ortaklarından – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Tue, 01 Nov 2022 07:01:31 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Adi Ortaklık ortaklarından birinin adına ve firma merkezi olarak kullanılacak gayrimenkul adi ortaklık kayıtlarına sabit kıymet olarak işlenebilir mi? https://www.muhasebenews.com/adi-ortaklik-ortaklarindan-birinin-adina-ve-firma-merkezi-olarak-kullanilacak-gayrimenkul-adi-ortaklik-kayitlarina-sabit-kiymet-olarak-islenebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/adi-ortaklik-ortaklarindan-birinin-adina-ve-firma-merkezi-olarak-kullanilacak-gayrimenkul-adi-ortaklik-kayitlarina-sabit-kiymet-olarak-islenebilir-mi/#respond Tue, 01 Nov 2022 07:01:28 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=133915 Adi Ortaklık ortaklarından birinin üzerine alınan (Adi Ortaklık ofis merkezi olarak kullanılmak üzere) gayrimenkul adi ortaklık kayıtlarına alınabilir mi?

Not: Adi Ortaklık defteri ihtiyari olarak Bilanço Usulüne göre defter tutulmaktadır. Tapu adi ortak olan kişiler adına olması halinde kayıt yapılır.


Ortakların mülkiyetinde bulunan arsa üzerine yapılacak özel inşaat için kurulan adi ortaklığın vergilendirilmesi ve belge düzeni hakkında verilen örnek özelde aşağıda incelenebilir

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

27575268-105[262-2017-301]-149668

06.04.2018

Konu

:

Ortakların mülkiyetinde bulunan arsa üzerine yapılacak özel inşaat için kurulan adi ortaklığın vergilendirilmesi ve belge düzeni hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; ortaklara ait arsa üzerine 6 adet işyerinden oluşan bir inşaat yapmak üzere bir adi ortaklık kurduğunuzu, 840 m² olan söz konusu arsanın 2/6 hissesine (..A), 2/6 hissesine (..B), 1/6 hissesine (..C) ve 1/6 hissesine (..D)’in sahip olduğu, inşaat devam ederken (..A)’nın sahip olduğu 2/6 arsa hissesinin tamamını (..B)’ye satarak ortaklıktan ayrıldığı, (..C) ve (..D)’in ise sahip oldukları 1/6 hisselerinin yarısını (..B)’ye sattıkları belirtilerek, bu durumda;

– İskan raporu alınmadan ve inşaat bitmeden ortaklardan (..A)’nın Adi Ortaklıktan ayrılıp ayrılamayacağı, ayrılması halinde vergisel durumunun nasıl olacağı,

– İnşaat tamamlandığında söz konusu işyerlerinin ortaklara tesliminde düzenlenecek faturada yer alacak bedelin nasıl belirleneceği

hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise; gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazancın ticari kazanç olduğu hükme bağlanmıştır.

Söz konusu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, ticari faaliyet bir tür emek, sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Öte yandan, 6 adet işyerinden oluştuğu belirtilen bu organizasyonda, organizasyonu üstlenen kişilerin organizasyon kapsamındaki faaliyetleri inşaatın yapımına ve organizasyona ilişkin her türlü işlerden (işçi ve usta temini, malzeme alımı, her türlü ödeme ve tahsilat vb.) meydana gelmektedir.

Bu itibarla, diğer hak sahipleriyle birlikte yapacağınızı belirttiğiniz inşaatın işyeri inşaatı olması nedeniyle, söz konusu inşaat işiniz ticari faaliyet kapsamında olacağından bu faaliyetiniz nedeniyle adi ortaklık olarak stopaj ve katma değer vergisi yönünden, her bir ortağa ilişkin olarak ise ticari kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyetinizin tesis edilmesi ve her bir ortağın, ortaklık faaliyetinden kendi payına düşen kar veya zararı, geçici vergi beyannameleri ile yıllık beyannamesine dâhil etmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun “Değer artışı kazançları” başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde;

Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

4. Ortaklık haklarının veya hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar.

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 Türk Lirası (2017 yılı için 11.000 TL, 2018 yılı için 12.000 TL) gelir vergisinden müstesnadır.

Faaliyetine devam eden ticarî bir işletmenin kısmen veya tamamen satılmasından veya ticarî işletmeye dahil amortismana tâbi iktisadî kıymetlerle birinci fıkrada yazılı hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar ticarî kazanç sayılır ve bunlara ticarî kazanç hakkındaki hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, hisse devri dolayısıyla (..A), (..C) ve (..D) tarafından elde edilen kazancın, Gelir Vergisi Kanununun mükerrer 80’inci maddesi kapsamında değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

II- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun (1/1) inci maddesinde, ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, 2/1’inci maddesinde de teslimin, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “I/B.7-Adi Ortaklıklarda Vergileme” başlıklı bölümünde; “Adi ortaklıklarda, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan hisse devri işlemleri KDV’ye tabi değildir. Ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuran devir işlemlerinde ise vergi uygulanır. Buna göre, bir adi ortaklıkta, ortaklardan biri veya birkaçının hisselerini diğer ortaklara veya üçüncü şahıslara devretmesi, bu şekilde ortaklıktan bazı ortakların ayrılması veya ortaklığa yeni ortakların alınması halinde, mevcut adi ortaklık, ortak sayısındaki değişiklik dışında aynen devam ediyorsa, bu hisse devri işlemlerinde vergi uygulanmayacaktır.” denilmiştir.

Buna göre, ortaklardan (..A)’nın hisselerinin tamamının, diğer ortaklardan (..C) ve (..D)’in sahip oldukları 1/6 oranındaki hisselerinin yarısının (..B)’ye ortaklık sona ermeyecek şekilde devri KDV’ye tabi olmayacaktır.

III- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 227 nci maddesinde, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu,

– 229 uncu maddesinde faturanın, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olduğu,

– 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı fıkrasında faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenleneceği, bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı,

– 232 nci maddesinde, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere, vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunların da fatura istemek ve almak mecburiyetinde oldukları, bunların dışında kalanların birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (2017 yılı için 900 TL’yi, 2018 yılı için 1.000 TL’yi) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (2017 yılı için 900 TL’den, 2018 yılı için 1.000 TL’den) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesinin mecburi olduğu,

– 267 nci maddesinde; emsal bedelinin gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olduğu, emsal bedelinin sıra ile ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin edileceği

hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, ortaklığınız tarafından verilen, inşaat taahhüt işi mahiyetindeki hizmet için, ortaklıktaki hisse oranları dikkate alınarak ortaklar adına, hizmetin verildiği tarihten itibaren yedi gün içinde, inşaat harcamaları, genel giderler, personel harcamaları ve benzeri unsurlar da dikkate alınmak suretiyle belirlenecek emsal bedel üzerinden fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Söz konusu emsal bedelin hesabında, ortaklara ait arsa paylarının dikkate alınmayacağı tabiidir.


Kaynak: İSMMMO
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/adi-ortaklik-ortaklarindan-birinin-adina-ve-firma-merkezi-olarak-kullanilacak-gayrimenkul-adi-ortaklik-kayitlarina-sabit-kiymet-olarak-islenebilir-mi/feed/ 0
Kooperatifin boşta duran gayrimenkullerini kiraya vermesi ve ortaklarından aldığı aidat, gecikme faizlerinin vergilendirilmesi hk. https://www.muhasebenews.com/kooperatifin-bosta-duran-gayrimenkullerini-kiraya-vermesi-ve-ortaklarindan-aldigi-aidat-gecikme-faizlerinin-vergilendirilmesi-hk/ https://www.muhasebenews.com/kooperatifin-bosta-duran-gayrimenkullerini-kiraya-vermesi-ve-ortaklarindan-aldigi-aidat-gecikme-faizlerinin-vergilendirilmesi-hk/#respond Thu, 10 Mar 2022 10:30:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=123914 Sayı : 62030549-125[4-2017/256]-E.596286

Tarih: 14/08/2020

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Gelir Kanunları Gelir Ve Kurumlar Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı:62030549-125[4-2017/256]-E.59628614.08.2020
Konu:Kooperatifin boşta duran gayrimenkullerini kiraya vermesi ve ortaklarından aldığı aidat, gecikme faizlerinin vergilendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; kooperatifinizin ticari amaç gütmediği, amaçları doğrultusunda konut inşa ettiği ve kooperatif ortaklarının kullanımına sunduğu ancak henüz iskan işlemleri tamamlanmadığından konutların mülkiyetinin kooperatifiniz bünyesinde yer aldığı,

Kooperatifiniz bünyesinde yer alan gayrimenkuller nedeni ile emlak vergisi mükellefiyetinin Kooperatifiniz adına olduğu, genel kurulda alınan karar gereğince, kooperatifinizin emlak vergisini ödeyebilmesi için her ortaktan hak sahibi olduğu konuta isabet eden tutarda aidat tahsil edilip kooperatifinizin emlak vergisi borcunun ödendiği ve kooperatifiniz mülkiyetinde olan ve boşta duran gayrimenkullerin kiraya verilerek kira geliri elde edildiği belirtilmiş olup,

Kooperatifinizin emlak vergisi ödemesi için genel kurul kararı doğrultusunda ortaklardan topladığı aidatlar ile ortakların aidat ödemelerini zamanında yapmaması durumunda genel kurul kararı doğrultusunda ortaklara yansıtılarak tahsil edilecek gecikme faizlerinin kurumlar vergisi ve katma değer vergisine tabi olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Diğer taraftan, … kayıtlarımızın tetkiki sonucunda, kooperatifinizin … tarihinden itibaren .. Vergi Dairesi Müdürlüğünde kurumlar vergisi yönünden mükellefiyet kaydının bulunduğu ve … hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinde, … TL ticari bilanço karı beyan ederek beyannamenizi … tarihinde… hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinde … TL ticari bilanço karı beyan ederek söz konusu beyannameyi ise … tarihinde verdiğiniz görülmüş olup; Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

I-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde ise, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin (Kooperatiflerin ortakları dışındaki kişilerle yaptıkları işlemler ile kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda ortakları ile yaptıkları işlemler “ortak dışı” işlemlerdir. Kooperatiflerin faaliyetin icrasına tahsis ettikleri ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan demirbaş, makine, teçhizat, taşıt ve benzeri amortismana tabi iktisadi kıymetleri elden çıkarmaları ile yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz. Kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edilir. Kooperatiflerin, iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının muafiyete etkisi yoktur. Ortak dışı işlemlerden elde edilen kazançların vergilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.) kurumlar vergisinden muaf oldukları hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun “Beyan esası” başlıklı 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, her mükellefin vergiye tabi kazancının tamamı için bir beyanname vereceği, beşinci fıkrasında; kooperatiflerin gelirlerinin vergi kesintisine tâbi tutulan taşınmaz kira gelirlerinden ibaret olması halinde, bu gelirler için beyanname verilmeyeceği, hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun ” Vergi Kesintisi” başlıklı 15 inci maddesinde;

(1) Kamu idare ve kuruluşları, iktisadî kamu kuruluşları, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, ziraî kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler;kurumlara avanslar da dâhil olmak üzere nakden veya hesaben yaptıkları aşağıdaki ödemeler üzerinden istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine mahsuben % 15 oranında kesinti yapmak zorundadırlar:

b) Kooperatiflere ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri.

…”

hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 03/04/2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin,

– “14.5 Kooperatif gelirlerinin sadece taşınmaz kira gelirlerinden ve mevduat faizlerinden oluşması halinde beyan” başlıklı bölümünde;

“Kooperatiflerin taşınmazlarını kiraya vermeleri ortak dışı işlem olarak değerlendirileceğinden, kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekmektedir. Ancak, bu iktisadi işletmelerin başkaca gelir getirici faaliyetinin bulunmaması ve gelirlerinin sadece vergi kesintisine tabi tutulmuş taşınmaz kira gelirleri ile vergi kesintisine tabi tutulan mevduat faizlerinden ibaret olması halinde, kurumlar vergisi beyannamesi (geçici vergi beyannameleri dahil) vermelerine gerek bulunmamaktadır. Yapılan vergi kesintileri nihai vergileme olacaktır.

Kesintiye tabi tutulmuş taşınmaz kira gelirleri ile mevduat faizleri yanında ortak dışı başkaca işlemlerden doğan gelirleri de bulunan kooperatif tüzel kişiliğine bağlı iktisadi işletmeler, kurumlar vergisi beyannamesi vermek zorunda olduklarından, taşınmaz kira gelirlerini ve mevduat faizlerini de bu beyannameye dahil edeceklerdir. Ancak, kira gelirleri ile mevduat faizleri üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesi uyarınca kesinti yoluyla ödenmiş olan vergiler, hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.

Öte yandan, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan bu iktisadi işletmelerin beyanname verme dışında mükellefiyetle ilgili diğer ödevlerini yerine getirecekleri tabiidir.

“15.3.2. Taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı bölümünün “Taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı “15.3.2.1” alt bölümünde ise söz konusu kira ödemeleri üzerinden yapılacak vergi kesintisinde, kooperatifin türü, mükellef veya muaf olup olmamasının bir öneminin bulunmadığı

açıklamalarına yer verilmiştir.

Öte yandan, mezkur Kanunun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinde;

“(1) Kurumlar Vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır.

(2) Safı kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır. ...”

hükmüne yer verilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Bilanço Esasında Ticari Kazancın Tespiti” başlıklı 38 inci maddesinde ise, ticari kazancın tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmü yer almıştır.

Kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde, safi kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (6) numaralı bendinde, işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan Kooperatifiniz tarafından mülkiyetinizde bulunan ve boşta duran gayrimenkullerin kiraya verilmesi sonucu elde edilen kira gelirleri ve fiilen ortaklara teslim edilmesine rağmen iskan alınamaması sebebiyle inşa edilen bağımsız bölümlere ilişkin emlak vergisi ödemeleri için ortaklardan toplanan aidatlar ile ortakların aidatları zamanında ödememesi nedeniyle tahsil edilecek olan gecikme faizi bedellerinin kurum kazancının bir unsuru sayılarak vergiye tabi kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Bununla birlikte, kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde yer alan giderlerin indirim konusu yapılacağı ise tabiidir.

Öte yandan, … tarihi itibarıyla kurumlar vergisi yönünden mükellefiyet kaydı bulunan kooperatifinizin bu mükellefiyetinin ortak dışı işlemlerde bulunmanız nedeniyle tesis edilmiş ise, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmanız kaydıyla, 01/01/2018 tarihi itibarıyla kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyet kaydı sonlandırılacak olup 01/01/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdiğiniz ortak dışı işlemlerinize ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettiğiniz kazançlarınız vergilendirilecektir.

II-KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

3065 sayılı KDV Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyetler ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu,

20/1 inci maddesinde, vergi matrahının teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedel olduğu,

20/2 nci maddesinde ise, bedel deyiminin, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği,

24/c maddesinde vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu,

hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliğinin “I/C-2.1.2.3. Kiralama İşlemleri” başlıklı bölümünde kiralama işlemlerinde KDV uygulamasına ilişkin usul ve esaslara yer verilmiştir.

60 No.lu KDV Sirkülerinin “1.3. Aidatlar” başlıklı bölümünde; üyelerden veya katılımcılardan alınan aidatların, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmemek şartıyla KDV nin konusuna girmediği, ancak kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan bir kooperatifin ticari nitelikteki teslim ve hizmetlerinin karşılığında yapılan ve kurum kazancının bir unsuru sayılan aidat ödemelerinin KDV ye tabi tutulacağı, örneğin tüketim ve taşımacılık kooperatifleri gibi kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kooperatiflerin üyeleri tarafından yapılan ve kurum kazancının bir unsuru sayılan aidat ödemelerinin KDV ye tabi olduğu, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan kooperatifin ortak giderleri karşılamak (üyelerin güvenlik, bahçıvanlık, havuz ve sosyal tesislerin bakımı, elektrik ve su gibi ihtiyaçlarının giderilmesi) amacıyla tahsil ettiği aidatların ise ticari mahiyet arz etmediğinden KDV ye tabi tutulmayacağı belirtilmiştir.

Buna göre, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan Kooperatifiniz tarafından ortaklardan alınan ve kurum kazancının unsuru olan aidatlar KDV’ye tabi olup ortaklarınızın aidatlarını zamanında ödememesi nedeniyle hesaplanan faiz tutarları 3065 sayılı Kanunun 24/c maddesine göre KDV matrahına dahil edilecektir.

Öte yandan, Kooperatifiniz mülkiyetinde bulunan ve boşta duran taşınmazların kiraya verilmesi işlemi 3065 sayılı Kanunun 1/1 inci maddesine göre KDV ye tabidir.”

Bilgi edinilmesini rica ederim.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kooperatifin-bosta-duran-gayrimenkullerini-kiraya-vermesi-ve-ortaklarindan-aldigi-aidat-gecikme-faizlerinin-vergilendirilmesi-hk/feed/ 0
Örtülü sermaye kapsamına giren şirket ortaklarından alınan borçlardan oluşan kur farkları gelir ve gider olarak dikkate alınmayacaktır. https://www.muhasebenews.com/ortulu-sermaye-kapsamina-giren-sirket-ortaklarindan-alinan-borclardan-olusan-kur-farklari-gelir-ve-gider-olarak-dikkate-alinmayacaktir/ Fri, 12 Feb 2021 05:53:10 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=102644 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-125[8-17/11]-E.109200

16.04.2019

Konu

:

İlişkili kişiden alınan yabancı para cinsi avanslar nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının kurum kazancının tespitinde dikkate alınıp alınmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda;

Sermayenizin tamamının yabancı bir şirkete ait bulunduğu ve yabancı şirketin aynı zamanda firmanızın ürettiği ürünlerin başlıca müşterisi olduğu,

– İlişkili kişi konumundaki yabancı şirkete yapılacak ihracat için, anılan kurumdan satışlarınıza karşılık, bir bölümü örtülü sermaye olarak nitelendirilen dolar bazında avans alındığı ve bu tutarların avans hesaplarında izlendiği,

– Avansın alındığı tarih ile ihracatın gerçekleştiği tarih arasında olumlu ya da olumsuz kur farkları oluştuğu, olumlu kur farklarının gelir hesaplarına alındığı ancak, örtülü sermaye olarak değerlendirilen avans kısmına isabet eden olumsuz kur farklarının KKEG olarak nitelendirildiği

belirtilmiş ve konuya ilişkin Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun;

– 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde de, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı,

– 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin kurum kazancının tespitinde gider yazılamayacağı,

– 12 nci maddesinin birinci fıkrasında, kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmının ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacağı; yedinci fıkrasında da, örtülü sermaye üzerinden kur farkı hariç, faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarların, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında, gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacağı, daha önce yapılan vergilendirme işlemlerinin, tam mükellef kurumlar nezdinde yapılacak düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin kur farklarını da kapsayacak şekilde taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltileceği ve bu düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olmasının şart olduğu

hüküm altına alınmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

– “12.1.6. Örtülü sermaye tutarı” başlıklı bölümünde, “Örtülü sermaye uygulamasında temin edilen borcun tamamının değil, sadece öz sermayenin üç katını aşan kısmının örtülü sermaye sayılması ve bu kısma ilişkin faiz, kur farkı ve benzeri giderlerin, Kurumlar Vergisi Kanunu uygulamasında gider kabul edilmemesi hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, gelecekte yapılacak bazı mal ve hizmet teslimleri karşılığında peşin alınan ya da verilen değerleri ifade eden avanslar, sipariş yöntemi ile mal alan işletmenin, sipariş ettikleri iktisadi değerlerin üretiminde üretici işletmeye finansman imkanı sağlamak amacıyla verilebileceği gibi, satış fiyatını düşük tutmak veya satış garantisi sağlamak amacıyla da verilebilmektedir. Avanslar hangi amaçla verilirse verilsin işletmeye finansman imkanı sağladığı açıktır. Dolayısıyla, alınan avanslar da işletme bakımından alınan borç olarak değerlendirilecek ve örtülü sermaye hesaplamasında dikkate alınacaktır…”

– “12.3. Örtülü sermaye uygulamasında kur farkı gelirlerinin durumu” başlıklı bölümünde, “Kurumların kullanmış olduğu borçların örtülü sermaye kapsamında değerlendirilmiş olması halinde, örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin, Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre gider olarak yazılması mümkün bulunmadığından, örtülü sermaye kabul edilen borçlanmalarda YTL’nin değer kazanması sonucu oluşacak kur farkı gelirlerinin de söz konusu borcun örtülü yoldan konulan bir sermaye olarak kabul edilmesinin bir sonucu olarak, vergiye tabi kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması söz konusu olmayacaktır.”

– “12.4.2. Borç verenin dar mükellef kurum, gerçek kişi, vergiye tabi olmayan veya vergiden muaf herhangi bir kişi olması” başlıklı bölümünde, “Borç para verenin dar mükellef kurum, gerçek kişi veya vergiden muaf herhangi bir kişi olması durumunda, örtülü sermaye üzerinden ödenen faizler borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı olarak kabul edilecektir. Bu şekilde dağıtılmış kâr payı, net kâr payı tutarı olarak dikkate alınacak ve brüte tamamlanarak belirlenen oranlarda vergi kesintisine tabi tutulacaktır. Örtülü sermayeye isabet eden kur farkı giderlerinin kâr payı olarak kabul edilmesi ve dolayısıyla vergi kesintisine tabi tutulması söz konusu değildir…”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;

– Tarafınızca ortak veya ortaklarla ilişkili sayılan bir şirketten alınan avansların örtülü sermaye kapsamında değerlendirilmesi,

– Avansların alınma tarihinden, değerleme gününe ve/veya ihracatın gerçekleştiği tarihe kadar oluşan ve örtülü sermayeye isabet eden kur farkı giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmaması; avanslara ilişkin örtülü sermayeye isabet eden kur farkı gelirlerinin de kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınmaması

gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB – Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>