v – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Wed, 16 Aug 2023 07:14:47 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Cep Telefonu Numaranızı E-Devlet Üzerinden SGK Sistemine Kayıt Etmeniz Faydalı Olacaktır https://www.muhasebenews.com/cep-telefonu-numaranizi-e-devlet-uzerinden-sgk-sistemine-kayit-etmeniz-faydali-olacaktir/ https://www.muhasebenews.com/cep-telefonu-numaranizi-e-devlet-uzerinden-sgk-sistemine-kayit-etmeniz-faydali-olacaktir/#respond Wed, 16 Aug 2023 07:14:47 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=145464 Eğer cep telefonu (GSM) numaranız halen SGK’nın sisteminde kayıtlı değilse, sizinle ilgili birçok konuda SGK’dan SMS yoluyla ücretsiz bilgilendirme mesajı alabilmek için mutlaka kaydettirin.

Cep telefonu numarasını SGK’nın sistemine kaydettirmek yasal bir zorunluluk değil, sadece işverenler için e-posta adreslerini SGK’ya bildirme konusunda zorunluluk vardır.

Ancak cep telefonu numaranızın SGK’nın sisteminde kayıtlı olması, SGK’nın sizi aşağıda belirtilen konularda mesaj yoluyla bilgilendirmesini sağlayacaktır.

SGK SMS BİLGİ SİSTEMİ NEDİR ?

SGK hizmetlerini zaman kaybetmeksizin yerine getirmek, vatandaşın mağdur olmasını engellemek, sosyal güvenlik sisteminin işleyişini ve güvenilirliğini, doğruluğunu en üst düzeyde sağlamak ve Kurumun vatandaşa verdiği hizmet sonuçlarının bildirimini kolay ve çabuklaştırmak için geliştirilen bilişim sistemi olup SMS yoluyla ilgililerin cep telefonlarına hizmet sonuçlarının bildirilmesi işlemidir.

SİSTEMİN AMACI

  • Sosyal güvenlik sisteminin işleyişini ve güvenilirliğini, doğruluğunu en üst düzeyde sağlamak.
  • Şeffaf bir hizmet anlayışı ile vatandaş odaklı hizmet sunumunu sağlamak.
  • Bilgi edinme hakkının, bürokrasi olmaksızın etkin şekilde kullanımını sağlamak.
  • Hizmetlerin çabuklaştırılması, zaman ve iş gücü kayıplarının önlenmesi ve vatandaş memnuniyetinin arttırılmasını sağlamak.
  • Bilgilere her an her yerden ulaşılabilmesi sağlamak.
  • Kurumun yürüttüğü faaliyetlerde otokontrolü sağlanmak.
  • Tebligat zorunluluğu bulunmayan yazışmalarda posta giderlerinin azaltılmasını sağlamak.

SİSTEM AŞAĞIDA BELİRTİLEN KONULARDA BİLGİLENDİRME YAPMAKTADIR

Sosyal Güvenlik Kurumu, SMS Bilgilendirme Sisteminde cep telefonu kaydı olan vatandaşlara sigortalılıkları (Sigortalı, İşveren, Emekli, Hak Sahibi) kapsamında SMS ile ücretsiz bilgilendirme yapılmaktadır.

Sosyal Güvenlik Kurumu SMS Bilgilendirme Sistemi ile;

  • Hekiminiz Tarafından Yazılan e-reçete Numaranız,
  • Hekiminiz Tarafından Yazılan İlaç Bilgileriniz,
  • İlaçlara İlişkin Katılım Payı Ücret Bilgileriniz,
  • Sağlık Hizmet Kuruluşlarında Görmüş Olduğunuz Tedaviye İlişkin Kurumumuz Tarafından Ödenen Tutar,
  • Kurumumuza Teslim Etmiş Olduğunuz Evrakların Takibini Yapabilmeniz için Evrak Takip numarasınız,
  • Talepli Ödemeleriniz,
  • Şahıs Ödemeleriniz,
  • İş Göremezlik (Rapor) Ücretleriniz,
  • Süt İzni Emzirme Ödeneği Ücretleriniz,
  • Yol yardımı ve Cenaze Yardım Ücretleriniz,
  • 4A (SSK) / 4B (BAĞ-KUR) Toptan Ödemeleriniz,
  • 4A (SSK) / 4B (BAĞ-KUR) Günlük Ödemeleriniz,
  • Sigortalı İşe Giriş Bildiriminiz,
  • Sigortalı İşten Çıkış Bildiriminiz,

gibi konularda bilgilendirme yapılmaktadır.

Daha somut örnek vermek gerekirse; herhangi bir yerde işe başladığınızda işveren sigorta girişinizi yaptıysa veya çalışmaya devam ettiğiniz halde işveren sizden habersiz sigorta çıkışınızı yaptıysa, herhangi bir kimse sizin adınıza sahte reçete düzenletip ilaç aldıysa cep telefonunuza gelen kısa mesajla durumdan haberiniz olur. Eğer istirahat raporu aldıysanız rapor parası hesabınıza yattığında, emeklilik başvurusu yaptıysanız aylık bağlanması işlemleriniz tamamlandığında öğrenme, doktora muayene olup ilaç yazdırdınız ve eczaneden ilacı aldınızsa telefonunuza ödeyeceğiniz katkı paylarıyla ilgili mesaj geleceğinden, eczanenin muayene ve ilaç katılım payı olarak sizden fazla para alıp almadığını anlama imkanınız olur. Bu örnekler çoğaltılabilir.

SGK SMS BİLGİLENDİRME SİSTEMİNE KAYIT İŞLEMİ NASIL YAPILIR ?

SGK sistemine cep telefonu numarasını kayıt ettirme işlemi e-Devlet SGK Bilgilendirme-Cep Telefonu Beyanı (turkiye.gov.tr)sayfasından yapılmaktadır.

 


Kaynak: TESİŞ
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/cep-telefonu-numaranizi-e-devlet-uzerinden-sgk-sistemine-kayit-etmeniz-faydali-olacaktir/feed/ 0
KKM Hesaplarından Elde Edile Faiz Gelirleri Vergiden İstisna Mıdır? https://www.muhasebenews.com/kkm-hesaplarindan-elde-edile-faiz-gelirleri-vergiden-istisna-midir/ https://www.muhasebenews.com/kkm-hesaplarindan-elde-edile-faiz-gelirleri-vergiden-istisna-midir/#respond Wed, 16 Aug 2023 01:16:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=145429 2022 yılında dahil olduğumuz KKM 2023 şubat ayında sonlandı. Dövize geçtik ve Haziran sonu KKM hesabına tekrar geçiş yaptık. Şubat ayından Haziran ayı sonuna kadar dönüşümde oluşan kur farkı kazancı KV. den istisna mıdır?

KKM dan elde edilen Kur farkı ve faiz gelirleri KVK geçici 14. maddesine göre KV den istisnadır.

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kkm-hesaplarindan-elde-edile-faiz-gelirleri-vergiden-istisna-midir/feed/ 0
Saat Ücret İle Anlaşılan ve Sadece 1 Saat Çalışan Kişiye Bu Şekilde Ücret Ödemekte Bir Sakınca Var Mı? https://www.muhasebenews.com/saat-ucret-ile-anlasilan-ve-sadece-1-saat-calisan-kisiye-bu-sekilde-ucret-odemekte-bir-sakinca-var-mi/ https://www.muhasebenews.com/saat-ucret-ile-anlasilan-ve-sadece-1-saat-calisan-kisiye-bu-sekilde-ucret-odemekte-bir-sakinca-var-mi/#respond Tue, 15 Aug 2023 22:30:48 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=145431 Saatlik iş sözleşmesi yaptığımız personel bazen sadece 1 saat çalışıp işi bırakıyor. Bu durumda çalışana asgari ücret esas alınırsa ne kadar ödeme yapmalıyız. Asgari ücret/30 = 1 tam günlük mü yoksa Günü / 7,50 saat yaparak 1 saatlik ücret mi bildirmeliyiz?

Saatlik çalışma sözleşmesinde işçi ile işverenin yazılı olarak anlaşmış olduğu saatlik ücret ödenmelidir.


4857 Sayılı İş Kanunu;

Ücret şekillerine göre tatil ücreti
Madde 49 – İşçinin tatil günü ücreti çalıştığı günlere göre bir güne düşen ücretidir.
Parça başına, akort, götürü veya yüzde usulü ile çalışan işçilerin tatil günü ücreti, ödeme döneminde kazandığı ücretin aynı süre içinde çalıştığı günlere bölünmesi suretiyle hesaplanır.

Saat ücreti ile çalışan işçilerin tatil günü ücreti saat ücretinin yedibuçuk katıdır.

Hasta, izinli veya sair sebeplerle mazeretli olduğu hallerde dahi aylığı tam olarak
ödenen aylık ücretli işçilere 46, 47 ve 48 inci maddenin birinci fıkrası hükümleri uygulanmaz.

Ancak bunlardan ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışanlara ayrıca çalıştığı her gün için bir günlük ücreti ödenir.

Çalışma süresi
Madde 63 – Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi
kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/7 md.; Değişik cümle: 4/4/2015-6645/36 md.)

Yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi; günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saattir.

Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan
günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz.

Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir. (Ek cümle: 6/5/2016- 6715/3 md.) Turizm sektöründe dört aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz; denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile altı aya kadar artırılabilir.

Çalışma sürelerinin yukarıdaki esaslar çerçevesinde uygulama şekilleri, Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.
(Mülga dördüncü fıkra: 20/6/2012-6331/37 md.)

 


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/saat-ucret-ile-anlasilan-ve-sadece-1-saat-calisan-kisiye-bu-sekilde-ucret-odemekte-bir-sakinca-var-mi/feed/ 0
Yıl İçinde İş yeri Değişikliği Yapan Çalışanlar Gelir Vergisi Matrahını Yeni İş Yerine Devredebilir Mi? https://www.muhasebenews.com/yil-icinde-is-yeri-degisikligi-yapan-calisanlar-gelir-vergisi-matrahini-yeni-is-yerine-devredebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yil-icinde-is-yeri-degisikligi-yapan-calisanlar-gelir-vergisi-matrahini-yeni-is-yerine-devredebilir-mi/#respond Mon, 19 Dec 2022 10:21:39 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=135641 Şirkete girişi yapılacak yüksek ücretli yöneticinin daha önceki çalıştığı yerden kümülatif gelir vergisi matrahını gösteren bir belge istenme zorunluluğu var mıdır?

Bu genel bilgilendirme yazısı yıl içinde iş yeri değişikliği yapan çalışanlar ile ilgili. Bilindiği üzere artık tek işyerinden ücret elde eden çalışanlar da elde ettikleri ücret gelirinin her yıl için belirlenen belli bir tutarı aşması durumunda kişisel gelir vergisi beyannamesi vermeleri gerekiyor. 2022 Yılı için tek işverenden ücret geliri elde eden çalışanların elde ettikleri gayrisafi ücret gelirleri toplamının 880.000 TL’yi aşması durumunda (vergiden istisna edilmeyen ücret gelirleri için) gelir vergisi beyannamesi verilmesi gerekiyor. 

Yıl içinde birden fazla işverenden ücret geliri elde eden çalışanlar ise GVK 86’ıncı maddesi uyarınca; birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birinciden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı 2022 yılı için 70.000 TL’yi ve birinci işverenden alınan dâhil ücret gelirleri toplamı 880.000 TL’yi aşmaması halinde gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir. 

İkinci işverenden alınan toplam tutar 70.000 TL’yi geçerse hem birinci işverenden alınan hem de ikinci işverenden elde edilen tüm ücret geliri için gelir vergisi beyannamesi verilecektir. Birinci işverenden alınan ücret geliri 880.000 TL’yi aşarsa ve/veya ikinci işverenden alınan ücret 70.000 TL’nin altında kalırsa ya da sadece tek işverenden alınan ücret izleyen yılın mart ayında gelir vergisi beyannamesi ile bildirilecektir.

İşte bu noktada yıl içinde birden fazla işverenden ücret geliri elde eden kişilerin kümülatif gelir vergisi matrahını yeni işverendeki bordroya taşıyıp taşıyamayacağını önem kazanıyor. Bu konuda 311 SERİ NO’LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ’nde açıklamalar yapılmıştır. Tebliğ’in 22’nci maddesindeki açıklamalar bunun mümkün olduğunu belirtiyor. 

Tebliğin bu yazı ile ilgili olan “Ücret Gelirlerinin Vergilendirilmesi” başlıklı bölümünü aşağıya ekledik ancak kümülatif gelir vergisi matrahının taşınıp taşınmayacağına ilişkin açıklamayı ayrı olarak aşağıda belirtiyoruz. 

İlgili bölüm şu şekildedir;

_______________________________

Özel sektör işyerlerinde birden fazla işverenin yanında çalışanların durumu

MADDE 21 – (1) Aşağıdaki hallerde, hizmet erbabının ücretlerinin birden fazla işverenden elde edildiği kabul edilir:

a) Bir özel sektör işvereninin yanında çalışan hizmet erbabının, yıl içerisinde bu işverenden elde ettiği ücretinin yanısıra,  başka bir özel sektör işvereninden ya da kamu kurum veya kuruluşundan da elde ettiği ücret gelirleri.

b) Aynı takvim yılı içinde bir özel sektör işvereninin yanında çalışmakta iken, işten ayrılarak başka bir özel sektör işvereninin yanında ya da kamu kurum veya kuruluşunda çalışmaya başlanılması nedeniyle elde ettiği ücret gelirleri.

c) Aynı takvim yılı içinde, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yanında çalışan hizmet erbabının, söz konusu mükelleflerin ortağı oldukları iş ortaklığı veya adi ortaklıklar bünyesinde çalışmaya başlamaları halinde elde ettikleri ücret gelirleri.

(2) Hizmet erbabının birden fazla işverenden ücret geliri elde etmesi durumunda her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı vergilendirilecek olup ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeyecektir. Hizmet erbabının işveren değişikliği yapması durumunda, yeni işverenden alınacak ücret, eski işverenden aldığı ücret matrahı ile ilişkilendirilmeden sıfır  matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.

(3) Aşağıdaki hallerde, hizmet erbabının ücretlerinin tek işverenden elde edildiği kabul edilir:

a) İki ayrı özel sektör firmasının birleşmesi (devir, nev’i değişikliği ve bölünme halleri dahil).

b) 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulan yerlerde çalışan hizmet erbabının, yıl içinde alt işvereninin değişmesi.

c) Ortaklık halinde faaliyette bulunan işyerlerinde, ortaklardan herhangi birinin değişmesi.

(4) Aynı takvim yılı içinde tek işverenden elde edildiği kabul edilen ücretler, kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.

(5) Yıl içerisinde işveren değiştiren hizmet erbabı, ücret gelirine ilişkin gelir vergisi matrahını yeni işverenine bildirmek suretiyle ücretinin gelir vergisi tarifesine göre kümülatif olarak vergilendirilmesini talep edebilir. Bu durumda yeni işveren kümülatif matrahı dikkate alarak tevkifat yapar. Yıl içinde birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirleri kümülatif matrah dikkate alınarak vergilenen hizmet erbabının bu gelirlerini yıllık beyannameyle beyan etme yükümlülüğü bulunması durumunda, yıllık beyannamede bildirilen matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir.

Açıklamalardan anlaşılacağı üzere; 

maddenin (2) bendinde;  Hizmet erbabının birden fazla işverenden ücret geliri elde etmesi durumunda her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı vergilendirilecek olup ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeyeceği, hizmet erbabının işveren değişikliği yapması durumunda, yeni işverenden alınacak ücret, eski işverenden aldığı ücret matrahı ile ilişkilendirilmeden sıfır  matrah esas alınmak suretiyle vergilendirileceği belirtilmekte, İzleyen (5)’nic bendinde ise yıl içerisinde işveren değiştiren hizmet erbabı, ücret gelirine ilişkin gelir vergisi matrahını yeni işverenine bildirmek suretiyle ücretinin gelir vergisi tarifesine göre kümülatif olarak vergilendirilmesini talep edebileceği, bu durumda yeni işveren de kümülatif matrahı dikkate alarak tevkifat yapacağı belirtilmektedir.

Genel bilgilendirme amacıyla Tebliğin ilgili bölümünün aynı şekilde aşağıda belirtiyoruz.


27 Mayıs 2020 Tarih

311 SERİ NO’LU GELİR VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ

Resmi Gazete Tarihi: 27/05/2020

Resmi Gazete No: 31137

YEDİNCİ BÖLÜM

Ücret Gelirlerinin Vergilendirilmesi

Yasal düzenleme

MADDE 18 – (1) 7194 sayılı Kanunun 15 inci maddesi ile 193 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin (b) alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Aşağıda belirtilen gelirler için yıllık beyanname verilmez, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmez.

1. Tam mükellefiyette;

b) Tek işverenden alınmış ve tevkif suretiyle vergilendirilmiş 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan ücretler (birden fazla işverenden ücret almakla beraber, birinciden sonraki işverenden aldıkları ücretlerinin toplamı, 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı ve birinci işverenden alınan dâhil ücret gelirleri toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı aşmayan mükelleflerin, tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiş ücretleri dâhil),”

Tek işverenden veya birden fazla işverenden elde edilen ücret gelirlerinin vergilendirilmesi ve beyanı

MADDE 19 – (1) Tevkif suretiyle vergilendirilmiş;

a) Tek işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, ücret gelirleri toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL)  aşması,

b) Birden fazla işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, birinci işverenden aldıkları ücret gelirleri de dâhil olmak üzere ücretleri toplamının gelir vergisi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşması,

c) Birden fazla işverenden ücret geliri elde eden mükelleflerin, birden sonraki işverenden alınan ücretleri toplamının gelir vergisi tarifesinin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) aşması,

halinde, ücret gelirleri yıllık beyanname ile beyan edilecektir.

(2) Birden fazla işverenden ücret alınması halinde, birinci işverenden alınan ücretin hangisi olacağı ücretli tarafından serbestçe belirlenebilecektir.

(3) 193 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre, ücret gelirlerinin beyan edilip edilmeyeceği kendi içinde değerlendirilecek olup, diğer gelirlerin bulunması halinde bu gelirler hesaplamaya dahil edilmeyecektir. Yine, aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre, diğer gelirlerin beyan edilip edilmeyeceğinin tespitinde de ücret gelirleri hesaplamaya dahil edilmeyecektir.

(4) Yıllık beyanname verilmesi durumunda, 193 sayılı Kanunun 89 uncu maddesinde eğitim ve sağlık harcamaları ile bağış ve yardımlar gibi bazı harcamaların da beyan edilen gelirden indirim konusu yapılması mümkündür.

(5) Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesine göre yıl içinde tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir.

(6) Tevkifata tabi tutulmamış ücret gelirleri (193 sayılı Kanunun 64 üncü maddesinde yer alan diğer ücretler hariç), tutarı ne olursa olsun aynı Kanunun 95 inci maddesi hükmüne istinaden yıllık beyannameyle beyan edilecektir.

Örnek 1: Bay (A), 2020 yılında tek işverenden tevkif suretiyle vergilendirilmiş 700.000 TL ücret geliri elde etmiştir. Bay (A)’nın 2020 yılında elde ettiği ücret geliri 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşması nedeniyle, Bay (A)’nın bu ücret gelirini, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan etmesi gerekmektedir. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden yıl içinde kesilen vergiler mahsup edilebilecektir.

Örnek 2: Bayan (B) 2020 takvim yılında; birinci işverenden 580.000 TL, ikinci işverenden 30.000 TL olmak üzere iki ayrı işverenden ücret geliri elde etmiş ve ücretlerin tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiştir.

Bayan (B)’nin, birinci ve ikinci işverenden elde etmiş olduğu ücretleri toplamı (580.000 TL+30.000 TL=) 610.000 TL, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aştığından ücret gelirlerinin tamamı beyan edilecektir. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden yıl içinde kesilen vergiler mahsup edilebilecektir.

Örnek 3: Bay (C) 2020 takvim yılında; birinci işverenden 500.000 TL, ikinci işverenden 50.000 TL olmak üzere iki ayrı işverenden ücret geliri elde etmiş ve ücretlerin tamamı tevkif suretiyle vergilendirilmiştir.

Bay (C)’nin, birinci ve ikinci işverenden elde etmiş olduğu ücretleri toplamı (500.000 TL+50.000 TL=) 550.000 TL, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşmamakla birlikte birden sonraki işverenden elde ettiği ücret geliri olan 50.000 TL, aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan (2020 yılı için 49.000 TL) tutarı aştığından iki işverenden elde ettiği ücret geliri toplamı beyan edilecektir. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden yıl içinde kesilen vergiler mahsup edilebilecektir.

Örnek 4: Bay (Ç) 2020 takvim yılında; birinci işverenden 560.000 TL, ikinci işverenden 20.000 TL ve üçüncü işverenden 18.000 TL olmak üzere üç işverenden ücret geliri elde etmiş ve ücretlerin tamamı kesinti yoluyla vergilendirilmiştir.

Birinci işverenden alınan ücretin hangisi olacağı serbestçe belirlenebildiğinden, Bay (Ç) 560.000 TL’lik ücret gelirini birinci işverenden elde edilen ücret olarak belirlemiştir.

Buna göre Bay (Ç)’nin,

– Üç işverenden elde ettiği ücret gelirleri toplamı (560.000 TL+ 20.000 TL+ 18.000 TL=) 598.000 TL, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşmadığından ve

– Birden sonraki işverenlerden elde ettiği ücretleri toplamı (20.000TL+ 18.000 TL=) 38.000 TL, aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) aşmadığından,

ücret gelirleri yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmeyecektir.

Örnek 5: Serbest meslek erbabı Bay (D)’nin serbest meslek kazancının yanında tamamı tevkif yoluyla vergilendirilmiş iki işverenden elde edilen ücret geliri ile tamamı tevkif yoluyla vergilendirilmiş işyeri kira geliri bulunmaktadır.

Serbest meslek kazancı                                             300.000 TL

Birinci işverenden alınan ücret                                 400.000 TL

İkinci işverenden alınan ücret                                     40.000 TL

İşyeri kira geliri                                                          30.000 TL

Bay (D), serbest meslek kazancı nedeniyle her halükarda beyanname verecektir.

İkinci işverenden alınan ücret geliri 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) ve ücret gelirleri toplamı aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşmadığından, ücret gelirleri beyannameye dahil edilmeyecektir.

Serbest meslek kazancı ve işyeri kira geliri toplamı (300.000 TL + 30.000 TL=) 330.000 TL, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) aştığından, işyeri kira geliri de beyannameye dahil edilecektir.

Örnek 6: Bay (E)’nin 2020 yılı gelirleri aşağıdaki gibi olup, ücret gelirleri ve işyeri kira gelirleri tevkif yoluyla vergilendirilmiştir.

Birinci işverenden alınan ücret                                450.000 TL

İkinci işverenden alınan ücret                                  180.000 TL

İşyeri kira geliri                                                         35.000 TL

Ücret gelirleri toplamı 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aştığından, bu gelirler için beyanname verilecektir.

İşyeri kira geliri ise 35.000 TL, aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) aşmadığından beyannameye dahil edilmeyecektir.

Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin tek işveren olarak değerlendirilmesi

MADDE 20 – (1) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin; uluslararası sınıflandırmalara göre belirlenmiş olan, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerini, sosyal güvenlik kurumlarını ve mahallî idareleri ifade ettiği hükme bağlanmıştır.

(2) 193 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları, aynı fıkranın (1) numaralı bendinde ise hizmet erbabına ödenen ücretler ile aynı Kanunun 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 üncü ve 104 üncü maddelere göre, tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

(3) Günümüz bilişim teknolojisinde meydana gelen gelişmeler neticesinde, genel  yönetim kapsamındaki kamu idarelerinde çalışanların ücretlerine ilişkin bilgilerin elektronik ortama taşınması neticesinde,  bu bilgilerin muhafazası, bilgilere erişimi,  veri kullanım ve değerlendirilmesi daha sistematik bir hale gelmiştir. Ayrıca, Kamu Personel Harcamaları Yönetim Sistemi ile tüm kamu kurumlarında; memur, kadro karşılığı sözleşmeli, sözleşmeli, geçici personel ve işçi olarak çalışan personelin; maaş, ek ders, fazla çalışma ücretleri, eğitim yılına hazırlık ödeneği ile doğum, ölüm, ödül, ikramiye gibi ödemelere ilişkin işlemlerinin (maaş hesaplama, bordro, kontrol dökümleri, ödeme emri belgesi oluşturma,  personelin banka hesabına aktarma, personelin sigorta primleri ve istatistik, raporlama işlemleri) elektronik ortamda düzenli olarak yapılması sağlanmaktadır.

(4) Bu gelişmeler doğrultusunda, genel yönetim kapsamında bulunan kamu idareleri ile bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda (ticaret şirketleri hariç) çalışan personelin, yıl içerisinde bu kapsamdaki diğer kurum ve kuruluşlardan da ücret alması veya bu kapsamdaki diğer bir kurum ve kuruluşa nakil olması durumunda, elde ettikleri ücretler tek işverenden alınan ücret olarak değerlendirilecektir.

(5) Aynı yıl içerisinde birden fazla kamu kurumundan çeşitli adlarla ücret alan personel bulunduğu gibi atama, nakil ve benzeri sebeplerle bir kurumdan diğer bir kuruma geçen personel de bulunmaktadır. Bu çerçevede, genel yönetim kapsamındaki idareler ile bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlar (ticaret şirketleri hariç), bu idarelerde çalışanların ücretlerinin vergilendirilmesinde tek işveren olarak değerlendirilecektir. Genel yönetim kapsamındaki idareler ile bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda (ticaret şirketleri hariç) çalışan personelin, aynı yıl içerisinde atama, nakil ve benzeri sebeplerle tek işveren olarak değerlendirilen diğer bir kuruma geçmesi veya birden fazla kurumdan ücret geliri elde etmesi durumunda, bu personelin elde ettiği ücret gelirlerinin toplamı, kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir. Diğer idareler ile kurum ve kuruluşlardaki ücret matrahı, Hazine ve Maliye Bakanlığı e-bordro programından veya diğer idare ile kurum ve kuruluştan temin edilebilecektir. Bu idarelerde çalışanların tevkif yoluyla vergilendirilmiş tek işverenden aldıkları bu ücretleri 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşmaması halinde, bu gelirler için beyanname verilmeyecektir.

(6) Genel yönetim kapsamındaki idareler ile bu idarelere bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşlarda çalışan personelin; aynı yıl içerisinde, bunlar dışında bir işverenden de ücret geliri elde etmesi veya görevinden ayrılarak bu işveren nezdinde çalışmaya başlaması durumunda, söz konusu personelin ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeksizin her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı gelir vergisi tevkifatına tabi tutulacaktır. Bu durumda, birden sonraki işverenden alınan ücretlerin toplamının, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 49.000 TL) aşması veya bu tutarı aşmamakla birlikte her iki işverenden aldığı ücret geliri toplamının aynı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşması halinde, ücret gelirlerinin tamamının beyan edilmesi gerekmektedir.

Örnek 7: 5018 sayılı Kanunun (II) sayılı cetvelinde yer alan (F) Üniversitesinde görevli Bay (G), 2020 yılı Kasım ayı içerisinde aynı cetvelde yer alan (H) Üniversitesine nakil yoluyla geçmiştir. Bay (G)’nin ücretlerine ait gelir vergisi matrahının, eski kurumundaki süre gelen gelir vergisi matrahları ile birleştirilmesi ve Bay (G)’ye yapılan ödemelerin, tek işverenden elde edilen ücret olarak 193 sayılı Kanunun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri kapsamında vergilendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Bay (G)’nin, (F) Üniversitesinde görevli iken (H) Üniversitesine verdiği hizmet karşılığı kendisine yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesi de aynı şekilde olacaktır.

Örnek 8: (İ) Bakanlığında görevli Bayan (I), 2020 yılı içerisinde (K) Bakanlığının ilişkili kuruluşu olan (L) Kurumu yönetim kurulu üyeliği dolayısıyla huzur hakkı ücreti elde etmiştir. Bayan (I)’nın, (İ) Bakanlığı ile (L) Kurumu yönetim kurulu üyeliğinden aldığı ücret ödemeleri, tek işverenden elde edilen ücret olarak kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.

Örnek 9: (M) Bakanlığından ücret alan Bay (N), aynı zamanda (O) Hastanesi döner sermayesinden de ücret almaktadır. Bay (N)’ye yapılan ücret ödemeleri, tek işverenden elde edilen ücret olarak kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.

Örnek 10: (S) Bakanlığından ücret alan Bay (Ö), nakil yoluyla (T) Bakanlığına geçmiştir. Bay (Ö)’nün (T) Bakanlığındaki ücretlerine ait gelir vergisi matrahı, (S) Bakanlığındaki süre gelen gelir vergisi matrahı ile birleştirilecek ve tek işverenden elde edilen ücret olarak kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.

Örnek 11: (U) Bakanlığından ücret alan Bayan (Ü), nakil yoluyla 16 Temmuz 2020 tarihinde (V) Üniversitesine geçmiştir. Bayan (Ü)’nün nakil tarihi itibarıyla (U) Bakanlığındaki ücretlerine ait kümülatif gelir vergisi matrahı 42.000 TL’dir. (V) Üniversitesi Bayan (Ü)’ye yapacağı ilk ücret ödemesinde, e-bordro programı veya (U) Bakanlığından Bayan (Ü)’nün süre gelen gelir vergisi matrahı bilgisini temin edecek ve yapacağı ücret ödemesi ile 42.000 TL’lik süre gelen gelir vergisi matrahını birleştirerek, tek işverenden elde edilen ücret olarak kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirecektir.

Özel sektör işyerlerinde birden fazla işverenin yanında çalışanların durumu

MADDE 21 – (1) Aşağıdaki hallerde, hizmet erbabının ücretlerinin birden fazla işverenden elde edildiği kabul edilir:
a) Bir özel sektör işvereninin yanında çalışan hizmet erbabının, yıl içerisinde bu işverenden elde ettiği ücretinin yanısıra,  başka bir özel sektör işvereninden ya da kamu kurum veya kuruluşundan da elde ettiği ücret gelirleri.
b) Aynı takvim yılı içinde bir özel sektör işvereninin yanında çalışmakta iken, işten ayrılarak başka bir özel sektör işvereninin yanında ya da kamu kurum veya kuruluşunda çalışmaya başlanılması nedeniyle elde ettiği ücret gelirleri.
c) Aynı takvim yılı içinde, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin yanında çalışan hizmet erbabının, söz konusu mükelleflerin ortağı oldukları iş ortaklığı veya adi ortaklıklar bünyesinde çalışmaya başlamaları halinde elde ettikleri ücret gelirleri.
(2) Hizmet erbabının birden fazla işverenden ücret geliri elde etmesi durumunda her bir işverenden elde edilen ücret ayrı ayrı vergilendirilecek olup ücret matrahları birbiri ile ilişkilendirilmeyecektir. Hizmet erbabının işveren değişikliği yapması durumunda, yeni işverenden alınacak ücret, eski işverenden aldığı ücret matrahı ile ilişkilendirilmeden sıfır  matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.
(3) Aşağıdaki hallerde, hizmet erbabının ücretlerinin tek işverenden elde edildiği kabul edilir:
a) İki ayrı özel sektör firmasının birleşmesi (devir, nev’i değişikliği ve bölünme halleri dahil).
b) 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurulan yerlerde çalışan hizmet erbabının, yıl içinde alt işvereninin değişmesi.
c) Ortaklık halinde faaliyette bulunan işyerlerinde, ortaklardan herhangi birinin değişmesi.
(4) Aynı takvim yılı içinde tek işverenden elde edildiği kabul edilen ücretler, kümülatif matrah esas alınmak suretiyle vergilendirilecektir.
(5) Yıl içerisinde işveren değiştiren hizmet erbabı, ücret gelirine ilişkin gelir vergisi matrahını yeni işverenine bildirmek suretiyle ücretinin gelir vergisi tarifesine göre kümülatif olarak vergilendirilmesini talep edebilir. Bu durumda yeni işveren kümülatif matrahı dikkate alarak tevkifat yapar. Yıl içinde birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirleri kümülatif matrah dikkate alınarak vergilenen hizmet erbabının bu gelirlerini yıllık beyannameyle beyan etme yükümlülüğü bulunması durumunda, yıllık beyannamede bildirilen matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden kümülatif matrah dikkate alınmak suretiyle tevkif suretiyle ödenen vergiler mahsup edilebilecektir.

İstisna kapsamında ücret geliri elde edenlerin durumu

MADDE 22 – (1) 193 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre, kazanç ve iratların istisna hadleri içinde kalan kısmı için yıllık beyanname verilmemekte ve diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirler beyannameye dahil edilmemektedir.

(2) 16/12/1999 tarihli ve 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 12 nci maddesine göre, Türk Uluslararası Gemi Sicilinde kayıtlı gemilerde ve yatlarda çalışan personele ödenen ücretler ile 26/6/2001 tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun geçici 2 nci maddesine göre Ar-Ge, tasarım ve destek personeline ödenen ücretler gelir vergisinden istisna edilmiştir. Anılan Kanunlar kapsamında çalışan ve şartları taşıyan hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılmamaktadır. Dolayısıyla, istisna kapsamındaki bu ücretlerin beyan edilmesi ve 193 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca beyanname verilip verilmeyeceğinin tespitinde dikkate alınması söz konusu değildir.

(3) 6/6/1985 tarihli ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3 üncü maddesi uyarınca bölgede çalışanların ücretlerinden ve 193 sayılı Kanunun geçici 75 inci maddesi uyarınca 28/2/2008 tarihli ve 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen, Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin ücretlerinden kesilen gelir vergisi, verilen muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilerek işverene kalmaktadır. Anılan Kanunlar kapsamında çalışan ve şartları taşıyan hizmet erbabına yapılan ücret ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapılması nedeniyle, bu ücretlerin de 193 sayılı Kanunun 86 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca beyanname verilip verilmeyeceğinin tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

(4) İkinci ve üçüncü fıkralarda belirtilen Kanunlar dışındaki diğer Kanunlarda ve 193 sayılı Kanunda, ücret gelirlerine ilişkin yer alan gelir vergisi istisnaları ile tahakkuktan terkin düzenlemelerinde de bu madde hükümleri geçerli olacaktır.

Örnek 12: Bay (Y), 2020 yılında birisi teknoloji geliştirme bölgesinden istisna kapsamında olmak üzere iki ayrı işverenden ücret geliri elde etmiştir.

Birinci işverenden alınan ücret                                                                400.000 TL

İkinci işverenden alınan ücret (Teknoloji geliştirme bölgesi)                   800.000 TL

Bay (Y)’ nin, teknoloji geliştirme bölgesinden elde etmiş olduğu istisna kapsamındaki 800.000 TL ücret geliri beyan edilmeyecek ve diğer işverenden elde edilen ücret gelirinin beyan edilip edilmeyeceğinin hesabında da dikkate alınmayacaktır.

Bay (Y)’nin, birinci işverenden almış olduğu ücret geliri olan 400.000 TL, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aşmadığından beyan edilmeyecektir.

Örnek 13: Bay (Z), 2020 yılında biri serbest bölgeden olmak üzere üç ayrı işverenden ücret geliri elde etmiştir.

Birinci işverenden alınan ücret (serbest bölge)                                        560.000 TL

İkinci işverenden alınan ücret                                                                    30.000 TL

Üçüncü işverenden alınan ücret                                                                 15.000 TL

Bay (Z)’nin birinci, ikinci ve üçüncü işverenden elde etmiş olduğu ücretleri toplamı (560.000 TL+30.000 TL+15.000 TL=) 605.000 TL, 193 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2020 yılı için 600.000 TL) aştığından ücret gelirlerinin tamamı beyan edilecektir.


Kaynak: İSMMMO Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/yil-icinde-is-yeri-degisikligi-yapan-calisanlar-gelir-vergisi-matrahini-yeni-is-yerine-devredebilir-mi/feed/ 0
Galerici vergi mükellefinden satmak için aldığı aracı belli bir süre kiraya vermesi ve daha sonra satması durumunda özel matrah uygulamasından faydalanabilir mi? https://www.muhasebenews.com/galerici-vergi-mukellefinden-satmak-icin-aldigi-araci-belli-bir-sure-kiraya-vermesi-ve-daha-sonra-satmasi-durumunda-ozel-matrah-uygulamasindan-faydalanabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/galerici-vergi-mukellefinden-satmak-icin-aldigi-araci-belli-bir-sure-kiraya-vermesi-ve-daha-sonra-satmasi-durumunda-ozel-matrah-uygulamasindan-faydalanabilir-mi/#respond Fri, 15 Apr 2022 07:09:51 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=125725 Galerici vergi mükellefinden satmak için aldığı aracı belli bir süre kiraya vermesi ve daha sonra satması durumunda özel matrah uygulamasından faydalanabilir mi? Sadece alım satım olsaydı yeni düzenlemede özel matrah harici kara %18 KDV uygulayarak satacaktı. Kiraya vermesinden dolayı KDV veya özel matrah tarafında bir farklılık olur mu?

Alınan taşıt hemen satılmayıp, Aktife 254 hesaba alınması halinde kiraya verilir ise, kira bedeli için Fatura düzenlenir. Bu taşıtın daha sonra satılması halinde özel matrah uygulanmaz. Satış bedelinin tamamı üzerinden % 18 KDV hesaplanacağı görüşündeyiz.


2. El ticareti yapan mükellefin özel matrah ile aldığı binek aracın satışındaki KDV oranı kaçtır?

01/04/2022’den itibaren KDV oranı %18 olacaktır.


Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (Karar Sayısı: 5359)


5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile KDV oranlarında bazı değişiklikler yapıldı.

1) Konutların net alanının 150 m2’ye kadar olan kısmında KDV oranı %8 olarak
belirlendi. Konut net alanının 150 m2’yi aşan kısım için KDV oranı %18’dir.
2) Arsa ve arazi teslimlerinde KDV oranı %8 olarak belirlenmiştir.
3) 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerlerde dönüşüm projeleri çerçevesinde yapılan konutların net alanının 150 m2’ye kadar olan kısmı için KDV oranı %1’dir
4) Herhangi bir sınırlama ve ayrım olmaksızın Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından
sertifikalandırılan tohumluk ve fidanlar için KDV oranı %1 olarak uygulanacaktır.
5) İkinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce %18 KDV oranı uygulanarak satın alınan araçların tesliminde ve özel matrah uygulanarak yapılan teslimlerde KDV oranı %18 olarak uygulanacaktır.
6) Sabun, şampuan, deterjan, dezenfektanlar, ıslak mendil (sabun, deterjan veya solüsyon emdirilmiş olsun olmasın), tuvalet kağıdı, kağıt havlu, kağıt mendil ve peçete, diş fırçası ve macunu, dış ipliklerinde KDV oranı %8’e indirildi.
7) Yatlar, kotralar, tekneler ve gezinti gemileri için %1 olarak uygulanmakta olan KDV oranı %18’e çıkarıldı.
8) Birinci sınıf lokanta ruhsatı ya da işletme belgesine sahip olan yerler ile üç yıldız ve üzeri oteller, tatil köyleri ve benzeri tesislerin bünyesindeki lokantalarda uygulanmakta olan KDV oranı %18’den %8’e indirildi.
9) Süt sağma makinalarının yanı sıra sütçülükte kullanılan makina ve cihazlar için de KDV oranı %8 e indirildi.
10) Süt soğutma tankları ile yumurtaları, meyveleri veya diğer tarım ürünlerini ağırlık veya büyüklüklerine göre ayırmaya veya temizlemeye mahsus makina ve cihazlar için KDV oranı %8’e indirildi.

Özel Matrah Uygulamasına İlişkin Hesaplamanın Yer Aldığı Örnek Özelge

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı
(KDV- ÖTV Müdürlüğü)

 

 

 

Sayı : 20811645-130[18-415-9]-E.9046 05.02.2019
Konu : Özel matraha tabi ikinci el araç satışında KDV oranı hk.  

 

         İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretiyle iştigal ettiğiniz belirtilerek, katma değer vergisi (KDV) mükellefi olmayanlardan alınan araçlar ile mükellef olanlardan istisna kapsamında alınan araçların vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın tesliminde faturanın nasıl düzenleneceği hususu ile bunların KDV oranı hakkında bilgi istenilmektedir.

         3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 23/f maddesinde; ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmaz ticaretiyle iştigal eden mükelleflerce, KDV mükellefi olmayanlardan (mükellef olanlardan istisna kapsamında yapılan alımlar dâhil) alınarak vasfında esaslı değişiklik yapılmaksızın satılan ikinci el motorlu kara taşıtı veya taşınmazların tesliminde matrahın, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutar olduğu hüküm altına alınmıştır.

         KDV oranları anılan Kanunun 28 inci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) eki (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için % 18 olarak tespit edilmiştir.

         Söz konusu BKK eki (I) sayılı listenin 9 uncu sırasında; Türk Gümrük Tarife Cetveli (TGTC)’ nin 87.03 tarife pozisyonundaki binek otomobilleri ve esas itibariyle insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlardan (87.02 pozisyonuna girenler hariç) kullanılmış olanların tesliminin % 1 oranında KDV’ye tabi tutulması öngörülmüştür.

         Ayrıca, 287 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı eki Kararın 4 üncü maddesinde, 31/10/2018 tarihinden 31/12/2018 tarihine kadar (bu tarih dâhil) uygulanmak üzere; 25/12/2017 tarihli ve 2017/11170 sayılı BKK ile yürürlüğe konulan İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş TGTC’nin; 8701.20, 87.02, 87.04, 87.05 gümrük tarife istatistik pozisyon (GTİP) numaralarında yer alan malların KDV oranı % 1 olarak belirlenmiştir.

         Bunun yanı sıra, ikinci el motorlu kara taşıtı teslimlerinde özel matrah uygulamasına ilişkin olarak KDV Genel Uygulama Tebliğinin (III/A-4.9) bölümünde gerekli açıklamalara yer verilmiştir.

         Bu durumda, ikinci el motorlu kara taşıtı ticaretiniz kapsamında KDV mükellefi olmayanlardan veya KDV mükellefi olmakla birlikte istisna kapsamında satış yapanlardan satın alınıp işletme adına kayıt ve tescil ettirilen, 2007/13033 sayılı BKK eki (I) sayılı listenin 9 uncu sırasında tanımlanan binek otomobil olmayan taşıtın satışı sırasındaki faturanın aşağıdaki bilgileri ihtiva edecek şekilde düzenlenmesi mümkündür.

 

Satış bedeli (KDV Hariç) (1)

      40.000 TL

Alış Bedeli (2)

      35.000 TL

KDV Matrahı (3) = (1)-(2)

      5.000 TL

KDV Tutarı (Ticari araç) (4) = (3) x % 18

      900 TL

Toplam (5) = (1)+(4)

      40.900 TL

          Söz konusu satışta özel matrah şekli uygulanan 5.000 TL’nin, 1 no.lu KDV beyannamesinin “Matrah” kulakçığının “Tevkifat Uygulanmayan İşlemler” tablosunda gösterilmesi, alış bedelinin (35.000 TL) ise aynı beyannamenin “Sonuç Hesapları” kulakçığındaki “Özel Matrah Şekline Tabi İşlemlerde Matraha Dahil Olmayan Bedel” satırında gösterilmesi gerekmektedir.

         Diğer taraftan, 8701.20, 87.02, 87.04, 87.05 GTİP numaralarında yer alan taşıtların KDV mükellefi olmayanlardan veya mükellef olanlardan istisna kapsamında alınmış olması halinde bunların satışında uygulanacak KDV oranının belirlenmesinde 287 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının da dikkate alınacağı tabiidir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/galerici-vergi-mukellefinden-satmak-icin-aldigi-araci-belli-bir-sure-kiraya-vermesi-ve-daha-sonra-satmasi-durumunda-ozel-matrah-uygulamasindan-faydalanabilir-mi/feed/ 0
Kamu hastanesine kesilmiş olan kamu tipi temel e-faturayı iptal etmemiz gerekiyor. e-fatura iptal portalı üzerinden “iptal talebini” girip, satıcı olarak onaylamak yeterli midir? https://www.muhasebenews.com/kamu-hastanesine-kesilmis-olan-kamu-tipi-temel-e-faturayi-iptal-etmemiz-gerekiyor-e-fatura-iptal-portali-uzerinden-iptal-talebini-girip-satici-olarak-onaylamak-yeterli-midir/ https://www.muhasebenews.com/kamu-hastanesine-kesilmis-olan-kamu-tipi-temel-e-faturayi-iptal-etmemiz-gerekiyor-e-fatura-iptal-portali-uzerinden-iptal-talebini-girip-satici-olarak-onaylamak-yeterli-midir/#respond Mon, 11 Apr 2022 08:13:58 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=125524 Kamu hastanesine kesilmiş olan kamu tipi temel efaturayı iptal etmemiz gerekiyor. e-fatura iptal portalı üzerinden “iptal talebini” girip, satıcı olarak onaylamak yeterli midir? Alıcı kamu hastanesi olduğu için GİB portalını kullanmadığını belirtiyor. Kamu tipi temel e-faturanın iptali için sadece satıcı onayı yeterli midir?

Elektronik olarak düzenlenen faturaların iptali de e-fatura iptal portalı üzerinden yasal süreleri içinde yapılmalıdır. Her iki tarafında da iptal portalı üzerinden ilgili faturayı onaylaması gereklidir.

e-fatura iptal itiraz kılavuzuna göre Kamu Fatura Senaryosunda ise (sadece itiraz uygulaması için satıcı tarafından talep başlatılabilir olup alıcı onayı aranmaz)


e-ARŞİV UYGULAMALARI

(e-Arşiv Fatura, e-SMM)

İPTAL, İHTAR/İTİRAZ BİLDİRİM KILAVUZU

2 Genel Olarak e-Belge İptal/İtiraz Bildirim İşlemleri

 e-Belgelere elektronik ortamda iptal/itiraz işlemi yapılabilmesi için; belgeyi düzenleyen satıcı veya duruma göre alıcı tarafından e-Belge Uygulamaları üzerinden iptal/itiraz talebi oluşturulması gerekir. İptal/itiraz taleplerine ilgili faturanın alıcısı/satıcısı tarafından onay verilebildiği gibi, karşı tarafın onaylama zorunluluğu bulunmamaktadır. Bilindiği üzere e-Belgelere Türk Ticaret Kanununun 18 inci maddesinin (3) numaralı fıkrasında belirtilen harici itiraz yolları ile de itiraz edilebilmekte olup aynı Kanunun 21 inci maddesinin (2) numaralı maddesinde “ Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmü bulunmaktadır. Başkanlığımızca geliştirilen ve ilerleyen bölümlerde açıklamalara yer verilen sistem ile e-Belge uygulamasında iptal ve itiraz işlemleri, sistem üzerinden muhatabına iletilebilecektir. 

e-Belge uygulamalarına taraf olanların birbirlerine düzenlemiş oldukları e-Arşiv Fatura ve eSMM belgeleri için sistem üzerinden iptal işlemi gerçekleştirmeleri mümkün bulunduğu gibi harici itiraz yollarının (noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile) kullanılmasına engel teşkil etmemektedir. Bu durumda harici yollarla yapılan itiraz işlemlerinin sistem üzerinden bildirilerek alıcı/satıcının onayına sunulması gerekmektedir. e-Arşiv Faturalar ve e-SMM belgeleri sistem üzerinden iptal/itiraz işlemlerinin gerçekleştirilmesi özellikle sistem bilgileri ile beyan, bildirim ve formlardaki bilgilerin uyumluluğunun sağlanması açısından gereklidir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kamu-hastanesine-kesilmis-olan-kamu-tipi-temel-e-faturayi-iptal-etmemiz-gerekiyor-e-fatura-iptal-portali-uzerinden-iptal-talebini-girip-satici-olarak-onaylamak-yeterli-midir/feed/ 0
Şubat ayında tam çalışan bir sigortalı için kaç gün üzerinden prim ödenmelidir? https://www.muhasebenews.com/subat-ayinda-tam-calisan-bir-sigortali-icin-kac-gun-uzerinden-prim-odenmelidir-2/ https://www.muhasebenews.com/subat-ayinda-tam-calisan-bir-sigortali-icin-kac-gun-uzerinden-prim-odenmelidir-2/#respond Tue, 25 Jan 2022 11:15:39 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=121358

Sosyal sigorta mevzuatı açısından aylar kaç gün sürdüklerine bakılmaksızın (28, 29, 30, 31) 30 gün olarak dikkate alınmaktadır.

Herhangi bir ayda eksik çalışması bulunmayan bir sigortalı için ilgili ayın kaç gün sürdüğüne bakılmaksızın 30 gün üzerinden sigorta bildirimi yapılmaktadır. Bu durum Şubat ayı için de aynen geçerlidir.

Öte yandan; ilgili ayda eksik çalışması bulunan sigortalının prim günü sayısı, çalıştığı gün sayısına bakılarak belirlenmektedir. Söz gelimi; Şubat ayında “3” gün raporlu bulunan bir sigortalı, Şubat ayı 28 gün sürdüğü için (2010 yılı için) 25 gün çalışmış olacaktır.

 


Kaynak: T.C. ÇSGB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/subat-ayinda-tam-calisan-bir-sigortali-icin-kac-gun-uzerinden-prim-odenmelidir-2/feed/ 0
Sermayenin Kaybı, Borca Batık Olma Durumuna İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapıldı https://www.muhasebenews.com/sermayenin-kaybi-borca-batik-olma-durumuna-iliskin-tebligde-degisiklik-yapildi/ https://www.muhasebenews.com/sermayenin-kaybi-borca-batik-olma-durumuna-iliskin-tebligde-degisiklik-yapildi/#respond Mon, 28 Dec 2020 11:00:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=99759 TÜRMOB

Mevzuat Sirküleri 28.12.2020/232

Sermayenin Kaybı, Borca Batık Olma Durumuna İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapıldı

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ’de değişiklik yapıldı.

Bu değişiklikler temel itibariyle aşağıdaki gibidir.
– Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının karşılıksız kalması durumunun; zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısına eşit veya bu tutardan çok ve üçte ikisinden az olması hali olduğu belirtildi.
– Sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının en az yarısının özvarlık içerisinde korunması şartıyla, sermaye asgari sermaye tutarına kadar indirilebilecektir.
– Sermaye tamamlama fonu yalnızca zararların mahsup edilmesi suretiyle kullanılabilecektir.
– Tebliğin kur farklarından doğan zararlara ilişkin geçici 1’inci maddesinde değişiklik yapılarak 01/01/2023 tarihine kadar, Kanunun 376’ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararlarının tamamının dikkate alınmayabileceği düzenlemesine ek olarak 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden kiralamalardan kaynaklanan giderler, amortismanlar ve personel giderlerinin toplamının yarısının dikkate alınmayabileceği ve bu tutarların belirlenmesinde mükerrerlik oluşmayacak şekilde hesaplama yapılacağı ve yapılacak hesaplamalara ilişkin olarak 13 üncü madde uyarınca hazırlanan finansal tablolarda herhangi bir kayda yer verilmeyerek, bu durumun bilgi mahiyetinde dipnotlarda gösterileceği belirtilmiştir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu başlığını taşıyan bölümünde yer alan aşağıdaki düzenleme yer almaktadır.

“MADDE 376- (1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.”

Söz konusu madde uygulamasına ilişkin olarak Ticaret Bakanlığınca çıkarılan ve 15.09.2018 tarihli ve 30536 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6102 SAYILI TÜRK TİCARET KANUNUNUN 376 NCI MADDESİNİN UYGULANMASINA İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA TEBLİĞ’de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesi kapsamında sermayenin kaybı veya borca batık olma durumlarında uyulacak usul ve esaslar hakkında açıklamalarda bulunulmuştu.

Bu defa 26.12.2020 tarih ve 31346 sayılı Resmî Gazetede 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlandı.

Yapılan değişiklikler, aşağıda karşılaştırmalı olarak verilmiştir.


Kaynak: TÜRMOB Mevzuat Sirküleri
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/sermayenin-kaybi-borca-batik-olma-durumuna-iliskin-tebligde-degisiklik-yapildi/feed/ 0
7256 Sayılı Kanundan yararlanmak için mirasçılar, kefiller, şirket ortakları ve kanuni temsilciler başvuru yapabilir https://www.muhasebenews.com/7256-sayili-kanundan-yararlanmak-icin-mirascilar-kefiller-sirket-ortaklari-ve-kanuni-temsilciler-basvuru-yapabilir/ https://www.muhasebenews.com/7256-sayili-kanundan-yararlanmak-icin-mirascilar-kefiller-sirket-ortaklari-ve-kanuni-temsilciler-basvuru-yapabilir/#respond Mon, 07 Dec 2020 08:16:46 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98020 BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA İLİŞKİN 7256 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1) DİĞER HUSUSLAR

1- Tüzel kişiler ya da tüzel kişiliği haiz olmayan teşekküller için Kanun hükümlerinden yararlanma başvuruları bunların kanuni temsilcileri tarafından yapılacaktır.

2- 7256 sayılı Kanun hükümlerinden, 213 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanunda yer alan sorumluluk düzenlemeleri nedeniyle mirasçılar, kefiller, şirket ortakları ve kanuni temsilciler gibi amme borçlusu sayılan kişiler sorumlu oldukları tutar dikkate alınarak yararlanabileceklerdir.

1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Müşavirlik Kanunu uyarınca mükellefle birlikte borcun ödenmesinden müştereken ve müteselsilen sorumluluğu bulunanların da bu Kanun hükmünden yararlanmaları mümkündür.

Asıl amme borçlusu ile birlikte borcun ödenmesinden birden fazla kişinin sorumlu olması hâlinde bu kişilerce Kanun hükümlerinden farklı taksit seçenekleri seçilmek suretiyle yararlanılması mümkün bulunmaktadır.

3- Adi ve kollektif şirketlerde ortak olanlar şirketin borçlarının tamamı üzerinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarından, bu ortaklar da sorumlu oldukları bu borçlar için Kanun hükmünden yararlanabileceklerdir.

4- 7256 sayılı Kanunun yayımlandığı 17/11/2020 tarihi itibarıyla haklarında 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre iflasın açılmasına karar verilen gerçek ve tüzel kişilerin Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri için iflas işlemlerini yürüten iflas idaresinin ilgili vergi dairesine yazılı olarak müracaat etmesi zorunludur. Ancak, iflas idaresi tarafından verilen yetki belgesine istinaden müracaatta bulunulabilmesi mümkündür.

Bununla birlikte, iflas hâlindeki tüzel kişiliklerin ortaklarının ve kanuni temsilcilerinin 213 sayılı Kanun ve 6183 sayılı Kanun uyarınca sorumlu oldukları borçlar için Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri mümkün bulunmaktadır.

Ancak, iflas hâlinde bulunan mükelleflerden aranılan kamu alacaklarına ilişkin olarak Kanundan yararlanmak için başvuru süresi içerisinde herhangi bir başvuruda bulunulmaması ve/veya bu alacakların 31/12/2020 tarihinden sonra iflas masasına kaydedilmiş olması hâlinde, alacaklar Kanunun kapsadığı dönemlere ait olsa dahi Kanun hükümlerinden yararlanılamayacaktır.

2004 sayılı Kanun kapsamında haklarında iflas ertelemesi kararı bulunan şirketler ve kooperatifler 7256 sayılı Kanuna göre yapacakları başvurularını haklarında verilmiş mahkeme kararı dikkate alınarak temsile yetkili kişiler vasıtasıyla yapacaklardır.

Aynı şekilde, 2004 sayılı Kanun kapsamında konkordato kararı verilmiş ve kayyım atanmış borçlular da, 7256 sayılı Kanuna göre yapacakları başvurularını haklarında verilmiş mahkeme kararı dikkate alınarak temsile yetkili kişiler vasıtasıyla yapacaklardır.

5- 7256 sayılı Kanunun yayımı tarihinden önce, vergi mevzuatında yer alan düzenlemeler nedeniyle mahsuben iade talebi bulunan mükellefler diledikleri takdirde mahsup talep ettikleri borçları için Kanun hükümlerinden yararlanabilecektir. Bu takdirde, mahsuben iade talebinden vazgeçtiklerini bağlı bulundukları vergi dairesine, birden fazla vergi dairesine mahsup talepli borçları olması hâlinde, her birine ayrı ayrı Kanundan yararlanmak için belirlenen başvuru süresi içinde ekte bir örneği yer alan (Ek:2/F) dilekçeyle bildirmeleri gerekmektedir.

Mükellefin kendi borcu dışında, ilgili mevzuat uyarınca üçüncü şahısların borçlarına mahsup talebi olması hâlinde ise mahsup talebinden vazgeçebilmesi için borcuna mahsup istenen üçüncü şahsın da bu konuya yönelik irade beyanı aranılacaktır. Bu takdirde, mükellefin üçüncü şahıs lehine yaptığı mahsup talebi hükümsüz kalacaktır. Lehine mahsup talep edilen üçüncü şahsın ise mükellefin irade beyanı olmadan Kanundan yararlanmak üzere başvuruda bulunabileceği tabiidir.

Bununla birlikte, mahsup talebinden vazgeçen mükelleflerin, mahsup talebine konu iade alacaklarını Kanun kapsamındaki taksitlerine Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmüne göre veya Kanun kapsamında yapılandırılmayan vergi borçlarına ilgili mevzuat uyarınca mahsubunu talep etmeleri mümkündür. Bu durumda, mahsuba esas alınacak tarih, Kanunun yayımı tarihinden sonra yaptıkları başvuru tarihi dikkate alınarak belirlenecektir.

Diğer taraftan, ilgili vergi mevzuatından doğan iade alacağının vergi borcuna mahsubunu talep eden ve vergi borcunu Kanuna göre ödemek üzere bu mahsup talebinden vazgeçen mükelleflere iade alacaklarının, mahsubundan vazgeçilen borcun söz konusu Kanun kapsamında yapılandırılmasından sonra hesaplanan taksit tutarları toplamını aşan kısmı, ilgili mevzuat hükümleri ve 6183 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 88 inci maddesinin onaltıncı fıkrası göz önünde bulundurularak nakden iade edilebilecektir.

6- Kanundan yararlanılarak süresinde ödenen alacaklara, Kanunun 3 üncü maddesinde öngörülen katsayı uygulaması hariç olmak üzere Kanunun yayımı tarihinden sonraki süreler için faiz, gecikme zammı, gecikme cezası gibi herhangi bir fer’i alacak tatbik edilmeyecektir.

7- 7256 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin onikinci fıkrasında, Kanuna göre ödenecek alacaklarla ilgili olarak tatbik edilen hacizlerin yapılan ödemeler nispetinde kaldırılacağı ve buna isabet eden teminatların iade edileceği hükme bağlanmıştır.

Buna göre, Kanun kapsamındaki borçlarını ödemek üzere başvuran ve borçlarına karşılık ödemede bulunan mükelleflerin mal varlığına tatbik edilen hacizler, bu malların bölünebilir nitelikte olması ve haczin devam edeceği malların, ödenmemiş taksitlerin yapılandırma öncesi tutarını karşılayacak değerde olması şartıyla ödemeler nispetinde kaldırılacaktır.

Bu hüküm çerçevesinde, borçları Kanun hükmüne göre taksitlendirilen mükelleflerin teminat değişikliği talepleri de değerlendirilebilecektir.

Diğer taraftan, bu Kanun kapsamında yapılandırılan borçlar muaccel olmaktan çıktığından, bu borçlarla ilgili olarak 6183 sayılı Kanun kapsamında takip işlemi yapılmamaktadır. Ancak, Kanunun 3 üncü maddesinin onikinci fıkrası hükmüne göre, bu Kanun kapsamında ödenecek alacaklar nedeniyle tatbik edilen hacizlere konu mallar, borçlunun talebi hâlinde 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre alacaklı tahsil dairesince satılabilecektir. Satış sonucunda elde edilecek tutarın, ilgili mevzuata göre öncelikli alacakların mahsubundan sonra yapılandırmaya konu borçlara mahsup edilmesi icap etmektedir.

Aynı fıkra gereğince, borçlu tarafından hacizli malların satılmasının talep edilmiş olması, alacaklı tahsil dairesince söz konusu malların satışa çıkarılamaması ya da satışa çıkarıldığı halde satılamaması durumunda, borçluya Kanun kapsamında ödenmesi gereken taksitleri süresinde ödememe hakkı vermemektedir.

8- Borçlu tarafından Kanun kapsamında yapılan ödemelerin kredi kartı kullanılmak suretiyle yapılması durumunda borç kredi kartı ile ödeme işleminin gerçekleştiği anda ödenmiş olacağından, bu şekilde yapılmış olan ödemeler yönünden de varsa ödenen alacaklara ilişkin tatbik edilmiş hacizler ödeme nispetinde kaldırılacak ve alınmış teminatlar iade edilecektir.

Kredi kartıyla son taksiti de içerecek şekilde ödeme yapılması hâlinde, kredi kartıyla yapılan ödemelerin ilişkin olduğu motorlu taşıtların satış ve devrine ait ilişik kesme belgesi verilebilecektir.

9- 7256 sayılı Kanuna göre başvuruda bulunan ve borçları Kanuna göre taksitlendirilen mükellefler tarafından, borcu olup olmadığına dair yazı istenilmesi hâlinde Kanun hükümleri ihlal edilmediği sürece bu borçları için vadesi geçmiş borcun bulunmadığına dair yazı verilecektir.

10– 7256 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında, tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı ve alkollü içkilerin üreticileri ve ithalatçılarının, 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin (6) numaralı bendinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetki kapsamında kullanılma zorunluluğu getirilen özel etiket ve işaretleri kullanmalarına izin verilebilmesi için bu Kanun kapsamında yapılandırılan ve vadesi 1/3/2016 tarihinden sonra gelen 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun III sayılı Listesinin (A) ve (B) Cetvellerinde yer alan ürünlere ilişkin özel tüketim vergisi ve bu vergiye ait beyannameden doğan damga vergisi ile bu vergilere bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın tamamının ödenmesinin şart olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, bu Kanun kapsamında yapılandırılan ve vadesi 1/3/2016 tarihinden sonra gelen 4760 sayılı Kanunun III sayılı Listesinin (A) ve (B) Cetvellerinde yer alan ürünlere ilişkin özel tüketim vergisi ve bu vergiye ait beyannameden doğan damga vergisi ile bu vergilere bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı yerine 7256 sayılı Kanunun yayımı tarihine kadar Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın tamamı ödenmediği müddetçe, tütün mamulleri, makaron, yaprak sigara kâğıdı ve alkollü içkilerin üreticileri ve ithalatçılarının 213 sayılı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin (6) numaralı bendinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetki kapsamında kullanılma zorunluluğu getirilen özel etiket ve işaretleri kullanmalarına izin verilmeyecektir.

11- 7256 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) bendinde, il özel idareleri ve bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar ile Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu ve bağımsız spor federasyonlarına tescil edilmiş olan ve Türkiye’de sportif alanda faaliyette bulunan spor kulüplerine, Kanun kapsamında yapılandırılan alacak tutarlarını ikişer aylık dönemler hâlinde azami 36 eşit taksitte ödenmesi imkânı verilmiştir.

Spor kulüplerinin bu imkândan yararlanabilmeleri için başvuru sırasında Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Futbol Federasyonu ve bağımsız spor federasyonlarına tescil edilmiş spor kulübü olduklarını belirten belgeyi ibraz etmeleri gerekmektedir. Bu kulüplerin dernek veya şirket şeklinde örgütlenmiş olması Kanun ile verilen imkândan yararlanmalarına engel teşkil etmemektedir. Spor kulüplerinden aranılan amme alacaklarıyla ilgili olarak ikincil sorumluluğu bulunan kişiler de bu hükümden yararlanabilecektir.

7256 sayılı Kanun hükmüne göre bu kuruluşların kendilerine verilen imkânı kullanarak ödeme yapmak istemeleri hâlinde, yapılandırılan alacak tutarına; yirmidört eşit taksit için (1,194), otuz eşit taksit için (1,238), otuzaltı eşit taksit için (1,318) katsayısı uygulanacaktır. Katsayı uygulaması bu Tebliğin (II/C-2) bölümüne göre yapılacaktır.

Diğer taraftan, il özel idareleri ve bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar dışında il özel idarelerine ait tüzel kişiler ise Kanunun tanıdığı azami 36 eşit taksit imkânından yararlanamayacaklardır.

12- 7256 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendi ile belediyeler ve bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların bu Kanun kapsamında yapılandırdıkları borçlarına ilişkin taksit tutarları, belediyelerin genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılan paylarından, 5779 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü fıkrasındaki %40 oranı dikkate alınmaksızın aylık dönemler hâlinde azami yüz yirmi eşit taksitte tahsil edilecektir. Bu kapsamda, kesinti tutarı her hal ve takdirde bu idareler adına genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılan payların aylık tutarının %50’sini aşamayacaktır.

7256 sayılı Kanun hükmüne göre bu kuruluşların kendilerine verilen imkânı kullanarak ödeme yapmak istemeleri hâlinde, yapılandırılan alacak tutarına;

– altı eşit taksit için (1,032),

– dokuz eşit taksit için (1,053),

– oniki eşit taksit için (1,064),

– onsekiz eşit taksit için (1,086),

– yirmidört eşit taksit için (1,109),

– otuzaltı eşit taksit için (1,19),

– kırksekiz eşit taksit için (1,247),

– altmış eşit taksit için (1,304),

– yetmişiki eşit taksit için (1,361),

– yüzyirmi eşit taksit için (1,640)

katsayısı uygulanmak suretiyle bulunan tutar, taksit sayısına bölünerek ödenecek taksit tutarları aylık dönemler hâlinde kesinti yoluyla tahsil edilecektir.

5779 sayılı Kanuna göre yapılacak kesintilerin Cumhurbaşkanınca durdurulması hâlinde, yapılandırılan borçlara ilişkin aylık taksitlerin ödeme süreleri kesinti yapılmayan aylar için durdurulacak ve ödenmeyen taksitler tercih edilen taksit ödeme süresinin sonundan itibaren ayrıca bir katsayı ve geç ödeme zammı uygulanmaksızın aylık dönemler itibarıyla paylardan kesinti suretiyle tahsil edilecektir. Bu kapsamdaki taksitlerin süresinde ödenmemiş olması ihlal nedeni sayılmayacaktır.

Öte yandan, bu idarelerin taksit tutarlarının, genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden aktarılacak tutarlardan daha yüksek olması hâlinde, eksik tutarların taksit ödeme süresini takip eden ay sonuna kadar borçlu tarafından ödenmesi durumunda, bu tutarlara geç ödeme zammı hesaplanmayacaktır. Bu suretle ödeme yapılmaması hâlinde eksik ödenen tutarlara geç ödeme zammı hesaplanacağı tabiidir.

Bu bent kapsamında kesinti yoluyla tahsil edilecek olan taksitlerin, bent hükmünde belirtildiği şekilde bir takvim yılında ikiden fazla süresinde ödenmemesi hâlinde Kanundan yararlanma hakkı kaybedilecektir.

Ayrıca, belediyelerin Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde belirtilen peşin ödemede indirimden yararlanabilmesi için yapılandırılan tutarın tamamını 1 Şubat 2021 tarihine (bu tarih dâhil) kadar, aynı fıkranın (b) bendinde belirtilen indirimlerden yararlanılabilmesi için yapılandırılan tutarın tamamını 31 Mart 2021 tarihine (bu tarih dâhil) kadar bu Tebliğin (II/C-2-a) bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde ödemeleri gerekmektedir.

13- 7256 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanmak için açılmış davalardan vazgeçilmesi şart olduğundan, borçlular tarafından Kanundan yararlanmak için yapılan başvurular üzerine tahsilat işlemlerinden dolayı açılmış davalar sulh yoluyla sonuçlanacaktır. Bu nedenle, 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesi uyarınca alacağın takibi için düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılmış olan davalara konu alacaklar için Kanun hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunulması hâlinde, ödeme emrine karşı açılmış davalardan da vazgeçildiğinden, 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesi gereğince %10 oranındaki haksız çıkma zammı talep edilmeyecektir.

14- 7256 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ondördüncü fıkrasında “(14) Bu Kanun kapsamındaki alacaklara ilişkin ilgili mevzuatta yer alan özel hükümler saklı kalmak kaydıyla taksit ödeme süresince zamanaşımı süreleri işlemez.” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm, 7256 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklarla ilgili olarak 213 sayılı Kanunda yer alan ceza kesme zamanaşımı sürelerinin işlememesini de sağlamaktadır.

Kanunun yayımı tarihinden önce pişmanlık talebi ile verilip, ödeme yönünden şartların ihlal edildiği beyannameler ile kendiliğinden verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergiler kesinleştiği halde bu vergilere bağlı olarak kesilmesi gereken vergi ziyaı cezaları Kanunun yayımı tarihi itibarıyla farklı safhalarda bulunabilmekte olup, Kanun kapsamında yapılandırılan ya da bu Kanunun yayımı tarihinden önce ödenmiş olan vergilere ilişkin vergi ziyaı cezalarına yönelik aşağıdaki şekilde işlem yapılması gerekmektedir.

  1. a) Vergi aslının bu Kanuna göre yapılandırılması durumunda, Kanunun yayımı tarihi itibarıyla vergi ziyaı cezasının bulunduğu hukuki aşama dikkate alınarak işlem tesis edilecektir. Buna göre, Kanunun yayımı tarihi itibarıyla;

(1) Vergi ziyaı cezasının kesilmediği veya vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ edilmediği hallerde vergi aslına ilişkin taksit ödemeleri devam ettiği müddetçe vergi ziyaı cezası kesilmeyecek ve vergi/ceza ihbarnameleri tebliğ edilmeyecektir. Vergi aslının bu Kanuna göre tamamen ödenmesi şartıyla, vergi ziyaı cezalarının kesilmesinden ve tebliğinden vazgeçilecektir. 7256 sayılı Kanun hükümlerinin ihlal edilmesi durumunda ise Kanunun 3 üncü maddesinin on dördüncü fıkrasına göre işlemeyen ceza kesme zamanaşımı süresi dikkate alınarak gerekli işlemler tesis edilecektir.

(2) Vergi ziyaı cezası kesilerek vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ edildiği hallerde vergi ziyaı cezası için;

i) Uzlaşma talep edilmiş ve uzlaşma talebinden vazgeçilmemiş ise Kanunun yayımı tarihinden sonra uzlaşma sağlanmış olsa dahi, vergi aslının tam ödenmesine müteakip cezanın tahsilinden vazgeçilmesi, Kanunun yayımı tarihinden sonra tahsil edilen bir tutarın bulunması hâlinde red ve iade edilmesi,

ii) Ceza indirimi talep edilmiş ve indirim talebinden vazgeçilmemiş ise, Kanunun yayımı tarihinden sonra vergi ziyaı cezasına karşılık ödeme yapılmış olması hâlinde vergi aslının bu Kanuna göre tam olarak ödenmiş olması şartıyla, vergi ziyaı cezasının tahsilinden vazgeçilerek tahsil edilen tutarın red ve iade edilmesi,

iii) Dava açılmış ve ihtilaftan vazgeçilmemiş ise, vergi aslının bu Kanuna göre tamamen ödenmesi şartıyla, ödemenin tam yapıldığı tarihten sonra yargı kararları uyarınca işlem yapılmaması ve idarece de ihtilafın sürdürülmemesi, Kanunun yayımı tarihinden sonra tahsil edilen bir tutarın bulunması hâlinde red ve iade edilmesi,

gerekmektedir.

b) Vergi aslının Kanunun yayımı tarihinden önce tamamen ödenmiş olması hâlinde, Kanunun yayımı tarihi itibarıyla vergi ziyaı cezalarının;

(1) Kesilmemiş olması durumunda kesilmesinden, kesildiği halde vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilmemiş olması durumunda tebliğ edilmesinden,

(2) Kesilerek vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ edildiği hallerde; uzlaşma talep edilmişse uzlaşma talebinden, ceza indirimi talep edilmişse indirim talebinden, vazgeçildiği kabul edilerek söz konusu vergi ziyaı cezalarının tahsilinden,

(3) Davaya konu (ihbarnamenin ve/veya takip işlemlerinin) olması durumunda borçlunun müracaat etmesi ve ihtilafından vazgeçmesi şartına bağlı olarak bu cezaların ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının tamamının tahsilinden,

(4) Kesinleştiği (Kanunun yayımı tarihinden sonra kesinleşenler dâhil) halde takibe ilişkin ihtilafın bulunmaması koşuluyla vergi dairesi tarafından re’sen, bu cezaların ve bunlara ilişkin gecikme zamlarının tamamının tahsilinden,

vazgeçilecektir.

15- 7256 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan alacaklara ilişkin zamanaşımı süreleri 6183 sayılı Kanunun 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının onbirinci bendi hükmü dikkate alınarak tayin edilecektir.

16- 7256 sayılı Kanun kapsamına giren alacaklara karşılık;

– Kanunun yayımlandığı 17/11/2020 tarihinden önce tahsil edilmiş olan tutarlar,

– Kanun kapsamında tahsil edilen tutarlar,

– Kanunun 3 üncü maddesinin dokuzuncu fıkrasında belirtilen tecile ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun veya diğer kanunlar uyarınca ödenen faizler,

red ve iade edilmeyecektir.

17- Bu Kanun hükümlerine göre başvuruların e-devlet (www.turkiye.gov.tr) veya Gelir İdaresi Başkanlığının (www.gib.gov.tr) internet adresi üzerinden yapılması hâlinde, başvuru tarihi elektronik ortamda başvurunun yapıldığı tarih olacaktır.

Diğer taraftan, yazılı olarak yapılan başvuruların taahhütlü posta veya APS ile gönderilmesi hâlinde postaya verildiği tarih, adi posta ile gönderilmesi hâlinde ise tahsil dairesinin kayıtlarına intikal ettiği tarih başvuru tarihi olarak dikkate alınacaktır.

18- 2918 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin onüçüncü fıkrasında, alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç kullandığı tespit edilen sürücülerin geri alınan sürücü belgesinin iade edilebilmesi için ilgili kişi hakkında trafik kurallarına aykırılık dolayısıyla verilmiş olan idari para cezalarının tamamının tahsil edilmiş olmasının şart olduğu hükme bağlanmıştır.

Buna göre, 7256 sayılı Kanun kapsamında borçlarını yapılandıran borçlulara, 2918 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin onüçüncü fıkrasına göre trafik idari para cezası borcu bulunmadığına dair yazının verilebilmesi için bu borçların tamamının ödenmiş olması gerekmektedir.

19- Bu Tebliğin ekleri, çoğaltılmak suretiyle kullanılabilir.

20- 7256 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, diğer bazı alacakların da Kanun kapsamında yapılandırılacağı hüküm altına alınmış olup, Kanunun 4 üncü maddesinde Kanun kapsamında yapılandırılarak ödenecek alacaklar, alacaklı idareler de belirtilmek suretiyle bu Tebliğe ekli tabloda (Ek:3) gösterilmiştir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/7256-sayili-kanundan-yararlanmak-icin-mirascilar-kefiller-sirket-ortaklari-ve-kanuni-temsilciler-basvuru-yapabilir/feed/ 0
Geçici vergi nedir? https://www.muhasebenews.com/gecici-vergi-nedir-2/ https://www.muhasebenews.com/gecici-vergi-nedir-2/#respond Mon, 10 Aug 2020 07:45:22 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=90058 Geçici vergi, gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükelleflerinin cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergisine mahsuben üçer aylık kazançları üzerinden hesaplanarak ödenen bir peşin vergi uygulamasıdır.

Hangi kazançlar geçici verginin kapsamına girer?

Gerçek usulde vergilendirilen  ticari kazanç sahipleri, serbest meslek erbabı ve kurumlar vergisi mükellefleri  cari vergilendirme döneminin gelir ve kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere  geçici vergi ödemek zorundadırlar. Adi ortaklıklar, kollektif şirketler ve adi  komandit şirketler, ortaklık olarak gelir veya kurumlar vergisi mükellefi  olmadıklarından geçici vergi mükellefi değillerdir. Ancak adi ortaklıklar ile  kollektif şirketlerde ortakların, komandit şirketlerde komandite ortakların  elde ettikleri kazançlar geçici verginin konusuna girmektedir.

Kimler geçici vergi ödemez?

Tasfiye halindeki kurumlar  vergisi mükellefleri tasfiye dönemlerinde, basit usulde vergilendirilen gelir  vergisi mükellefleri, yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapanlar, ücret geliri  elde edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri, zirai kazanç  sahipleri, diğer kazanç ve irat elde edenler, kazançları vergiden istisna  edilen serbest meslek erbabı ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar geçici  vergi ödemezler. Ancak, geçici vergi ödemeyeceği belirtilen kişiler bu  işlerinden elde ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki  kazançları nedeniyle geçici vergi ödemek zorundadırlar.

 Geçici vergiye esas kazanç nasıl tespit edilir?

Mükellefler, öncelikle ilgili hesap döneminin 3, 6, 9 ve 12 aylık mali tablolarını esas alarak geçici vergi dönem kazancını, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 120 nci maddesi hükmüne göre belirleyeceklerdir. Geçici vergiye ilişkin kazançların tespitinde dönemsellik esasına uyulması ve Vergi Usul Kanununun değerlemeye ilişkin hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.

Gelir Vergisi mükellefleri ile Kurumlar Vergisi mükellefleri için geçici vergi oranı kaçtır?

Geçici vergi oranı, Gelir Vergisi mükellefleri için, gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oran (%15) , Kurumlar Vergisi mükellefleri için %22 olarak uygulanır.

Geçici vergi nasıl hesaplanacaktır?

Gelir vergisi mükellefleri için geçici vergi ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançlarına, gelir vergisi tarifesinin ilk diliminde yer alan oranın (%15) uygulanması suretiyle hesaplanacaktır. Kurumlar vergisi mükellefleri için geçici vergi oranı safi kurum kazancı üzerinden %22 olarak uygulanır. Hesaplanan geçici vergiden varsa aynı hesap dönemi ile ilgili olarak daha önce ödenmiş geçici vergi ve geçici vergiye tabi kazançlarla ilgili olarak tevkifat yoluyla ödenmiş vergiler mahsup edilecek, mahsuptan sonra kalan tutar ödenmesi gereken geçici vergi olarak beyan edilecektir

Geçici vergi beyannamesi düzenlenirken hangi istisna ve indirimler dikkate alınır?

Mükellefler, geçici vergiye tabi kazançlarının tespiti sırasında gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinde dikkate alabilecekleri tüm indirim ve istisnalardan yararlanabilirler.

Geçici verginin eksik beyan edilmesi halinde ne yapılır?

Geçmiş dönemlere ilişkin geçici  verginin %10’u aşan tutarda eksik beyan edilmesi durumunda eksik beyan edilen  kısım için yapılacak re’sen veya ikmalen tarhiyata vergi ziyaı cezası ile  gecikme faizi uygulanır. %10’luk yanılma payının beyan edilmesi gereken (beyan  edilmiş olan değil) geçici vergi matrahı üzerinden hesaplanması gerekmektedir.

Geçici verginin ödenmemesi durumunda gecikme zammı hesaplanır mı?

Tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş olması dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup imkânı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarı için vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarih olan yıllık beyannamenin verilmesi gereken kanuni sürenin başlangıç tarihine kadar gecikme zammı uygulanır.

Ödenmeyen geçici vergi yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir mi?

Tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemiş geçici verginin yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir. Mahsup işleminin yapılabilmesi için tahakkuk ettirilmiş geçici verginin ödenmiş olması şarttır.

Bir önceki dönemde ödenmemiş olan geçici vergi sonraki dönem beyannamesinden mahsup edilebilir mi?

Yıl içinde bir önceki dönemde ödenmemiş olan geçici verginin ödenme şartına bağlı olmaksızın bir sonraki dönem beyannamesinden mahsubu mümkündür. Ödenmiş olma şartı yıllık gelir vergisi beyannamesinden mahsup yaparken aranmaktadır. Yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden ilgili hesap dönemine ilişkin geçici vergi dönemlerinde ödenen geçici vergi mahsup edilir

Tahakkuk eden ancak ödenmeyen geçici vergi için ne yapılır?

Üçer aylık kazançlar üzerinden  tahakkuk ettirilmiş, ancak ödenmemesi nedeniyle yıllık beyanname üzerinden  hesaplanan vergiden mahsup imkânı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin  edilir. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi  gereken tarihe (gelir vergisi mükellefleri için 1 Mart, kurumlar vergisi  mükellefleri için 1 Nisan) kadar gecikme zammı uygulanır.

Bağ-Kur primlerini geçici vergi beyannamesinde indirme imkanı var mıdır? Varsa hangi sütunda gösterilir?

Gelirin elde edildiği yılda  ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi kaydıyla, bağ-kur primleri, kazançla sınırlı  olarak indirilebilecektir. Dönem sonunda yıllık beyannamede beyan edilen kazanç  olmaması veya yetersiz olması halinde, geçici vergi dönemlerinde indirilen  ödenmiş bağ-kur giriş keseneği ve primleri tutarının, yıllık beyannameye göre  yararlanılması mümkün olan kısmı; gelir vergisi mükelleflerince beyan edilen  gelirden indirilebilecek, kalan kısmı indirim konusu yapılamayacaktır. Bağ-Kur  primleri beyanname üzerinde “Diğer İndirimler” sütununda gösterilir.

Geçici verginin dönemleri, beyan ve ödeme zamanları nedir?

DÖNEM
BEYAN
ÖDEME
1.Dönem           (Ocak, Şubat, Mart)
17 Mayıs
17 Mayıs
2.Dönem           (Nisan, Mayıs, Haziran)
17 Ağustos
17 Ağustos
3.Dönem (Temmuz, Ağustos, Eylül)
17 Kasım
17 Kasım
4.Dönem           (Ekim, Kasım,Aralık)
17 Şubat r
17 Şubat

Yeni işe başlayan, işi bırakan ve tasfiyeye giren mükelleflerde geçici vergi nasıl uygulanacaktır?

Yeni işe başlayan mükellefler,  faaliyete başladıkları tarihin içinde bulunduğu geçici vergi döneminden  itibaren geçici vergi ödemeye başlayacaklardır. İşin bırakılması halinde ise  işin bırakıldığı tarihi içeren dönemden sonraki dönemler için geçici vergi  beyannamesi verilmeyecektir. Ticaret siciline tescil edilerek tasfiyeye giren  kurumlar tasfiyeye girdikleri tarihi ihtiva eden geçici vergi dönem kazançları  üzerinden geçici vergi ödeyecekler, bu dönemden sonraki tasfiye dönemlerinde  geçici vergi beyannamesi vermeyeceklerdir.

Özel İnşaat yapan firmalar geçici vergi beyannamesi verir mi?

Yıllara sâri inşaat ve onarma işi yapan firmalar hariç, tüm inşaat firmaları geçici vergi beyannamesi verirler.

Bilanço esasına göre defter tutan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri geçmiş yıl zararlarını geçici vergiden mahsup edebilirler mi?

Geçici vergi matrahının hesaplanmasında, gelir/kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde indirimi mümkün olan geçmiş yıl zararları dikkate alınacaktır.


Kaynak: Gelir İdaresi Başkanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/gecici-vergi-nedir-2/feed/ 0