kısmi ödeme – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Thu, 12 Apr 2018 07:10:16 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 10 Yıldan Önce Bireysel Emeklilik Sisteminden Ayrılma Durumunda Alınan Para İadelerinde Stopaj Hesaplanır mı? https://www.muhasebenews.com/10-yildan-once-bireysel-emeklilik-sisteminden-ayrilma-durumunda-alinan-para-iadelerinde-stopaj-hesaplanir-mi/ https://www.muhasebenews.com/10-yildan-once-bireysel-emeklilik-sisteminden-ayrilma-durumunda-alinan-para-iadelerinde-stopaj-hesaplanir-mi/#respond Thu, 19 Apr 2018 09:30:41 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=11337 Bakanlar Kurulunun 12.01.2009 tarihli ve 2009/14592 sayılı Kararnamesinin eki Kararda değişiklik yapan 06.09.2012 tarihli ve 2012/3571 sayılı Kararı ile söz konusu tevkifat oranları belirlenmiştir.

Buna göre; bireysel emeklilik sisteminden 10 yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı üzerinden %15 oranında tevkifat uygulanır.

(28.03.2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.)

Kaynak: Gelir Vergisi Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/10-yildan-once-bireysel-emeklilik-sisteminden-ayrilma-durumunda-alinan-para-iadelerinde-stopaj-hesaplanir-mi/feed/ 0
Poliçeler Dövizle Ödenebilir mi? https://www.muhasebenews.com/policeler-dovizle-odenebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/policeler-dovizle-odenebilir-mi/#respond Sat, 24 Mar 2018 13:00:56 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=19630 1- POLİÇE HAMİLİ POLİÇEYİ NE ZAMAN İBRAZ ETMELİDİR?
1.1-
Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.
1.2- Poliçenin bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer.

2- POLİÇELERDE KISMİ ÖDEME YAPILIR MI?
2.1-
Muhatap, poliçeyi öderken hamil tarafından bir ibra şerhi yazılarak poliçenin kendisine verilmesini isteyebilir.
2.2- Hamil kısmi ödemeyi reddedemez.
2.3- Kısmi ödeme hâlinde muhatap bu ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bir makbuz verilmesini isteyebilir.

3- POLİÇE HAMİLİ VADEDEN ÖNCE ÖDEMEYİ KABUL ETMEK ZORUNDA MIDIR?
3.1-
Poliçenin hamili, vadeden önce ödemeyi kabulle yükümlü değildir.
3.2- Vadeden önce ödeyen muhatap, bundan doğacak tehlike kendisine ait olmak üzere hareket etmiş olur.
3.3- Hile veya ağır bir kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.

4- POLİÇELER DÖVİZLE ÖDENEBİLİR Mİ?
4.1-
Poliçenin, ödeme yerinde rayici olmayan bir para ile ödeneceği şart koşulduğu takdirde, bedeli, vade günündeki değerine göre o ülke parasıyla ödenebilir. Borçlu, ödemede geciktiği takdirde, hamil poliçe bedelinin dilerse vade günündeki, dilerse ödeme günündeki kura göre ülke parasına dönüştürülerek ödenmesini isteyebilir.
4.2- Kanuni rayici olmayan paranın değeri, ödeme yerindeki ticari teamüllere göre belirlenir. Bununla beraber, düzenleyen, ödenecek paranın poliçede yazılı belirli bir rayice göre hesap edilmesini şart edebilir.
4.3- Düzenleyen, ödemenin belirli bir para ile yapılmasını (aynen ödemeyi), şart koşmuş ise birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.
4.4- Poliçe bedeli, düzenlenme ve ödeme yeri olan ülkelerde aynı adı taşıyan, fakat değerleri birbirinden farklı olan para ile gösterildiği takdirde ödeme yerindeki para kastedilmiş sayılır.

5- POLİÇE HANGİ HALLERDE BANKAYA TEVDİ EDİLEBİLİR?
Bir poliçe 2 gün içinde ödeme için ibraz edilmediği takdirde borçlu, gideri ve riski hamile ait olmak üzere poliçenin bedelini bir bankaya tevdi edebilir.

Kaynak: Türk Ticaret Kanunu

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/policeler-dovizle-odenebilir-mi/feed/ 0
İhlal Halinde, 7020 Sayılı Yapılandırma Kanunu Hükümlerinden Yararlanma Ne Şekilde Olacaktır? https://www.muhasebenews.com/ihlal-halinde-7020-sayili-yapilandirma-kanunu-hukumlerinden-yararlanma-ne-sekilde-olacaktir/ https://www.muhasebenews.com/ihlal-halinde-7020-sayili-yapilandirma-kanunu-hukumlerinden-yararlanma-ne-sekilde-olacaktir/#respond Wed, 21 Jun 2017 15:30:42 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=18090 7020 sayılı Yapılandırma Kanunu kapsamında ödenecek taksitler ile taksit ödeme süresince beyan üzerine tahakkuk eden ve Kanunun 3’üncü maddesinin yedinci fıkrasında belirtilen vergilerin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde borçluların, Kanundan ne şekilde yararlanabileceklerine ilişkin açıklamalar aşağıda yer almaktadır.

1- Yapılandırma Kanununun 3’üncü maddesinin onuncu fıkrasında, Kanun kapsamına giren alacakların aynı maddenin altıncı fıkrasında belirtilen şekilde tamamen ödenmemiş olması hâlinde, borçluların ödedikleri tutar kadar Kanun hükümlerinden yararlanacağı düzenlenmiştir.

Buna göre, Yapılandırma Kanunu kapsamında taksitlendirilen alacakların Kanunda öngörülen süre ve şekilde tamamen ödenmemesi hâlinde, bu Tebliğin (II/B-3-c) bölümlerinde yer alan açıklamalar saklı kalmak kaydıyla borçlular yaptıkları ödemeler nispetinde Yapılandırma Kanunu hükümlerinden yararlandırılacaktır.

Örnek 1-
Mükellef, 7020 sayılı Kanun kapsamında olan kesinleşmiş borçları için Kanundan yararlanma talebinde bulunmuştur.
Mükellefin Kanunun yayımı tarihi itibarıyla kapsama giren borçları aşağıdaki şekildedir:Vergi asıllarına vade tarihleri ile Kanunun yayımı tarihine kadar gecikme zammı yerine hesaplanacak toplam Yİ-ÜFE oranları ve tutarları aşağıdaki gibidir:

Mükellef Kanuna göre 8 taksiti süresinde ödemiş ancak, son taksit için herhangi bir ödeme yapmamıştır.
Bu durumda, mükellefin yaptığı ödemeler, vadesi önce gelen borçlardan başlanarak her bir dönem itibarıyla mahsup edilecektir. Yapılan ödemeler belirtilen şekilde mahsup edildikten sonra alacağın tamamen tahsil edilemediği dönemlerde Kanun hükmü ihlal edilmiş sayılacaktır. Bu takdirde, kısmi ödeme olan döneme ilişkin vergiler için yapılmış ödemeler kadar Kanundan yararlanılacaktır.
Mükellefin Kanundan yararlanacağı tutar hesaplanırken, yapılandırılan borcun katsayı tatbik edilmemiş kısmı dikkate alınacaktır.
Buna göre, Kanun kapsamında yapılandırılan toplam alacak tutarı 79.964,49 TL olup, bu tutara karşılık 8 taksit içerisinde ödenen tutar [(79.964,49 / 9=)8.884,94 x 8=]71.079,52 TL’dir.
Mükellefin vadesi önce gelen borcu yıllık gelir vergisi olduğundan, 71.079,52 TL yapılan ödeme tutarı, ilk önce yıllık gelir vergisi ile buna isabet eden Yİ-ÜFE tutarı toplamına (64.000,00 + 3.122,68=)67.122,68 TL mahsup edilecektir. Bu şekilde yapılan mahsup sonucunda mükellef, 31.3.2016 ve 31.7.2016 vadeli gelir vergisi ve buna ilişkin gecikme zammı için Kanundan yararlanmış olacaktır.
Mahsuptan sonra kalan (71.079,52 – 67.122,68 =)3.956,84 TL tutar, gelir (stopaj) vergisi ve bu vergiye ilişkin Yİ-ÜFE tutarı toplamı olan 12.841,81 TL’yi karşılayamadığından bu dönem borcu için Kanun hükümleri ihlal edilmiş sayılacaktır.
Bu durumda, yapılan ödeme tutarı kadar Kanundan yararlanılacaktır. Ödeme tutarından vergi aslına isabet eden tutar;

Bu tutar, Kanun hükümlerine göre Yİ-ÜFE aylık değişim oranı uygulanarak bulunan (3.833,03 x %3,23=)123,81 TL ile birlikte (3.833,03 + 123,81=)3.956,84 TL olarak alacak aslı ve gecikme zammına mahsup edileceğinden, gelir (stopaj) vergisinin kalan (12.440,00 -3.956,84=)8.483,16 TL’si vade tarihinden itibaren uygulanacak gecikme zammı ile birlikte tahsil edilecektir.

2- 7020 sayılı Yapılandırma Kanununun 3’üncü maddesinin onuncu fıkrasında, Kanunun 3’üncü maddesinin yedinci fıkrası hükmü saklı kalmak suretiyle yapılan ödemeler nispetinde Kanun hükümlerinden yararlanılacağı düzenlenmiştir.
Kanunun 3’üncü maddesinin yedinci fıkrasına ilişkin olarak bu Tebliğin (II/Ç-1) bölümünde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Bu itibarla,
2.1- Yıllık gelir veya kurumlar,
2.2- Gelir (stopaj),
2.3- Kurumlar (stopaj),
2.4- Katma değer vergisi
2.5- Özel tüketim vergilerinin
Yapılandırma Kanunu kapsamında yapılandırılarak taksitlendirilmesi hâlinde, Kanunun 3’üncü maddesinin onuncu fıkrası kapsamında ödemeler nispetinde yararlanılabilmesi için taksit ödeme süresince bu vergi türleri ile ilgili verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden bu vergilerin vadesinde ödenmesi gerekmektedir.

Yapılandırma Kanunu hükümlerine göre yapılandırılan alacaklara ilişkin taksitlerin, süresinde veya bu bölümde yapılan açıklamalara göre ödenmesine rağmen, Kanunun 3’üncü maddesinin yedinci fıkrası gereğince yararlanılan vergi türlerinin, taksit ödeme süresince verilen beyannameler üzerine tahakkuk edenlerinin bir takvim yılında her bir vergi türü itibarıyla çok zor durum olmaksızın ikiden fazla vadesinde ödenmemesi ya da eksik ödenmesi hâlinde, üçüncü ihlalin yapıldığı vade tarihinin rastladığı ayın sonunda Kanun hükümleri ihlal edilmiş olacak ve bu tarih itibarıyla, Kanun kapsamında yapılandırılarak ödenmiş taksit tutarları için Kanun hükmünden yararlanılacaktır.

Örnek 2-
Mükellef, Yapılandırma Kanunu kapsamında yapılandırılan gelir (stopaj) vergisi borcuna ilişkin Temmuz, Eylül, Kasım/2017 ile Ocak, Mart, Mayıs ve Temmuz/2018 aylarında ödemesi gereken taksitlerini taksit ödeme süresi içerisinde ödemiş olmakla birlikte; Kanun kapsamında yapılandırılmasını talep ettiği gelir (stopaj) vergisi ile ilgili olarak Mart, Nisan, Mayıs/2018 aylarında beyanı üzerine tahakkuk eden vergilerini ödeme süresi içerisinde ödememiştir.

Bu durumda, mükellef, taksitlendirme süresince tahakkuk eden gelir (stopaj) vergisini bir takvim yılında üç defa ödemeyerek Kanundan yararlanma şartını ihlal ettiğinden, ihlalin gerçekleştiği Mayıs/2018 ayına kadar ödediği Temmuz, Eylül, Kasım/2017 ile Ocak, Mart, Mayıs/2018 taksit tutarları için 7020 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanacak, Temmuz/2018 taksit tutarları için ise anılan Kanun hükümlerinden yararlanmayacaktır.

Diğer taraftan, mükellefin Temmuz, Eylül, Kasım/2017 ile Ocak, Mart, Mayıs ve Temmuz/2018 taksitlerini 31.05.2018 tarihinden önce ödemiş olması hâlinde, bu taksit tutarlarının tamamı için anılan Kanun hükümlerinden yararlanılacağı tabiidir.

Kaynak: Resmi Gazete (03.06.2017 – 30085)

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ihlal-halinde-7020-sayili-yapilandirma-kanunu-hukumlerinden-yararlanma-ne-sekilde-olacaktir/feed/ 0
İş Akdinin Son Bulması Halinde Önceden Ödenen İhbar Tazminatı, İşçinin Diğer Alacaklarına Mahsup Edilebilir mi? https://www.muhasebenews.com/is-akdinin-son-bulmasi-halinde-onceden-odenen-ihbar-tazminati-iscinin-diger-alacaklarina-mahsup-edilebilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/is-akdinin-son-bulmasi-halinde-onceden-odenen-ihbar-tazminati-iscinin-diger-alacaklarina-mahsup-edilebilir-mi/#respond Wed, 21 Jun 2017 10:30:36 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=18057 KONU: Somut Olayda, Dava Açıldıktan Sonra Davacıya “İhbar Tazminatı ve Geçmiş Ödemeler Karşılığı” Açıklaması İle Toplamda 6.000,00 TL Ödendiği Yerel Mahkemece De Kabul Edildiği Halde Bu Ödemelerin Yukarıda Belirtilen İlkeler Doğrultusunda Davacının Belirlenen Alacaklardan Mahsubu Gerektiği Düşünülmeden Ödemelerin İnfaz Sırasında Dikkate Alınacağından Bahisle Karar Verilmesi Hatalıdır.

İLGİLİ KANUN MADDELERİ
(818/md.84)

4857/md.14

Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı ile yıllık izin ücreti, ücret ikramiyesi, ilave tediye, sosyal yardım ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

A) DAVACI İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ile özetle; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret ikramiyesi, ilave tediye ücreti ve sosyal yardım ücreti talep etmiştir.

B) DAVALI CEVABININ ÖZETİ:
Davalı vekili cevabında özetle; davanın reddini savunmuştur.

C) YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

D) TEMYİZ:
Kararı yasal süresi içerisinde davalı temyiz etmiştir.

E) GEREKÇE:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işveren tarafından yapılan kısmi ödemenin işçinin hangi alacağına mahsup edileceği noktasında toplanmaktadır.

I. Normatif Dayanak
Uyuşmazlığın normatif dayanağı Borçlar Kanununun 8486 maddeleridir. Borçlar Kanununun 84’üncü maddesinde “Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir. Alacaklı alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya sair teminat almış ise borçlu kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatı daha iyi olan kısma mahsup etmek hakkını haiz değildir” kuralına yer verilmiş; 85’inci maddesinde “birden fazla borcu bulunan borçlu, borçları ödemek zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkını haizdir. Borçlu beyanatta bulunmadığı surette vuku bulan tediye kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda irae ettiği borca mahsup edilmiş olur” hükmü öngörülmüş, 86’ncı maddede ise “kanunen muteber bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda bir güna mahsup gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Müteaddit borçlar muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. Takibat vaki olmamış ise tediye, vadesi iptida hulül etmiş olan borca mahsup edilir. Müteaddit borçların vadeleri aynı zamanda hulül etmiş ise mahsup mütenasiben vaki olur. Hiç bir borcun vadesi hulül etmemiş ise alacaklı için en az teminatı haiz olan borca mahsup edilir” kuralı düzenlenmiştir.

II. Genel Hükümler Yönünden Değerlendirme
Borçlar Kanununun yukarıda belirtilen hükümleri öncelikle muacceliyet ve temerrüt kavramlarının açıklanmasını gerektirmektedir.

Muacceliyet, alacaklının borçludan borçlanılan edimi talep ve dava edebilme yetkisidir. Borç muaccel olmadan borçlu temerrüdü söz konusu olmaz.

Temerrüt, en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir. Kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer (BK. m. 101/1). Başka bir ifadeyle, temerrütten söz edilebilmesi için, öncelikle muaccel bir borcun ve alacaklının o borca yönelik ihtarının bulunması gerekir. Kural böyle olmakla birlikte, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarının gerekmediği bazı durumlar da vardır: Örneğin, ifa gününün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı (BK. m.101/2), borçlunun borcu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu veya hal ya da durumundan bu sonuca varılabildiği (BK. m.107/1) durumlarda, temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek yoktur.

Tek bir borç ilişkisinin söz konusu olduğu durumlarda, borçlu para borcunun faiz ve masraflarını ödemede temerrüde düşmemişse yaptığı kısmi ödemeyi anapara borcuna mahsup etme hakkına sahiptir. Ancak, para borcunun bir kısmı için kefalet, rehin veya benzeri bir teminat verilmişse, yapılan kısmi ödemenin teminatlı olan borca mahsubu istenemez. Bu durumda, kısmi ödemenin teminatsız olan ya da teminatı daha az olan borca mahsubu gerekir. Borçlu, faiz ve masrafları ödemede temerrüde düşmüşse yaptığı kısmi ödeme öncelikle gecikmiş faiz ve masraf borçlarına mahsup edilecektir. Hukuk Genel Kurulunun 27.9.2000 tarih ve 2000/12-1148 esas, 2000/1193 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, Borçlar Kanununun 84 üncü maddesi gereğince, ödemelerin öncelikle asıl alacaktan düşülebilmesi için, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmemiş olması zorunludur. Gecikme ve alacaklının iradesini açıklaması halinde, ödenen kısmın öncelikle faizden düşülmesi gerekir. İcra takibi, ödemeye ihtirazı kayıt konulması irade açıklamasıdır.

Birden fazla borcu bulunan borçlunun yaptığı ödeme, ifa zamanında beyan ettiği borca mahsup edilir. Borçlu, ödeme sırasında, yapılan ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu beyan etmemiş veya alacaklının makbuzda belirttiği borca derhal itirazda bulunmamışsa makbuzda belirtilen borca mahsup edilmelidir.

Birden fazla para borcunun bulunduğu bir borç ilişkisinde, borçlunun, yapılan kısmi ödemenin hangi borç için mahsup edildiğini belirtmemesi, alacaklının da ödemenin hangi borca ilişkin olduğunu makbuzda göstermemesi durumunda, kısmi ödemenin hangi borca mahsup edileceği sorunu Borçlar Kanununun 86’ncı maddesine göre çözümlenmelidir. Bu gibi durumlarda, kısmi ödeme öncelikle muaccel olan borç için yapılmış sayılır. Ödeme zamanında birden fazla borç muaccel hale gelmişse, ödeme ilk takibe konulan borca mahsup edilir. Muaccel olan borçlardan hiçbiri takibe verilmemişse kısmi ödeme ifa zamanı önce gelen borca mahsup edilmiş sayılır. Borçların ifa zamanları (vadeleri) aynı günde gelmişse yapılan kısmi ödeme borçların miktarlarıyla orantılı olarak mahsup edilir. Borçlardan hiçbirinin ifa zamanı gelmemişse, kısmi ödeme alacaklı için güvencesi en az olan borca mahsup edilmiş sayılır.

III. İşçi Alacakları Yönünden Değerlendirme
İş sözleşmesinden doğan para borçlarının kısmi ifasında, mahsubun ne şekilde yapılacağı ile ilgili 4857 sayılı İş Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından, Borçlar Kanununun yukarıda belirtilen genel hükümleri kapsamında sorun çözümlenmektedir. İşçinin işverenden bir alacağının, örneğin sadece kıdem tazminatı alacağının bulunduğu durumlarda, kısmi ödeme nedeniyle mahsup işlemi Borçlar Kanununun 84’üncü maddesi çerçevesinde yapılacaktır. Dairemiz uygulamasına göre, temerrüde düşmüş olan işverenin yaptığı kısmi ödeme işçinin bu hususta beyanda bulunup bulunmadığına bakılmaksızın öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmelidir.

Borcun taksitle ödenmesi konusunda yapılan anlaşma aksi öngörülmemişse, kural olarak, işçinin faiz talebinden vazgeçtiğini kapsar. Ancak, bu sonuç işverenin taksit anlaşmasına uygun hareket etmesine bağlıdır. İşverenin taksitlerden birini zamanında ödememesi halinde, işçinin faizle ilgili feragati geçersiz hale gelir ve sadece ödenmeyen taksit için değil, tüm alacak için faiz talep hakkı doğacaktır. Bu durumda ödenmiş olan önceki taksitlerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubu gerekecektir. Kuşkusuz taksit sözleşmesinin işçinin serbest iradesi ile meydana gelmesi gerekir.
İşçinin birden fazla alacağının söz konusu olması halinde, yapılan kısmi ödemenin hangi alacağa ilişkin olduğu işveren tarafından ödeme sırasında belirtilmemiş ve işçi tarafından da bu husus makbuzda gösterilmemiş ise, mahsup işlemi Borçlar Kanununun 86’ncı maddesine göre yapılacaktır. İş Kanununda işçinin sözleşme ve kanundan doğan alacaklarının muacceliyet ve vade zamanları konusunda değişik hükümler öngörülmüştür.

4857 sayılı İş Kanununa göre ücret en geç ayda bir ödenir (m.32/5). İş hukuku mevzuatımızda Basın İş Kanununun 14’üncü maddesi hariç, ücretin peşin ödeneceğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle ücret, çalışılan ayı takip eden aybaşında muaccel hale gelmektedir. Fazla mesai, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin muacceliyet tarihleri normal aylık ücret gibidir. İşçinin ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelir.

1475 sayılı İş Kanununun 14 ve 4857 sayılı İş Kanunun 120’nci maddesi uyarınca, işveren kıdem tazminatı borcu bakımından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihte temerrüde düşer. Yukarıda belirtilen diğer tazminat ve alacaklar bakımından ise, tarafların sözleşme ile kararlaştırdıkları ödeme zamanı ya da işçi tarafından gönderilecek ihtarnamede belirtilen ödeme günü itibariyle işverenin temerrüdü gerçekleşir.

Buna göre örneğin, 5.000 TL ihbar tazminatı, 7.500 TL kıdem tazminatı, 2.500 TL ücret, 2.000 TL fazla mesai ve 500 TL yıllık izin ücreti alacağı olmak üzere takibe konu yapılmamış toplam 17.500 TL alacağı olan bir işçiye işveren tarafından yapılacak 15.000 TL ‘lik bir kısmi ödeme, öncelikle muaccel olan normal aylık ücret ve fazla mesai alacağına ilişkin borçlarına mahsup edilmelidir. Kalan miktar ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücreti borcuna mahsup edilecektir. Anılan borçların muacceliyet tarihleri aynı olduğundan, temerrüt tarihi önce gerçekleşmiş olan borca yani kıdem tazminatına mahsup edilecektir. Kalan 3.000 TL’lik ödemenin, ihbar ve izin ücreti borcuna mahsubu anılan borçların muacceliyet ve temerrüt tarihlerinin aynı olması nedeni ile miktarları ile orantılı olarak yapılacaktır. Kalan toplam borç 5.500 TL olup, ihbar tazminatının bu miktara oranı 5.000/5.500 = 10/11, izin ücretinin oranı 500/5.500 = 1/11 olmakla, 3.000 X 10/11 = 2.727 TL ihbar tazminatına, 3.000 X 1/11 = 273 TL izin alacağına mahsup edilecektir. Böylece işverenin 2.273 TL ihbar tazminatı, 227 TL izin ücreti olmak üzere toplam 2.500 TL borcu kalmış olacaktır.

Dosya kapsamına göre; dava açıldıktan sonra davacıya “ihbar tazminatı ve geçmiş ödemeler karşılığı” açıklaması ile toplamda 6.000,00 TL ödendiği Yerel Mahkemece de kabul edildiği halde bu ödemelerin yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda davacının belirlenen alacaklardan mahsubu gerektiği düşünülmeden ödemelerin infaz sırasında dikkate alınacağından bahisle karar verilmesi hatalıdır.

3-Davalı T.C. …’nın harçtan muaf olduğu gözetilmeden aleyhine harca hükmedilmesi yasaya aykırıdır.
4- Davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde reddedilen miktar açısından davalı lehine vekâlet ücretine
hükmedilmemesi de ayrı bozma nedenidir.

F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: Yargıtay-9. Hukuk Dairesi-E. 2016/2705-K. 2016/3368-T. 22.02.2016

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/is-akdinin-son-bulmasi-halinde-onceden-odenen-ihbar-tazminati-iscinin-diger-alacaklarina-mahsup-edilebilir-mi/feed/ 0
Bir Vergi Aslına Bağlı Olmaksızın Kesilmiş Olan Vergi Cezaları, 7020 Sayılı Yapılandırma Kanunundan Faydalanabilir mi? https://www.muhasebenews.com/bir-vergi-aslina-bagli-olmaksizin-kesilmis-olan-vergi-cezalari-7020-sayili-yapilandirma-kanunundan-faydalanabilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/bir-vergi-aslina-bagli-olmaksizin-kesilmis-olan-vergi-cezalari-7020-sayili-yapilandirma-kanunundan-faydalanabilir-mi/#respond Mon, 19 Jun 2017 11:00:11 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17917 7020 sayılı Yapılandırma Kanununun 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, 31.03.2017 tarihinden (bu tarih dâhil) önce yapılan tespitlere ilişkin olarak kesilmiş olan vergi aslına bağlı olmayan vergi cezaları, Kanunun yayımlandığı 27.05.2017 tarihi itibarıyla kesinleşmiş ve vadesi geldiği hâlde ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş olması hâlinde, anılan bent kapsamında yapılandırılabilecektir.

Bu durumda, vergi aslına bağlı olmayan vergi cezalarının (I. ve II. derece usulsüzlük cezaları ile özel usulsüzlük cezaları) %50’sinin Kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan %50’sinin tahsilinden vazgeçilecektir.

***Kanunun yayımı tarihinden önce bu cezalara karşılık kısmi ödeme yapılmış olması hâlinde ödenmemiş kısım için bu Kanundan yararlanılacaktır.

Örnek:
Mükellefe, yaptığı satışa ilişkin fatura vermemesinden dolayı 210,00-TL özel usulsüzlük cezası kesilmiş ve vergi/ceza ihbarnamesi 10.02.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Kesilen ceza itirazsız kesinleşmiştir.

Mükellefin, 7020 sayılı Kanundan yararlanmak için başvuruda bulunması hâlinde 210,00 TL özel usulsüzlük cezasının %50’sine isabet eden (210,00 x %50=)105,00-TL’yi ödemesi gerekecektir. Söz konusu tutarın Kanunda öngörülen süre ve şekilde ödenmesi hâlinde kalan 105,00 TL özel usulsüzlük cezasının tahsilinden vazgeçilecektir.

Kaynak: Resmi Gazete (03.06.2017 – 30085)

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/bir-vergi-aslina-bagli-olmaksizin-kesilmis-olan-vergi-cezalari-7020-sayili-yapilandirma-kanunundan-faydalanabilir-mi/feed/ 0