Şirket araçlarına vergi ayarı – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Tue, 09 Jun 2020 13:13:22 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Makam aracı sadece özel sektörde mi ücrettir? https://www.muhasebenews.com/makam-araci-sadece-ozel-sektorde-mi-ucrettir/ https://www.muhasebenews.com/makam-araci-sadece-ozel-sektorde-mi-ucrettir/#respond Tue, 09 Jun 2020 07:35:06 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=86239

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com

 


 

Önceki yazımızda, şirketlerin kullandıkları binek otomobillerine ilişkin son yasal ve idari düzenlemeler ışığında makam araçlarının vergi mevzuatı karşısındaki durumunu açıklamış, son zamanlardaki vergi incelemelerinde sıklıkla şirket yöneticilerine tahsis edilen makam araçlarının aynî ücret olarak değerlendirip eleştiri raporları yazıldığını, Gelir İdaresinin görüşünün de önceden beri bu yönde olduğunu, 7194 sayılı Kanun’la yapılan son düzenlemelerin de bu yorumu desteklediğini belirtmiştik. Özetle, makam aracı tahsis edilmesinin ücret olduğu yönündeki idari görüş adım adım hakim olmuştur. Vergi yargısının (7194 sayılı Kanunla yapılan düzenleme öncesinde) aksi görüşte olduğu şerhini de koyalım.

Peki, makam aracı tahsisi ücret olarak değerlendirilecekse, bu değerlendirme sadece özel sektörde çalışanlar için mi söz konusu? Soruyu tersinden sorarsak, kamu personeline tahsis edilen makam araçları ücret değil midir? Bu yazının yazılması ile yayımlanması arasında vergi kanunlarında bir değişiklik yapılmadıysa, ücret gelirlerinin vergilendirilmesi konusunda özel sektör çalışanları ile kamu sektörü çalışanları arasında bir ayırım yoktur. Anayasa’nın eşitlik ilkesi gereği öyle de olması gerekir. Ancak, Devlet Baba bazen kendi çalışanlarına bazı kolaylıklar tanıyabilmektedir, ama bu kolaylıkların sınırı hukuktur. Gerçi son zamanda bu sınırlar da zorlanmaya başlanmıştır. Örneğin, 11 Nisan 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2393 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile kamuda çalışıp bazı kamu kurum ve kuruluşlarında, KİT’lerde, kamu iştiraklerinde yönetim, denetim, tasfiye kurullarında görev alanların 2018 ve sonraki yıllarda ödemeleri gereken gelir vergileri (ilk işverenden aldığı ücret de dahil edilerek artan oranlı tarife nedeniyle ödemeleri gereken ilave gelir vergisi dahil) ilgili kuruluş tarafından karşılanacaktır. Karar geçmişe etkili olarak çıkarılmıştır! Bu düzenlemenin, hukuk karşısındaki durumu hakkında çok şey söylenebilir, hatta halka açık şirketlerdeki durumu daha da fazla tartışılabilir. Ama bu örneği yazımızın bağlamında, Devletin bürokratına bakış açısını yansıtmak açısından verdik.

Konumuza dönecek olursak, eğer makam aracı tahsisi ücret kabul ediliyorsa, kamu-özel sektör ayırımı yapmadan araç tahsisi yoluyla sağlanan menfaatin net ücret olarak kabul edilip gelir vergisi stopajının yapılması gerekmektedir. Kamuda makam aracı tahsisini düzenleyen bir kanunumuz da vardır: 1961’de yürürlüğe giren 237 sayılı Taşıt Kanunu. Bu Kanunda kimlere taşıt tahsisi yapılacağı düzenlenmiştir. Kanun’un 1 sayılı cetvelinde emirlerine ve zatlarına binek otomobili verilenler, 2 sayılı cetvelde ise makam hizmetlerine araç tahsis edilenler belirtilmiştir. Ayrıca Kanun’da kamu kurumlarının da resmi hizmetlerde kullanılmak üzere makama araç tahsis edebileceği yer almaktadır. Bir de kamu hizmeti için kullanılacak araçlar vardır. Özetle, 3 tip araçtan bahsedebiliriz: Kişiye, makama ve hizmete tahsis edilen araçlar. İlk iki tip araç yazımızın konusuna girmektedir.

Kanundaki cetvellerde kimler mi var? 1 sayılı cetvelde Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, TBMM Başkanlık divanı üyeleri, komisyon başkanları, grup başkanları ve başkanvekilleri, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, yüksek mahkeme başkanları, bakanlar, valiler… 2 sayılı cetvelde, TBMM Genel Sekreteri, Kamu Başdenetçisi, üniversite rektörleri, diyanet işleri başkanı, ordu kurmay başkanları, generaller, düzenleyici denetleyici kurum başkanları, emniyet müdürleri, kaymakamlar.

Yukarıdaki özet açıklamalarımızdan görüleceği üzere, Devlet’i temsil eden makamlara veya o makamlarda görevli kişilere makam aracı tahsisi yapılmaktadır. Bu durumda, ölçüyü kaçırmadıkça, eleştirilecek bir şey de yoktur. Zira o araçlar bir prestij ve temsil gereği tahsis edilmektedir. Peki, özel sektör yöneticilerine de prestij ve temsil amacıyla tahsis edilen makam araçları ücret olarak değerlendirilip vergilendirilirken, kamu yöneticileri için aynı işlemin yapılmaması eşitliğe aykırı olmaz mı? Eğer ödenmesi gereken bir vergi ödenmemişse kamu zararı oluşmuş mudur? Maliye ve Sayıştay bu konuda ne düşünür acaba?

Sözün özü: “Bugünkü kanunlar büyük sineklerin delip geçtiği,küçük sineklerin takılıp kaldığı örümcek ağlarıdır” (Honore de Balsac)

 


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Makam aracı ücret midir?

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/makam-araci-sadece-ozel-sektorde-mi-ucrettir/feed/ 0
Makam aracı ücret midir? https://www.muhasebenews.com/makam-araci-ucret-midir/ https://www.muhasebenews.com/makam-araci-ucret-midir/#respond Mon, 08 Jun 2020 06:00:40 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=86302

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com

 


3 Haziran 2020 tarihli yazımızda, şirketlerin kullandıkları binek otomobillerine ilişkin olarak 2019 yılı sonunda çıkarılan 7194 sayılı Kanun’la getirilen ve 311 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği (Tebliğ) ile detayları açıklanan düzenlemelerden bahsetmiştik. Özetle, söz konusu düzenlemeler ile kiralık araçların aylık kira bedelinin, aktifteki araçların amortisman tutarlarının vergiye tabi gelirden indirimine üst sınır getirilmiş, araçlara ilişkin giderlerin ise %70’inin vergiye tabi gelirden indirilmesine izin verilmiştir.

Kanun gerekçesinde neden böyle bir sınırlamaya gidildiği şu şekilde açıklanmıştır: “Mevcut uygulamada, işletme aktifine kayıtlı olup kazancın elde edilmesinde kullanılan binek otomobillerin amortisman başta olmak üzere bütün giderleri (motorlu taşıtlar vergisi hariç) kazancın tespitinde gider olarak kabul edilmektedir. Ancak söz konusu düzenlemenin gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince suistimal edilebildiği ve şahsi ihtiyaçlar için kullanılan binek otomobillere ait giderlerin de gelir veya kurum kazancından indirilebildiği görülmektedir.” Yani, kanun koyucu şirket araçlarının şirket işleri dışında kullanılmasının suistimal düzeyine ulaştığı gerekçesiyle bu araçların giderlerinin indirimini sınırlandırmıştır.

Maliye, daha önceden verdiği özelgelerde, şirket araçlarının şirket personelinin iş yerine geliş gidişlerini kolaylaştırmak maksadıyla toplu taşıma dışında tahsis edilen araçlar ile yönetim kurulu üyelerine bu sıfatları dolayısıyla tahsis edilen araçların, işle ilgili olarak kullanılmadıkları (işe geliş-işten dönüş. hafta sonu tatili, bayram tatili vb.) dönemlere ilişkin giderlerden şirket tarafından karşılanan kısmının net ücret olarak değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüş vermekteydi. Bu görüş, şu anlama gelmektedir: Araçların işle ilgili kullanılan kısmı ücret olmayıp doğrudan gider yazılabilirken, işle ilgili olmayan kısmı çalışana sağlanan net ücret olup brütleştirilip (brüt tutar üzerinden gelir vergisi stopajı yapılıp) dolaylı olarak gider yazılabilir.

Özelgede yer alan işe geliş, işten dönüşün işle ilgili olup olmadığı konusu tartışmalıdır. Gelir Vergisi Kanunu (GVK)’nun 61. maddesindeki tanım uyarınca, ücretten bahsedebilmek için çalışana bir “menfaat” sağlanması gerekir. Çalışan, kendisine tahsis edilen aracı işle ilgili kullanıyorsa bir menfaatten bahsedilemez. İşe geliş-gidişi de bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Diğer taraftan, GVK md. 23/10. maddesinde, çalışanların toplu olarak iş yerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla işverenler tarafından yapılan taşıma giderlerinin ücretten istisna olduğu belirtilmiştir. 7194 sayılı Kanun ile eklenen hüküm sonrasında ise işverenlerce taşıma hizmeti verilmeyen durumlarda, çalışılan günlere ait bir günlük ulaşım bedelinin 2020 yılı için 12 TL’lik kısmının gelir vergisinden istisna olduğu, bu tutarı aşan kısmın ücret olarak vergilendirileceği hükmü yer almaktadır. Kanunda, bu istisnadan yararlanmak için buna ilişkin ödemenin toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçlarının temini şeklinde yapılmasının şart olduğu belirtilmiştir. Nitekim Tebliğ’de, işverenler tarafından, hizmet erbabına a) Ulaşım bedelinin nakit olarak verilmesi, b) Ulaşım bedeli karşılığının, hediye kartı ve benzeri ulaşım harcaması dışında diğer alışverişlerde de kullanılabilecek ödeme araçları şeklinde verilmesi, c) Araç tahsis edilmesi, ç) Çalışılmayan günler için de ulaşım bedeli ödenmesi, d) İş yerlerine gidip gelmelerini sağlamak maksadıyla taşıma hizmeti verilmesinin yanında ilave olarak toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçları verilmesi durumlarında istisnadan faydalanılamayacağı açıklanmıştır. İstisnanın bu kısıtlayıcı şarta bağlanması kanaatimizce uygun olmamıştır. Örneğin, minibüsle, kendi aracıyla işe ulaşımı sağlayanlar istisnadan yararlanamayacaktır. Bu durum eşitliğe aykırıdır. Amaç, işe ulaşım giderlerini vergiden istisna etmekse, bu istisna belirlenen sınıra kadar resen ve seyyanen uygulanmalıdır. Diğer taraftan, 7194 sayılı Kanun ile eklenen söz konusu istisna maddesiyle birlikte, çalışanlara işe ulaşım için yapılan ödemelerin onlara sağlanan bir menfaat olduğu konusu netleşmiş oldu.

Peki, şirket üst yöneticilerine, yönetim kurulu üyelerine makam aracı tahsisi uygulaması son düzenlemeler sonrasında nasıl değerlendirilmelidir? Son zamanda yapılan vergi incelemelerinde, çalışanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin giderlerin (kira, yakıt vb.) çalışanlara sağlanan bir ücret olduğu yönünde raporlar yazılmaktadır. Bu raporlarda araç kullanımının ne kadarının işle ilgili, ne kadarının özel kullanım olduğu noktasında bir tespit bulunmayıp toptancı bir yaklaşımla bu giderlerin tamamının çalışana sağlanan net ücret olduğu yönünde eleştiri yapılıp gelir vergisi stopajı ve damga vergisi tarhiyatları yapılmaktadır. Söz konusu makam araçları, şirketler açısından birer prestij göstergesi olarak ve temsil amacıyla tahsis edilmektedir; dolayısıyla bir anlamda temsil ve ağırlama gideri olarak değerlendirilmelidir. Artık bu yönde ticari ve iktisadi bir teamül oluşmuştur. Bu araçlar tahsis edilirken de genellikle yakıt ve kilometre sınırlaması uygulanmaktadır. Bu sınırlar da çoğu zaman araçların işle ilgili kullanılmasını gerektirecek kadar olmaktadır. Bu noktada, makam araçlarının işle ilgili kullanılmadığını ispat yükü, Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde yer alan “İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.” hükmü gereği, İdareye (incelemeyi yapan vergi müfettişine) düşer. İdare, aracın özel işte (ne kadar) kullanıldığını ispatla mükelleftir.

7194 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme gerekçesiyle birlikte değerlendirildiğinde, kanun koyucunun şöyle bir zımni kabul yaptığı düşünülebilir: Makam araçların işle mi ilgili, yoksa özel ihtiyaçlar için mi kullanıldığını tespit etmek zor olduğundan genel giderlerin %70’inin, kira ile amortismanın ise belirtilen sınıra kadar olan kısmı işle, aşan kısımlar ise özel kullanımla ilgilidir. Bu kabulün sonucu ise, kanunen cevaz verilen sınıra kadarlık giderlerin doğrudan indiriminin yapılacağı; aşan kısımların ise çalışana sağlanan net ücret olarak kabul edilip brüt tutarının ücret olarak gider veya maliyet olarak dikkate alınabileceğidir. Bu durumda, %70’i aşan kısmın KDV dahil tutarı net ücret olacaktır. Yani aşan kısmın KDV’si giderleştirilebilecektir. Makam aracı olmayan binek otomobilleri açısından ise kanuni sınırları aşan giderler ücret olarak değerlendirilmeyeceğinden giderleştirilmesi mümkün olmayacaktır. Tebliğ’de bu konuya ilişkin net bir açıklama olmadığından 7194 sayılı Kanun sonrasında ortaya çıkan bu durumun açıklığa kavuşturulmasında fayda bulunmaktadır.

Kanundaki bu sınırlamalar sonrasında, şirketlerin artık daha az binek otomobili satın alacağı/kiralayacağı, en azından lüks araç kullanımını azaltacağı düşünülebilir. Zira vergi indiriminin kısıtlanması sonrasında vergisel avantaj azalmıştır. Ayrıca, yukarıda izah ettiğimiz belirsizlikler ve avantajların azalması nedeniyle işverenler makam aracı uygulamasından vazgeçebilirler de. Bu durumda, araç kirasıyla, amortismanla, kısıtlamayla uğraşmak yerine, madem bu konu biraz da prestij ve temsil işi, o zaman kiralamayı çalışanların yapması ve kira tutarlarının çalışanların maaşlarına eklenmesi bir çözüm olabilir. Alternatif olarak şirketlerin araçları kendi çalışanlarına kiralaması, kira bedeli kadar da çalışanın maaşına ekleme yapması düşünülebilir. Böylece araçlar tamamen veya kısmen kiralandıkları için gider kısıtlamasına da tabi olmayacaktır. Ancak bu uygulamanın kanuna karşı hile eleştirisi riski taşıdığını da belirtmek gerekir.

Sözün özü: Demokraside çareler tükenmez.


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Şirket araçlarına vergi ayarı

ABD’nin dijital hizmet vergisi misillemesi ve Türkiye

Sanat ve icat vergisi

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/makam-araci-ucret-midir/feed/ 0
Şirket araçlarına vergi ayarı https://www.muhasebenews.com/sirket-araclarina-vergi-ayari/ https://www.muhasebenews.com/sirket-araclarina-vergi-ayari/#respond Wed, 03 Jun 2020 08:45:38 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=85773

Dr. Numan Emre ERGİN
Avukat, YMM, E. Hesap Uzmanı
n.emre.ergin@hotmail.com

 


Yollarda gördüğünüz lüks arabaların kimlere ait olduğunu eminim merak edenleriniz vardır. O araçların büyük çoğunluğu ya bir şirketin aktifine kayıtlıdır, ya da bir şirket tarafından kiralanmıştır. Peki şirketler bu arabaları ne yapmaktadır? Genellikle şirketlerin yöneticileri, ortakları kullanır bu araçları. Bu araçlara ait giderler de vergisel açıdan gelirden indirilir. Araçlar şirket işlerinde kullanılıyorsa bunda kanuna aykırı bir durum yoktur. Ama, bu kullanımın bazen amacı dışında, vergi mevzuatının sınırlarını zorlayacak şekilde kullanıldığı da bir vakıadır. Mesela, aslında özel kullanımda olan veya geniş aile efradının (!) kullandığı araçlar vergiden indirim sağlamak için şirkete adına alınabilmekte veya kiralanabilmektedir. Çoğunlukla aile şirketlerinde rastlanan bu durum nedeniyle, 2019 yılı sonunda çıkarılan 7194 sayılı Kanun’la Gelir Vergisi Kanunu’nda bazı düzenlemeler yapılarak şirketlerin, ticari ve serbest meslek kazanç sahiplerinin aktiflerinde yer alan veya kiraladıkları araçlara ilişkin binek araçlarına ilişkin giderlerin vergi matrahından indirilmesine bazı sınırlar getirildi. 27 Mayıs 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 311 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği (Tebliğ) ile de konuya ilişkin ikincil mevzuat yayımlandı.

Tebliğdeki düzenleme uyarınca, gider kısıtlamasına her türlü araç değil, sadece binek otomobilleri tabi olacaktır. Binek otomobili tanımı ise Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 87.03 pozisyonunda tanımlanan binek otomobiller ile esas itibarıyla insan taşımak üzere imal edilmiş (87.02 pozisyonuna girenler hariç) (steyşın vagonlar ve yarış arabaları dâhil) hem insan hem eşya taşıyabilen motorlu araçlar gibi çok amaçlı araçları kapsamaktadır.

Binek otomobili kiralamalarında 2020 yılı için aylık 5.500 TL’ye kadarlık kira giderinin indirimi kabul edilmekte olup aşan kısım kanunen kabul edilmeyen gider olarak beyan edilecektir. 5.500 TL’yi aşan kısma isabet eden KDV’nin indirimi söz konusu olmayacağı gibi, gider olarak indirilmesi de mümkün olmayacaktır. Diğer taraftan, bu sınırlama finansal kiralama yoluyla edinilen binek otoları için yapılan ödemeler için geçerli değildir. Ancak bu durum, finansal kira ödemelerinin tamamının indirilebileceği anlamına gelmemektedir. Zira birazdan belirteceğim üzere, finansal kira ödemelerinin faize isabet kısmının %70’i vergisel olarak indirimi kabul edilmektedir. Sınırlama, kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ocak 2020 tarihinden sonra yapılacak kira ödemeleri için geçerli olacaktır. Yani bu tarihten önce kiralanmış araçlar için de 2020 sonrasında yapılan kira ödemeleri sınırlama kapsamındadır.

Tebliğde, günlük yapılan kiralamalar için de bir düzenleme yapılmıştır. Bu durumda, aylık indirimine izin verilen 5.500 TL’den, günlük kısma isabet eden 183,33 TL’nin kiralanan gün sayısıyla çarpımı sonucu bulunan tutarın indirimi kabul edilecektir. Yani, 10 gün için kiralanan bir araç için indirimi kabul edilen kira gideri 1.833,30 TL olacaktır. Tebliğdeki bu düzenleme (kıst hesaplama) kanunda yer almamaktadır. Dolayısıyla, kanunda yapılmayan bir sınırlamanın idari düzenlemeyle yapılması verginin kanuniliği ilkesine aykırılık yönünden eleştiriye açıktır. Kanundaki “aylık kira bedelinin 5.500 Türk lirasına kadarlık kısmı gider olarak dikkate alınabilir” ifadesinin kıst dönem kiralamaları için uygulanması konusunda kanun yeterince açık değildir. Alternatif olarak, 5.550 TL’nin bir tavan olduğu dikkate alınırsa, bu tutara kadar ister aylık ister günlük kiralama yapılsın bir aylık kira bedelinin bu tutara kadar olan kısmının indirimine kanun cevaz vermektedir görüşü de iddia edilebilir.

Araç giderlerinin kısıtlanmasında, serbest meslek kazancı açısından önemli bir farklılık bulunmaktadır. Söz konusu kazançlarda tahakkuk değil, tahsilat esası geçerlidir. Yani gelirler tahsil edildiğinde, giderler ödendiğinde muhasebeleştirilir. Dolayısıyla, bu kazançlar açısından dönemsellik ilkesi ticari kazançta olduğu gibi değerlendirilmez. Bu nedenle, kira ne zaman ödenmişse o yılın gideri olduğundan, kiranın ödendiği yılın kazancında dikkate alınıp sınırlamaya tabi tutulacaktır. Örneğin, 1 Temmuz 2020’de aylık kirası 6.000 TL olan aracın bir yıllık kira bedeli peşin ödenmişse 66.000 TL’nin 2020 yılı gelirinden indirimi kabul edilirken, 6.000 TL kanunen kabul edilmeyen gider olarak 2020 yılına ilişkin kazancına eklenecektir.

İster kiralansın, ister satın alınsın binek otomobillerine ilişkin tamir, bakım, yakıt, sigorta, gibi genel giderler ile kredi faizi, finansal kiralama ödemelerinin faize isabet eden kısmın %70’nin indirimi kabul edilmekte, kalan kısmın kanunen kabul edilmeyen gider olarak matraha eklenmesi gerekmektedir. Motorlu taşıtlar vergisinin tamamı eskiden olduğu gibi indirim konusu yapılamayacaktır.

Binek otomobili için getirilen diğer bir kısıtlama, araçların alımında ödenen KDV ve ÖTV’ye ilişkindir. Vergi mevzuatımız uyarınca, söz konusu vergiler doğrudan gider olarak indirilebileceği gibi aracın maliyet bedeline eklenerek amortisman yoluyla aracın ekonomik ömrüne (5 yıl) yayılarak da giderleştirilebilir. İlk yöntemin seçilmesi halinde indirimi kabul edilen tutar 2020 yılı için 140.000 TL’dir. Bu tutarı aşan ÖTV ve KDV kanunen kabul edilmeyen gider olarak beyan edilecektir. Bu durumda, aracın çıplak maliyetiyle aktife alınması halinde 2020 yılı için 160.000 TL üzerinden ayrılan amortismanın indirimi kabul edilmekte olup bu tutarı aşan kısma isabet eden amortismanların indirimi kabul edilmemektedir. Eğer ikinci yöntem benimsenip KDV ve ÖTV araç maliyetine eklenirse, toplam 300.000 TL üzerinden ayrılan amortismanın indirimi kabul edilmektedir. İndirimi kabul edilmeyen amortisman tutarlarının toplamı, aracın satılması halinde vergilendirilmeyecek ve satışın yapıldığı yılın beyannamesinde diğer indirim olarak kazançtan indirilecektir. Finansal kiralama yoluyla edinilip “haklar” hesabında muhasebeleştirilen binek otomobilleri için de uygulama bu şekilde olacaktır. Amortisman konusundaki gider kısıtlaması, 07.12.2019 tarihinden sonra satın alınan binek otomobillerine ilişkin olarak, 2020 ve sonraki yıllarda ayrılan amortismanlar için uygulanacaktır.

Yukarıda anlattığımız sınırlamaların kapsamına, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları araçlar girmemektedir. Dolayısıyla, araç kiralama (rent-a-car) şirketlerinin kiralama için kullandıkları araçlar bu kısıtlamalar dışındadır.

Buraya kadar açıkladığımız düzenlemenin ekonomik etkisini değerlendirecek olursak; şirketler kullandıkları binek otomobillerinin giderlerinin tamamını artık eskisi gibi vergisel açıdan indirim konusu yapamayacaklardır. Kanundaki parasal eşikleri dikkate aldığımızda, bu sınırlamalar lüks segment araç satışını ve kiralamalarını önemli düzeyde etkileyecektir. Otomotiv sektörü bu düzenlemeden mutlu olmasa gerek…

Sözün özü: O’nun arabası var, güzel mi güzel; şoförü de var özel mi özel, bastı mı gaza, gider mi gider; ama maalesef vergisi çooook…

 


Kaynak: Dr. Numan Emre ERGİN, Auvukat, YMM, E. Hesap Uzmanı. İçerik, Sayın Numan Emre ERGİN’in Dunya.com’daki Perspektif isimi köşesinden Yazarın ve Dunya.com’un sahibi olan şirketin özel izni ile yayınlanmıştır. Yazının tüm hakları ve sorumluluğu yazara ve Dunya.com’a aittir.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Altın: Elma dersem çık, armut dersem çıkma!

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/sirket-araclarina-vergi-ayari/feed/ 0