Manevi – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Mon, 13 Dec 2021 09:28:17 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Maddi-Manevi tazminat borcunun veraset beyannamesinde gösterilmesi https://www.muhasebenews.com/maddi-manevi-tazminat-borcunun-veraset-beyannamesinde-gosterilmesi/ https://www.muhasebenews.com/maddi-manevi-tazminat-borcunun-veraset-beyannamesinde-gosterilmesi/#respond Mon, 13 Dec 2021 09:28:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=119309 T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

97895701-160[2020/5.1-17]-936136

16.12.2020

Konu

:

Maddi-Manevi tazminat borcunun veraset beyannamesinde gösterilmesi

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, ../../2020 tarihinde vefat eden muris … ‘ın sağlığında diğer davalılar ile aleyhinde açılan davada …..Mahkemesinin E:  K: sayılı kararı ile murisin ve diğer davalıların maddi ve manevi tazminatı müştereken ve müteselsilen ödemesine karar verildiği, kararın verilmesinden sonra ……. İcra Dairesinin E: sayılı dosyası ile ilamlı takip başlatıldığı, söz konusu karara karşı murisin ………… Mahkemesi ….. Hukuk Dairesinin E: sayılı dosyasında istinaf başvurusunda bulunduğu ve sürecin hala devam ettiği belirtilerek, mahkemece karar verilen maddi ve manevi tazminat borcunun takip ve işlemekte olan faizinin hangi tarihteki tutarının veraset ve intikal vergisi matrahından tenzil edilebileceği hususunda Başkanlığımız görüşünün sorulduğu anlaşılmaktadır.

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu; 11 inci maddesinde, bu vergiye mevzu olacak malların değerleme gününün, miras yoluyla meydana gelen intikallerde mirasın açıldığı, diğer suretle vaki intikallerde malların hukuken iktisap edildiği gün olduğu, Türk Medeni Kanununun 575 inci maddesinde ise mirasın, miras bırakanın ölümü ile açılacağı, miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu mirasla ilgili kazandırmalar ve paylaşımların, terekenin ölüm anındaki durumuna göre değerleneceği hükme bağlanmıştır.

7338 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde, iktisap edilen malların değerlerinden veya değerleri toplamından veraset yoluyla meydana gelen intikallerde murisin ihticaca salih vesaika müstenit borçları ile vergi borçlarının beyannamede gösterilmek şartıyla tenzil olunacağı hüküm altına alınmış olup, 13 üncü maddesinde ise “Müteveffanın sağlığında icra dairesine veya mahkemeye intikal etmiş ve takibedilmekte olan alacak ve borçlarının beyannamede sarahaten gösterilmesi şarttır. Bu alacak ve borçların vergileri tahakkuk ettirilerek tahsisleri icra dairesi veya mahkemenin vereceği kati karar veya hüküm neticesine intizaren tecil olunur. Şu kadar ki, bu tecil her ne suretle olursa olsun, hiçbir zaman on seneden fazla devam edemez. Mükellefler her altı ayda bir icra ve dava vaziyetlerini bir dilekçe ile vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Bu bildirim yapılmadığı takdirde tecil olunan vergiler derhal tahsil edilir. Tecil olunan vergilerin taalluk eylediği davalar tecil müddetinden sonra neticelenecek olursa mükelleflerin müracaatı üzerine ve tebeyyün edecek hale göre gereken düzeltmeler yapılır ve fazla alınmış vergiler varsa, terkin ve sahiplerine geri verilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu itibarla, veraset yoluyla meydana gelen intikallerde mirasçıların terekeye ölüm tarihindeki mevcut durumu itibarıyla sahip olacaklarının kabulü gerekeceğinden, ../../2020 tarihinde vefat eden ….’ın sağlığında mahkemeye intikal ederek yargılama süreci devam eden ve icra dairesinde takip edilmekte olan mezkur borçları ve işleyen faizlerinin ölüm tarihi itibarıyla değerinin, söz konusu mahkeme ve icra dairesinden alınacak belgeler eklenmek suretiyle veraset ve intikal vergisi beyannamesinde gösterilmesi, tahakkuk eden verginin, 7338 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi esasları çerçevesinde yargının muris lehine veya aleyhine verilecek nihai kararına göre düzeltilmek üzere tecil edilmesi gerekmektedir.

 

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/maddi-manevi-tazminat-borcunun-veraset-beyannamesinde-gosterilmesi/feed/ 0
Manevi tazminatın icra müdürlüğüne ödenmesinde gelir ve damga vergisi istisnası var mıdır? https://www.muhasebenews.com/manevi-tazminatin-icra-mudurlugune-odenmesinde-gelir-ve-damga-vergisi-istisnasi-var-midir/ https://www.muhasebenews.com/manevi-tazminatin-icra-mudurlugune-odenmesinde-gelir-ve-damga-vergisi-istisnasi-var-midir/#respond Mon, 14 Dec 2020 13:16:28 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=98632

T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

90792880-155.13.01.01[2014/2559]-1137

12/11/2014

Konu

:

Manevi tazminatın icra müdürlüğüne ödenmesinde gelir ve damga vergisi istisnası hk.

 

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, Ankara 12 nci İş Mahkemesinin … tarih ve Esas No: … Karar No: … sayılı kararı ile kurumunuz aleyhine hükmedilen manevi tazminat ile işletilecek olan yasal faiz tutarının icra müdürlüğüne ödenmesi esnasında vergi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

A- GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde; “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre de, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup, ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104’üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Aynı Kanunun 25 inci maddesinde ise, gelir vergisinden müstesna tazminat ve yardımlar tadadi olarak sayılmıştır.

Öte yandan, ”tazminat” kavramı maddi ve manevi anlamda uğranılan zarar karşılığında ödenen para ya da ödeneği ifade etmekte olup, kişilerin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi karşılamaya yönelik olarak yapılan ödemeler maddi tazminat kavramının konusunu oluştururkenmal varlığı dışındaki hukuki değerlere yapılan saldırılarla meydana getirilen eksilmenin giderilmesi ve zarara uğrayan şahsın manevi varlığında meydana gelen tahribatın kısmen de olsa hafifletilmesine yönelik ödemeler ise manevi tazminatın konusunu oluşturmaktadır.

Buna göre, kişinin manevi değerlerinde sebep olunan zararı tazmin amacıyla mahkeme kararıyla maddi bir bedel olarak tayin edilen, ancak fiili bir çalışma ya da hizmetin karşılığı olmayan manevi tazminatın, bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak bir  hizmet karşılığı yapılan bir ödeme olmaması nedeniyle ücret olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamakta olup, söz konusu ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasında, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır. Anılan maddenin ikinci fıkrasının (6) numaralı bendinde de “Her nevi alacak faizleri (Adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzelkişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil.)” hükmüne yer verilmek suretiyle alacak faizinin menkul sermaye iradı sayılacağı belirtilmiştir.

Bu çerçevede, ilgili mahkemece hükmolunan zarar için hesaplanan yasal faizin alacak faizi olarak değerlendirilmesi ve söz konusu ödemenin, anılan Kanunun 85 inci ve 86 ncı maddeleri uyarınca, tevkifata ve istisnaya konu olmayan menkul sermaye iratları için öngörülen beyan haddini (2013 yılı için 1.390 TL) aşması halinde, tamamının elde edenlerce yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

B- DAMGA VERGİSİ KANUNUN YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME

488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu, resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların damga vergisini kişilerin ödeyeceği; 8’inci maddesinde, bu Kanunda yazılı resmi daireden maksadın, genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köyler olduğu, bu dairelere bağlı olup ayrı tüzel kişiliği bulunan iktisadi işletmelerin resmi daire sayılmayacağı; 9’uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu hükümlerine yer verilmiştir.

Mezkur Kanununa ekli (2) sayılı tablonun “I-Resmi işlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün A/1 numaralı fıkrasında ise, resmi daireler arasındaki işlemleri kapsayan her türlü kağıtlarla bu dairelerin soruları üzerine kişiler tarafından yazılan cevaplar ve eklerinin damga vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, Damga Vergisi Kanununun 8 inci maddesi kapsamında resmi daire olan Kurumunuz tarafından icra dairesine yapılacak ödemeler nedeniyle düzenlenen kağıtlar Kanuna ekli (2) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası hükmü gereğince damga vergisinden istisna tutulması gerekmektedir.

C-VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu, 2’nci maddesinde ise “İvazsız intikal” tabirinin, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade ettiği, maddi ve manevi bir zarar mukabili verilen tazminatların ivazsız sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, ivazsız intikal olarak kabul edilmemesi nedeniyle, maddi ve manevi bir zarar karşılığı ödenen paraların veraset ve intikal vergisine tabi tutulması mümkün değildir. Dolayısıyla, davacıya  ödenmesine hükmedilen manevi tazminatın veraset ve intikal vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/manevi-tazminatin-icra-mudurlugune-odenmesinde-gelir-ve-damga-vergisi-istisnasi-var-midir/feed/ 0
İnternet Aracılığı İle Kişilik Hakları İhlali Ve Manevi Tazminat https://www.muhasebenews.com/internet-araciligi-ile-kisilik-haklari-ihlali-ve-manevi-tazminat/ https://www.muhasebenews.com/internet-araciligi-ile-kisilik-haklari-ihlali-ve-manevi-tazminat/#respond Tue, 30 Apr 2019 13:45:42 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=56375 İnternet Aracılığı İle Kişilik Hakları İhlali Ve Manevi Tazminat

İnternetin bir kişi veya kuruma bağlı olmayışı, hukuki düzenlemelerin yapılmasını zorlaştırmakta, bir özgürlük ortamı olarak görülen internetin gereksiz hukuki düzenlemelerle kısıtlanması istenmemektedir. Internet aracılığıyla yapılan saldırılarda failin tespit edilmesi ve saldırının önlenmesi hususunda yaşanan zorluklar belli ölçülerde kontrol mekanizmasının getirilmesi düşüncesini ortaya çıkarmıştır.

Doktrindeki tanımlardan yola çıkarak kişilik hakkını, “kişinin toplum içindeki saygınlığını ve kişiliğini serbestçe geliştirmesini temin eden varlıkların tümü üzerindeki hak, kişiyi var eden, diğer kişilerden farklılığını temin eden bütün değerler üzerindeki hak” olarak hem bedensel bütünlüğü hem de ruhsal bütünlüğü kapsayan bir hak olarak tanımlamak mümkündür.

Günümüzde karşımıza çıkan en önemli sorunlardan birini de, kişilik haklarına internet aracılığıyla yapılan ihlaller oluşturmaktadır. İnternetin sunduğu imkanlar aynı zamanda kişilik haklarına karşı yapılan saldırıların da sebebi olmuştur. Internet aracılığıyla yapılan haksız saldırının failinin belirlenmesi, saldırıların uluslararası boyut taşıması nedeniyle uygulanacak hukuk kurallarının tespiti, yetkili mahkemenin belirlenmesi gibi uluslararası hukuk problemleriyle karşılaşılabilmektedir.

Internet aracılığıyla kişilik haklarına saldırının çeşitli türleri bulunmakta olup, bunlar; web sitesi üzerindeki yayınlarla kişilik haklarına saldırı, elektronik posta (e-mail) yolu ile kişilik haklarına saldırı, spam, alan adı sistemi (IP) ile kişilik

haklarına saldırı, elektronik ticari reklamlar aracılığıyla kişilik haklarının ihlali şeklinde sayılabilir.

IP adresinden oluşan alan adları, web sitesi, elektronik posta gönderilmek istenen kişi veya kuruluşu tanıtan internet adresidir. Alan adı tek olup, tek kişi tarafından kullanılabilmektedir. Ülkemizde alan adı kaydı ODTÜ tarafından yapılmaktadır. Alan adının kullanılması bazı hallerde marka hakkının ihlalini, rekabetin haksız ihlalini bazı hallerde de isme karşı ihlali oluşturabilmektedir.

Alan adı TMK kapsamında 26.madde korumasından yararlanmaktadır. Keza elektronik postalar da kişilerin gizli hayat alanına dahildir. elektronik posta yolu ile kişilik haklarına saldırı çok yaygındır. Bir kişinin elektronik posta adresine kişinin şeref ve haysiyetine, özel hayatına, sırlarına, ismi veya resmi üzerindeki kişilik hakkına saldırı niteliği taşıyan yazı ile ihlalde bulunulabilir.

Elektronik posta yazışmalarını rıza dışı ele geçirip üçüncü kişi veya kişilere açıklama da kişilik hakkına saldırı oluşturmaktadır. Anayasanın 22.maddesinde düzenlenen herkes haberleşme hürriyetine sahiptir ve haberleşmenin gizliliği esastır” hükmü ile teminat altına alınmıştır. Dolayısıyla bu yolla yapılan saldırılar da hukuken koruma altındadır. İstenmeyen mail olarak adlandırılan spamler interneti yavaşlatmaları, sunucuları çökertebilmeleri ya da içerikleri nedeniyle  kişilik haklarına ihlal oluşturabilmektedir.

Spam gönderme, Amerika Birleşik Devletlerinde cezalandırılması gereken bir eylem olarak görülmektedir. Mevzuatımızda ise spamlerle ilgili bir düzenleme bulunmamaktadır. İnternet ortamında yazılan yazılar, koyulan resimler ve yapılan her tür paylaşım, içeriğine göre kişilik hakkına saldırı oluşturabilmektedir.

Örneğin işinin izni olmadan isim veya resminin bir haberde kullanılması, sırlarının açıklanması, reklam amacıyla isim ve resminin kullanılması bunlara birer örnek olarak verilebilir.

Bu durumda içerik sağlayıcıyı belirlemek güç olabilmektedir. Bu nedenle 5651 sayılı Kanun’un “Bilgilendirme Yükümlülüğü” başlığı altında 3. Maddesi ile, “İçerik, yer ve erişim sağlayıcıları, yönetmelikle belirlenen esas ve usuller çerçevesinde tanıtıcı bilgilerini kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak bulundurmakla yükümlüdür.” içeriğin dağıtımında rol oynayanların sorumluluğuna gidilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Manevi tazminat, kişilik haklarına karşı işlenen ihlallerle meydana getirilen üzüntü ve ıstırabın giderilmesi, kişiyi yeniden hayata bağlama amacı taşımaktadır. Manevi tazminatın hukuki görüşü ile ilgili doktrinde farklı görüşler bulunma olup, bunlar; ceza görüşü, tatmin görüşü, telafi görüşüdür.

İhlali söz konusu olduğunda manevi tazminat istenebilecek kişilik değerlerini; şeref, haysiyet, evlilik birliği, aile birliği, ticari itibar gibi kişilik hakkını yakından ilgilendiren haklar oluşturmaktadır.

Manevi tazminattan bahsedebilmemiz için, kişilik hakkı ihlali kapsamına giren fiil açıkça hukuka aykırı, kişilik hakkını ihlal eder nitelikte olmalı, ihlal nedeniyle manevi zarar doğmuş olmalı, fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmalı ve zarar verenin kusurlu olması gerekir.

Manevi tazminat talep edebilecek kişi TBK m.58 gereği kişilik hakkı saldırıya uğrayan kişidir. Zarar gören ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlı ise bizzat manevi tazminat talebinde bulunabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişi ise kanuni temsilcisi vasıtası ile talepte bulunabilecektir. Bunun yanı sıra tüzel kişilerin de manevi tazminat talebinde bulunabileceğine dair doktrinde bazı görüşler bulunmaktadır.

Medeni Kanun m.25/4 gereği ölen kişinin mirasçıları da, miras bırakan ölmeden önce manevi tazminat talep etmiş ise bu talep hakkı kullanabilecektir. Manevi tazminat talebinin yönlendirileceği kişi ise kusur sorumluluğu söz konusu ise zarar veren faildir. Failin ölmesi durumunda ise mirasçıların mirası reddetmemiş olmaları halinde talep mirasçılara karşı yönlendirilebilecektir.

Müteselsil sorumluluğun söz konusu olduğu durumlarda ise talep birden fazla kişiye yönlendirilebilecektir. Kanundan doğan kusursuz sorumluluk hallerinde ise talep kusursuz sorumlu sayılabilecek kişilere (hayvan sahibinin sorumluluğu, adam çalıştıranın sorumluluğu gibi) yöneltilebilecektir.

TBK m.58 gereği hakim, manevi tazminata hükmedebileceği gibi manevi tazminatın yerine başka bir yaptırım kararlaştırabilir ya da bu tazminata ekleyebilir. Yargıtay 4 Hukuk Dairesi 2002 tarihli bir kararında hakimin istem dışında başka bir yaptırım belirlerken somut olayın özelliğine bakması ve buna göre bir yaptırım belirlemesi gerektiğine karar verilmiştir.

Hakimin buradaki takdir yetkisi, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, fiilin türü ve işleniş biçimi, toplumun değer yargıları gibi kriterlere de bağlanmıştır.

Detaylı Bilgi İçin;
Avukat
Esra Melis İstikbal
m.istikbal@ozgunlaw.com

Kaynakça:
1.Dural; Türk Medeni Hukukunda Gerçek Kişiler, İstanbul 1995,
2. Özel S., Medya Ve İnternette Kişilik Hakkının Korunması, 2004, Ankara,
3. Güran S.,Akünal T., Bayraktar K., Yurtcan E., Kendigelen A, Beller Ö, Sözer,B İnternet ve Hukuk, İstanbul 2000,
4. Özdilek,     A.O.,     Bilişim       Suçları ve Hukuku,İstanbul 2006 ,
5. Memiş T.; internette cins ve meslek isimlerinin alan adı olarak kullanılması ve ortaya çıkan hukuki sorunlar AÜEHFD C.IV. 2000,
6. Eren F., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara 2014
7. Yargıtay 4HD 24.09.2002 tarih, 2002/3829 E.-9940 K.

 

 


Kaynak: Özgün Law
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/internet-araciligi-ile-kisilik-haklari-ihlali-ve-manevi-tazminat/feed/ 0
Haksız Rekabette Manevi Tazminat https://www.muhasebenews.com/haksiz-rekabette-manevi-tazminat/ https://www.muhasebenews.com/haksiz-rekabette-manevi-tazminat/#respond Tue, 01 Jan 2019 12:00:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=42871 HAKSIZ REKABETTE MANEVİ TAZMİNAT

25.12.2018

TTK m. 56/1-e uyarınca, “Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibari, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse, Türk Borçlar Kanunu’nun 58’inci maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebilir.”  TBK m. 58/1’e göre, “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”

 

Yukarıdaki maddelerden anlaşılacağı üzere, kişilik hakları hukuka aykırı şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar paranın kendisine ödenmesini isteyebilir ve bu miktar hakim tarafından tespit edilir.  Şu halde manevi tazminat ile bir kimsenin malvarlığında meydana gelen bir zararın tazmini değil, bir kimsenin kişilik haklarının zedelenmesinden dolayı çektiği acı, elem ve ıstırabın karşılanması istenir.  Bu şekilde mağdurun malvarlığında artış sağlayarak onun tecavüz nedeniyle çektiği acı ve elemin ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır.

Haksız rekabete maruz kalan mağdurun manevi tazminat isteyebilmesi için şu şartların varlığı gerekmektedir:

Haksız rekabet eylemin kişilik haklarına bir tecavüz teşkil etmesi gerekir.

Bu tecavüz nedeniyle manevi bir zarar doğmuş olmalıdır. Bir başka deyişle onun ekonomik açısından kişilik varlığında tecavüz nedeniyle acı, elem ve ıstırap duymasına neden olmalıdır.

Duyulan manevi zarar ile haksız rekabet fiili arasında uygun bir illiyet bağı olmalıdır.

Failin kusurlu olması gerekmektedir, fail kusurlu değilse manevi tazminat istenemeyecektir.  Bununla birlikte, aranılan kusurun herhangi bir ağırlıkta olması gerekmez. Haksız rekabet fiili ister kasten yapılsın isterse ihmal sonucunda gerçekleşsin, manevi bir zarar doğmuşsa haksız rekabet nedeniyle manevi tazminat davası açılabilecektir. Bunun dışında kusurun varlığını ve ağırlığını ispat davacıya aittir.

Manevi tazminata karar verebilmek için haksız rekabet oluşturan fiilin aynı zamanda maddi zarara yol açmasına gerek yoktur. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre haksız rekabet fiili sabit ise maddi tazminat oluşmasa da davacı lehine uygun bir manevi tazminat hükmedilmesi gerekir.

Konuya ilişkin bir Yargıtay kararında şu şekilde açıklanmıştır; “Haksız rekabet sonucu davacının ekonomik yararı yönünden, zarar veya tehlike ile davalının kusurlu olması yeterli olup, bu halde, manevi tazminat istenebilir. Yararın ihlalinin bir elem veya acıya sebebiyet vermiş olması gerekli olmayıp, tüzel kişiler için iyi ve haklı şöhretin korunması gerekmektedir.”  (Y.11.H.D. E. 2006/4006 K. 3778, T. 10.04.2006.)

Tüzel kişilerin manevi tazminat davası açıp açamayacakları konusu tartışmalıdır. Ancak doktrindeki baskın görüşe ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, tüzel kişilerin de manevi tazminat davası açmaları mümkündür. Manevi tazminatın miktarını davaya bakan hakim takdir hakkını kullanarak belirleyecektir. Ancak hakimin bu takdir hakkı keyfi ve kuralsız olmayıp bir takım esaslara bağlıdır. Hakim, rekabet edenlerin sosyal ve ekonomik durumlarını, olayın mahiyeti ve hak sahibinde yarattığı üzüntü ve öfkenin boyutlarını, bunların yanı sıra tecavüze uğrayanın kendi kusurunun olup olmadığı, zararın meydana gelmemesi için failin almış olduğu tedbir olup olmadığı, failin basiretli bir tacir gibi davranıp davranmadığı gibi hususları dikkate alarak tazminat miktarını belirleyecektir.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, manevi tazminat kurumunun amacı, haksız rekabet fiili nedeniyle kişisel hakları zedelenen kişinin manevi yönden tatmin edilmesini sağlamaktır. Fakat bunu gerçekleştirirken hükmedilecek tazminat miktarı bir tarafın ekonomik yönden yıkımına neden olacak, diğer yandan da mağdurun aşırı zenginleşmesine neden olacak şekilde belirlenmemelidir. Manevi tazminat, somut olayın özellikleri ve tarafların durumu dikkate alınarak belirlenmelidir.

Manevi tazminat talep edilebilecek hallere örnek olarak, başkasına ait marka veya diğer tanıtım vasıtasının haksız olarak kullanılması halinde meydana gelen kişilik haklarının ihlali gösterilebilir. Örneğin Yüksek Mahkeme bir kararında, hakkı olmadığı halde TSE markasını kullanan bir kimsenin imal ettiği lambaların kalitesiz olmasının, Türk Standartları Enstitüsü’nün itibarının zedelenmesine sebebiyet vermesinden kaynaklı olarak manevi tazminata hükmedilebileceğine karar vermiştir. (Y. 11. HD, E.1989/1874 K. 1989/2383  T. 19.3.1990)

Son olarak önem arz eden bir konuya değinmek gerekirse, Yargıtay tarafından yerleşik bir şekilde kabul edildiği üzere, üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminat isteminin bölünmesi ve bir kısmının dava konusu yapılması ve diğer kısmının saklı tutulması mümkün değildir.

Stj. Av. Esma Sena Tezcan

 

KAYNAKÇA

ORUÇ; Murat ORUÇ Haksız Rekabette Maddi Tazminat Davası, XII Levha Yayıncılık İstanbul, 2009

ERDİL: Engin ERDİL, Haksız Rekabet Hukuku, İstanbul, 2012

ARKAN; Sabih ARKAN “Haksız Rekabet ve Rekabetin Korunması Hakkında Kanun Hükümleri Arasındaki İlişki”, Ankara, Turhan Kitabevi, 2003

KARAHAN, Sami KARAHAN, Fikri Mülkiyet Hukukunun Esasları, İstanbul, 2015

ALÇİÇEK,  Abdullah Onur, Maddi ve Manevi Tazminat Talebi ile Zamanaşımı (Yayınlanmamış Eser, 2018, İstanbul

 

 


Kaynak: ozgunlaw.com.tr
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/haksiz-rekabette-manevi-tazminat/feed/ 0