Ödenmemesi – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 10 Feb 2022 06:43:51 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Fiilen çalışan şirket ortağına ücret ödenmemesi durumunda ücret stopajı ödenip ödenmeyeceği https://www.muhasebenews.com/fiilen-calisan-sirket-ortagina-ucret-odenmemesi-durumunda-ucret-stopaji-odenip-odenmeyecegi-2/ https://www.muhasebenews.com/fiilen-calisan-sirket-ortagina-ucret-odenmemesi-durumunda-ucret-stopaji-odenip-odenmeyecegi-2/#respond Thu, 10 Feb 2022 08:08:00 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=122061

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

KONYA VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF   HİZMETLERİ GELİR GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

31435689-120[61-2015/603]-89858

29/11/2016

Konu

:

Fiilen çalışan şirket ortağına ücret ödenmemesi   durumunda ücret stopajı ödenip ödenmeyeceği

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; ana faaliyet konusu servis taşımacılığı olan  şirketinizin 19 ortaklı olduğu ve aktifine kayıtlı 20 adet aracının bulunduğu, bu araçlarda ortakların kendilerinin çalıştığı,  çalışmaları karşılığında kendilerine ücret ödenmediği, şirketin kar ve zararına göre hisseleri nispetinde sorumlu oldukları belirtilerek, bu iş nedeniyle ortaklarınız için ücret stopajı yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

 

61 inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

 

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”

 

62 nci maddesinde, “İş verenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir.”

 

75 inci maddesinin birinci fıkrasında, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu belirtilerek, ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, “İştirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited Şirket ortaklarının, iş ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) kaynağı ne olursa olsun menkul sermaye iradı sayılır.”

 

hükümleri yer almaktadır.

 

Anılan Kanunun 22 nci maddesinin  (2) numaralı bendinde ise tam mükellef kurumlardan elde edilen, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarının yarısının gelir vergisinden müstesna olduğu, istisna edilen tutar üzerinden 94 üncü madde uyarınca tevkifat yapılacağı ve tevkif edilen verginin tamamının, kâr payının yıllık beyanname ile beyan edilmesi durumunda yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edileceğine hükmedilmiştir.

 

Aynı Kanunun 86 ncı maddesinde, beyanname verilmeyecek haller sayılmış olup, anılan maddenin 1/c bendinde, tam mükellefiyette; vergiye tâbi gelir toplamının [(a) ve (b) bentlerinde belirtilenler hariç] 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşmaması koşuluyla, Türkiye’de tevkifata tâbi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname verilmeyeceği, diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dâhil edilmeyeceği hükmü bulunmaktadır.

 

Yine aynı Kanunun 94 üncü maddenin 1 inci fıkrasında tevkifat yapmak zorunda olan mükellefler sayılmış, aynı maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden Kanununun 103 ve 104 üncü maddelerine göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hüküm altına alınmış, (6) numaralı bendinin (b-i) alt bendinde ise tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) % 15 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

 

96 ncı maddesinde ise “Vergi tevkifatı, 94 üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.” hükmü yer almaktadır.

 

Bu hükümlere göre, Şirketiniz ortaklarının sahip olduğu iştirak hisselerinden dolayı elde edeceği kar payının brüt tutarının yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan tutarın vergiye tabi gelir olarak dikkate alınması ve bu tutarın Gelir Vergisi Kanununun 103 üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı (2015 yılı için 29.000.-TL) aşması durumunda tamamının Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir. Şirketiniz bünyesinde kar dağıtımı aşamasında yapılan %15 oranındaki vergi kesintisinin (istisnaya isabet eden kısım dâhil) ise yıllık beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Diğer taraftan, söz konusu ortaklara  ücret kapsamında nakden veya hesaben herhangi bir ödeme yapılmaması durumunda ise gelir vergisi tevkifatı yapılması söz konusu olmayacaktır.

 

Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunması durumunda, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı; alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemlerin her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği belirtilmiştir.

 

Konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara 18 Kasım 2007 tarih ve 26704 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 seri numaralı Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğde yer verilmiştir. Anılan Tebliğin “2.1- Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden” başlıklı bölümünde “Kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları durumunda, kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacaktır.

 

Transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımından söz edebilmek için;

 

– Bir kurum tarafından bir mal veya hizmet alım ya da satımının (alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama, kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması ve verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler de bu kapsamdadır.) yapılmış olması,

 

– Söz konusu kurumun bu mal veya hizmet alım ya da satımını ilişkili kişilerle yapmış olması,

 

– Bu mal veya hizmet alım ya da satımında “emsallere uygunluk ilkesi”ne aykırı olarak fiyat veya bedel tespiti yapılmış olması

 

gerekmektedir.

 

Dolayısıyla kurumların ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine göre tespit ettikleri fiyat veya bedel üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımı yapmış olmaları durumunda transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımından söz edilmeyecektir.” açıklamasına,

 

Aynı Tebliğin “4 – Emsallere Uygunluk İlkesi” başlıklı bölümünde,”…Aralarında ilişki bulunmayan gerçek kişi veya kurumlar arasındaki işlemlerde fiyat, piyasa koşullarına göre belirlendiğinden, ilişkili kişiler arasındaki işlemlerde de aynı koşullar geçerli olmalıdır. Dolayısıyla, taraflar arasındaki ilişkinin mal veya hizmet fiyatlandırmasına herhangi bir etkisi bulunmamalıdır…” açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Bu çerçevede, ortaklara ücret niteliğinde bir ödeme yapılması halinde, yapılacak ücret ödemesinin emsaline uygun olması gerekmekte olup emsaline nazaran yüksek bir ödeme yapılması halinde Kurumlar Vergisi Kanununun anılan madde hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.

 

Diğer taraftan, ortaklara ücret niteliğinde bir ödeme yapılmaması durumunda ise şirket ile ortakları arasında mal veya hizmet alım-satımı kapsamında değerlendirilecek bir işlem söz konusu olmayacağından anılan madde hükümleri gereğince yapılacak bir işlem bulunmamaktadır.


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/fiilen-calisan-sirket-ortagina-ucret-odenmemesi-durumunda-ucret-stopaji-odenip-odenmeyecegi-2/feed/ 0
7326 Sayılı Yasa Taksitlerin Süresinde Ödenmemesi Halinde Yapılacak İşlemler https://www.muhasebenews.com/7326-sayili-yasa-taksitlerin-suresinde-odenmemesi-halinde-yapilacak-islemler/ https://www.muhasebenews.com/7326-sayili-yasa-taksitlerin-suresinde-odenmemesi-halinde-yapilacak-islemler/#respond Sat, 17 Jul 2021 02:12:16 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=110867 14 Haziran 2021 Tarihli Resmi Gazete 

BAZI ALACAKLARIN YENİDEN YAPILANDIRILMASINA İLİŞKİN 7326 SAYILI KANUN GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 1)

VIII- ORTAK HÜKÜMLER 

A- TAKSİTLERİN SÜRESİNDE ÖDENMEMESİ HALİNDE YAPILACAK İŞLEMLER

7326 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde, Kanuna göre yapılandırılan alacakların taksitlerinin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, Kanun hükümlerinden yararlanabilme koşullarına yönelik düzenlemeler yer almaktadır.

1- Süresinde Ödenmeyen Taksitler

7326 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin altıncı fıkrasında “(6) Bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin ilk ikisinin süresinde ve tam ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında iki veya daha az taksitin, süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının son taksiti (peşin ödeme seçeneğinin tercih edilmesi hâlinde ilk taksiti) izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla bu Kanun hükümlerinden yararlanılır. İlk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilir. Bu hüküm her bir madde ve alacaklı idareler açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanır. hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, Kanun kapsamında ödenmesi gereken taksitlerin ilk ikisinin süresinde ve tam olarak ödenmesi koşuluyla, kalan taksitlerden; bir takvim yılında en fazla iki taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde, Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmayacak ve ödenmeyen veya eksik ödenen taksit tutarlarının borçlunun başvuru sırasında tercih ettiği taksitlendirme süresinin son taksitini izleyen ayın sonuna kadar, gecikilen her ay ve kesri için 6183 sayılı Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranında hesaplanacak geç ödeme zammı ile birlikte ödenmesi şartıyla Kanun hükümlerinden yararlanılacaktır.

Dolayısıyla, Kanun kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden;

– İlk ikisinin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,

– İlk ikisinin süresinde ödenmesine rağmen bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi,

– Süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin geç ödeme zammıyla birlikte son taksiti izleyen ayın sonuna kadar da ödenmemesi,

hâlinde Kanun hükümlerinden yararlanma hakkı kaybedilecektir.

Bu durumda, Kanun kapsamında ödenmesi gereken taksitlerden ilk ikisinin süresinde ve tam olarak ödenmesi Kanundan yararlanma hakkının devamı için zorunlu olduğundan, taksitli ödeme seçeneğini tercih eden borçluların Eylül ve Kasım 2021 (belediyeler ile bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar için Eylül ve Ekim 2021) taksitlerini süresinde ve tam olarak ödemeleri gerekmektedir.

Bu hüküm, her bir madde ve alacaklı idareler açısından taksitlendirilen alacaklar için ayrı ayrı uygulanacaktır.

Bu Tebliğin (II/D-11) bölümünde de belirtildiği gibi Kanun hükümlerine göre borçlarını yapılandıran belediyeler ile bunlara bağlı kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarca ödenmesi gereken taksit tutarlarının, 5779 sayılı Kanuna göre belediyelerin genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılan paylarından tahsil edilmesi gerekmekle birlikte, 5779 sayılı Kanuna göre yapılacak kesintilerin Cumhurbaşkanınca durdurulması hâlinde, aylık taksitlerin ödeme süreleri kesinti yapılmayan aylar için de durdurulacağından taksit ödemeleri yönünden bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmayacaktır. 

2) İhlal Nedeni Olmayan Eksik Ödemeler 

7326 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin yedinci fıkrasında “(7) Bu Kanuna göre ödenecek taksit tutarının %10’unu aşmamak şartıyla 10 Türk lirasına (bu tutar dâhil) kadar yapılmış eksik ödemeler için bu Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılmaz.” hükmü yer almaktadır. 

Bu hükme göre, Kanun kapsamında ödenecek taksitlere yönelik yapılan ödemelerde 10,00 TL’ye kadar eksik ödemeler ihlal sebebi sayılmayacaktır. Bununla birlikte, taksit tutarının %10’u 10,00 TL’nin altında ise yüzde %10 tutarına isabet eden tutar kadar eksik ödeme hali ihlal sebebi sayılmamıştır. Ancak, bu tutarları aşan eksik ödemelerin ihlal sebebi olarak değerlendirileceği tabiidir.

Örneğin, Kanun kapsamında 6 eşit taksit seçeneği tercih edilmek suretiyle yapılandırılan alacağa ilişkin taksit tutarı 80,00 TL olmasına rağmen bankaya 71,00 TL olarak ödeme yapılmıştır. Eksik ödenen tutar, 10,00 TL’yi aşmamakla birlikte, taksit tutarının %10’u olan (80,00 x %10=)8,00 TL, eksik ödenen tutar olan 9,00 TL’den az olduğundan söz konusu eksik ödeme ihlal sebebi sayılacaktır.

3) İhlal Hâlinde Kanun Hükümlerinden Yararlanma

Kanunun 9 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında, Kanun kapsamına giren alacakların aynı maddenin altıncı fıkrasında belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması hâlinde, borçluların ödedikleri tutar kadar Kanun hükümlerinden yararlanacağı düzenlenmiştir.

Buna göre, Kanun kapsamında taksitlendirilen alacakların Kanunda öngörülen süre ve şekilde tamamen ödenmemesi hâlinde, bu Tebliğin (IV/B-1-ç) ve (V/E-1) bölümlerinde yer alan açıklamalar saklı kalmak kaydıyla borçlular yaptıkları ödemeler nispetinde Kanun hükümlerinden yararlandırılacaktır.

Örnek 1- Mükellef, 7326 sayılı Kanunun 2 nci maddesi kapsamında olan kesinleşmiş borçları için Kanundan yararlanma talebinde bulunmuştur.

Mükellefin Kanunun yayımı tarihi itibarıyla kapsama giren borçları aşağıdaki şekildedir:

2018 takvim yılı gelir vergisi : 15.000,00 TL
Gelir vergisine ilişkin gecikme zammı : 6.469,08 TL
26/6/2019 vadeli gelir (stopaj) vergisi : 9.000,00 TL
Gelir (stopaj) vergisine ilişkin gecikme zammı : 3.761,48 TL
TOPLAM :  34.230,56 TL

Vergi asıllarına vade tarihleri ile Kanunun yayımı tarihine kadar gecikme zammı yerine hesaplanacak toplam Yİ-ÜFE oranı ve tutarları aşağıdaki gibidir:

Gelir Vergisi I. Taksit Tutarı İçin :         7.500,00 x %9,1936 = 689,52 TL
Gelir Vergisi II. Taksit Tutarı İçin :         7.500,00 x %7,7936 = 584,52 TL
Gelir (stopaj) Vergisi İçin :         9.000,00 x %8,2021 = 738,19 TL
TOPLAM (Yİ-ÜFE) : 2.012,23 TL
KATSAYISIZ GENEL TOPLAM : (24.000,00 + 2.012,23 =)26.012,23 TL

Mükellef, vergi asılları ile hesaplanan Yİ-ÜFE tutarları toplamını madde kapsamında 9 eşit taksitte ödemeyi tercih etmiştir.

Ödenecek Taksit Tutarları = [(Vergi Asılları + Toplam Yİ-ÜFE Tutarı) x 1.135] / 9
= [(24.000,00 + 2.012,23) x 1,135 ] / 9
= 3.280,43 TL

Mükellef, madde hükmüne göre 7 taksiti süresinde ödemiş ancak, sonraki taksitler için herhangi bir ödeme yapmamıştır.

Bu durumda, mükellefin yaptığı ödemeler, vadesi önce gelen borçlardan başlanarak her bir dönem itibarıyla mahsup edilecektir. Yapılan ödemeler belirtilen şekilde mahsup edildikten sonra alacağın tamamen tahsil edilemediği dönemlerde madde hükmü ihlal edilmiş sayılacaktır. Bu takdirde, kısmi ödeme olan döneme ilişkin vergiler için yapılmış ödemeler kadar Kanun hükmünden yararlanılacaktır.

Mükellefin Kanun hükmünden yararlanacağı tutar hesaplanırken, yapılandırılan borcun katsayı tatbik edilmemiş kısmı dikkate alınacaktır.

Buna göre, Kanun kapsamında yapılandırılan toplam alacak tutarı 26.012,23 TL olup, bu tutara karşılık 7 taksit içinde ödenen tutar [(26.012,23 / 9=) 2.890,25 x 7=]20.231,75 TL’dir.

Mükellefin vadesi önce gelen borcu yıllık gelir vergisinin birinci taksiti ve gelir (stopaj) vergisi olduğundan, 20.231,75 TL yapılan ödeme tutarı, ilk önce bu vergiler ile bunlara isabet eden Yİ-ÜFE tutarı toplamına [(7.500,00 + 689,52) + (9.000,00 + 738,19)=]17.927,71 TL mahsup edilecektir. Bu şekilde yapılan mahsup sonucunda mükellef, 31/3/2019 vadeli gelir vergisinin birinci taksiti ve 26/6/2019 vadeli gelir (stopaj) vergisi ve bu vergilere ilişkin gecikme zammı için Kanundan yararlanmış olacaktır.

Mahsuptan sonra kalan (20.231,75 – 17.927,71 =)2.304,04 TL tutar, 31/7/2019 vadeli gelir vergisinin ikinci taksiti ve bu vergiye ilişkin Yİ-ÜFE tutarı toplamı olan 8.084,52 TL’yi karşılayamadığından bu dönem borcu için Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılacaktır.

Bu durumda, yapılan ödeme tutarı kadar Kanundan yararlanılacaktır. Ödeme tutarından vergi aslına isabet eden tutar;

Vergi aslına isabet eden tutar = (Vergi Aslı) x (Yapılan Ödemeden Kalan Tutar)
(Vergi Aslı + Yİ-ÜFE Tutarı)

formülü ile bulunacaktır.

Buna göre;

Vergi aslına isabet eden tutar = 7.500,00 x 2.304,04 = 2.137,46 TL’dir.
8.084,52

 

Bu tutar, Kanun hükümlerine göre Yİ-ÜFE aylık değişim oranı uygulanarak bulunan (2.137,46 x %7,7936=)166,58 TL ile birlikte (2.137,46 + 166,58=)2.304,04 TL olarak alacak aslı ve gecikme zammına mahsup edileceğinden, gelir vergisinin ikinci taksitinin kalan (7.500,00 – 2.137,46=)5.362,54 TL’si vade tarihinden itibaren uygulanacak gecikme zammı ile birlikte tahsil edilecektir.

Örnek 2- Temmuz, Ağustos, Eylül/2020 geçici vergilendirme dönemine ilişkin 480.000,00 TL kurum geçici vergi tahakkuk etmiştir. Ancak, mükellef 17/11/2020 vadeli kurum geçici vergi borcunu ödememiştir. Söz konusu geçici vergi, mükellefin kurumlar vergisi beyannamesini süresi içinde vermesi nedeniyle, 1/4/2021 tarihinde terkin edilmiş ve 34.564,80 TL gecikme zammı hesaplanmıştır.

Mükellefin, 7326 sayılı Kanunun 2 nci maddesinden yararlanmak için başvuruda bulunması hâlinde kurum geçici vergisinin vade tarihinden terkin edildiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanan gecikme zammı tutarı yerine Yİ-ÜFE tutarı hesaplanacaktır.

Bu durumda uygulanacak toplam Yİ-ÜFE oranı %1,5755’dir.

Toplam Yİ-ÜFE tutarı ise (480.000,00 x %1,5755=)7.562,40 TL olacaktır.

Mükellefin söz konusu tutarı 6 eşit taksitte ödemek istemesi durumunda Kanun kapsamında toplam ödenecek tutar (7.562,40 x 1,09=)8.243,02 TL olarak bulunacaktır. Dolayısıyla, bir taksit tutarı (8.243,02 / 6=)1.373,84 TL olacaktır.

Mükellefin Kanun kapsamında ilk 4 taksitini süresinde ödediği, diğer taksitlerini ise ödemediği varsayıldığında, mükellef ödediği tutar kadar Kanun hükmünden yararlanabilecektir.

Bu durumda mükellefin Kanun hükmünden yararlanacağı tutar bulunurken yapılandırılan borcun katsayı tatbik edilmemiş kısmı dikkate alınacaktır.

Toplam Gecikme Zammı Tutarı x Ödediği Taksit Tutarları Toplamı (Katsayı Tutarı Hariç)
Hesaplanan Yİ-ÜFE Tutarı

 

= 34.564,80 x 5.041,60 = 23.043,20 TL
7.562,40

formülü kullanılacak ve hesaplanan 23.043,20 TL gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecektir.

Kalan (34.564,80 – 23.043,20=)11.521,60 TL gecikme zammının ise takip ve tahsiline devam edilecektir.

Örnek 3- Bu Tebliğin “II- KESİNLEŞMİŞ ALACAKLARA İLİŞKİN HÜKÜMLER” başlıklı bölümünde yer alan 4 numaralı örnekteki mükellefin, yapılandırılan borcu 12 taksitte ödemek istediğini, ancak 8 taksiti süresinde ödediğini, kalan 4 taksiti ödemediğini varsaydığımızda, bu mükellefin Kanundan yararlanacağı tutar aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

Mükellefin, 7326 sayılı Kanunun 2 nci maddesine göre yapılandırılan borç toplamı [(44.950,00 + 3.532,14) x 1,18=]57.208,93 TL olup, (57.208,93 / 12=)4.767,41 TL bir taksitte ödenecek tutardır. Buna göre, mükellef 8 taksitte toplam (4.767,41 x 8=)38.139,28 TL ödeme yapmıştır.

Ancak, mükellefin Kanun hükmünden yararlanacağı tutar bulunurken yapılandırılan borcun katsayı tatbik edilmemiş kısmı dikkate alınacaktır.

Buna göre, katsayı hariç olmak üzere yapılandırılan alacağa yönelik olarak taksitler içinde ödenmiş olan tutar, katsayının tatbik edildiği tutarın taksit sayısına bölünmesi ve ödenen taksit sayısı ile çarpılması sonucunda bulunacaktır.

Katsayı hariç ödenen taksit tutarı [(48.482,14 / 12=)4.040,18 x 8=]32.321,44 TL’dir.

Mükellefin Kanundan yararlanacağı tutarın yapılandırılan borçlarına mahsubunda Seri:A Sıra No:1 Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerekmektedir.

Mükellefin, 7326 sayılı Kanun gereğince vergi aslından yararlanacağı tutarın “A” olduğu varsayılmıştır.

A = Alacak Aslı (Vergi) x Ödenen Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)

Toplam Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)

 

A = 44.000,00 x 32.321,44
                      48.482,14
A =                       29.333,35 TL olarak hesaplanacaktır.

Bu tutar, Kanun hükümlerine göre Yİ-ÜFE aylık değişim oranı uygulanarak bulunan (29.333,35 x %4,5276=)1.328,10 TL ile birlikte (29.333,35 + 1.328,10=)30.661,45 TL olarak alacak aslı ve gecikme zammına mahsup edileceğinden, yıllık gelir vergisinin kalan (44.000,00 – 29.333,35=)14.666,65 TL’si vade tarihinden itibaren uygulanacak gecikme zammı ile birlikte takip edilecektir.

Diğer taraftan, 44.000,00 TL vergi aslı için hesaplanan gecikme faizi yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranı uygulanarak hesaplanan 1.540,00 TL Yİ-ÜFE tutarına karşılık kısmi ödeme nedeniyle mahsup edilecek tutar ile takip edilecek gecikme faizi aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Yıllık gelir vergisi kanuni süresinde beyan edildiğinde iki eşit taksitte ödenmektedir. Kanuni süresinden sonra tahakkuk ettirilen yıllık gelir vergisi için gecikme faizi, taksitlerin kanuni ödeme süreleri dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Bu çerçevede örnek olayda gecikme faizi ve gecikme faizi yerine tahsil edilecek Yİ-ÜFE tutarının hesabında da yıllık gelir vergisi taksitlerinin kanuni ödeme süreleri esas alınmıştır.

Mükellefin, Kanun gereğince gecikme faizinden yararlanacağı tutar (F=F1+F2);

F1= Yıllık Gelir Vergisi 1. Taksit Tutarına İsabet Eden Gecikme Faizinin Kanundan Yararlanacağı Tutar: (29.333,35 / 2=)14.666,68 x %4,2= 616,00 TL’dir.

F2= Yıllık Gelir Vergisi 2. Taksit Tutarına İsabet Eden Gecikme Faizinin Kanundan Yararlanacağı Tutar: (29.333,35 / 2=)14.666,67 x %2,8= 410,67 TL’dir.

F= 616,00 + 410,67=1.026,67 TL olacaktır.

Mükelleften, 8.932,00 TL gecikme faizi yerine hesaplanmış olan 1.540,00 TL tutarında Yİ-ÜFE’ye karşılık 1.026,67 TL tahsil edildiği dikkate alındığında, bu tahsilata isabet eden gecikme faizi tutarı;

F = Gecikme Faizi x Ödenen Yİ-ÜFE (Gecikme Faizi Yerine)
Hesaplanan Yİ-ÜFE (Katsayı Tutarı Hariç)

 

F = 8.932,00 x 1.026,67
1.540,00
F = 5.954,69 TL olarak hesaplanacaktır.

 

(8.932,00 – 5.954,69=)2.977,31 TL gecikme faizinin takibine devam edilmesi gerekmektedir.

Mükellefin, 7326 sayılı Kanun gereğince vergi ziyaı cezasından yararlanacağı tutarın “C” olduğu varsayılmıştır.

C = Alacak Aslı (Vergi Ziyaı Cezası) x Ödenen Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)
Toplam Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)
C = 44.000,00 x 32.321,44
48.482,14
C = 29.333,35 TL olarak hesaplanacaktır.

 

Bu tutar, Kanun hükümlerine göre Yİ-ÜFE aylık değişim oranı uygulanarak bulunan (29.333,35 x %4,5276=)1.328,10 TL ile birlikte (29.333,35 + 1.328,10=)30.661,45 TL olarak alacak aslı ve gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecektir. Vergi ziyaı cezasından kalan (44.000,00 – 29.333,35=)14.666,65 TL vade tarihinden itibaren uygulanacak gecikme zammı ile birlikte takip edilecektir.

Mükellefin, 7326 sayılı Kanun gereğince özel usulsüzlük cezasından yararlanacağı tutarın “U” olduğu varsayılmıştır.

U = Alacak Aslı (Özel Usulsüzlük Cezası ) x Ödenen Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)
Toplam Taksit Tutarı (Katsayı Tutarı Hariç)
U = 950,00 x 32.321,44
48.482,14
U = 633,33 TL olarak hesaplanacaktır.

Yapılandırılan 950,00 TL özel usulsüzlük cezasına karşılık 633,33 TL ödeyen mükellefin Kanundan ödediği tutar kadar yararlandırılmasında, yapılandırma öncesi tutarın da dikkate alınması gerektiğinden, yapılandırma öncesi 1.900,00 TL tutarındaki özel usulsüzlük cezasına karşılık Kanundan yararlanılacak tutar (Y) aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.

 

Y = Yapılandırma Öncesi Alacak Aslı x Özel Usulsüzlük Cezasına Karşılık Ödenen Tutar
Yapılandırılmış Tutar
Y = 1.900,00 x 633,33
950,00
Y = 1.266,66 TL olarak hesaplanacaktır.

Borçludan özel usulsüzlük cezası olarak (1.900,00 – 1.266,66=)633,34 TL tutar takip edilecektir.

Yapılan tahsilatlardan bakiye 5.817,84 TL ise katsayı tutarı olup, bu tutarla ilgili herhangi bir düzeltme yapılmayacaktır.

B- KANUN HÜKÜMLERİNİN İHLALİ HÂLİNDE ALACAKLARIN TAKİBİ

7326 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin sekizinci fıkrasında “(8) Bu Kanun kapsamına giren alacakların altıncı fıkrada belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması hâlinde borçlular, ödedikleri tutarlar kadar bu Kanun hükümlerinden yararlanırlar. Kanun kapsamında yapılandırıldığı hâlde bu Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmeyen alacakların yapılandırma öncesi türü ve vadesi dikkate alınarak takip işlemleri ilgili mevzuat kapsamında yapılır ve bu Kanunun yayımı tarihinden önce başlamış olan takip işlemleri geçerliliğini koruyarak kaldığı yerden devam eder.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, Kanun kapsamında yapılandırıldığı hâlde Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmeyen alacakların, yapılandırma öncesi türü ve vadesi dikkate alınarak takip işlemleri ilgili mevzuat kapsamında yapılacak ve bu Kanunun yayımı tarihinden önce başlamış olan takip işlemleri geçerliliğini koruyarak kaldığı yerden devam edecektir.

Dolayısıyla, alacakların Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle yapılandırılması bu alacakların niteliğini değiştirmediğinden, Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmeyen alacakların yapılandırma öncesi türü ve vadesi dikkate alınarak, daha önce yapılan takip işlemleri yenilenmeksizin, bu işlemlere kaldığı yerden devam edilecektir.

Diğer taraftan, alacağın ödenmesinden sorumlu olan diğer kişiler (213 ve 6183 sayılı Kanunlar ile diğer kanunlarda yer alan sorumluluk düzenlemeleri nedeniyle mirasçılar, kefiller, şirket ortakları ve kanuni temsilciler gibi amme borçlusu sayılan kişiler) hakkında yapılan takip işlemlerine de Kanunun 9 uncu maddesinin sekizinci fıkrasına göre kaldığı yerden devam edilmesi gerekmektedir.

 


Kaynak: Resmi Gazete 14.6.2021
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/7326-sayili-yasa-taksitlerin-suresinde-odenmemesi-halinde-yapilacak-islemler/feed/ 0