap tarihinden itibaren üç aydan fazla bir süreyle elde tutulan,

hisse senetlerinin, 1.1.1999_31.12.2002 tarihleri arasında elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar vergiye tabi olmayacaktır.

Bir ivaz karşılığında iktisap edilen hisse senetlerinin iktisap tarihinden itibaren üç ay içerisinde elden çıkarılmasından sağlanan kazançlar ise diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilecektir.

Daha önce de belirtildiği üzere, bu düzenleme gerçek kişilerin sahibi oldukları hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazançların vergilendirilmesine yöneliktir. Dolayısıyla, ticari işletmelere dahil hisse senetlerinin elden çıkarılmasından elde edilen kazançların ticari kazanç hükümlerine göre tespit ve beyanı gerekmektedir.

Diğer yandan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancı olarak vergilendirilmesinde yıl içinde yapılan işlem sayısının birden fazla olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Bununla birlikte ticari bir organizasyonu gerektirecek nitelikte alım-satım işlemlerinin yapılması halinde elde edilecek kazançların ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

2- Hisse Senetlerinin İktisap Tarihi

Hisse senetlerinin üç ay süreyle elde tutulduktan sonra satılması halinde doğan değer artış kazancının vergilendirilmeyecek olması hisse senedinin iktisap tarihinin bilinmesini önemli kılmaktadır. Bu nedenle, hisse senedi alım satımı yapanların vergisel yükümlülüklerini tam olarak yerine getirebilmeleri açısından hisse senetlerinin iktisap tarihini izlemeleri gerekmektedir.

Genel olarak hisse senedi üzerinde tasarruf hakkına sahip olunan tarihin iktisap tarihi olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bununla birlikte gerçek kişi ortakların şirketin sermaye artırımına gitmesi dolayısıyla sahip oldukları hisse senetlerinin ve aynı hisse senedinden değişik tarihlerde alım yapıldıktan sonra bunların bir kısmının elden çıkarılması halinde elden çıkarılan hisse senetlerinin iktisap tarihinin belirlenmesi farklılık göstermektedir.

2.1- Sermaye Artırımları Dolayısıyla Sahip Olunan Hisse Senetlerinin İktisap Tarihi

Hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, sermaye ve kar yedeklerinin sermayeye eklenmesi dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak, daha önceden sahip olunan hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacaktır.

Örnek: Bay (A)3.2.1999 tarihinde (B) A.Ş.’nin hisse senetlerinden 1.000 adet satın almıştır. (B) A.Ş. 9.3.1999 tarihinde tamamı sermaye yedeklerinden karşılanmak üzere sermayesini % 50 oranında artırmıştır. Bu işlem sonucunda Bay (A) 500 adet hisse senedi almıştır. Sözkonusu 500 adet hisse senedinin iktisap tarihi olarak 3.2.1999 tarihi esas alınacaktır.

Şirketler tarafından sermaye artırımına gidildiği durumlarda, ortaklar rüçhan haklarını kullanmak suretiyle artırılan sermayeyi temsil eden hisse senetlerini almaktadırlar. Hisse senedi sahipleri tarafından rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibari değerleri ödenerek sahip olunan hisse senetleri yönünden de iktisap tarihi olarak sahip olunan eski hisse senetlerinin iktisap tarihi esas alınacaktır. Ortakların rüçhan haklarını sınırlamak suretiyle sermaye artırımını temsil eden hisse senetlerinin satılması durumunda ise yeni bir alım işleminin gerçekleştiği kabul edilecektir.

2.2- Aynı Hisse Senedinden Yıl İçinde Birden Fazla Alım Yapılması Halinde Satılan Hisse Senedinin İktisap Tarihinin Belirlenmesi

Belirli bir şirketin hisse senedinden değişik tarihlerde alımlar yapıldıktan sonra, alınan hisse senetlerinin bir kısmının elden çıkarılması halinde mükellefler elden çıkarılan hisse senetlerinin hangi işlem ile alındığı konusunda serbestçe karar verebilecektir. 

3- Hisse Senetlerinin Elden Çıkarılmasından Doğan Kazancın Tespiti

Hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların tespitinde uygulanacak hükümlere Gelir Vergisi Kanununun geçici 56 ncı maddesinin safi değer artışını düzenleyen (F) bölümünde yer verilmiştir.

Buna göre, genel olarak değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunacaktır.

Hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların tespitinde aşağıda belirtilen hususların dikkate alınması gerekmektedir.

3.1- Değer Artış Kazancının Tespitinde Esas Alınacak Maliyet Bedeli

Hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazancın tespitinde, satış bedelinden elden çıkarılan hisse senetlerinin maliyet bedelinin düşülmesi gerekmektedir. Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamı olarak tanımlanmıştır.

3.2- İktisap Bedelinin Tevsik Edilememesi

Hisse senetlerinin iktisap bedelinin tevsik edilememesi halinde, iktisap tarihindeki rayiç bedel iktisap bedeli olarak kabul edilecektir.

Vergi Usul Kanununun mükerrer 266 ncı maddesi uyarınca rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım satım değeri olarak tanımlanmıştır.

3.3- Hisse Senetlerinin Maliyet Bedelinin Endekslenmesi

Gelir Vergisi Kanununun geçici 56 ncı maddesi hükmü uyarınca hisse senetlerinin maliyet (iktisap) bedeli, hisse senedinin elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilecektir. Dolayısıyla, kazancın tespitinde satış bedelinden maliyet bedelinin endekslenmesi sonucu bulunan tutarın düşülmesi gerekmektedir.

Örnek: Bay (A) 5.7.1999 tarihinde (B) A.Ş hisse senetlerinden 10.000 adet satın almıştır. Hisse senetlerinin birim maliyet bedeli 5.000 TL’dır. Bay (A) sözkonusu hisse senetlerini 29.9.1999 tarihinde satmıştır. 

Bu durumda elden çıkarılan hisse senetlerinin maliyet bedeli 7 ve 8 inci aylardaki toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilecektir. Sekizinci ay sonu itibariyle toptan eşya fiyat endeksi 1.606,8 altıncı ay sonu itibariyle 1.496,5 tir. Buna göre elden çıkarılan hisse senetlerinin endekslenmiş maliyet bedeli [(1606,8 x 5.000)/1.496,5=) 5.368,5 TL olarak dikkate alınacaktır. (Maliyetin endekslenmesi uygulamasında kullanılabilecek toptan eşya fiyat endeksi aşağıda yer almaktadır.)

DİE Toptan Eşya Fiyat Endeksi (1994=100) (Aylık)

Dönem Endeks
Eylül 1998 1.101,2
Ekim 1998 1.146,8
Kasım 1998 1.185,7
Aralık 1998 1.215,1
Ocak 1999 1.258,6
Şubat 1999 1.301,0
Mart 1999 1.352,9
Nisan 1999 1.424,4
Mayıs 1999 1.469,9
Haziran 1999 1.496,5
Temmuz 1999 1.556,0
Ağustos 1999 1.606,8
Eylül 1999 1.700,8
Ekim 1999 1.780,1
Kasım 1999 1.852,7
Aralık 1999 1.979,5

Bununla birlikte, hisse senetlerinin elden çıkarılması halinde kazancın, yıl içinde elde edilen toplam gelirden, Gelir Vergisi Kanununun 76 ncı maddesinde belirtilen indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmın düşülmesi suretiyle hesaplanabilmesine de imkan tanınmıştır. Kazancın tespitinde bu yöntemin kullanılmasının tercih edilmesi halinde ayrıca iktisap bedeli için endeksleme yapılmayacaktır. Konuya ilişkin açıklama Tebliğin 3.7 bölümünde yer almaktadır.

3.4- 1.1.1999 Tarihinden Önce İktisap Edilen ve Menkul Kıymetler Borsasında İşlem Gören Hisse Senetlerinin Maliyet Bedeli

Gelir Vergisi Kanununun geçici 56 ncı maddesi hükmü uyarınca, 1.1.1999 tarihinden önce iktisap edilen ve menkul kıymetler borsasında işlem gören hisse senetlerinin, 1.1.1999 tarihinden sonra elden çıkarılması halinde bunların maliyet bedeli olarak, 1998 yılının son işlem gününde borsada oluşan ortalama fiyatı esas alınabilecektir. Bu durumda iktisap tarihi ile 31.12.1998 tarihi arasında geçen süre için endeksleme yapılması mümkün olmayacaktır.

3.5- Sermaye Artırımları Dolayısıyla Sahip Olunan Hisse Senetlerinin Maliyet Bedeli

Şirketlerin sermaye yedekleri ile sermaye artırımında bulunmaları halinde, bu işlem sonrasında gerek önceden sahip olunan gerekse sermaye artırımı dolayısıyla alınan hisse senetlerinin maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedelinin, sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle tespit edilecektir.

Örnek: Bay (A) 3.2.1999 tarihinde 1.000 adet (B) A.Ş.’nin hisse senedini toplam 45.000.000 TL bedel ödemek suretiyle satın almıştır. (B) A.Ş. 9.3.1999 tarihinde tamamı sermaye yedeklerinden karşılanmak suretiyle %50 oranında sermaye artırımına gitmiştir. Bay (A) ‘ya bu işlem dolayısıyla 500 adet hisse senedi verilmiştir.

Bu durumda Bay (A)’nın sermaye artırımı sonrasında sahip olduğu her bir hisse senedinin maliyet bedeli ödenen 45.000.000 TL bedelin toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle (45.000.000:1.500=) 30.000 TL olarak belirlenecektir.

Kar yedekleri kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması halinde, bu işlem dolayısıyla sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeli ile yeni alınan hisse senetlerinin itibari değerleri toplamının sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır.

Örnek: Bay (A) 3.2.1999 tarihinde nominal bedeli 1.000 TL olan (B) A.Ş. hisse senetlerinden 15.000.0000 TL bedel ödemek suretiyle 1.000 adet almıştır. (B) A.Ş. 19.2.1999 tarihinde tamamı kar yedeklerinden karşılanmak üzere %50 oranında sermaye artırımına gitmiştir. Bay (A)’ya bu işlem dolayısıyla 500 adet hisse senedi verilmiştir. 

Sermaye artırımından sonra Bay (A)’nın sahip olduğu her bir hisse senedinin maliyet bedeli, 1.000 adet hisse senedi alımında ödenen 15.000.000 TL ile sermaye artırımı dolayısıyla alınan hisse senetlerinin itibari değerinin [(500×1000=)500.000 TL] toplamının toplam hisse senedi sayısına [(1.000+500)=1.500] bölünmesi suretiyle [(15.000.000+500.000)/ 1.500=] 10.333 TL olarak belirlenecektir.

Şirketler tarafından nakit olarak sermaye artırımına gidildiği durumlarda, hisse senedi sahipleri tarafından rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle itibari değerleri ödenerek sahip olunan hisse senetleri yönünden de maliyet bedeli, daha önce sahip olunan hisse senetlerinin maliyet bedeli ile yeni alınan hisse senetleri için ödenen bedelin toplamının sermaye artırımı sonrasında sahip olunan toplam hisse senedi sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır.

3.6-Hisse Senetlerinin Elden Çıkarılmasından Doğan Zararların Mahsubu

Hisse senetlerinin iktisap tarihinden itibaren üç ay içinde elden çıkarılması ve bu işlem sonucunda bir zarar doğması halinde, bu zarar aynı takvim yılı içerisinde elden çıkarılan menkul kıymetlerden elde edilen kazançlardan mahsup edilebilecektir.

Doğan zararın, diğer menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazançlara mahsup edilemeyen kısmının, Gelir Vergisi Kanununun 88 inci maddesi hükmü uyarınca diğer faaliyet veya işlemlerden elde edilen kazançlara mahsup edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Tebliğin birinci bölümünde açıklandığı üzere, iktisap tarihinden itibaren 3 aydan fazla elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar vergiye tabi olmayacaktır. Dolayısıyla, iktisap tarihinden itibaren 3 aydan fazla elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan zararların diğer kazançlara mahsubu mümkün bulunmamaktadır.

3.7-İndirim Oranı Uygulanmak Suretiyle Kazancın Tespiti

Daha öncede belirtildiği üzere, menkul kıymetlerin elden çıkarılması halinde kazanç, yıl içinde elde edilen toplam gelirden Gelir Vergisi Kanununun 76 ncı maddesinde belirtilen indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmın düşülmesi suretiyle hesaplanabilecektir. Bilindiği üzere 1999 takvim yılı için indirim oranı %45,9 olarak hesaplanarak açıklanmıştır.

Elde edilen kazancın indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmını düşmek suretiyle belirlemeyi tercih edenler, menkul kıymetlerin iktisap bedelinin endekslenmesi uygulamasından yararlanamayacaklardır.

Elden çıkarılan hisse senetlerinin bir kısmından kazanç elde edilmesi, diğer bir kısmından ise zarar edilmesi halinde, öncelikle kazanç tutarından zarar tutarı mahsup edilerek toplam gelir bulunacak bu tutara indirim oranı uygulanacaktır.

3.8-Kazancın Tespitinde Dikkate Alınacak Giderler

Hisse senetlerinin elden çıkarılması halinde doğan kazancın tespitinde satış bedelinden elden çıkarılan hisse senetlerinin maliyet bedelinin yanı sıra elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcı tarafından yüklenilen giderler de indirim konusu yapılabilecektir.

Hisse senetlerinin elden çıkarılmasından sağlanan kazancın tespitinde, kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

4- Beyan Edilecek Kazancın Tespitinde Dikkate Alınacak İstisna Tutarı

Gelir Vergisi Kanununun geçici 56 ncı maddesi hükmü ile menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan değer artış kazançlarının 3.500.000.000 TL tutarındaki kısmı vergiden istisna edilmiştir.

Dolayısıyla hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan ve Tebliğin üçüncü bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde belirlenen kazançtan (varsa diğer menkul kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazançlar dahil) 3.500.000.000 liralık istisna düşülecek ve kalan tutar beyan edilecektir.

5- Geçici İlmühaberler

Bilindiği üzere geçici ilmühaberler anonim şirketler tarafından hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla çıkartılan menkul kıymetlerdir. Sahiplerine genel kurul toplantılarına katılmak, oy kullanmak, kar payı almak gibi pay sahipliği haklarını kazandıran ilmühaberler, ilgili anonim şirketçe hisse senetleri düzenlenip ortaklara teslim edildiği anda geçerliliğini kaybetmektedir.

Dolayısıyla ilmühaberlerin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde, Gelir Vergisi Kanununun hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesine ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Buna göre, ilmühaberlerin; iktisap tarihinden itibaren üç ay içerisinde elden çıkarılması halinde elde edilen kazanç değer artış kazancı olarak gelir vergisine tabi olacak, iktisap tarihinden itibaren üç aylık sürenin geçmesinden sonra elden çıkarılması halinde ise elde edilen kazanç gelir vergisine tabi olmayacaktır. Ayrıca, ilmühaberlerin hisse senetleri ile değiştirilmesi dolayısıyla alınan hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak ilmühaberlerin elde edildiği tarih dikkate alınacaktır.

Tebliğ olunur. 


Kaynak: ismmmo,GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gecici-il-muhabirlerin-satisi-gelir-vergisinden-muaf-midir/feed/ 0
Yurtiçindeki ve yurtdışındaki yabancı gerçek kişilerden alınan hizmetlerin vergilendirilmesi ve belge düzeni https://www.muhasebenews.com/yurticindeki-ve-yurtdisindaki-yabanci-gercek-kisilerden-alinan-hizmetlerin-vergilendirilmesi-ve-belge-duzeni/ https://www.muhasebenews.com/yurticindeki-ve-yurtdisindaki-yabanci-gercek-kisilerden-alinan-hizmetlerin-vergilendirilmesi-ve-belge-duzeni/#respond Sat, 03 Apr 2021 08:39:51 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=107030 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

27575268-105[227-2016-353]-94606

16.03.2021

Konu

:

Yurtiçindeki ve yurtdışındaki yabancı gerçek kişilerden alınan hizmetlerin vergilendirilmesi ve belge düzeni

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olan Şirketinizin Libya Cumhuriyeti Ankara Büyükelçiliğine Türkiye’deki hastanelerden aldığı sağlık hizmetlerine ilişkin olarak tıbbî ve finansal yönden denetim hizmeti ve Türkiye’de tedavi olacak Libya vatandaşlarının ülkemize getirtilmesi ve tedavi ettirilmesi ile ilgili organizasyon hizmeti verdiği, bu hizmetleri yürütürken yurtdışında yabancı gerçek kişilerden ve yurtiçinde Türkiye’de oturma izni olan yabancı uyruklu gerçek kişilerden hizmet alındığı ve hizmet alınan bu kişilerin ücretlerinin Türkiye’de açılacak banka hesaplarına yatırılacağı belirtilerek, söz konusu hizmetlere ilişkin ödemelerin ne tür belge ile tevsik edileceği, gelir stopajı ve diğer yükümlülüklerinizin ne şekilde yerine getirileceği hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

I- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup, Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde de Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun ”Türkiye’de yerleşme” başlıklı 4 üncü maddesinde;

”Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

1. İkametgahı Türkiye’de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19’uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir);

2. Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.) ” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümlere göre, ikametgahı Türkiye’de bulunan veya bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturan ve Kanunun 5 inci maddesinde yer alan yerleşme sayılmayan haller kapsamında olmayan gerçek kişiler Türkiye’de yerleşmiş sayılacaklarından, elde ettikleri gelirlerin tam mükellefiyet esasına göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

Anılan Kanunun 6 ncı maddesinde, Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirileceği hüküm altına alınmış olup, 7 nci maddesinde de dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye’de elde edilme şartı ücretlerde, hizmetin Türkiye’de ifa edilmiş veya edilmekte olması veya Türkiye’de değerlendirilmesine bağlanmıştır.

Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde; “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinde; birinci fıkrada sayılan kişi, kurum ve kuruluşların aynı maddede bentler halinde sayılan ödemeler üzerinden istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup; anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre;  tedavi olmak amacıyla Türkiye’ye gelecek olan Libya vatandaşları ile ilgili bilgi alınması, gerekli yazışmaların yapılması, seyahat organizasyonlarının yapılarak Türkiye’ye gönderilmesi, Türkiye’ye gelen hastaların sağlık tesislerine yerleştirilmesi ve tedavileri süresince iletişimlerinin sağlanması ile Türkiye’deki tedavi sürecinde, hizmet alınan sağlık kuruluşu, hasta, hastalık, tedavi süresi, içeriği ve sonucu hakkında arşiv çalışmalarının yapılması ile raporlama, sağlık kuruluşları tarafından kesilen faturaların alınan hizmete uygunluğu, kontrolü ve raporlanması hizmetlerini sunan kişilerin, şirketinize bağlı, şirketinizin emir ve talimatları doğrultusunda çalışıyor olmaları nedeniyle ücret kapsamında değerlendirilmesi; Libya ile Türkiye Cumhuriyeti arasında çifte vergilemeyi önleme anlaşmasının bulunmaması nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 94 maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre tevkifata tabi tutulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, hizmet satın alınan gerçek kişilerin Libya’da yerleşik Libya vatandaşı, Türkiye’de ikamet eden veya bir takvim yılında devamlı olarak altı aydan fazla Türkiye’de oturan Libya vatandaşı olması şirketinizin yaptığı ödemelerden yapacağı tevkifat açısından bir fark yaratmamaktadır.

II-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 238 inci maddesinde; işverenlerin her ay ödedikleri ücretler için ücret bordrosu tutmaya mecbur oldukları hükmedilmiştir.

Diğer taraftan, 253 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Yurt Dışında Faaliyette Bulunan Mükelleflere Yaptırılan İş ve Hizmetler Karşılığında Alınan Belgelerle İlgili İşlemler” başlıklı B Bölümünde, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan, iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri defter kayıtlarında gider olarak göstermelerine ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

Bu durumda, hizmet alımı yapılan yurt içindeki ve yurt dışındaki gerçek kişilere yapılan ücret kapsamındaki ödemelere ilişkin olarak şirketinizce ücret bordrosu düzenlenmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yurticindeki-ve-yurtdisindaki-yabanci-gercek-kisilerden-alinan-hizmetlerin-vergilendirilmesi-ve-belge-duzeni/feed/ 0
ABD’den aldığım dul emekli maaşı için Türkiye’de vergi ödeyecek miyim? https://www.muhasebenews.com/abdden-aldigim-dul-emekli-maasi-icin-turkiyede-vergi-odeyecek-miyim/ Sat, 06 Mar 2021 00:19:20 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=103066 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-120[61-19/7]-E.309136

16.11.2020

Konu

:

ABD’den alınan emekli maaşının vergilendirilmesi hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ABD’den eşinizin emekli maaşını dul maaşı olarak aldığınız ve ABD Hükümetinin bu maaşı vergilendirdiği belirtilerek; söz konusu maaş dolayısıyla Türkiye’de vergi ödenip ödenmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

01.01.1998 tarihinden itibaren uygulanmakta olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının “Emekli Maaşları ve Düzenli Ödemeler” başlıklı 18 inci maddesinde;

“1. 19 uncu Maddenin (Kamu Görevleri) 2 nci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, bir Akit Devlet mukimine geçmiş çalışmalarının karşılığında dönemsel veya toplu olarak ödenen emekli maaşları ve sağlanan diğer benzeri gelirler, yalnızca bu Devlette vergilendirilebilecektir.

2.1 inci fıkra hükümlerine bakılmaksızın, bir Akit Devletin sosyal güvenlik mevzuatı veya benzeri mevzuat hükümlerine göre diğer Akit Devletin bir mukimine veya Birleşik Devletlerin bir vatandaşına yaptığı ödemeler, yalnızca İlk bahsedilen Devlette vergilendirilebilecektir.

…”

hükmü yer almaktadır.

Buna göre, eşinizden dolayı elde ettiğiniz söz konusu ödemelerin Amerika Birleşik Devletleri sosyal güvenlik mevzuatı veya benzeri mevzuat hükümlerine göre yapılması halinde Anlaşmanın 18 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, yalnızca Amerika Birleşik Devletlerinde vergilendirilecektir. Ancak, söz konusu ödemelerin sosyal güvenlik mevzuatı veya benzeri mevzuat hükümleri haricinde yapılması durumunda Anlaşmanın 18 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince elde ettiğiniz gelirleri vergileme hakkı Türkiye’ye ait olacak ve vergilendirmede iç mevzuat hükümleri dikkate alınacaktır.

İç mevzuat hükümlerinin uygulanacağı durumda;

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesiyle gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tabi tutulmuş olup, gelirin bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu belirtilmiştir. Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ise Türkiye’de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden tam mükellefiyet esasında vergilendirileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 4 üncü maddesinde;

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır:

1. İkametgahı Türkiye’de bulunanlar (İkametgah, Kanunu Medeninin 19 uncu ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir.);

2. Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak altı aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez.)” hükmüne yer verilmiştir.

23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (13) numaralı bendinde, yabancı ülkelerde bulunan sosyal güvenlik kurumları tarafından ödenen emekli, malûliyet, dul ve yetim aylıklarının, 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde ise yabancı ülkelerde bulunan sosyal güvenlik kurumları tarafından ödenen emekli, dul, yetim ve evlenme ikramiyeleri veya iade olunan mevduat, sürelerini doldurmamış bulunanlarla, dul ve yetimlerine toptan ödenen tazminat ve yardımların gelir vergisinden müstesna olacağı hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, aynı Kanunun 95 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ücretlerini yabancı bir memleketteki işverenden doğrudan doğruya alan hizmet erbabının ücretleri hakkında tevkif usulünün cari olmayacağı ile bu kişilerin gelirlerini yıllık beyanname ile bildirecekleri belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, söz konusu emeklilik gelirinizin Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan sosyal güvenlik kurumlarından elde ediliyor olması halinde, bu gelirleriniz Türkiye’de gelir vergisinden istisna edilecek olup, bu gelirleriniz için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi söz konusu olmayacaktır.

Ancak, söz konusu emeklilik gelirinizin Amerika Birleşik Devletlerinde bulunan Sosyal Güvenlik Kurumları haricinde özel emeklilik sigorta kuruluşlarından elde ediliyor olması halinde ise, bu gelirlerinizin tevkif suretiyle vergilendirilmemiş ücret geliri olarak Gelir Vergisi Kanununun 95 inci maddesine göre yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerektiği tabiidir.


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
Şehit Yakınları ile Vazife Malulü Kira Yardımının Vergilemesi https://www.muhasebenews.com/sehit-yakinlari-ile-vazife-malulu-kira-yardiminin-vergilemesi/ https://www.muhasebenews.com/sehit-yakinlari-ile-vazife-malulu-kira-yardiminin-vergilemesi/#respond Tue, 26 Jan 2021 08:16:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=102534

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ZONGULDAK VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı : 84695066-120-25 22.08.2017 Konu : Şehit Yakınları ile Vazife Malulü Kira Yardımı

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin tetkikinden, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi hükmü gereğince, … adresinde bulunan konutun, …tarafından şehit yakını …’e kiraya verildiği ve kira ödemesinin Müdürlüğünüzce, …’a yapıldığının tespit edildiği belirtilerek, şehit personelin hak sahibi yakınları ile vazife malulü personelin ikametgâh olarak kullanacakları konutlara ilişkin kira bedelinin karşılanması amacıyla, konut sahibine, Müdürlüğünüzce ödenecek olan kira bedelleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde; maddede bentler halinde belirtilen mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.

            Anılan Kanunun, 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş, söz konusu fıkranın (5/a) bendinde de, Kanunun 70 inci maddesinde yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığında yapılan ödemeler için tevkifat oranı % 20 olarak belirlenmiştir.

            Bu hükümlere göre; kira ödemesinden vergi tevkifatı yapılabilmesi için ödemenin, adı geçen Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişi ve kurumlarca yapılması, söz konusu kişi ve kurumlarca, gayrimenkulü kiralanan gerçek kişiye yapılan kira ödemesinin de, mal sahibi yönünden gayrimenkul sermaye iradı niteliğinde bir gelir olması gerekmektedir. Ancak, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince, terörle mücadele sırasında terör eylemlerine muhatap olarak malul olanların kendileri ile ölenlerin, aylığa müstahak dul ve yetimlerinin isteği halinde, ikametgah olarak kullanacakları konutlara ilişkin olarak devlet tarafından, hak sahipleri adına, gayrimenkul sahibi üçüncü kişilere ödenen kira bedelleri, hak sahipleri yönünden, gelir vergisi tevkifatı yapılmasını gerektirmeyen yardım niteliğine haiz ödemelerdir. Bu nedenle, söz konusu kira yardımı üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması gerekmektedir.

            Öte yandan; Müdürlüğünüzce, gayrimenkul sahibi …’a ödenecek kira bedellerinin, adı geçen tarafından, Gelir Vergisi Kanununun 85 ve 86 ncı maddeleri uyarınca beyan edilmesi gerekeceği tabiidir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sehit-yakinlari-ile-vazife-malulu-kira-yardiminin-vergilemesi/feed/ 0
Konsorsiyum halindeki inşaat işlerinde tevkifat uygulaması nasıl olur? https://www.muhasebenews.com/konsorsiyum-halindeki-insaat-islerinde-tevkifat-uygulamasi-nasil-olur/ https://www.muhasebenews.com/konsorsiyum-halindeki-insaat-islerinde-tevkifat-uygulamasi-nasil-olur/#respond Thu, 13 Aug 2020 13:45:02 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=90350 Konsorsiyum halinde kurulan ortaklıkları oluşturan kurumlardan tevkifat yapılacak mıdır?

Birden fazla takvim yılına yaygın  inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak  yapılan hakediş ödemelerinden %3 oranında tevkifat yapılmaktadır.

Konsorsiyum olarak hareket eden  firmalarca yapımı taahhüt edilen yıllara sari inşaat ve onarım işlerinde  (makine, teçhizat ve taşıt temini dahil);

– Firmalar arasındaki konsorsiyum  anlaşmasında, “”konsorsiyum”” tanımı için gerekli olan şartların yer almış  olması,

– İdare ile konsorsiyum arasında  yapılan sözleşmede işin tamamının alt aşamada kısımlara ayrılabilmesi ve her  bir kısım için ödenecek bedelin belirlenmesi,

– Yurt dışından makine, teçhizat  ve taşıt teminini içeren sözleşmelerde, temin işinin doğrudan yurt dışındaki  ana merkez tarafından ve Türkiye’deki işyerinin hiçbir katkısı olmaksızın  gerçekleştirilmiş olması, halinde ihale edilen iş için yapılan ödemeler,  vergi kesintisi açısından konsorsiyum üyesi firmaların taahhüt ettikleri işle  sınırlı olmak üzere ayrı ayrı değerlendirilecektir.

Bu şekilde ihalesi yapılan inşaat  işlerinde, taahhüt edilen iş, bütünü itibarıyla alt aşamalara ayrılacak ve  birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerine ilişkin kısmı için  vergi kesintisi yapılacaktır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/konsorsiyum-halindeki-insaat-islerinde-tevkifat-uygulamasi-nasil-olur/feed/ 0
Şirketlerin adi ortaklıklardan elde ettiği kazançlar hangi kurumda vergilenecektir? https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-adi-ortakliklardan-elde-ettigi-kazanclar-hangi-kurumda-vergilenecektir/ https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-adi-ortakliklardan-elde-ettigi-kazanclar-hangi-kurumda-vergilenecektir/#respond Thu, 13 Aug 2020 12:45:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=90348 Kurumların adi ortaklıklardan elde ettikleri kazançlar ne şekilde değerlendirilir?

Adi ortaklıklar Borçlar Kanununun 620 – 645’inci maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan Kanunun 620’nci maddesinde adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşme olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. İki veya daha fazla kurumlar vergisi mükellefinin, adi ortaklık kurmak suretiyle faaliyet göstermeleri halinde, ortaklıktan elde ettikleri kârlar, hisseleri oranında şirketlerin kurum kazancına dâhil edilerek vergilendirilecektir.

Dar mükellef kurumların inşaat taahhüt işi yapan adi ortaklıklara girmeleri halinde ise, söz konusu adi ortaklık, dar mükellef kurumların işyeri sayılacak ve ticari kazanç hükümlerine göre vergileme yapılacaktır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sirketlerin-adi-ortakliklardan-elde-ettigi-kazanclar-hangi-kurumda-vergilenecektir/feed/ 0
Yabancılar Eurobond faiz geliri için vergi ödeyecek mi? https://www.muhasebenews.com/eurobond-faiz-geliri-elde-eden-dar-mukelleflerin-bu-geliri-nasil-vergilendirilmelidir/ https://www.muhasebenews.com/eurobond-faiz-geliri-elde-eden-dar-mukelleflerin-bu-geliri-nasil-vergilendirilmelidir/#respond Thu, 05 Sep 2019 10:00:29 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=66347 Eurobond faiz geliri elde eden dar mükelleflerin bu geliri nasıl vergilendirilmelidir?

Dar mükellef gerçek kişilerce Eurobondlardan elde edilen faiz gelirleri, Türkiye’de tevkif suretiyle vergilendirilmiş kabul edildiğinden, bu kıymetlerden elde edilen faiz gelirleri tutarı ne olursa olsun beyan edilmeyeceği gibi, diğer gelirlerin beyanı halinde de beyannameye dâhil edilmeyecektir.

 

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/eurobond-faiz-geliri-elde-eden-dar-mukelleflerin-bu-geliri-nasil-vergilendirilmelidir/feed/ 0
Yönetim Kurulu üyesi olan avukata ödenen huzur hakkı yıllık gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek mi? https://www.muhasebenews.com/yonetim-kurulu-uyesi-olan-avukata-odenen-huzur-hakki-yillik-gelir-vergisi-beyannamesinde-bildirilecek-mi/ https://www.muhasebenews.com/yonetim-kurulu-uyesi-olan-avukata-odenen-huzur-hakki-yillik-gelir-vergisi-beyannamesinde-bildirilecek-mi/#respond Tue, 05 Feb 2019 13:45:49 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=44661 Gelir vergisi mükellefi avukat ayrıca yönetim kurulu üyesi olduğu için huzur hakkı ödemesi aldı. Vergisel boyutu nedir?

 

Huzur hakkı GVK 61. maddeye göre ÜCRETTİR.  Ücret olarak bordro ile ödeme yapılır.

Avukat başka bir işverenden ücret almıyorsa alınan huzur hakkı yıllık beyannameye dahil edilmez. Bir den fazla işverenden ücret alıyorsa GVK 86. maddedeki koşullara göre beyan edilir veya edilmez.

 

 

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

A.Ş. yönetim kurulu başkanı Bağ-kur emeklisine huzur hakkı ödenebilir mi?

 

Huzur hakkı “Ba” formunda bildirilir mi?

 

Yabancı uyruklu genel müdüre verilecek huzur hakkından vergi kesilir mi?

 

Dernek Yönetim Kuruluna Yapılacak Huzur Hakkı Ödemeleri Ücret Sayılır mı?

 

Kooperatiflerin kuruluş ve anasözleşme değişiklik işlemleri ile kurucu ortak sayıları ve çalışma bölgelerinin belirlenmesi hakkında tebliğ

 

 

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/yonetim-kurulu-uyesi-olan-avukata-odenen-huzur-hakki-yillik-gelir-vergisi-beyannamesinde-bildirilecek-mi/feed/ 0