Kooperatifler – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 26 Mar 2022 08:51:50 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Kooperatifler yedek akçelerini ortaklarına dağıtabilir mi? https://www.muhasebenews.com/kooperatifler-yedek-akcelerini-ortaklarina-dagitabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/kooperatifler-yedek-akcelerini-ortaklarina-dagitabilir-mi/#respond Thu, 27 May 2021 03:25:50 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=107192 Kooperatiflerde Yedek akçelerin dağıtılmaması

Kooperatiflerce ayrılan yedek akçelerin ortakların sermayeye iştirak oranlarına veya koo-peratif ile yaptıkları muamele miktarlarına ya da başka bir esasa göre dağıtılmasına izin verilmemiştir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde ayrılan yedek akçelerin ortaklara dağıtılmamasına ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Sadece ortaklarla iş görülmesi

Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortak-larla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetin-den yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.

28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla 5520 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) ben-dine eklenen ve 1/1/2018 tarihinden itibaren yürürlüğe giren parantez içi hükümle, kooperatiflerin faaliyetin icrasına tahsis ettikleri ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan demirbaş, makine, teçhizat, taşıt ve benzeri amortismana tabi iktisadi kıymetleri elden çıkarmalarının ortak dışı işlem sayılmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Örneğin, bir üretim kooperatifinin amacını gerçekleştirmek üzere kullanmış olduğu iş maki-nesini, ekonomik ömrünü tamamladıktan sonra satması ortak dışı işlem olarak değerlendirilmeyecek ve bu satış işlemi dolayısıyla kooperatif muafiyeti etkilenmeyecektir.

Üretim kooperatiflerinde ortak dışı işlemler

Üretim kooperatiflerinin, ortaklarından aldığı ürünleri, niteliğinde herhangi bir değişiklik yapmadan üçüncü kişilere satmaları ortak dışı işlem sayılmamaktadır. Ortaklardan alınan ürünlerin bir takım işlemlerden geçirildikten sonra niteliği değiştirilmiş olarak üçüncü kişilere satılması ise ortak dışı işlem sayılmaktadır.

Örnek 1: Ortaklardan alınan sütlerin niteliği değiştirilmeksizin üçüncü kişilere satılması ortak dışı işlem sayılmazken, bu sütlerin işlendikten sonra peynir olarak ortaklara veya üçüncü kişilere satılması halinde, bu satış işlemi ortak dışı işlem sayılmaktadır.

Örnek 2: Ortaklardan alınan zeytinlerin ayıklanma ve temizlenme gibi işlemlerle sofralık zeytin haline getirilerek üçüncü kişilere satılması ortak dışı işlem sayılmazken, bu zeytinle-rin çeşitli işlemlere tabi tutarak zeytinyağı şeklinde ortaklara veya üçüncü kişilere satılması halinde, bu satış işlemi ortak dışı işlem sayılacaktır.

Örnek 3: Kooperatiflerin üçüncü kişilerden satın aldığı üretimde kullanılan girdileri (ilaç, güb-re, tohum gibi) ortaklara vermesi ve bedelin ortakların kooperatife satacakları ürün bedeli ile ilişkilendirilmesi ortak dışı işlem sayılmayacaktır. Buna göre bir pancar üretim kooperatifi tarafından üçüncü kişilerden satın alınan gübrenin, kooperatif ortaklarından satın alınacak pancara ait ürün bedelinden mahsup edilmek üzere ortaklara dağıtılması, ortak dışı işlem olarak kabul edilmeyecektir.

Kooperatiflerdeki kurumlar vergisi ve KDV muafiyetine ilişkin açıklamalar

T.C.
ÇORUM VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

76071283-125.04.02-E.32157

21.12.2020

Konu

:

Kooperatif üye aidat gelirinin kurumlar ve katma değer vergisine tabi olup olmadığı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, kurumlar vergisi ve katma değer vergisi (KDV) mükellefiyeti bulunan Kooperatifinizin … tarihi itibarıyla tasfiyeye girdiği ve Kooperatifinizin gelirinin yeterli olmaması nedeniyle ve genel giderlerinin karşılanması amacıyla, üyelerinizden “üye aidatı” adı altında makbuz mukabili para toplandığı, toplanan üye aidatlarının kurumlar vergisi ile KDV’ye tabi olup olmayacağı ve aidatlar için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği hususlarında Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında kurum kazancının gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluştuğu; aynı Kanunun 6 ncı maddesinde de kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Anılan Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında ise kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde ise tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu (Kooperatiflerin ortakları dışındaki kişilerle yaptıkları işlemler ile kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda ortakları ile yaptıkları işlemler “ortak dışı” işlemlerdir. Kooperatiflerin faaliyetin icrasına tahsis ettikleri ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan demirbaş, makine, teçhizat, taşıt ve benzeri amortismana tabi iktisadi kıymetleri elden çıkarmaları ile yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz. Kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edilir. Kooperatiflerin, iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının muafiyete etkisi yoktur. Ortak dışı işlemlerden elde edilen kazançların vergilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.) hükümlerine yer verilmiştir.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde muafiyet şartları detaylı olarak açıklanmış, takip eden bölümlerde ise ortak dışı işlemler kooperatif türlerine göre ayrıntılı olarak örneklendirilmiş olup aynı Tebliğin “4.13.1.4. Sadece ortaklarla iş görülmesi” başlıklı bölümünde de;

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.

açıklamasına yer verilmiştir.

Aynı Tebliğin; “4.13.1.4.1. Üretim kooperatiflerinde ortak dışı işlemler” başlıklı bölümünde yapılan açıklamalara göre de, üretim kooperatiflerinin, ortaklarından aldığı ürünleri, niteliğinde herhangi bir değişiklik yapmadan üçüncü kişilere satmalarının ortak dışı işlem sayılmayacağı, ortaklardan alınan ürünlerin bir takım işlemlerden geçirildikten sonra niteliği değiştirilmiş olarak üçüncü kişilere satılmasının ise ortak dışı işlem sayılacağı, anılan bölümde verilen 3 No.lu örneğe göre, kooperatiflerin üçüncü kişilerden satın aldığı üretimde kullanılan girdileri (ilaç, gübre, tohum gibi) ortaklara vermesi ve bedelin ortakların kooperatife satacakları ürün bedeli ile ilişkilendirilmesinin ortak dışı işlem sayılmayacağı belirtilmiştir.

Anılan Tebliğin; “4.13.3. Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerde ortak dışı işlemlerin vergilendirilmesi” başlıklı bölümünde;

“7061 sayılı Kanunla 5520 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendine eklenen parantez içi hükümle 1/1/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, kurumlar vergisinden muaf kooperatiflerin ortak dışı işlemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edileceği, kooperatiflerin bu iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının da muafiyete etkisinin olmayacağı ve ortak dışı işlemlerden elde edilen kazancın vergilendirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

Bu suretle kooperatiflerin, 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirecekleri ortak dışı işlemler nedeniyle muafiyetleri etkilenmeyecek; ancak bu işlemlerden elde edilen kazançlar kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Dolayısıyla, muafiyete ilişkin diğer şartları taşıyan kooperatiflerin ortak dışı işlemlerinden elde edilen kazançları kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacak, ortak içi işlemlerinden elde edilen kazançlarının kurumlar vergisine tabi tutulması söz konusu olmayacaktır.

Ortak dışı işlemlerle ilgili olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı oluştuğu kabul edilen iktisadi işletme adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

Öte yandan, ortak dışı işlemlerde bulunmaları nedeniyle 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan kooperatiflerin, muafiyete ilişkin diğer şartları da taşıyor olmaları kaydıyla, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kayıtları sonlandırılacaktır. Bu kooperatiflerin 1/1/2018 tarihinden itibaren gerçekleştirdikleri ortak dışı işlemlerine ilişkin olarak kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmek suretiyle bu işlemlerden elde ettikleri kazançları vergilendirilecektir.

(17 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile değiştirilmiştir. RG-15/02/2019- 30687) Kurumlar vergisinden muaf olan kooperatiflerce, ortak dışı işlemlerden doğan kazancın ve kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından ortak dışı işlem kapsamında bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı izlenmesi, ortak dışı işlemlere ait hasılat, maliyet ve gider unsurlarının diğer işlemlerle ilişkilendirilmemesi ve kooperatif tarafından tutulan defterlere, bu ayrımı sağlayacak şekilde kaydedilmesi gerekmektedir.

…”

açıklamaları yer almaktadır.

Diğer taraftan; kooperatif tarafından gerçekleştirilen bir işlemin ortak içi işlem olarak dikkate alınabilmesi için; işlemin faaliyet amacına, diğer bir ifadeyle, kooperatif ana sözleşmesinde belirtilen uğraşı konusuna dahil olması ve faaliyet amacına dahil olan işin münhasıran kooperatif ortağıyla yapılması gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanununun ”Tasfiye” başlıklı 17 nci maddesinin birinci fıkrasında, her ne sebeple olursa olsun, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı, tasfiyenin, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlayacağı ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu dönemden sonraki her takvim yılı ve tasfiyenin sona erdiği dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönemin bağımsız bir tasfiye dönemi sayılacağı, dördüncü fıkrasında da tasfiye halindeki kurumların vergi matrahının tasfiye kârı olduğu, tasfiye kârının, tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu fark olduğu hükümlerine yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 1/1/2018 tarihinden önce kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilmiş olan ve tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği 23/03/2018 tarihi itibariyle tasfiyeye giren kooperatifinizin,

– muafiyete ilişkin şartları taşımıyor olması halinde, üyelerinizden toplanan aidatların, vergiye tabi bir kazanç unsuru olarak değerlendirilmesi ve diğer gelirler ile birlikte hasılata dahil edilerek, tasfiye karının tespitinde gelir olarak dikkate alınması ve kurumlar vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

– muafiyete ilişkin şartları taşıyor olması halinde ise, 1/1/2018 tarihi itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyet kaydınızın sonlandırılması gerekecek ve söz konusu tarihten itibaren genel giderlerinizi karşılamak amacıyla üyelerinizden tahsil edeceğiniz üye aidatlarının dışında başkaca bir gelir getirici faaliyetinizin ve ortak dışı işlemlerinizin bulunmaması durumunda söz konusu üye aidatları kurumlar vergisine tabi tutulmayacaktır.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun;

– 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.”,

– 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.”,

– 231 inci maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde; “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.”,

– 232 nci maddesinde, “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler:

1.Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2.Serbest meslek erbabına;

3.Kazançları basit usulde tesbit olunan tüccarlara;

4.Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5.Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlara da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tesbit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 50.000.000 lirayı (513 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2020’dan itibaren 1.400, -TL) geçmesi veya bedeli 50.000.000 liradan (513 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2020’dan itibaren 1.400, -TL) az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir.

hükümleri yer almaktadır.

Buna göre, kooperatifinizin ortak giderleri karşılamak amacıyla tahsil ettiği aidatlar dışında ticari nitelikte bir faaliyetinin olmaması halinde ticari kazanç unsuru olmayan aidatlar için fatura düzenleme zorunluluğunuz bulunmamaktadır.

Ancak, kooperatifinizin ticari nitelikte teslim ve hizmetlerinin bulunması durumunda ise genel hükümler çerçevesinde fatura düzenlemeniz gerektiği tabiidir.

III- KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

3065 sayılı KDV Kanununun 1 inci maddesinde; Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesindeki teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, ticari, sınai, zirai faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği, bu faaliyetlerin kanunların veya resmi makamların gösterdiği gerek üzerine yapılmasının ve bunları yapanların hukuki statü ve kişiliklerinin işlemlerin mahiyetini değiştirmeyeceği ve vergilemeye engel teşkil etmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Konuya ilişkin olarak 60 No.lu KDV Sirkülerinin “1.3. Aidatlar” başlıklı bölümünde;

 “Üyelerden veya katılımcılardan alınan aidatlar, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmemek şartıyla KDV’nin konusuna girmemektedir. Örneğin, dernek tüzüğünde belirtilen gelirlerden olan üye aidatları KDV’ye tâbi tutulmayacaktır.

Ancak kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan bir kooperatifin ticari nitelikteki teslim ve hizmetlerinin karşılığında yapılan ve kurum kazancının bir unsuru sayılan aidat ödemeleri KDV’ye tabi tutulacaktır. Örneğin, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri gibi kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kooperatiflerin üyeleri tarafından yapılan ve kurum kazancının bir unsuru sayılan aidat ödemeleri KDV’ye tabi bulunmaktadır. Kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan kooperatifin ortak giderleri karşılamak (üyelerin güvenlik, bahçıvanlık, havuz ve sosyal tesislerin bakımı, elektrik ve su gibi ihtiyaçlarının giderilmesi) amacıyla tahsil ettiği aidatlar ise ticari mahiyet arz etmediğinden KDV’ye tabi tutulmayacaktır.”

açıklamaları yer almaktadır.

Buna göre, genel giderlerinizi karşılamak amacıyla üyelerinizden tahsil edeceğiniz aidatlar, kurum kazancının bir unsuru olarak kurumlar vergisine tabi bulunması halinde KDV’ye tabi olacak olup, aksi halde ise KDV’ye tabi tutulmayacaktır.


Kaynak: TÜRMOB Kurumlar Vergisi Rehberi – 2021 Nisan ve GİB Özelge
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kooperatifler-yedek-akcelerini-ortaklarina-dagitabilir-mi/feed/ 0
Kooperatifler Kurumlar Vergisi öder mi? https://www.muhasebenews.com/kooperatifler-kurumlar-vergisi-oder-mi/ https://www.muhasebenews.com/kooperatifler-kurumlar-vergisi-oder-mi/#respond Thu, 08 Apr 2021 04:38:29 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=107170 Kooperatifler’de kurumlar vergisi muafiyeti 

Kooperatifler, üyelerin meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma ile sağlanması esasıyla kurulmaktadırlar.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi ile tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (…)4 ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri kurumlar vergisin-den muaf tutulmuşlardır.

7061 sayılı Kanun ile (k) bendine 1/1/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ekle-nen parantez içi hüküm uyarınca; Kooperatiflerin ortakları dışındaki kişilerle yaptıkları işlem-ler ile kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda ortakları ile yaptıkları işlemler “ortak dışı” işlemlerdir.

Kooperatiflerin faaliyetin icrasına tahsis ettikleri ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan demirbaş, makine, teçhizat, taşıt ve benzeri amortismana tabi iktisadi kıymetleri elden çıkarmaları ile yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz. Kooperatiflerin ortak dışı iş-lemleri nedeniyle kooperatif tüzel kişiliğine bağlı ayrı bir iktisadi işletme oluşmuş kabul edilir.

Kooperatiflerin, iktisadi işletmelerinden ve tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun ser-mayesine katılımlarından kazanç elde etmelerinin ve bu kazançların daha sonra ortaklara dağıtılmasının muafiyete etkisi yoktur. Ortak dışı işlemlerden elde edilen kazançların vergilendirilmesine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenecektir.

Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması

Sermaye üzerinden kazanç dağıtılması sermaye şirketlerine ait bir özelliktir. Kooperatifle-rin elde ettikleri kazancı ortaklarına sermaye paylarına göre dağıtması durumunda, kooperatiflerin sermaye şirketlerinden farkı kalmayacaktır. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesi

Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmesi sermaye şirketlerine ait bir özelliktir. Kooperatiflerin, elde ettikleri kazancı yönetim kurulu başkan ve üyelerine dağıtması durumunda, kooperatiflerin sermaye şirketlerinden farkı kalmayacaktır. Bu neden-le, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden hisse verilmemesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

______________________________________________________________

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulan tarımsal amaçlı bir kooperatif olduğunuz ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fırkasının (k) bendindeki şartları yerine getirmek suretiyle kurumlar vergisi muafiyetinden yararlandığınız belirtilerek, faaliyetiniz sırasında eskiyen, hasar gören, yıpranan emtia olarak satış imkanı bulunmayan malların ve kullanım ömrü tamamlanmış kıymetlerinizin ve demirbaşlarınızın hurda olarak satılması halinde yapılan bu satış işleminin kurumlar vergisi muafiyetinizi ihlal edip etmeyeceği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış, aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde ise tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde muafiyet şartları detaylı olarak açıklanmış olup, “4.13.1.4 Sadece ortaklarla iş görülmesi” başlıklı bölümünde de,

“Kooperatifler ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarının ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarının sağlanıp korunmasını amaçladıkları için faaliyetin normal olarak sadece ortaklarla sınırlı olması gerekmektedir. Bu nedenle, bir kooperatifin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmesi için ana sözleşmesinde sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hüküm bulunması ve fiilen de bu hükme uyulması gerekmektedir.

Ortak dışı işlemler, sadece ortak olmayanlarla yapılan  işlemleri değil, ortaklarla kooperatif ana sözleşmesinde yer almayan konularda yapılan işlemleri de kapsamaktadır.”

açıklamasına yer verilmiştir.

Öte yandan, aynı Tebliğin “4.17 Şarta Bağlı Muafiyetlerin Kaybedilmesi ve Kazanılması” bölümünde ise; muafiyet şartlarını taşıyan bir kooperatifin muafiyet şartlarını ihlal  etmesi  durumunda muafiyet şartlarının ihlal edildiği tarihten itibaren kurumlar vergisine tabi tutulması gerektiği açıklanmıştır.

Bu çerçevede; eskimesi veya hasar görmesi nedeniyle emtia olarak satış imkanı olmayan malların veya  kooperatifiniz tarafından kullanılmakta iken kullanım ömrünü tamamlamış iktisadi kıymetler ile demirbaşların hurda olarak üçüncü kişilere satılması halinde  “sadece ortaklarla iş görülmesi” şartı ihlal edilmiş sayılacağından satış tarihi itibariyle kooperatifinizin kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerekecektir.

__________________________________________________________________

Kooperatifteki boş üyelikler için yeni ortaklardan eşitleme farkı alınması halinde kurumlar vergisi muafiyeti

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Kooperatifiniz tarafından  boş olan üyelikler için yeni ortak kaydı yapılması halinde önceki ortakların ödedikleri katılım paylarına eşitliği sağlamak amacıyla, Genel Kurul Kararı ile yeni ortaklardan “eşitleme farkı” alınmasının kurumlar vergisi karşısındaki durumu hakkında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

            1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1 inci maddesinde kooperatifler, “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tanımlanmıştır.

           5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde de kooperatifler kurumlar vergisi mükellefi sayılmakla birlikte, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde;

            –Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması,

            –Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi,

            –Yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması,

            –Sadece ortaklarla iş görülmesi,

            şartlarının yazılı bulunması ve fiilen bu kayıt ve şartlar dahilinde faaliyet göstermeleri halinde, kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf tutulacakları hükme bağlanmıştır.

            Diğer taraftan, yapı kooperatiflerinde yukarıda belirtilen şartların yanı sıra; kuruluşundan inşaatın sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine ve Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer verilmemesi ve yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olması şartları da aranmaktadır.

            Ayrıca, 01.01.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasına ilişkin olarak 03.04.2007 tarihli ve 26482 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde de konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir.

            Öte yandan, devir yoluyla ortaklığa alınanlar hariç olmak üzere, daha sonra ortaklığa alınacaklardan, eski ortağın ödediği meblağın üzerinde bir para talep edilmesi, genel kurulda bu hususta karar alınması halinde mümkün olup bu uygulama, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 23 üncü maddesinde yer alan “Hak ve vecibelerde eşitlik” ilkesinin sağlanmasına yönelik bulunmakta, böylece, ortaklık payının enflasyondan kaynaklanan değer artışı nedeniyle eski ortakların kazanılmış haklarının korunması amaçlanmaktadır.

            Buna göre, kooperatife yeni giren ortaklardan alınan ilave paraların, kooperatifin amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak üzere, belirlenen miktarda arsa, alt yapı, inşaat ve benzeri gider taksitleri olarak değerlendirilmesi ve kooperatifin bu farklar nedeniyle faiz anlamında bir gelir elde etmediğinin düşünülmesi gerekmektedir.

            Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, kooperatife yeni alınan ortaklardan alınan fark bedellerinin kooperatif amaçlarının gerçekleştirilmesi için kullanılması halinde, bu işlemler kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanmalarını etkilemeyecektir.

 

Konut Yapı Kooperatiflerinin Üyelerine Konut Teslimleri KDV’ye tabi midir?

5904 sayılı Kanun 13 üncü maddesinin (b) bendi ile KDV Kanununun 17/4-k maddesinde yer alan ‘‘konut yapı kooperatiflerinin üyelerine konut teslimleri” ibaresi madde metninden çıkarılmış; 5904 sayılı Kanunun 16 ncı maddesiyle KDV Kanununa eklenen geçici 28 inci maddede de, ‘‘Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerince, üyelerine yapılan konut teslimleri KDV’den müstesnadır.” hükmüne yer verilmiştir.

Konuya ilişkin olarak 113 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin 4 üncü bölümünde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Bu çerçevede, 5904 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 3/7/2009 dan önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerinin üyelerine yapacakları konut teslimleri, m2 büyüklüğüne bakılmaksızın KDV’den istisna olacaktır. Ancak, 3/7/2009 tarihinden sonra inşaat ruhsatı alan konut yapı kooperatiflerinin net alanı 150 m2 ye kadar konut teslimleri %1, diğer taşınmaz teslimleri ile 150 m2 nin üzerindeki konut teslimleri ise %18 oranında KDV’ye tabi tutulacaktır.

Öte yandan, 3/7/2009 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı almış olan konut yapı kooperatiflerinin üyeleri dışındaki kişilere yapacakları konut dahil taşınmaz satışları Kanunun istisna ve oran hükümleri de dikkate alınarak KDV’ye tabi tutulacaktır.

 

Konut Yapı Kooperatiflerine Yapılan İnşaat Taahhüt Hizmetlerinde KDV Uygulaması

KDV Kanununun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den müstesnadır.

29/7/1998 tarihinden sonra bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak “konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri” ise 30/12/2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli (I) sayılı listenin 12 nci sırası uyarınca % 1 oranında KDV’ye tabi tutulmaktadır.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde KDV uygulamasına ilişkin açıklamalara 49, 66 ve 106 Seri No.lu KDV Genel Tebliğlerinde yer verilmiştir.

Bu düzenlemelere göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulanabilmesi için;

– Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,

– İşin konut yapı kooperatifine yapılması,

– Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması,

şartlarının yanısıra inşaatın yapıldığı arsanın tapu sicilinde inşaat taahhüt hizmetini alan kooperatif tüzel kişiliği veya kooperatifin bağlı olduğu üstbirlik adına tescil edilmiş ve inşaat yapı ruhsatının konut yapı kooperatifine verilmiş olması da gerekmektedir.

Buna göre, yukarıda açıklanan şartlar çerçevesinde, konut yapı kooperatiflerine ifa edilecek inşaat taahhüt işleri, bina inşaat ruhsatının 29/7/1998 tarihinden önce alınmış olması halinde KDV’den istisna tutulacak, bina inşaat ruhsatı bu tarihten sonra alınmışsa %1 oranında KDV’ye tabi olacaktır.

Ancak inşaat yapı ruhsatının konut yapı kooperatifine verilmediği durumlarda, söz konusu kooperatiflere verilecek inşaat taahhüt işlerinde istisna ya da indirimli oranda KDV uygulanması mümkün bulunmadığından bu kooperatiflere yapılacak teslim ve hizmetler, söz konusu teslim ve hizmetler için belirlenen oranlarda KDV’ye tabi tutulacaktır.

1. İstisna veya İndirimli Oran Uygulaması Kapsamına Giren İşlemler

İstisna veya indirimli oran uygulaması kapsamına girip girmediği konusunda yukarıdaki genel tebliğlerde sayılmayan ve Bakanlığımızca Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görüşü çerçevesinde inşaat taahhüt işi kapsamında değerlendirilebileceği anlaşılan işler aşağıda belirtilmiştir;

–     Ahşap taban rabıtası

–     Alüminyum doğrama, alçıpan tavan (alüminyum, polikarbon levha vb.) çatı kaplama, çatı trapez, alüminyum cephe giydirme, aydınlatma armatür ve spotları

–     Kapı, mutfak dolabı ve PVC pencere yapımı

–     Artezyen kuyusu ve elektrik trafosu

–     Bahçe içi doğalgaz servis hattı

–     Bahçe ve çim aydınlatma armatürleri teslim ve montajı

–     Bahçe yollarına kilitli parke taşı döşenmesi

–     Balkon veranda ve korkuluklarının imalat ve yerine montajı

–     Barbekü yapım işi

–     Bekçi ve şantiye evi inşaatı

–     Box yapımı

–     Cam mozaik kaplama işi

–     Çatı katı yan duvar üstü, pencere ve balkon üstlerine mermer, baca dibi güvercinlik dereleri, su olukları

–     Çelik kapı imalatı, montajı ve pres kapı yapım işi

–     Çevre düzeni işleri

–     Çocuk parkı, plastik dış cephe kaplama malzeme montaj işi

–     Duşakabin montaj yapım işi

–     Eco therm tipi garaj kapıları ve motorlarının teslimi ve montaj işi

–     Elektrik temini ve direk tipi trafo

–     Fayans ve karo yerine ikame edilen duvardan duvara rafting makine halısı döşenmesi

–     Ferforje demir işleri

–     Gazbeton elemanları

–     Hasır çelik yapım

–     Hazır beton imal edilip mikserlerle götürülerek kalıplara dökülmesi işi (çimento, çakıl, kum ve suyun transmikserlerle karıştırılarak ve şantiyeye nakledilerek pompalarla daha önce hazırlanmış betonarme kalıplara basılması)

–     Hazır demir imalatı (betonarme demirlerinin projesine göre imalatçı tarafından fabrikada kesilip etriye, çiroz, pilye, gönye ve diğer bükme işlerinin hazırlanıp inşaat sahasına nakli ve kalıbı hazır katlara çıkarılıp yine projesine göre yerine monte edilerek beton atmaya hazır hale getirilmesi işlemi)

–     Hoparlör tesisatı

–     İnce sıva, kör kasa

–     Isı merkezi pompa grupları, ısıtma eşanjörü, ısıtma şebekesi, boru tesisatlarının izolasyon malzeme ve montajı

–     Isı ve su ve sığınak izolasyon işi

–     Isıcam teslimi ve montajının ayrı ayrı taahhüt edilmemesi şartıyla ısıcamın konutlara monte edilmesi

–     İstinat duvarlarının yapımı, ara yolların yapımı, yan duvarların yapımı ve fens teli ile çevrilmesi işi

–     Kamelya yapım işi

–     Kartonpiyer alçı ve montaj işleri

–     Kapı kolu teslimi ve montajı işi

–     Kapı zilleri, kapı görüşmeli kat telefonları

–     Klima tesisatı yapımı (split klima tesisatı)

–     Kombi ve tesisatı işi

–     Kombi makinesi alımı-montaj işleri

–     Konutlara bilgisayar sistemli elektronik elektrik sayacı takılması

–     Konutların mermer, doğrama ve pencerelerin pen cinsinden yapımı

–     Kooperatifin arsasına getirilecek yüksek gerilim hattı ile yüksek gerilim trafolarının satın alınması ve satıcı tarafından monte edilmesi

–     Kooperatiflerin kalorifer bacalarının yapım ve yapılmış bacaların tadil edilmesi

–     Kooperatiflerin konut inşaatlarına başlamak üzere arazilerinde yaya ve trafik yollarının açılarak, maki ve bitkilerin temizlenmesi, buna bağlı olarak kayaların kırılarak yaya ve trafik yollarının açılması

–     Kum çıkarma ve nakli

–     Makine alçı sıva, alçı dekorasyon

–     Manyetik tip su arıtma cihazının, içinden geçirilen sert suyun yumuşatılmasından sonra kullanıcılara verilmesini sağlayan cihaz

–     Merkezi ısıtma sistemlerinin doğalgaza dönüştürülmesi ve doğalgaz hattı döşenmesi

–     Merkezi kilit, zil sistemi ve diyafon sistemi (görüntülü diyafon cihazı ve tesisatı yapım işi dahil)

–     Mermer merdiven, sahanlık, limonluk, süpürgelik ve eşik yapımı

–     Mermer yapımı ve taş şömine işi

–     Mermer merdiven dış cephe taş kaplama işi

–     Mutfak aspiratörü ve montajı işi

–     Paratöner yapım işi

–     Park ve sokak elektrik işleri

–     (PDK) Prefabrik döşeme kirişleri yapım işi

–     Pencere ve balkon denizliklerinin yaptırılması işi

–     Ponzablok hafif yalıtım sistemleri

–     Prefabrik trafo istasyon inşaatı ve bina içindeki hücre inşaatları

–     PTT telefon şebekesi hafriyat, menol ve büz imalatı işi

–     Saçak beton atılması ve blokların dış kapı girişlerinin mermer kaplanması işi

–     Sığınak inşası işi

–     Su yalıtım işlemi

–     Subasmanı ve binanın kaba inşaatı

–     Telefon şebekeleri ankastraları yaptırılması, çöp toplama kapları (konteynır) yapımı

–     Temel duvarların beton ile desteklenmesi işi

–     Temel kazma, düzeltme, yol açıp çakıl serme işi

–     Tesfiye tabakası (şap yapım işi)

–     Toprakaltı betonarme perde duvarlarının su yalıtımı işi

–     Trafo binası yapımı işi

–     Tranşe-tesisat bağlama yapım işi

–     Yağmur suyu olukları ile indirme boruları montajı işi

–     Yangın merdiveni

–     Yol ve sanat yapıları inşaatı işi

–     Mantolama

–     Dış cephe ısı yalıtımı

–     Elektronik kapı sistemi kurulması

–     Garaj kapısı imalatı-montajı

–     Münhasıran yönetim amaçlı yaptırılan binalar

–     Kooperatif arazisi üzerine güvenlik sistemleri, kamera ve kayıt cihazları montajı

–     Kooperatif üyelerinin sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak üzere yaptırılan okul, hastane, sağlık ocağı, ibadethane gibi yapılara ilişkin inşaat taahhüt işleri

Konut yapı kooperatiflerine yapılan ve 49 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde ve yukarıda belirtilmeyen inşaat taahhüt işlerinin istisna kapsamına girip girmediği hususunda Başkanlığımızdan görüş alınması gerekmektedir. Bu işlerin hepsinin veya birkaçının veya ayrı ayrı her birinin müteahhitler veya taşeronlarca konut yapı kooperatiflerine yapılması, istisna uygulamasına engel değildir. Müteahhitlerin konut yapı kooperatiflerine karşı üstlendikleri inşaat taahhüt işlerinin bir kısmını taşeronlara yaptırmaları halinde, taşeronun müteahhide verdiği hizmet genel esaslara göre KDV’ye tabi olacaktır. Müteahhidin kooperatife yaptığı inşaat taahhüt işi ise kooperatifin inşaat ruhsatının 29/7/1998 tarihinden önce alınmış olması halinde KDV’den müstesna olacak, ruhsatın bu tarih veya daha sonra alınmış olması halinde % 1 oranında KDV’ye tabi tutulacaktır.

2. Arsa karşılığı inşaat işlerinde iki ayrı teslim (birincisi arsa sahibinin müteahhide arsa teslimi, ikincisi müteahhidin arsa sahibine konut teslimi) söz konusudur. Dolayısıyla, bu kapsamdaki işlemler teslim mahiyetinde olduğundan kat karşılığı inşaat işlerinde konut yapı kooperatiflerine ifa edilen bir inşaat taahhüt işinden söz edilemez.

Örneğin, yapı ruhsatında adı “yapı sahibi” bölümünde yer alan bir konut yapı kooperatifinin, adı “yapı müteahhidi” bölümünde yer alan bir konut yapı kooperatifi ile kat karşılığı anlaşması durumunda yapı sahibi kooperatife konut teslimi söz konusu olduğundan istisna ya da indirimli oran uygulamasından söz edilemeyecektir. Bina inşaat ruhsatının “yapı müteahhidi” bölümünde adı yer alan konut yapı kooperatifine bu kapsamda ifa edilen inşaat taahhüt işleri ise, işin sahibi söz konusu konut yapı kooperatifi olmadığından ve dolayısıyla  “işin konut yapı kooperatifine yapılması”na yönelik şart gerçekleşmediğinden genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabi olacaktır.

3. Tasfiyeye giren konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerine istisna veya indirimli oran uygulanmayacaktır. Bu uygulama tasfiyenin hukuken ve fiilen başlaması ile geçerli olacaktır. Tasfiye kararı alan ancak tasfiye uygulamasına hukuken ve fiilen başlamayan, diğer bir deyişle tasfiye kararını ticaret siciline tescil ettirmeyen kooperatifler istisna veya indirimli oran uygulamasından faydalanmaya devam edecektir.

4. KDV Kanununa göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulaması, konutların kullanılmaya başlanılmasına (yapı kullanım izin belgesi alınmasına) kadar yaptırılacak inşaat taahhüt işlerini kapsamaktadır.

 


Kaynak: TÜRMOB Kurumlar Vergisi Rehberi – 2021 Nisan
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kooperatifler-kurumlar-vergisi-oder-mi/feed/ 0
Kooperatiflerin vergi mükellefiyeti nedir? https://www.muhasebenews.com/kooperatiflerin-vergi-mukellefiyeti-nedir/ Mon, 08 Feb 2021 11:16:41 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=103866 Kooperatiflerde mükellefiyet türü

Kurumlar Vergisi Kanununun 2’nci maddesinde kooperatiflerin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile benzer nitelikteki yabancı kooperatifleri ifade ettiği belirtilmiş, ancak kooperatifler türleri itibarıyla tek tek sayılmamıştır. Bu çerçevede, hangi türde olursa olsun kooperatifler kurumlar vergisi mükellefi olarak kabul edilmektedir. Yabancı bir kuruluşun kooperatif niteliğinde olup olmadığı ise Kooperatifler Kanununun ilgili hükümlerine göre değerlendirilecektir.

Kooperatifler Kanununun 1 inci maddesinde kooperatifler aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:

“Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.”

Dernek veya adi şirket mahiyetinde olmakla birlikte kooperatif olarak adlandırılan okul kooperatifleri, Kurumlar Vergisi Kanununun uygulanmasında kooperatif sayılmamaktadır. Okul kooperatiflerinin 1163 sayılı Kanuna göre veya derneğe bağlı iktisadi işletme şeklinde kurulmaları durumunda ise hukuki durumlarının gerektirdiği şekilde kurumlar vergisi mükellefi olarak dikkate alınacağı tabiidir.

1163 sayılı Kanun dışında özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler de önceden olduğu gibi kurumlar vergisi mükellefi sayılacaklardır.

 


Kaynak: Kurumlar Vergisi 1 Seri, No.lu Genel Tebliği
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
Kooperatifler kurumlar vergisi öder mi? https://www.muhasebenews.com/kooperatiflerin-kurumlar-vergisi-muafiyetinden-faydalanabilmesi-icin-aranan-sartlar-nelerdir/ https://www.muhasebenews.com/kooperatiflerin-kurumlar-vergisi-muafiyetinden-faydalanabilmesi-icin-aranan-sartlar-nelerdir/#respond Sat, 27 Jul 2019 06:00:14 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=64663 Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanabilmesi için aranan şartlar nelerdir?

Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde;
– Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,
– Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,
– Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına,
– Sadece ortaklarla iş görülmesine dair hükümlerin bulunması,
– Bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması,
gerekmektedir.
Bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatifler, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacaktır.
Yapı kooperatiflerinde muafiyetten yararlanabilmek için yukarıda belirtilen şartlara ilaveten;
– Kuruluşlarından, yapı inşaatlarının sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine ve Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili kişilere veya işçi işveren ilişkisi bulunan kişilere yer verilmemesi,
– Yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına olması,
gerekmektedir.

 

 

 


Kaynak: GİB
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kooperatiflerin-kurumlar-vergisi-muafiyetinden-faydalanabilmesi-icin-aranan-sartlar-nelerdir/feed/ 0
Kredi ve Kefalet Kooperatifleri, Esnaf ve Sanatkâr Odası’ndan Farklı mıdır? Oda Başkanı aynı zamanda Kefalet Kooperatifinin de Başkanı mıdır? Bu Kooperatifler Hangi Kuruma Bağlıdır? https://www.muhasebenews.com/kredi-ve-kefalet-kooperatifleri-esnaf-ve-sanatkar-odasindan-farkli-midir-oda-baskani-ayni-zamanda-kefalet-kooperatifinin-de-baskani-midir-bu-kooperatifler-hangi-kuruma-baglidir/ https://www.muhasebenews.com/kredi-ve-kefalet-kooperatifleri-esnaf-ve-sanatkar-odasindan-farkli-midir-oda-baskani-ayni-zamanda-kefalet-kooperatifinin-de-baskani-midir-bu-kooperatifler-hangi-kuruma-baglidir/#respond Sun, 28 Apr 2019 07:00:17 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=56069 Kredi ve Kefalet Kooperatifleri, Esnaf ve Sanatkâr Odası’ndan Farklı mıdır? Oda Başkanı aynı zamanda Kefalet Kooperatifinin de Başkanı mıdır? Bu Kooperatifler Hangi Kuruma Bağlıdır? 

Esnaf ve Sanatkâr Odaları ve üst birlikleri, 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanununa göre kurulan ve faaliyet gösteren kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır.

Kredi ve Kefalet Kooperatifleri ise, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa göre kurulur ve faaliyet gösterir. Bu kooperatifler, özel ticaret şirketidir. Kamu kurumu veya kuruluşuna bağlı değildir. En az 7 adet Kredi ve Kefalet Kooperatifi, ESKKK Birliğini; bu birlikler de, yine özel ticaret şirketi olan TESKOMB’a ortaktır.

Esnaf ve Sanatkâr Odası başkanı veya yönetim kurulu üyesi, esnaf ve sanatkâr aynı zamanda Odanın genel kurulunda seçilir ve yönetim kurulunun aldığı kararlar ilgili Odayı bağlar.
Oda başkanı kefalet kooperatifinin de başkanı değildir.
Kefalet Kooperatiflerinin yönetim kurulu üyeleri kendi genel kurulunda seçildikten sonra, seçilenler kendi arasında başkan ve yardımcıları sıfatıyla kooperatifi temsil ve ilzam edecekleri seçer. Burada alınan kararlar kooperatifi bağlar.

 

 


Kaynak: Ticaret Bakanlığı
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


BENZER İÇERİKLER

Kooperatiflerde Organ Seçimlerinde Şekil ve Temsil Sınırı Nasıldır?

Kooperatif genel kurul toplantısına katılabilmek için ne kadar önce üye olmak gerekir?

 

]]>
https://www.muhasebenews.com/kredi-ve-kefalet-kooperatifleri-esnaf-ve-sanatkar-odasindan-farkli-midir-oda-baskani-ayni-zamanda-kefalet-kooperatifinin-de-baskani-midir-bu-kooperatifler-hangi-kuruma-baglidir/feed/ 0
Temettülerde Gelir Vergisi Tevkifatı Hangi Tarihte Yapılmalıdır? https://www.muhasebenews.com/temettulerde-gelir-vergisi-tevkifati-hangi-tarihte-yapilmalidir/ https://www.muhasebenews.com/temettulerde-gelir-vergisi-tevkifati-hangi-tarihte-yapilmalidir/#respond Sun, 16 Dec 2018 21:00:26 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16390 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Temettülerde Gelir Vergisi tevkifatının hangi tarihte yapılması gerektiği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan ve sermayesinin tamamı Hazine Müsteşarlığına ait olan kuruluşunuz tarafından anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin kar dağıtımına ilişkin maddesine istinaden her yıl itibarıyla gerçekleşen dönem net kârının Hazine Müsteşarlığına temettü olarak aktarıldığı, 2013 yılı kârından doğan ve 2014 yılında ödenecek olan temettüye ilişkin ödeme takviminin anılan Müsteşarlıkça Mayıs 2014 tarihli yazı ile bildirildiği, söz konusu takvimde 2013 yılı net temettü ödemelerinin Ağustos 2014 tarihinden başlamak üzere beş taksitte yapılmasının istenildiği belirtilerek ödenecek temettü üzerinden gelir vergisi tevkifatının hangi tarihte yapılması gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmü yer almakta olup maddede belirtilen kişi ve kurumların bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir.

Aynı maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde de tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75’inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmış olup söz konusu tevkifat oranı, 2009/14592 sayılı BKK ile 03.02.2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere %15 olarak belirlenmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında vergiyi doğuran olay gelirin elde edilmesiyle gerçekleşmekte olup, gelirin elde edilmesi ticari ve zirai kazançlarda tahakkuk esasına, serbest meslek kazancı ve gayrimenkul sermaye iradında tahsil esasına, menkul sermaye iratları ile ücret gelirlerinde ise hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesine bağlanmıştır.

Menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde olan hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesinde, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup, söz konusu menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir.

Diğer yandan Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 36’ncı maddesinde;

“1. Teşekküller ve müesseseler yıllık karlarının %20’sini nominal sermayelerinin tamamına ulaşıncaya kadar birinci tertip yedek akçe olarak ayırırlar. Bankalar Kanununa tabi iktisadi devlet teşekkülleri, Bankalar Kanununda öngörülen yedek akçeleri de ayrıca ayırırlar.
2. Teşekküller ve müesseseler birinci fıkrada belirtilen olağan yedek akçeler ile vergi ve diğer kanuni yükümlülükler ayrıldıktan sonra kalan karın % 20’sini nominal sermayenin tamamına ulaşıncaya kadar ikinci tertip olağan yedek akçe olarak ayırırlar. Nominal sermayenin tamamına ulaştıktan sonra %10 oranında yedek akçe ayrılmasına devam olunur.
3. Teşekkül ve müesseselerde kardan varsa geçmiş yıl zararları mahsup edilir.
4. Yukarıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan kâr, müesseselerde teşekküle, teşekküllerde ise Hazineye devredilir.”
hükmü yer almıştır.

Buna göre, kar payı dağıtımına ilişkin yazı her ne kadar 12.05.2014 tarihinde Genel Müdürlüğünüze gönderilmiş olsa da kar payı dağıtımı yapılacak tarihler ayrıca belirtilmiş olduğundan bu tarihte Hazine Müsteşarlığına nakden veya hesaben kar payı ödemesi yapılmamış olması halinde tevkifat da yapılmayacaktır.

Dolayısıyla, hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleştiği başka bir deyişle Hazine Müsteşarlığı tarafından söz konusu temettülerin talep edilebilir hale geldiği tarih itibarıyla Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasının (6/b-i) bendi uyarınca vergi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
15 Mayıs 2015 Tarih ve 38418978-120[94-14/25]-503

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/temettulerde-gelir-vergisi-tevkifati-hangi-tarihte-yapilmalidir/feed/ 0
Tam Mükellef ve Dar Mükellef Ne Demektir? https://www.muhasebenews.com/tam-mukellef-dar-mukellef-ne-demektir/ https://www.muhasebenews.com/tam-mukellef-dar-mukellef-ne-demektir/#respond Fri, 11 May 2018 11:45:17 +0000 http://www.muhasebenews.com/?p=4937

1- TAM MÜKELLEF NEDİR?

Kanuni [1] veya iş merkezi [2] Türkiye’de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler.

Aşağıda sayılan kurumların kanuni veya iş merkezi Türkiye’de ise tam mükellef olarak vergilendirilirler.
     1.1- Sermaye şirketleri,
     1.2- Kooperatifler,
     1.3- İktisadî kamu kuruluşları,
     1.4- Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler,
     1.5- İş ortaklıkları,

Örnek-1:

Fransız
uyruklu Fontaine,

– Türkiye
’de 20 Mart 2010 tarihinde başladığı işinden 15 Mayıs 2016 tarihinde izinli ayrılmıştır. (6 yıl 1 ay 26 gün)

– 20 Ekim 2016
tarihinde Türkiye’ye tekrar dönen Fontaine görevine 31 Aralık 2016 Tarihine kadar devam etmiştir.(2 ay 2 gün)

Fontaine’
nin 2016 yılı için mükellefiyet durumu aşağıda açıklanmıştır.

Açıklama-1:


Fontaine
Tam mükelleftir.

Çünkü ayrı ayrı 6 aydan az sürede Türkiye’de kalmış olmasına rağmen bir takvim yılında kalınan sürenin toplamı 6 ayı geçmektedir.

Yasal dayanak-1:

Gelir Vergisi Kanunu’nun ‘’Tam Mükellef’’ ile ilgili maddesi şöyledir;

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır ve tam mükellef olarak kabul edilir:


1-
İkametgâhı Türkiye’de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19. Ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir)

2-
Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak 6 aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez)

2- DAR MÜKELLEF NEDİR?

Kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.

Aşağıda sayılan kurumların kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlar ise dar mükellef olarak vergilendirilirler.
2.1- Sermaye şirketleri,
2.2- Kooperatifler,
2.3- İktisadî kamu kuruluşları,
2.4- Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler,
2.5- İş ortaklıkları,

3- DAR MÜKELLEFİYETTE KURUM KAZANCI, AŞAĞIDAKİ KAZANÇ VE İRATLARDAN OLUŞUR;


3.1-
Türkiye’de iş yeri olan veya daimî temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticarî kazançlar (Bu şartları taşısalar bile kurumların ihraç edilmek üzere Türkiye’de satın aldıkları malları Türkiye’de satmaksızın yabancı ülkelere göndermelerinden doğan kazançlar, Türkiye’de elde edilmiş sayılmaz. Türkiye’de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının ya da her ikisinin Türkiye’de olması veya satış sözleşmesinin Türkiye’de yapılmasıdır.) (04.01.1961 – 213 sayılı VUK hükümlerine uygun)

 3.2- Türkiye’de bulunan ziraî işletmeden elde edilen kazançlar,

 
3.3- Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları,

3.4- Taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen iratlar,

3.5- Türkiye’de elde edilen menkul sermaye iratları,

3.6- Türkiye’de elde edilen diğer kazanç ve iratlar.

Örnek 2:

Amerika vatandaşı Mr. John,

– 01.10.2015-10.12.2016
tarihleri arası Türkiye’de bulunmuş ve bu dönemde Türkiye’de ve Amerika’da yaptığı ticari faaliyetlerden ticari kazanç elde etmiştir.(1 yıl 2 ay 10 gün)

– 2015
yılında Türkiye’de 100.000-TL, Amerika’da ise 200.000-TL

– 2016
yılında Türkiye’de 300.000-TL, Amerika’da 500.000-TL elde etmiştir.
Vergilendirilecek kazancı aşağıda açıklanmıştır.

Açıklama -2:

Mr. Jonh 2015 takvim yılında Türkiye’de 6 aydan az süre ile kaldığından bu yılda dar mükelleftir.

Bu süre sadece Türkiye’de elde ettiği 100.000-TL’lik kazancı Türkiye’de vergilendirilecektir.

2016
yılında ise Türkiye’de 6 aydan fazla kaldığından tam mükelleftir.

Hem Amerika’da hem Türkiye’de elde ettiği kazancı
, toplam (300.000+500.000): 800.000-TL kazanç üzerinden gelir vergisi hesaplanacaktır.

Mükellefin Amerika’da elde ettiği gelir orada gelir vergisine tabi tutulmuşsa, ödenen vergi, Türkiye’de mükellefin hesaplanan vergisinde indirilebilecektir.

Yasal dayanak-2:

Gelir Vergisi Kanunu’nun “Tam Mükellef” ile ilgili maddesi şöyledir;

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır ve tam mükellef olarak kabul edilir:

1-
İkametgâhı Türkiye’de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19. ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir)

2-
Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak 6 aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez)

[1] Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların kuruluş kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir.
[2] İş merkezi: İş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir.


Kaynak: 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (Md.3)
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/tam-mukellef-dar-mukellef-ne-demektir/feed/ 0
Dernek Yönetim Kuruluna Yapılacak Huzur Hakkı Ödemeleri Ücret Sayılır mı? https://www.muhasebenews.com/dernek-yonetim-kuruluna-yapilacak-huzur-hakki-odemeleri-ucret-sayilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/dernek-yonetim-kuruluna-yapilacak-huzur-hakki-odemeleri-ucret-sayilir-mi/#respond Mon, 12 Feb 2018 16:30:57 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17669 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Dernek yönetim kurulu üyelerine yapılacak huzur hakkı ödemeleri ile kiralanacak lojman için yapılacak ödemelerin vergisel durumu ve dernek giderlerinin tevsiki hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; dernek gelirlerinin tamamının bağışlardan oluştuğu belirtilerek; Derneğinizin, emekli yönetim kurulu üyelerine yapacağı huzur hakkı ödemesi ile imamın oturması için lojman olarak kiralanan gayrimenkulün kira ödemesinin tevkifata tabi olup olmadığı, bu ödemelerden tevkifat yapılması durumunda beyannamelerin Derneğiniz tarafından verilip verilemeyeceği, dernek adına yapılan harcamalar karşılığı alınan perakende satış fişlerinin gider olarak yazılıp yazılamayacağı ve defter tutma yükümlülüğünüzün bulunup bulunmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler vergi mükellefiyeti kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2’nci maddesinin beşinci fıkrasında da, dernek veya vakıflara ait ve tabi olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde bulunmayan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi işletme olduğu; altıncı fıkrasında ise dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerle ilgili (2.4.) bölümünde; iktisadi işletmenin belirlenmesinde iktisadi işletmenin en belirgin özelliklerinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği açıklanmıştır.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinin birinci fıkrasında; ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında; ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 70’inci maddesinde yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.

Yine aynı Kanunun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş, aynı fıkranın;

-(1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104’üncü maddelere göre,
-5/a bendinde 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince %20 oranında),
tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.

1 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.3.2.3 Diğer Kurumlar Vergisi Mükelleflerine Ait Taşınmazların Kiralanması Karşılığında Yapılan Kira Ödemeleri” başlıklı bölümünde; Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacağı; bu kurumların elde ettikleri kira gelirlerinin ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceği açıklanmıştır.

Diğer taraftan, 5253 sayılı Dernekler Kanunu ile ilgili olarak yayımlanan Dernekler Yönetmeliğinin 38 inci maddesinde;

“Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak, 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeler için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası düzenlenir. Bu kapsamda da bulunmayan ödemeler için Ek-13’te yer alan Gider Makbuzu veya banka dekontu gibi belgeler harcama belgesi olarak kullanılır.”
hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kâğıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade ettiği; 3’üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kâğıtları imza edenler olduğu hükme bağlanmıştır.

Mezkûr Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında; maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dâhil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kâğıtların nispi damga vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

            -Derneğinizin tüzel kişiliği itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmadığından Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre defter tutma zorunluluğu yoktur. Ancak devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai faaliyetlerinizin bulunması halinde Derneğinize bağlı olarak oluşan iktisadi işletmeler nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecek olup, bu iktisadi işletmelerin diğer işletmeler gibi mükellefiyet tesis ettirme, defter tutma, beyanname verme, belge düzenine uyma zorunlulukları bulunmaktadır.
            -Dernek tarafından yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı adı altında yapılan ödemeler ücret niteliğindedir. Ayrıca dernek tarafından kiralama yoluyla edinilen lojmanın bedelsiz olarak imama tahsis edilmesi halinde, söz konusu lojman tahsisi menfaat niteliğinde değerlendirilecek olup, bu ödemenin ücret olarak vergilendirilmesi gerekir.
            -Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesi ile belirlenmiş olan tevkifat yapma yükümlülüğü bulunan kişi ve kurumlar arasında dernekler de sayılmış olduğundan, Derneğiniz tarafından yapılan ücret niteliğindeki ödemeler üzerinden anılan maddenin 1 numaralı bendine göre, kiralanacak lojman için yapılacak ödemeler üzerinden ise 5/a bendine göre gelir vergisi tevkifatı yapılarak muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
            -Kiralanan taşınmazın ticari, zirai veya kurumlar vergisine (kooperatif hariç) tabi olan işletmelerin aktifinde kayıtlı olması halinde, bu taşınmaz için ödenen kira bedelleri üzerinden herhangi bir vergi kesintisi yapılmayacağı tabiidir.
            -Tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan Derneğinize ait gelirlerin veya giderlerin, 5253 sayılı Dernekler Kanunu ile ilgili olarak yayımlanan Dernekler Yönetmeliğinin 38’inci maddesi hükmü çerçevesinde belgelendirilmesi gerekmektedir.
            -Derneğiniz yönetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı ödemeleri nedeniyle düzenlenen kâğıtların ihtiva ettiği toplam tutar üzerinden 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümünün 1/b fıkrası uyarınca nispi damga vergisi hesaplanacaktır.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Nisan 2014 Tarih ve 27575268-105[Mük.257-2012-9160]-395 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/dernek-yonetim-kuruluna-yapilacak-huzur-hakki-odemeleri-ucret-sayilir-mi/feed/ 0
Emisyon Primlerinin Geçmiş Yıl Zararlarına Mahsup Edilmesi Kar Dağıtımı Olarak Değerlendirilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/emisyon-primlerinin-gecmis-yil-zararlarina-mahsup-edilmesi-kar-dagitimi-olarak-degerlendirilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/emisyon-primlerinin-gecmis-yil-zararlarina-mahsup-edilmesi-kar-dagitimi-olarak-degerlendirilebilir-mi/#respond Fri, 03 Nov 2017 08:45:53 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16430 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Emisyon priminin geçmiş yıl zararlarına mahsup işleminin kar dağıtımına bağlı tevkifata tabi olup olmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Şirketinizin öz kaynak hesaplarında 2009 ve 2012 yıllarında gerçekleşen primli sermaye artışı nedeniyle emisyon primi tutarının ……… TL olduğu ve Şirketiniz teknik iflas sınırında olduğu için emisyon priminin geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmek istenildiği belirtilerek emisyon priminin geçmiş yıl zararlarına mahsup işleminin kar dağıtımına bağlı tevkifata tabi olup olmayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibarî değeri aşan kısmının kurumlar vergisinden istisna olduğu, 6’ncı maddesinde ise, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 519’uncu maddesinde,

“(1) Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır.
(2) Birinci fıkradaki sınıra ulaşıldıktan sonra da;
a) Yeni payların çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan kısmı,
genel kanuni yedek akçeye eklenir.

(3) Genel kanuni yedek akçe sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması için kullanılabilir.

5) Özel kanunlara tabi olan anonim şirketlerin yedek akçelerine ilişkin hükümler saklıdır.”
hükmü yer almıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bu fıkranın bentlerinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup anılan fıkranın (6-b-ii) bendinde, tam mükellef kurumlar tarafından; dar mükellef gerçek kişilere, dar mükellef kurumlara (Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç) ve gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan, 75’inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (Kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) vergi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 15’inci maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin anılan fıkranın bentlerinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin kurumlar vergisine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.

Menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde olan hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesinde, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup söz konusu menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, emisyon priminin geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi işleminin kâr payı dağıtımı olarak değerlendirilmemesi ve kar dağıtımına bağlı tevkifat yapılmaması gerekmektedir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
16 Mayıs 2016 Tarih ve 62030549-125[15-2015/289]-59069 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/emisyon-primlerinin-gecmis-yil-zararlarina-mahsup-edilmesi-kar-dagitimi-olarak-degerlendirilebilir-mi/feed/ 0
Ziraat Odası Üye Aidatları, Odaya Ait İktisadi İşletmede Kurumlar Vergisi Matrahına Eklenir mi? https://www.muhasebenews.com/ziraat-odasi-uye-aidatlari-odaya-ait-iktisadi-isletmede-kurumlar-vergisi-matrahina-eklenir-mi/ https://www.muhasebenews.com/ziraat-odasi-uye-aidatlari-odaya-ait-iktisadi-isletmede-kurumlar-vergisi-matrahina-eklenir-mi/#respond Tue, 20 Jun 2017 16:30:26 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17587 (GİB- ÖZELGE)

Konu: Oda üye aidatlarının iktisadi işletmenin kurumlar vergisi matrahına dahil edilip edilmeyeceği.

İlgi (a)’da kayıtlı yazınız ve ilgi (b)’de kayıtlı özelge talep formunuzda; 6964 sayılı Ziraat Odaları ve Ziraat Odaları Birliği Kanununa göre faaliyetinizi sürdürmekte iken, 03.05.2011 tarihinde satın aldığınız kepçe nedeniyle Odanız bünyesinde oluşan iktisadi işletmenin kurumlar vergisi mükellefiyetini tesis ettirdiğiniz belirtilerek Oda aidatlarının iktisadi işletmenizin kurumlar vergisi matrahına dahil edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde dernek ve vakıflar kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmazken, aynı maddenin birinci fıkrasının (ç) bendi ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisi mükellefiyeti kapsamına alınmışlardır. Aynı Kanunun 2’nci maddesinin beşinci fıkrasında, dernek ve vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatifler dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri olduğu, aynı maddenin altıncı fıkrasında da dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerle ilgili (2.4.) bölümünde; iktisadi işletmenin belirlenmesinde iktisadi işletmenin en belirgin özelliğinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi  olduğu diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği açıklanmıştır.

Vergi uygulamaları bakımından dernek olarak kabul edilen odaların tüzel kişilikleri itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmamaktadır. Ancak, iktisadi işletme oluşturacak şekilde ticari, sınai ve zirai faaliyette bulunmaları halinde bu faaliyetleri nedeniyle kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilecektir.

Buna göre, kurumlar vergisi uygulaması açısından dernek olarak kabul edilen ve mükellefiyeti bulunmayan Odanızın üyelerinden tahsil etmiş olduğu aidatlar ticari mahiyet arz etmediğinden, söz konusu aidatların, Odanız tarafından satın alınarak işletilen kepçe dolayısıyla oluşan iktisadi işletmenizin kurumlar vergisi matrahına dahil edilmemesi gerekmektedir.  

Kaynak: Aydın Vergi Dairesi Başkanlığı
30 Nisan 2014 Tarih ve 79690095-125-11 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ziraat-odasi-uye-aidatlari-odaya-ait-iktisadi-isletmede-kurumlar-vergisi-matrahina-eklenir-mi/feed/ 0