iş ortaklıkları – Muhasebe News https://www.muhasebenews.com Muhasebe News Sat, 26 Mar 2022 08:51:50 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.3.3 Kimler Kurumlar Vergisine Tabidir? https://www.muhasebenews.com/kimler-kurumlar-vergisine-tabidir-3/ https://www.muhasebenews.com/kimler-kurumlar-vergisine-tabidir-3/#respond Tue, 25 May 2021 23:11:24 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=107086 KURUMLAR VERGİSİNİN KONUSU VE MÜKELLEFLERİ

5520 sayılı KVK’nın 1’inci maddesinde sayılan aşağıdaki kurumların, tüzel kişilikleri bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, kazançları Kurumlar Vergisine tabidir.

a) Sermaye şirketleri: 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine
göre kurulmuş olan anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler
ile benzer nitelikteki yabancı kurumlar sermaye şirketidir.

Kanunun uygulanmasında, Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tâbi
fonlar ile bu fonlara benzer yabancı fonlar sermaye şirketi sayılır. Sermaye Piyasası
Kurulu’nun düzenleme ve denetimine tabi başlıca fonlar aşağıdaki gibidir:
— Yatırım Fonları
— Emeklilik Yatırım Fonları
— Konut Finansmanı Fonları
— Varlık Finansmanı Fonları

Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin kurumlar vergisi mükellefiyeti, şirketin
elde etiği tüm kazanca değil, sadece komanditer ortağın payına düşen kazanca yöneliktir.
Komandite ortaklara isabet eden kazanç ise komandite ortakların ticari kazancı mahiyetinde olup, gelir vergisine tabidir. KVK’nın “İndirilecek giderler” başlıklı 8. maddesinin (1/ç) bendinde eshamlı komandit şirketlerde komandite ortağın hissesine isabet eden kâr payının, safi kurum kazancının tespitinde gayri safi hasılattan indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan yatırım ortaklıkları, sermaye piyasası mevzuatı uyarınca anonim şirket şeklinde kurulacağından, kurumlar vergisi mükellefi sayılacaklardır.

b) Kooperatifler: 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununa veya özel kanunlarına göre kurulan kooperatifler ile benzer nitelikteki yabancı kooperatifleri ifade
eder.

c) İktisadî kamu kuruluşları: Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler iktisadî kamu kuruluşudur. Yabancı devletlere, yabancı kamu idare ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, sermaye şirketi ve kooperatifler dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler, iktisadî kamu kuruluşu gibi değerlendirilir.

İktisadi kamu kuruluşları, kamu idare ve kuruluşlarına ait veya bağlı olan tüm iktisadi
işletmeleri kapsar. Bu nedenle iktisadi kamu kuruluşları kavramı hem kamu iktisadi
teşebbüslerini hem de kamu kurum ve kuruluşlarına ait veya tabi olan veyahut bunlar
tarafından kurulan veya işletilen iktisadi kuruluşlar ile döner sermayeli kuruluşları da
kapsamına alır.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yapılan tanımdan anlaşılacağı üzere, iktisadi kamu kuruluşlarının kurumlar vergisine tabi olmaları birtakım koşullara bağlanmıştır. Bir iktisadi
kamu kuruluşunun kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için aranılan şartlar şunlardır:

— Bağlılık: İktisadi kamu kuruluşları, kamu idareleri veya kamu kuruluşlarına ait veya
bağlı olmalıdır. Ait olma, sermaye bakımından, bağlı olma ise idari bakımdan ilişkiyi
ifade etmektedir.

— İşletmenin Niteliği: İktisadi kamu kuruluşları, ticari, sınai veya zirai bir işletme niteliğinde olmalıdır. İşletmenin konusunun ve faaliyetinin piyasa ekonomisine dahil
olması, bedel mukabilinde her türlü mal ve hizmet üretimi ve alım satımı veya pazarlanması ya da kiralama ve benzeri faaliyetler olarak ifade edilebilir.

— Devamlılık: İktisadi kamu kuruluşunca gerçekleştirilen ticari, sınai veya zirai faaliyetlerin devamlı olarak yapılması gerekmektedir.

— Sermaye Şirketi veya Kooperatif Olmamak: İktisadi kamu kuruşlarının kurumlar
vergisi mükellefi sayılabilmeleri için yukarıdaki şartların yanı sıra, sermaye şirketi
veya kooperatif şeklinde kurulmamaları da gerekir. Aksi halde, iktisadi kamu kuruluşu
olarak değil, sermaye şirketi ya da kooperatif olarak kurumlar vergisi mükellefi
sayılacaklardır.

Bu şartları haiz olan iktisadi kamu kuruluşları;
— Kazanç gayesi güdüp gütmediklerine;
— Faaliyetin, kanunla tevdi edilmiş görevler arasında bulunup bulunmamasına;
— Tüzel kişiliğe sahip olup olmamalarına;
— Bağımsız muhasebelerinin bulunup bulunmamasına;
— Kendilerine tahsis edilmiş sermaye veya işyerlerinin olup olmadığına;
bakılmaksızın vergiye tabi tutulurlar.

ç) Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler: Dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup
faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ve kooperatifler dışında kalan ticarî,
sınaî ve ziraî işletmeler ile benzer nitelikteki yabancı işletmeler, dernek veya vakıfların
iktisadî işletmeleridir. KVK’nın uygulanmasında sendikalar dernek; cemaatler ise vakıf
sayılır.

İktisadi işletmenin belirlenmesinde Kanunun 2. maddesinin 5. fıkrasında belirlenen koşullar dikkate alınacak olup işletmelerin belirgin özellikleri bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesidir. Diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsama almıştır.
Dernek veya vakfa ait bir iktisadi işletmenin varlığından söz edilebilmesi için aşağıdaki
şartların varlığı gerekmektedir.

― İktisadi işletme, dernek veya vakfa ait veya tabi olmalıdır. Ait olma, sermaye bakımından;
bağlı olma ise idari bakımdan ilişkiyi ifade etmektedir

― Dernek veya vakfa ait veya tabi olan iktisadi işletmenin bu sıfatıyla kurumlar vergisi
mükellefi sayılabilmesi için diğer şartların yanı sıra, sermaye şirketi veya kooperatif
şeklinde kurulmaması gerekir. Aksi halde, sermaye şirketi ya da kooperatif olarak
kurumlar vergisi mükellefi sayılacaklardır.

― Dernek veya vakfa ait işletmenin kurumlar vergisi mükellefi sayılması için, söz konusu
iktisadi işletmenin ticari, sınai veya zirai alanda devamlı olarak faaliyette bulunması
gerekir.

İlgili Kanun maddesinin gerekçesinde; devamlılık unsurunun, bir hesap dönemi içinde
aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade ettiği belirtilmiştir. Aynı hesap döneminde tek işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık unsurunun varlığı kabul edilmelidir.

Ekonomik faaliyetin yılda birden fazla tekrar etmesi halinde veya her yıl bir defa olmakla
beraber müteakip yıllarda tekrar etmesi ya da birkaç yıl arayla yapılmasına karşılık periyodik olarak tekrar etmesi ve organizasyonu gerektirmesi durumunda da bu faaliyetin
devamlı olduğunun kabulü gerekmektedir.

VAKIFÇA İŞLETİLEN OKULLARIN KURUMLARVERGİSİNDEN MUAF OLUP OLMADIĞI

(Gelirler Genel Müdürlüğü, 21.2.2997 tarihli ve B.07.1 .GEL 0.50/5009-107/6459 sayılı Özelge )

Yazınızda, vakfınıza ait bir anaokulu, bir ilkokul ve sekiz adet ortaöğretim okulunun (Lise) bulunduğu belirtilerek bu okulların Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 3 ve 7 numaralı bentlerine göre kurumlar vergisinden muaf tutulması istenilmektedir.

Vakfınızca işletilen özel okulların faaliyetlerinin Bakanlığımız denetim elemanlarınca incelenmesi neticesinde, okullarda fakir veya kimsesiz ve yoksul olduğu belirlenen ve bu nedenle ücretsiz okuyan öğrenci bulunmadığı ve Öğretimin ücretinin diğer ticari kuruluşlara ait özel okullarla farklılık göstermediği anlaşılmıştır.

Bu gerekçelerle, Bakanlığımızca Vakfınızca işletilen ve aşağıda isimleri belirtilen okulların Devlete ait okullar gibi aynı amaçlarla işletildiği kabul edilmemiş olup, sözkonusu okulların kurumlar vergisinden muaf tutulması mümkün değildir.

İktisadî kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemez. Mal veya hizmet bedelinin sade-ce maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesi bunların iktisadî niteliğini değiştirmez.

Tarhiyata dayanak gösterilen işlemlerin vakıf senedinde belirlenen sosyal amaçlar doğrultusunda ve vakıf varlığının erimesinin engellenmesi amacına yönelik olduğu tespit edilmiş olup, iktisadi işletme sayılabilecek nitelikte ticari şekilde kazanç elde etmek gayesiyle hareket edilmediği anlaşıldığından tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

DANIŞTAY 4. DAİRE, E. 2010/8349, K. 2010/6626 sayılı kararı

OKUL AİLE BİRLİKLERİ

(İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 14.08.2008 Tarih ve B.07.1 .GİB.4.34.l6.01/ KVK-4/1: sayılı Özelgesi )

Okul aile birlikleri, Milli Eğitim Temel Kanununa göre çıkarılan yönetmelik uyarınca kurulan ve tüzel kişiliği bulunmayan amacı; okulun ihtiyaçlarının karşılanması, veli ve öğretmenler arasında işbirliğinin sağlanması olan ve bulundukları okul bünyesinde faaliyet gösteren birliklerdir.

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 16.maddesinde 5257 sayılı Kanunla yapı-lan değişiklikle okul aile birliklerinin gelirlerinin her türlü vergi resim ve harçtan muaf olduğu hükme bağlanmıştır. Bu muaflık, bizatihi okul aile birliğini kapsamaktadır.

Ancak, söz konusu muafiyet, … Anadolu Lisesi bünyesinde kurulan ve okul adına faaliyet gösteren Okul Aile Birliği’nin kuruluş maksadı dışında ki faaliyetlerini kapsamamaktadır. Dolayısı ile okul aile birliğinin, kantin, açık alan, salon, otopark, halı saha vb. gibi yerleri işletmeleri iktisadi işletme oluşturacak olup, iktisadi işletmelerin kurumlar vergisi mükellefi olacağı tabiidir.

1NOT: 7103 sayılı Kanun Madde 30’uncu maddesiyle 3065 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fıkrasının (d) bendinde yapılan değişikle, 27 Mart 2017 tarihinden itibaren Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda kantin olarak belirlenen alanların okul aile birlikleri tarafından kiraya verilmesi işlemleri katma değer vergisinden istisna edilmiştir.

İş ortaklıkları: Yukarıda yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların tüzel kişiliklerinin olmaması mükellefiyetlerini etkilemez. 

Kurulacak olan iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için en az aşağıdaki unsurları taşıması gerekir. 

  • Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,
  • Ortaklığın belli bir işi sonuçlandırmak üzere yazılı bir sözleşmeyle kurulması,
  • İş ortaklığı konusunun belli bir iş olması,
  • Birlikte yapılacak olan işin belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin öngörülmesi,
  • İş ortaklığı ile işveren arasında bir yüklenim sözleşmesinin olması,
  • Tarafların, müştereken yüklenilen işin belli bir veya birden fazla bölümünden değil, tamamından işverene karşı sorumlu olmaları,
  • İşin bitiminde kazancın paylaşılması,
  • Birlikte yapılması öngörülen ve müştereken yüklenilen işin bitimi ve Vergi Usul Kanununda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi.

Tüzel kişiliği bulunmayan iş ortaklıkları belirli bir sürede bitecek işler için kurulurlar. Süreklilik niteliği taşıyan ve niteliği aynı olan iş veya işler için iş ortaklığı kurulamaz. İş ortaklığında esas itibariyle bir adi ortaklık ilişkisi geçerlidir. İşveren idareye karşı, ortakların hepsi müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Kendi aralarında olan ilişki de adi ortaklıkta ortaklar arasındaki ilişkiye benzemektedir. Sonuç işin bitiminde toplu olarak belirlenmekte, toplam kâr ortakların hisselerine göre bölünmektedir.

Özel kanunlarla bazı kurumlara tanınan istisna ve muafiyetler bulunmaktadır. Örneğin; 4691 sayılı “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu”, 4490 sayılı “Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu” gibi kanunlarda tanınan istisnalar Kurumlar vergisi uygulamasında sendikalar dernek, cemaatler vakıf hükmündedir. Diğer taraftan Kanunun 4. maddesinde sayılan bazı kurumlar vergiden muaf tutulmuşlardır. Ayrıca bazı kurum kazançları Kanunun 5. maddesiyle vergiden istisna edilmiştir.

Kurumların gelirleri, 193 sayılı GVK’nın 2’nci maddesinde yedi bent halinde sayılan gelir unsurlarından oluşur ve tamamı kurum kazancı olarak adlandırılır. Kurumların bu kazancı üzerinden alınacak Kurumlar Vergisi ise GVK’nın ticari kazanç hükümlerine göre tespit edilen safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır.

5520 sayılı KVK’nın uygulamasıyla ilgili olarak yayımlanan 1 Seri No’lu Kurumlar Vergisi Tebliği’nde ayrıntılı açıklamalarda bulunulmuştur. Daha sonra çıkarılan 2-17 Seri No’lu Tebliğler yoluyla ise 1 No’lu Tebliğde değişiklikler ve ilaveler yapılmıştır.

Aşağıda yer alan açıklamalarımızda 1 Seri No’lu Tebliğe yapılan atıflar söz konusu değişik-likleri de içerecek şekilde yapılmıştır.

Kurumlar vergisi mükellefi olan ve şirkete ait kireç ocağını kiraya verdiği saptanan davacının kiralama nedeniyle elde ettiği kazancının, ticari kazanç hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekmekte olup, vergi mahkemesince, gayrimenkul sermaye iradının vergilendirilmesine ilişkin hükümler esas alınarak karar verilmesi yasaya uygun düşmemiştir.

DANIŞTAY 3. DAİRE, E. 2008/4659, K. 2010/704 sayılı kararı

 


Kaynak: TÜRMOB Kurumlar Vergisi Rehberi – 2021 Nisan
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


]]>
https://www.muhasebenews.com/kimler-kurumlar-vergisine-tabidir-3/feed/ 0
Temettülerde Gelir Vergisi Tevkifatı Hangi Tarihte Yapılmalıdır? https://www.muhasebenews.com/temettulerde-gelir-vergisi-tevkifati-hangi-tarihte-yapilmalidir/ https://www.muhasebenews.com/temettulerde-gelir-vergisi-tevkifati-hangi-tarihte-yapilmalidir/#respond Sun, 16 Dec 2018 21:00:26 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16390 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Temettülerde Gelir Vergisi tevkifatının hangi tarihte yapılması gerektiği hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan ve sermayesinin tamamı Hazine Müsteşarlığına ait olan kuruluşunuz tarafından anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin kar dağıtımına ilişkin maddesine istinaden her yıl itibarıyla gerçekleşen dönem net kârının Hazine Müsteşarlığına temettü olarak aktarıldığı, 2013 yılı kârından doğan ve 2014 yılında ödenecek olan temettüye ilişkin ödeme takviminin anılan Müsteşarlıkça Mayıs 2014 tarihli yazı ile bildirildiği, söz konusu takvimde 2013 yılı net temettü ödemelerinin Ağustos 2014 tarihinden başlamak üzere beş taksitte yapılmasının istenildiği belirtilerek ödenecek temettü üzerinden gelir vergisi tevkifatının hangi tarihte yapılması gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmü yer almakta olup maddede belirtilen kişi ve kurumların bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiştir.

Aynı maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde de tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75’inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmış olup söz konusu tevkifat oranı, 2009/14592 sayılı BKK ile 03.02.2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere %15 olarak belirlenmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında vergiyi doğuran olay gelirin elde edilmesiyle gerçekleşmekte olup, gelirin elde edilmesi ticari ve zirai kazançlarda tahakkuk esasına, serbest meslek kazancı ve gayrimenkul sermaye iradında tahsil esasına, menkul sermaye iratları ile ücret gelirlerinde ise hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesine bağlanmıştır.

Menkul sermaye iratları açısından vergiyi doğuran olay niteliğinde olan hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleşmesinde, gelirin sahibi tarafından talep edilebilir hale gelmesi anlamına gelen hukuki tasarruf aşaması, gelirin istendiği anda sahibine ödenecek hale gelmesi anlamına gelen ekonomik tasarruf aşamasınca izlenmekte olup, söz konusu menkul sermaye iradı gelirinin fiilen tahsil edilip edilmemesi gelirin elde edilmesine etki etmemektedir.

Diğer yandan Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 36’ncı maddesinde;

“1. Teşekküller ve müesseseler yıllık karlarının %20’sini nominal sermayelerinin tamamına ulaşıncaya kadar birinci tertip yedek akçe olarak ayırırlar. Bankalar Kanununa tabi iktisadi devlet teşekkülleri, Bankalar Kanununda öngörülen yedek akçeleri de ayrıca ayırırlar.
2. Teşekküller ve müesseseler birinci fıkrada belirtilen olağan yedek akçeler ile vergi ve diğer kanuni yükümlülükler ayrıldıktan sonra kalan karın % 20’sini nominal sermayenin tamamına ulaşıncaya kadar ikinci tertip olağan yedek akçe olarak ayırırlar. Nominal sermayenin tamamına ulaştıktan sonra %10 oranında yedek akçe ayrılmasına devam olunur.
3. Teşekkül ve müesseselerde kardan varsa geçmiş yıl zararları mahsup edilir.
4. Yukarıdaki indirimler yapıldıktan sonra kalan kâr, müesseselerde teşekküle, teşekküllerde ise Hazineye devredilir.”
hükmü yer almıştır.

Buna göre, kar payı dağıtımına ilişkin yazı her ne kadar 12.05.2014 tarihinde Genel Müdürlüğünüze gönderilmiş olsa da kar payı dağıtımı yapılacak tarihler ayrıca belirtilmiş olduğundan bu tarihte Hazine Müsteşarlığına nakden veya hesaben kar payı ödemesi yapılmamış olması halinde tevkifat da yapılmayacaktır.

Dolayısıyla, hukuki ve ekonomik tasarrufun gerçekleştiği başka bir deyişle Hazine Müsteşarlığı tarafından söz konusu temettülerin talep edilebilir hale geldiği tarih itibarıyla Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasının (6/b-i) bendi uyarınca vergi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
15 Mayıs 2015 Tarih ve 38418978-120[94-14/25]-503

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/temettulerde-gelir-vergisi-tevkifati-hangi-tarihte-yapilmalidir/feed/ 0
Tam Mükellef ve Dar Mükellef Ne Demektir? https://www.muhasebenews.com/tam-mukellef-dar-mukellef-ne-demektir/ https://www.muhasebenews.com/tam-mukellef-dar-mukellef-ne-demektir/#respond Fri, 11 May 2018 11:45:17 +0000 http://www.muhasebenews.com/?p=4937

1- TAM MÜKELLEF NEDİR?

Kanuni [1] veya iş merkezi [2] Türkiye’de bulunanlar, gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilirler.

Aşağıda sayılan kurumların kanuni veya iş merkezi Türkiye’de ise tam mükellef olarak vergilendirilirler.
     1.1- Sermaye şirketleri,
     1.2- Kooperatifler,
     1.3- İktisadî kamu kuruluşları,
     1.4- Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler,
     1.5- İş ortaklıkları,

Örnek-1:

Fransız
uyruklu Fontaine,

– Türkiye
’de 20 Mart 2010 tarihinde başladığı işinden 15 Mayıs 2016 tarihinde izinli ayrılmıştır. (6 yıl 1 ay 26 gün)

– 20 Ekim 2016
tarihinde Türkiye’ye tekrar dönen Fontaine görevine 31 Aralık 2016 Tarihine kadar devam etmiştir.(2 ay 2 gün)

Fontaine’
nin 2016 yılı için mükellefiyet durumu aşağıda açıklanmıştır.

Açıklama-1:


Fontaine
Tam mükelleftir.

Çünkü ayrı ayrı 6 aydan az sürede Türkiye’de kalmış olmasına rağmen bir takvim yılında kalınan sürenin toplamı 6 ayı geçmektedir.

Yasal dayanak-1:

Gelir Vergisi Kanunu’nun ‘’Tam Mükellef’’ ile ilgili maddesi şöyledir;

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır ve tam mükellef olarak kabul edilir:


1-
İkametgâhı Türkiye’de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19. Ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir)

2-
Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak 6 aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez)

2- DAR MÜKELLEF NEDİR?

Kanuni ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.

Aşağıda sayılan kurumların kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlar ise dar mükellef olarak vergilendirilirler.
2.1- Sermaye şirketleri,
2.2- Kooperatifler,
2.3- İktisadî kamu kuruluşları,
2.4- Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler,
2.5- İş ortaklıkları,

3- DAR MÜKELLEFİYETTE KURUM KAZANCI, AŞAĞIDAKİ KAZANÇ VE İRATLARDAN OLUŞUR;


3.1-
Türkiye’de iş yeri olan veya daimî temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler vasıtasıyla yapılan işlerden elde edilen ticarî kazançlar (Bu şartları taşısalar bile kurumların ihraç edilmek üzere Türkiye’de satın aldıkları malları Türkiye’de satmaksızın yabancı ülkelere göndermelerinden doğan kazançlar, Türkiye’de elde edilmiş sayılmaz. Türkiye’de satmaktan maksat, alıcı veya satıcının ya da her ikisinin Türkiye’de olması veya satış sözleşmesinin Türkiye’de yapılmasıdır.) (04.01.1961 – 213 sayılı VUK hükümlerine uygun)

 3.2- Türkiye’de bulunan ziraî işletmeden elde edilen kazançlar,

 
3.3- Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları,

3.4- Taşınır ve taşınmazlar ile hakların Türkiye’de kiralanmasından elde edilen iratlar,

3.5- Türkiye’de elde edilen menkul sermaye iratları,

3.6- Türkiye’de elde edilen diğer kazanç ve iratlar.

Örnek 2:

Amerika vatandaşı Mr. John,

– 01.10.2015-10.12.2016
tarihleri arası Türkiye’de bulunmuş ve bu dönemde Türkiye’de ve Amerika’da yaptığı ticari faaliyetlerden ticari kazanç elde etmiştir.(1 yıl 2 ay 10 gün)

– 2015
yılında Türkiye’de 100.000-TL, Amerika’da ise 200.000-TL

– 2016
yılında Türkiye’de 300.000-TL, Amerika’da 500.000-TL elde etmiştir.
Vergilendirilecek kazancı aşağıda açıklanmıştır.

Açıklama -2:

Mr. Jonh 2015 takvim yılında Türkiye’de 6 aydan az süre ile kaldığından bu yılda dar mükelleftir.

Bu süre sadece Türkiye’de elde ettiği 100.000-TL’lik kazancı Türkiye’de vergilendirilecektir.

2016
yılında ise Türkiye’de 6 aydan fazla kaldığından tam mükelleftir.

Hem Amerika’da hem Türkiye’de elde ettiği kazancı
, toplam (300.000+500.000): 800.000-TL kazanç üzerinden gelir vergisi hesaplanacaktır.

Mükellefin Amerika’da elde ettiği gelir orada gelir vergisine tabi tutulmuşsa, ödenen vergi, Türkiye’de mükellefin hesaplanan vergisinde indirilebilecektir.

Yasal dayanak-2:

Gelir Vergisi Kanunu’nun “Tam Mükellef” ile ilgili maddesi şöyledir;

Aşağıda yazılı kimseler Türkiye’de yerleşmiş sayılır ve tam mükellef olarak kabul edilir:

1-
İkametgâhı Türkiye’de bulunanlar (İkametgâh, Kanunu Medeninin 19. ve müteakip maddelerinde yazılı olan yerlerdir)

2-
Bir takvim yılı içinde Türkiye’de devamlı olarak 6 aydan fazla oturanlar (Geçici ayrılmalar Türkiye’de oturma süresini kesmez)

[1] Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların kuruluş kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleşmelerinde gösterilen merkezdir.
[2] İş merkezi: İş bakımından işlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir.


Kaynak: 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (Md.3)
Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/tam-mukellef-dar-mukellef-ne-demektir/feed/ 0
Birden Fazla Yatırım Teşvik Belgesine Bağlı Yatırımdan Kazanç Elde Edilmesi Halinde İndirimli Kurumlar Vergisi Nasıl Uygulanır? https://www.muhasebenews.com/birden-fazla-yatirim-tesvik-belgesine-bagli-yatirimdan-kazanc-elde-edilmesi-halinde-indirimli-kurumlar-vergisi-nasil-uygulanir/ https://www.muhasebenews.com/birden-fazla-yatirim-tesvik-belgesine-bagli-yatirimdan-kazanc-elde-edilmesi-halinde-indirimli-kurumlar-vergisi-nasil-uygulanir/#respond Thu, 15 Mar 2018 18:00:12 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17391 (GİB – ÖZELGE)

Konu: İndirimli Kurumlar Vergisi
İlgi: a) … tarihli özelge talep formunuz.
        b) … tarihli dilekçeniz.

İlgi (a) ve (b)’de kayıtlı özelge talep formu ve dilekçelerinizde, fabrikanızda üretilen binek otomobillerin satışı faaliyetiyle uğraşıldığı, üretim verimliliğini arttırmak, ürün modernizasyonu ve çeşitliliğini sağlamak amacıyla yapmış olduğunuz makine teçhizat yatırımlarının yatırım teşvik belgeleri kapsamında gerçekleştirildiği, şirketinizin hâlihazırda bir adet kapaması yapılmış yatırım indirimine tabi… tarih ve… sayılı Yatırım Teşvik Belgesi ve iki adet de devam etmekte olan indirimli kurumlar vergisine tabi … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı Yatırım Teşvik Belgesi bulunduğu, … tarih ve … sayılı Yatırım Teşvik Belgesine bağlı yatırımın devam ettiği, söz konusu belge ile ilgili Ekonomi Bakanlığından iki yıl uzatma süresi alındığı, bu yatırım ile ilgili 2010 yılından itibaren kazanç elde edilmeye başlandığı ve ilgili kazancın 2013 yılında da elde edilmeye devam ettiği, … tarih ve … sayılı Yatırım Teşvik Belgesine bağlı yatırımın ise devam etmekte olduğu ve bu yatırım ile ilgili Eylül 2013 tarihinden itibaren kazanç elde edilmeye başlandığı belirtilmiş olup;

– İndirimli kurumlar vergisine tabi iki adet Yatırım Teşvik Belgesinin de geçici vergi ve kurumlar vergisi döneminde uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanması durumunda her iki teşvik belgesine ait indirimli kurumlar vergisinin vergi matrahından aynı anda düşülüp düşülemeyeceği,
– İndirimli kurumlar vergisine tabi iki adet Yatırım Teşvik Belgesinde belirtilen yatırım harcamalarını ayrı ayrı toplam amortismana tabi sabit kıymetlere oranlayıp bu oran nispetinde hesaplanan indirimli kurumlar vergisinin geçici vergi veya kurumlar vergisi döneminde kullanılmasında önceliğin hangi teşvik belgesine verileceği ya da her iki teşvik belgesine ait indirimli kurumlar vergisinin matrahtan aynı anda düşülüp düşülemeyeceği,
– İki adet Yatırım Teşvik Belgesi ile ilgili indirimli kurumlar vergisi hesaplaması yaparken birini yatırım harcamalarının toplam amortismana tabi sabit kıymetlere oranına göre; diğerinin de ürün satış karlılığına göre hesaplanması durumunda her iki yöntemin de aynı anda kurumlar vergisi beyanname döneminde uygulanıp uygulanamayacağı,
– İndirimli kurumlar vergisine tabi yatırım teşvik belgesinin kullanılması halinde kullanılamayan yatırım indirimi hakkının ileriki yıllara taşınıp taşınamayacağı
hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinde;

“(1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 08.06.1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.

(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar Kurulu;

c) Yatırıma başlanan tarihten itibaren bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının %50 sini ve gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde kurumun diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranı uygulatmak suretiyle yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, bu oranı her bir il grubu için sıfıra kadar indirmeye veya %80’e kadar artırmaya,
yetkilidir.

(4) Tevsi yatırımlarda, elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, indirimli oran bu kazanca uygulanır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenir. Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır. İndirimli oran uygulamasına yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçtiği geçici vergi döneminde başlanır…”
hükümlerine yer verilmiştir.

İndirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazançların ayrı hesaplarda takip edilmesi gerekmektedir. Ancak, kazancın ayrı olarak takibine imkan bulunmayan hallerde indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanacağı kazanç, yapılan yatırım tutarının dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;
– İki adet Yatırım Teşvik Belgesine bağlı yatırımdan kazanç elde edilmesi durumunda, her iki kazanca da yatırım teşvik belgesinde belirtilen oranlarda indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkündür.

İlgili dönem safi kurum kazancının, 2009/15199 ve 2012/3305 sayılı BKK’ya göre düzenlenmiş iki ayrı yatırım teşvik belgesi kapsamında bir hesap döneminde elde edilen toplam kazançtan düşük olması halinde, her iki yatırım teşvik belgesi kapsamında ayrı ayrı elde edilen kazancın bu yatırımlardan elde edilen toplam kazanca oranının safi kurum kazancına uygulanması suretiyle, bu teşvik belgelerinde yer alan indirim oranlarına göre indirimli kurumlar vergisi uygulanması gerekmektedir.

– Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinin dördüncü fıkrası hükmünün uygulanmasında, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü içinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespitinin mümkün olduğu hallerde kazanç ayrı hesaplarda takip edilecek, kazancın bu şekilde belirlenmesine imkân bulunmayan hallerde ise kazanç oranlama yapılmak suretiyle tespit edilecektir. Dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanacak kazancın oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi seçimlik bir hak olmayıp indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın şirketinizce tespit edilmesi esastır.
Buna göre, yatırım teşvik belgesine bağlı yatırımların birisinden elde edilen kazancın ayrı hesaplarda takip edilmek suretiyle belirlenmesi; bu şekilde tespite imkân bulunmayan ve diğer yatırım teşvik belgesinden elde edilen kazancın ise oranlama yapılmak suretiyle tespiti mümkündür.
– Ayrıca, yatırım indirimi istisnası beyanname üzerinde indirimli kurumlar vergisi uygulamasından önce dikkate alındığından, indirimli kurumlar vergisi dolayısıyla yatırım indiriminin kullanılamaması durumu söz konusu olmayacaktır.

Kaynak: Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı
14 Temmuz 2014 Tarih ve 64597866-125[32/A-2014]-108 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/birden-fazla-yatirim-tesvik-belgesine-bagli-yatirimdan-kazanc-elde-edilmesi-halinde-indirimli-kurumlar-vergisi-nasil-uygulanir/feed/ 0
Tevsi Yatırımlarda İndirimli Kurumlar Vergisi Hesaplaması Nasıl Yapılır? https://www.muhasebenews.com/tevsi-yatirimlarda-indirimli-kurumlar-vergisi-hesaplamasi-nasil-yapilir/ https://www.muhasebenews.com/tevsi-yatirimlarda-indirimli-kurumlar-vergisi-hesaplamasi-nasil-yapilir/#respond Sat, 10 Mar 2018 14:30:44 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17353 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Tevsi yatırımda indirimli kurumlar vergisi hesaplanması.
İlgi: 21.11.2013 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, faaliyet konusu demiryolu taşımacılığı olan şirketinizin 15.06.2012 tarih ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına (BKK) göre alınmış yatırım teşvik belgesine sahip bulunduğu, yatırım konusunun 108 adet vagon alımı olduğu, vagonlardan 25 adedinin 2013/Haziran; 25 adedinin de 2013/Temmuz ayında alındığı ve alındıkları aylarda aktifleştirildikleri, alınan vagonlardan elde edilen kazanç ayrı hesaplarda takip edilemediğinden kazancın oranlama yapılarak tespit edileceği ve yatırımın BKK’nın 17’nci maddesinde belirtilen öncelikli yatırım konularından olması nedeniyle 5. bölge teşviklerinden yararlanıldığı belirtilmiş olup;

– Yatırımın devam ettiği ve yatırım teşvik belgesinin henüz kapanmadığı dönemde diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanıp uygulanmayacağı,
– İlk yıl aktifleştirilmesi zorunlu ve diğer yıllar ihtiyari olan finansman giderleri ile kur farklarının yatırıma katkı tutarının tespitinde dikkate alınıp alınamayacağı,
– Tevsi yatırımdan elde edilen kazanç hesaplanırken oranlama işleminin ne şekilde yapılacağı ve oranlama yapılırken sadece kıymetlerin aktifleştirildikleri ayların mı dikkate alınacağı
hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinde;

“(1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.

(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar Kurulu;

c) Yatırıma başlanan tarihten itibaren bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının %50 sini ve gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde kurumun diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranı uygulatmak suretiyle yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, bu oranı her bir il grubu için sıfıra kadar indirmeye veya %80’e kadar artırmaya,
yetkilidir.

(4) Tevsi yatırımlarda, elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, indirimli oran bu kazanca uygulanır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenir. Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır. İndirimli oran uygulamasına yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçtiği geçici vergi döneminde başlanır…”
hükümlerine yer verilmiştir.

19.06.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2012/3305 sayılı BKK’nın “Vergi indirimi” başlıklı 15’inci maddesinde indirimli kurumlar vergisine ilişkin hükümlere yer verilmiş olup bu maddenin beşinci fıkrasında toplam yatırıma katkı tutarına mahsuben, gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını aşmamak ve yatırımların gerçekleştirildiği bölgelere göre farklı oranlarda olmak üzere, diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara da indirimli kurumlar vergisi uygulanabileceği hükme bağlanmıştır.

Bu çerçevede, 2012/3305 sayılı BKK’ya göre yatırım teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan henüz kazanç elde edilmemiş olsa dahi “yatırım döneminde” belirli oranlarda ve 01.01.2013 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere, diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkündür.

Öte yandan, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazançların ayrı hesaplarda takip edilmesi gerekmektedir. Ancak, kazancın ayrı olarak takibine imkan bulunmayan hallerde indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanacağı kazanç, yapılan yatırım tutarının dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;
– 2012/3305 sayılı BKK’ya göre alınmış yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımınız devam ederken, diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara BKK’nın 15’inci maddesinin beşinci fıkrası dikkate alınarak indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkündür.

“Yatırım dönemi” ifadesinden, yatırıma fiilen başlanıldığı tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin başından tamamlama vizesi yapılması amacıyla Ekonomi Bakanlığına müracaat tarihini içeren geçici vergilendirme döneminin son gününe kadar olan sürenin anlaşılması; yatırımın fiilen tamamlandığı tarihin, tamamlama vizesinin yapılmasına ilişkin olarak Ekonomi Bakanlığına müracaat tarihinden önceki bir geçici vergilendirme dönemine isabet etmesi halinde ise yatırımın fiilen tamamlandığı tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin son gününün dikkate alınması gerekmektedir.

Bu uygulama dışında, yatırımın tamamlanma oranı veya benzeri herhangi bir hesaplama yapılmayacaktır.

– Yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi; aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması mümkün bulunmakta olup 163 ve 334 seri no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yapılan açıklamaların dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan faiz giderleri ve kur farkları, indirimli kurumlar vergisine esas olan yatırıma katkı tutarını değiştirmeyecek, Ekonomi Bakanlığının teşvik belgesine göre belirlenen indirimli kurumlar vergisine esas yatırıma katkı tutarı finansman giderleri dolayısıyla artmayacak veya azalmayacaktır.

– Tevsi yatırımlarda, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan sabit kıymet tutarının hesabında bu kıymetlerin birikmiş amortismanlar düşülmeden önceki brüt tutarlarının dikkate alınması, “sabit kıymet” ifadesinden de Vergi Usul Kanununun 313’üncü maddesi uyarınca amortisman mevzuunu oluşturan iktisadi kıymetlerin anlaşılması, dolayısıyla arazi-arsa ve amortismana tabi olmayan diğer kıymetlerle ilgili harcamaların indirimli kurumlar vergisinden yararlanacak kazancın tespitinde dikkate alınmaması gerekmektedir.

Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın ayrı bir şekilde tespitinin mümkün olmaması halinde, indirimli oran uygulanacak kazancın hesaplanmasında tevsi yatırım tutarının dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına oranlanması suretiyle belirlenen oran her yıl ayrı ayrı tespit edilerek uygulanacaktır.

Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinde yer alan “Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır.” ifadesi ile kastedilen ise sabit kıymetlerin gerekli şartların oluşması halinde yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan yeniden değerlenmiş değerinin dikkate alınması gerektiğidir. Dolayısıyla, gerekli şartların oluşması halinde yapılacak enflasyon düzeltmesi dışında başkaca bir değerleme yapılmayacaktır.

Ayrıca mevcut sabit kıymet tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın tespit edileceği geçici vergilendirme dönemleri için, ilgili geçici vergilendirme döneminin son günü; hesap dönemleri için ise ilgili hesap döneminin son günü itibariyle tespit edilecek ve indirimli oran uygulanacak kazancın bulunmasında dikkate alınacaktır.

Bu çerçevede, tevsi yatırımdan elde edilen kazanç hesaplanırken bulunan oran bütün bir yılın gelirine uygulanacaktır.

Kaynak: İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Temmuz 2014 Tarih ve 84098128-125[32A-201322]-436 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/tevsi-yatirimlarda-indirimli-kurumlar-vergisi-hesaplamasi-nasil-yapilir/feed/ 0
Dernek Yönetim Kuruluna Yapılacak Huzur Hakkı Ödemeleri Ücret Sayılır mı? https://www.muhasebenews.com/dernek-yonetim-kuruluna-yapilacak-huzur-hakki-odemeleri-ucret-sayilir-mi/ https://www.muhasebenews.com/dernek-yonetim-kuruluna-yapilacak-huzur-hakki-odemeleri-ucret-sayilir-mi/#respond Mon, 12 Feb 2018 16:30:57 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17669 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Dernek yönetim kurulu üyelerine yapılacak huzur hakkı ödemeleri ile kiralanacak lojman için yapılacak ödemelerin vergisel durumu ve dernek giderlerinin tevsiki hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; dernek gelirlerinin tamamının bağışlardan oluştuğu belirtilerek; Derneğinizin, emekli yönetim kurulu üyelerine yapacağı huzur hakkı ödemesi ile imamın oturması için lojman olarak kiralanan gayrimenkulün kira ödemesinin tevkifata tabi olup olmadığı, bu ödemelerden tevkifat yapılması durumunda beyannamelerin Derneğiniz tarafından verilip verilemeyeceği, dernek adına yapılan harcamalar karşılığı alınan perakende satış fişlerinin gider olarak yazılıp yazılamayacağı ve defter tutma yükümlülüğünüzün bulunup bulunmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmeler vergi mükellefiyeti kapsamına alınmış olup, aynı Kanunun 2’nci maddesinin beşinci fıkrasında da, dernek veya vakıflara ait ve tabi olup faaliyetleri devamlı bulunan sermaye şirketi ve kooperatif statüsünde bulunmayan ticari, sınai ve zirai işletmelerin iktisadi işletme olduğu; altıncı fıkrasında ise dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği; mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi niteliğini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerle ilgili (2.4.) bölümünde; iktisadi işletmenin belirlenmesinde iktisadi işletmenin en belirgin özelliklerinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği açıklanmıştır.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinin birinci fıkrasında; ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olarak tanımlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında; ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunmasının onun mahiyetini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 70’inci maddesinde yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.

Yine aynı Kanunun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dâhil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş, aynı fıkranın;

-(1) numaralı bendinde, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104’üncü maddelere göre,
-5/a bendinde 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince %20 oranında),
tevkifat yapılacağı belirtilmiştir.

1 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.3.2.3 Diğer Kurumlar Vergisi Mükelleflerine Ait Taşınmazların Kiralanması Karşılığında Yapılan Kira Ödemeleri” başlıklı bölümünde; Kurumlar Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi yapılmayacağı; bu kurumların elde ettikleri kira gelirlerinin ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan edileceği açıklanmıştır.

Diğer taraftan, 5253 sayılı Dernekler Kanunu ile ilgili olarak yayımlanan Dernekler Yönetmeliğinin 38 inci maddesinde;

“Dernek gelirleri alındı belgesi ile tahsil edilir. Dernek gelirlerinin bankalar aracılığı ile tahsili halinde banka tarafından düzenlenen dekont veya hesap özeti gibi belgeler alındı belgesi yerine geçer.

Dernek giderleri ise fatura, perakende satış fişi, serbest meslek makbuzu gibi harcama belgeleri ile yapılır. Ancak, 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesi kapsamında bulunan ödemeler için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre gider pusulası düzenlenir. Bu kapsamda da bulunmayan ödemeler için Ek-13’te yer alan Gider Makbuzu veya banka dekontu gibi belgeler harcama belgesi olarak kullanılır.”
hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kâğıtlar teriminin yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade ettiği; 3’üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kâğıtları imza edenler olduğu hükme bağlanmıştır.

Mezkûr Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümünün 1/b fıkrasında; maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dâhil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kâğıtların nispi damga vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;

            -Derneğinizin tüzel kişiliği itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmadığından Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre defter tutma zorunluluğu yoktur. Ancak devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai faaliyetlerinizin bulunması halinde Derneğinize bağlı olarak oluşan iktisadi işletmeler nezdinde kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecek olup, bu iktisadi işletmelerin diğer işletmeler gibi mükellefiyet tesis ettirme, defter tutma, beyanname verme, belge düzenine uyma zorunlulukları bulunmaktadır.
            -Dernek tarafından yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı adı altında yapılan ödemeler ücret niteliğindedir. Ayrıca dernek tarafından kiralama yoluyla edinilen lojmanın bedelsiz olarak imama tahsis edilmesi halinde, söz konusu lojman tahsisi menfaat niteliğinde değerlendirilecek olup, bu ödemenin ücret olarak vergilendirilmesi gerekir.
            -Gelir Vergisi Kanununun 94’üncü maddesi ile belirlenmiş olan tevkifat yapma yükümlülüğü bulunan kişi ve kurumlar arasında dernekler de sayılmış olduğundan, Derneğiniz tarafından yapılan ücret niteliğindeki ödemeler üzerinden anılan maddenin 1 numaralı bendine göre, kiralanacak lojman için yapılacak ödemeler üzerinden ise 5/a bendine göre gelir vergisi tevkifatı yapılarak muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
            -Kiralanan taşınmazın ticari, zirai veya kurumlar vergisine (kooperatif hariç) tabi olan işletmelerin aktifinde kayıtlı olması halinde, bu taşınmaz için ödenen kira bedelleri üzerinden herhangi bir vergi kesintisi yapılmayacağı tabiidir.
            -Tüzel kişiliği itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmayan Derneğinize ait gelirlerin veya giderlerin, 5253 sayılı Dernekler Kanunu ile ilgili olarak yayımlanan Dernekler Yönetmeliğinin 38’inci maddesi hükmü çerçevesinde belgelendirilmesi gerekmektedir.
            -Derneğiniz yönetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı ödemeleri nedeniyle düzenlenen kâğıtların ihtiva ettiği toplam tutar üzerinden 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “IV. Makbuzlar ve diğer kâğıtlar” başlıklı bölümünün 1/b fıkrası uyarınca nispi damga vergisi hesaplanacaktır.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
17 Nisan 2014 Tarih ve 27575268-105[Mük.257-2012-9160]-395 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/dernek-yonetim-kuruluna-yapilacak-huzur-hakki-odemeleri-ucret-sayilir-mi/feed/ 0
Kısmi Bölünme Sonucunda Kurulan Şirkete Hangi Durumlarda Kurumlar Vergisi İndirimli Uygulanabilir? https://www.muhasebenews.com/kismi-bolunme-sonucunda-kurulan-sirkete-hangi-durumlarda-kurumlar-vergisi-indirimli-uygulanabilir/ https://www.muhasebenews.com/kismi-bolunme-sonucunda-kurulan-sirkete-hangi-durumlarda-kurumlar-vergisi-indirimli-uygulanabilir/#respond Fri, 29 Dec 2017 08:45:44 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=21396 (GİB – ÖZELGE) 

Konu: Kısmi bölünme neticesinde kurulan şirketin indirimli kurumlar vergisi uygulaması.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … A.Ş. bünyesinde… tarih ve… sayılı yatırım teşvik belgesi kapsamında komple yeni yatırım niteliğindeki kağıt üretim tesisinin Kurumlar Vergisi Kanununun 19’uncu maddesi kapsamında kısmi bölünmeye tabi tutulması neticesinde 2014 yılında kurulan şirketinizin aynı yıl içinde faaliyete başladığı, söz konusu yatırım teşvik belgesinin 20/11/2013 tarihinde tamamlama vizesinin yapılmış olduğu, kağıt üretim tesisinin kısmi bölünme yoluyla yatırım bütünlüğü korunarak şirketinize sermaye olarak koyulduğu, kısmi bölünme neticesinde yatırım teşvik belgesinin şirketinize devrinin yapıldığı, şirketinizin faaliyet kazancının tamamen teşvik belgesi kapsamındaki bu kağıt üretim tesisinin faaliyetinden sağlanmakta olduğu ve bu tesis haricinde faaliyet kazancı yaratan başka bir faaliyetinizin bulunmadığı belirtilerek;
-Şirketinize kısmi bölünme yoluyla devredilen tesisin faaliyeti neticesinde elde edilen kazancın iştirak hissesi, gayrimenkul vb. alımında kullanılması ve sonrasında bu kıymetlerin satışından elde edilen kazanç ile kağıt üretim tesisinden elde edilen faaliyet kazancının banka vadeli mevduat hesaplarında değerlendirilmesi neticesinde oluşan faiz gelirlerinin indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın tespitinde dikkate alınıp alınamayacağı,
-Teşvik belgesi kapsamında kurulan kağıt üretim tesisinin faaliyeti neticesinde elde edilen kazançlardan yapılan bağış ve yardımların kurumlar vergisi beyannamesinde indirim olarak dikkate alınması halinde söz konusu bağış ve yardım tutarlarının indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın tespitinde ne şekilde dikkate alınacağı,
– Kurumlar vergisi ve geçici vergi beyannamelerinde kurum kazancına ilave edilmesi gereken kanunen kabul edilmeyen giderlerin ve kurum kazancından indirilmesi gereken istisna ve indirim tutarlarının varlığı nedeniyle beyannamede yer alan mali karın ticari kardan farklı gerçekleşmesi halinde, indirimli kurumlar vergisinin ticari bilanço karına mı, mali kara mı uygulanması gerektiği hususlarında bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “İndirimli Kurumlar Vergisi” başlıklı 32/A maddesinde;

“(1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 08.06.1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.

(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar Kurulu;
a) İstatistikî bölge birimleri sınıflandırması ile kişi başına düşen milli gelir veya sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerini dikkate almak suretiyle illeri gruplandırmaya ve gruplar itibarıyla teşvik edilecek sektörleri ve bu sektörler ile organize sanayi bölgeleri, Gökçeada ve Bozcaada’da yapılan yatırımlara ve Bakanlar Kurulunca belirlenen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde yapılan turizm yatırımlarına ilişkin yatırım ve istihdam büyüklüklerini belirlemeye,… yetkilidir.

(5) Hesap dönemi itibarıyla ikinci fıkrada belirtilen şartların sağlanamadığının tespit edilmesi halinde, söz konusu vergilendirme döneminde indirimli vergi oranı uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler, vergi zıyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur.

(6) Yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde, devralan kurum, aynı koşulları yerine getirmek kaydıyla indirimli vergi oranından yararlanır Yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanmadan önce indirimli kurumlar vergisi uygulanan hallerde, yatırımın tamamlanıp işletilmeye geçilmemesi durumunda ikinci fıkranın (c) bendi uyarınca indirimli vergi oranı uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil edilir.

(7) Yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devri halinde indirimli vergi oranından devir tarihine kadar devreden, devir tarihinden sonra ise devralan, aynı koşulları yerine getirmek kaydıyla yatırıma katkı tutarının kalan kısmı için yararlanır….”hükümleri yer almaktadır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “32.2.10.2. Yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devredilmesi durumu” başlıklı bölümünde, Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinin yedinci fıkrasına göre, yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devri halinde, indirimli vergi uygulamasından devir tarihine kadar devreden, devir tarihinden sonra ise devralan kurumun, ilgili mevzuatta belirtilen koşulları yerine getirmek kaydıyla yararlanabileceği açıklanmıştır.

Öte yandan, 2009/1 Seri no.lu Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğin “Devir, satış, ihraç ve kiralama” başlıklı 30 uncu maddesinde;

“(1) Yatırım tamamlama vizesi yapılmış teşvik belgesi kapsamındaki makine ve teçhizatın, devir, satış, ihraç veya kiralanması, söz konusu yatırım mallarının teminini müteakip beş yılı doldurmuş olması hâlinde serbesttir. Ancak, söz konusu satışların işletmenin asgarî 5 yıl süre ile faaliyette bulunmasını engelleyecek mahiyet taşımaması gerekir.
(2) Tamamlama vizesi yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın beş yılını doldurmamış makine ve teçhizatın yatırımın bütünlüğünün bozulmaması kaydıyla veya bütünü ile birlikte;
a) Teşvik belgeli bir başka yatırım için devri,
b) Teşvik belgesi olmayan bir başka yatırımcıya satışı,
c) İhracı,
ç) Kiralanması,
Müsteşarlığın iznine tabidir.

(3) Tamamlama vizesi yapılmamış veya tamamlama vizesi yapılmış olmakla birlikte beş yılını doldurmamış makine ve teçhizata satış izni verilebilmesi için yatırımın bütünlüğünün bozulmaması şartı aranır. Bu tür durumlarda satış izni verilen makine ve teçhizata uygulanan destekler tahsil edilmez. Ancak yatırımcının teşvik belgesinin satış iznini müteakip diğer nedenlerle iptali hâlinde izin verilen makine ve teçhizata uygulanan destekler de ilgili mevzuatı çerçevesinde kısmen veya tamamen geri alınır.
…”açıklamalarına yer verilmiştir.

Dolayısıyla, yatırım teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilen ve tamamlama vizesi yapılmış olan söz konusu kağıt üretim tesisini kısmi bölünme yoluyla devralan şirketinizce aynı koşullar yerine getirilmek şartıyla, bu yatırımın işletilmesinden şirketiniz tarafından elde edilen kazanca,  yatırıma katkı tutarının kalan kısmına ulaşılıncaya kadar indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, indirimli kurumlar vergisinin sadece yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımınızdan elde edilen kazanca uygulanması esas olup;
– Şirketinize kısmi bölünme yoluyla devredilen tesisin faaliyeti neticesinde elde edilen kazancın iştirak hissesi, gayrimenkul vb. alımında kullanılması ve sonrasında bu kıymetlerin satışından elde edilen kazanç ile kağıt üretim tesisinden elde edilen faaliyet kazancının banka vadeli mevduat hesaplarında değerlendirilmesi neticesinde oluşan faiz gelirlerinin indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
– Geçmiş yıl zararları, indirim ve istisnalar vb. nedenlerle safi kurum kazancınızın söz konusu yatırımdan elde edilen kazanç tutarından düşük olması halinde ise indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecek tutar safi kurum kazancını aşamayacaktır.
Ayrıca, teşvik belgeli yatırımdan elde edilen kazancın bağış ve yardım vb. şekilde kullanılmış olması bu durumu değiştirmeyeceği gibi kanunen kabul edilmeyen giderler vb. nedenlerle safi kurum kazancı yatırımdan elde edilen kazançtan yüksek olsa dahi indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecek kazancın söz konusu yatırımdan elde edilen kazancı aşamayacağı tabiidir.

Kaynak: İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
04.08.2017 Tarih ve 62030549-125[32/A-2015/75] Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/kismi-bolunme-sonucunda-kurulan-sirkete-hangi-durumlarda-kurumlar-vergisi-indirimli-uygulanabilir/feed/ 0
Özel Okullarda Eğitim ve Öğretim Kazanç İstisnası Nasıl Uygulanır? https://www.muhasebenews.com/ozel-okullarda-egitim-ogretim-kazanc-istisnasi-nasil-uygulanir/ https://www.muhasebenews.com/ozel-okullarda-egitim-ogretim-kazanc-istisnasi-nasil-uygulanir/#respond Fri, 24 Nov 2017 04:00:01 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=16839 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Eğitim-öğretim kazanç istisnası ve indirimli kurumlar vergisi uygulaması

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, özel okul işletmeciliğiyle iştigal eden şirketinizin, Gölbaşı kampüsündeki ilköğretim okulu (1-8. sınıf) ile Anadolu lisesinin işletilmesinden elde edilen kazançların sırasıyla 2008-2012 ve 2009-2013 hesap dönemlerinde 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi hükmü gereğince eğitim kazancı istisnasına konu edildiği, Ekonomi Bakanlığından alınan 25.02.2015 tarihli ve A/118053 sayılı yatırım teşvik belgesi kapsamında 2015-2016 eğitim ve öğretim döneminde faaliyete geçmek üzere lise yatırımının başlamış olduğu, mevcut Anadolu lisesinin yeni açılacak fen lisesi hizmet binasının bir kısmına taşınmasının planlandığı ve Anadolu lisesinin taşınması nedeniyle boşalacak dersliklerin ise kapasite artışı sağlamak üzere ortaokul kısmına tahsis edilmek istendiği belirtilerek yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan yeni binada hizmet verecek olan fen lisesi ve Anadolu lisesinin işletilmesinden elde edilecek kazançlar ile Anadolu lisesinin boşalan derslikleri kullanılarak kapasite artırımına gidilen ortaokulun işletilmesinden elde edilecek kazanç dolayısıyla 2015-2019 döneminde anılan Kanunun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan istisnadan ve teşvik belgesi kapsamında yapılan yatırım nedeniyle de indirimli kurumlar vergisinden yararlanıp yararlanamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde; okul öncesi eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okulları ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara veya kamu yararına çalışan derneklere bağlı rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden, ilgili Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığının belirleyeceği usuller çerçevesinde beş hesap dönemi itibarıyla elde edilen kazançların kurumlar vergisinden istisna olduğu ve bu istisnanın söz konusu okulların ve rehabilitasyon merkezlerinin faaliyete geçtiği hesap döneminden itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.10 Eğitim tesisleri ile rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden ilişkin istisna” bölümünde konuya ilişkin ayrıntılı açıklamalara yer verilmiş olup, anılan Tebliğde bu istisnadan yararlanan mükelleflerin, işletilen okul ve merkezlere ilave olarak yeni okul ve veya merkez açmaları durumunda, yeni açılan okul veya merkezin ayrı bir birim olarak değerlendirileceği yani istisna uygulamasının okul veya merkez bazında yapılacağı, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde yeni bir okul açılışı olarak tanımlanmayan mevcut okul kapasitelerinin genişletilmesi veya başka bir binaya taşınılması hallerinde istisna uygulanmasının söz konusu olmayacağı açıklanmıştır.

Öte yandan Kurumlar Vergisi Kanununun “İndirimli kurumlar vergisi” başlıklı 32/A maddesinde ise;

“(1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 08.06.1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.

(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar Kurulu;

c) Yatırıma başlanan tarihten itibaren bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının %50’sini ve gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde kurumun diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranı uygulatmak suretiyle yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, bu oranı her bir il grubu için sıfıra kadar indirmeye veya %80’e kadar artırmaya,
….
Bakanlar Kurulu yetkilidir.
…”
hükmü yer almaktadır.

15.06.2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karara 2015/7496 sayılı Kararla eklenen Geçici 5 inci maddede;

“(1) Bu Karara istinaden düzenlenen teşvik belgeleri kapsamında, 1.1.2015 ile 31.12.2016 tarihleri arasında gerçekleştirilecek yatırım harcamaları için indirimli gelir veya kurumlar vergisi, hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını aşmayacak şekilde ve toplam yatırıma katkı tutarının;

a) Büyük ölçekli yatırımlar ve bölgesel yatırımlarda, 1’inci bölgede yüzde ellisini, 2 nci bölgede yüzde elli beşini, 3’üncü bölgede yüzde altmışını, 4’üncü bölgede yüzde altmış beşini, 5’inci bölgede yüzde yetmişini ve 6’ncı bölgede yüzde seksenini,

b) Stratejik yatırımlarda ise 6’ncı bölgede yüzde seksenini, diğer bölgelerde yüzde yetmişini,
geçmemek üzere yatırım döneminde yatırımcının diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına da uygulanabilir.”
hükmüne yer verilmiştir.

İlgide kayıtlı yazınız ve eklerinin incelenmesinden, eğitim hizmetleri sektöründeki komple yeni yatırımınızın 2012/3305 sayılı Karara istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgesi kapsamında 1’inci bölgede yapılmakta olduğu ve söz konusu yatırım teşvik belgesinde vergi indirimi satırına yer verildiği anlaşılmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde,
             -2009 yılından itibaren faaliyet gösteren Anadolu lisesinin şirketinizce işletilmesinden elde edilen kazançlar 2009-2013 hesap dönemlerinde ve 2008 yılından itibaren faaliyet gösteren ortaokulun şirketinizce işletilmesinden elde edilen kazançlar 2008-2012 hesap dönemlerinde kurumlar vergisi istisnasına konu edilmiş olup aynı okulun başka bir binaya taşınması yeni okul açılışı olarak kabul edilemeyeceğinden, bu okulların işletilmesinden elde edilen kazançlar için, söz konusu istisnadan tekrar yararlanmanız mümkün değildir.
           -Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki okul binasında faaliyet gösterecek fen lisesinin işletilmesinden elde edilen kazançlar ise fen lisesinin faaliyete geçtiği hesap döneminden itibaren başlamak üzere beş hesap dönemi kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir. Ancak, istisnadan yararlanabilmeniz için söz konusu fen lisesinin faaliyet geçmesini müteakiben Bakanlığımıza yazılı olarak başvurmanız gerekmekte olup istisna uygulaması ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle şirketinize sonuçtan bilgi verilecektir.
          -Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımdan elde edilen kazanca teşvik belgesinde yer alan vergi indirim oranı dikkate alınarak, yatırımının kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan geçici vergilendirme döneminden itibaren, indirimli kurumlar vergisi uygulanması esas olup 25.02.2015 tarihli ve A/118053 sayılı yatırım teşvik belgesi kapsamında devam eden yatırımınızda faaliyet gösterecek okulların işletilmesinden elde edilecek kazanca indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanabilecektir. Ancak, söz konusu yatırımınızda fen lisesinin işletilmesinden elde edilecek kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan istisnaya konu edilmesi halinde eğitim istisnasına konu edilen kazançlar için, istisnanın uygulandığı dönemler itibarıyla, indirimli kurumlar vergisinden yararlanılamayacağı tabidir.

Öte yandan, 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Geçici 5’inci maddesi uyarınca, bu Karara göre düzenlenmiş olan yatırım teşvik belgeniz kapsamında 2015 ve 2016 yıllarında gerçekleştireceğiniz yatırım harcamalarınız için, hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını aşmayacak şekilde ve toplam yatırıma katkı tutarının yüzde ellisini geçmemek üzere yatırım döneminde (yatırıma fiilen başlanıldığı tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin başından tamamlama vizesi yapılması amacıyla Ekonomi Bakanlığına müracaat tarihini içeren geçici vergilendirme döneminin son gününe kadar olan sürede) varsa diğer faaliyetlerinizden elde edilen kazançlara da indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.

Kaynak: Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
6 Ekim 2015 Tarih ve 38418978-125[5-15/26]-993 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/ozel-okullarda-egitim-ogretim-kazanc-istisnasi-nasil-uygulanir/feed/ 0
İki Ayrı Yatırım Teşvik Belgesi İle Yapılan Yatırımlarda, İndirimli Kurumlar Vergisi Öncelikli Olarak Hangi Teşvik Belgesine Uygulanır? https://www.muhasebenews.com/iki-ayri-yatirim-tesvik-belgesi-ile-yapilan-yatirimlarda-indirimli-kurumlar-vergisi-oncelikli-olarak-hangi-tesvik-belgesine-uygulanir/ https://www.muhasebenews.com/iki-ayri-yatirim-tesvik-belgesi-ile-yapilan-yatirimlarda-indirimli-kurumlar-vergisi-oncelikli-olarak-hangi-tesvik-belgesine-uygulanir/#respond Tue, 21 Nov 2017 21:00:05 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17684 (GİB – ÖZELGE)

Konu: İki ayrı yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazanca uygulanacak indirimli kurumlar vergisi

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Şirketinizin 2009/15199 ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarına (BKK) göre düzenlenmiş iki ayrı yatırım teşvik belgesi bulunduğu belirtilerek;
            – 2009/15199 ve 2012/3305 sayılı BKK’ya göre düzenlenmiş iki ayrı yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde edilen kazanca indirimli kurumlar vergisi uygulamasında hangi yatırım teşvik belgesine öncelik verileceği,
            – 2012/3305 sayılı BKK’ya göre düzenlenmiş yatırım teşvik belgesi kapsamındaki tevsi yatırımınız dışındaki diğer faaliyetlerinizden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanıp uygulanamayacağı,
            – Kurumlar vergisi beyannamesinde indirimli kurumlar vergisi uygulanacak matraha ve bu matraha uygulanacak orana ilişkin olarak tek satır bulunması nedeniyle indirim oranları farklı yatırım teşvik belgeleriniz kapsamında bu satıra yazılacak oranın nasıl tespit edileceği
hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinde;

“(1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 08.06.1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.

(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar Kurulu;

c) Yatırıma başlanan tarihten itibaren bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının %50 sini ve gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde kurumun diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranı uygulatmak suretiyle yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, bu oranı her bir il grubu için sıfıra kadar indirmeye veya %80’e kadar artırmaya,
… yetkilidir.

(4) Tevsi yatırımlarda, elde edilen kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde, indirimli oran bu kazanca uygulanır. Kazancın ayrı bir şekilde tespit edilememesi halinde ise indirimli oran uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dâhil) oranlanması suretiyle belirlenir. Bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri, yeniden değerlenmiş tutarları ile dikkate alınır. İndirimli oran uygulamasına yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçtiği geçici vergi döneminde başlanır.
…”hükümlerine yer verilmiştir.

19.06.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/3305 sayılı BKK’nın “Vergi indirimi” başlıklı 15’inci maddesinde indirimli kurumlar vergisine ilişkin hükümlere yer verilmiş olup bu maddenin beşinci fıkrasında toplam yatırıma katkı tutarına mahsuben, gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını aşmamak üzere yatırımların gerçekleştirildiği bölgelere göre farklı oranlarda olmak üzere, diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara da indirimli kurumlar vergisi uygulanabileceği hükme bağlanmıştır.

Dolayısıyla, 2009/15199 sayılı BKK’ya göre yatırım teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre yatırım teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan ise henüz kazanç elde edilmemiş olsa dahi “yatırım döneminde” belirli oranlarda ve 01.01.2013 tarihinden itibaren elde edilen kazançlara uygulanmak üzere, diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak kazançların ayrı hesaplarda takip edilmesi gerekmektedir. Ancak, kazancın ayrı olarak takibine imkân bulunmayan hallerde indirimli kurumlar vergisi oranının uygulanacağı kazanç, yapılan yatırım tutarının dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara ait tutarlar da dâhil) oranlanması suretiyle belirlenecektir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;
            -Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımdan elde edilen kazanca ilgili teşvik belgesinde yer alan vergi indirim oranı dikkate alınarak indirimli kurumlar vergisi uygulanması esastır. Ancak, ilgili dönem safi kurum kazancının, 2009/15199 ve 2012/3305 sayılı BKK’ya göre düzenlenmiş iki ayrı yatırım teşvik belgesi kapsamında bir hesap döneminde elde edilen toplam kazançtan düşük olması halinde, her iki yatırım teşvik belgesi kapsamında ayrı ayrı elde edilen kazancın bu yatırımlardan elde edilen toplam kazanca oranının safi kurum kazancına uygulanması suretiyle, bu teşvik belgelerinde yer alan indirim oranlarına göre indirimli kurumlar vergisi uygulanacaktır.
            -2012/3305 sayılı BKK’ya istinaden düzenlenen yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımınızdan henüz kazanç elde edilmemiş olsa dahi 01.01.2013 tarihinden itibaren diğer faaliyetlerinizden elde edilen kazançlara, 2012/3305 sayılı BKK’nın 15’inci maddesinin beşinci fıkrası dikkate alınarak indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün bulunmaktadır.
            -Gerek 2009/15199 gerekse 2012/3305 sayılı BKK uyarınca düzenlenmiş yatırım teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımlarınızdan elde edilecek kazançlara uygulanacak vergi indirim oranları farklı olduğundan, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle ilgili dönemde yararlanılabilecek yatırıma katkı tutarının beyanname dışında hesaplanması ve toplamda hesaplanan bu tutarı sağlayacak şekilde geçici ve yıllık kurumlar vergisi beyannamelerine yazılacak oranın tespit edilmesi gerekmektedir.

Kaynak: Afyonkarahisar Valiliği Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
14 Nisan 2014 Tarih ve 63611781-125[32/A-2013/4 ]-10 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/iki-ayri-yatirim-tesvik-belgesi-ile-yapilan-yatirimlarda-indirimli-kurumlar-vergisi-oncelikli-olarak-hangi-tesvik-belgesine-uygulanir/feed/ 0
Yatırım Teşvik Belgeli Yatırıma Geç Başlanılması Halinde Vergi İndirim Oranı Değişir mi? https://www.muhasebenews.com/yatirim-tesvik-belgeli-yatirima-gec-baslanilmasi-halinde-vergi-indirim-orani-degisir-mi/ https://www.muhasebenews.com/yatirim-tesvik-belgeli-yatirima-gec-baslanilmasi-halinde-vergi-indirim-orani-degisir-mi/#respond Fri, 17 Nov 2017 11:00:19 +0000 https://www.muhasebenews.com/?p=17527 (GİB – ÖZELGE)

Konu: Yatırım teşvik belgeli yatırımlarda indirimli kurumlar vergisi
İlgi: 02.10.2012 tarihli özelge talep formunuz.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; indirimli kurumlar vergisi uygulamasına konu teşkil eden … tarih ve… nolu yatırım teşvik belgesine sahip olduğunuz, yatırım teşvik belgesinde yatırıma katkı oranının %30, indirimli kurumlar vergisinin %60 olarak belirtildiği, Hazine Müsteşarlığınca Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın uygulanmasına ilişkin olarak yayımlanan 2009/1 no.lu Tebliğin 11’inci maddesinde yatırıma başlanıldığının kabul edilebilmesi için teşvik belgesinde kayıtlı sabit yatırım tutarının en az %10’u oranında yatırım harcaması yapılması gerektiğinin şart koşulduğu, ancak firmanızın ekonomik nedenlerden dolayı otel inşaatına 31.12.2010 tarihinde başlaması gerekirken 2011 yılının Kasım ayında başladığı, 2011 yılında da %10 oranında yatırımın tamamlanamadığı, 2012 yılının haziran ayında otel inşaatını tamamlayarak ticari faaliyetine başladığı belirtilerek;

– Hazine Müsteşarlığı tarafından verilen… tarih ve… nolu teşvik belgesine ilişkin vergi indirim oranının ve yatırım katkı tutarının ne olacağı,
– Otelinizde kullanılan bazı demirbaşların (ofis demirbaşları, mutfak demirbaşları) global listeden çıkarılarak KDV istisnasından faydalandırılmadığı, bu demirbaşların yatırıma katkı tutarına dahil edilip edilmeyeceği,
– İndirimli kurumlar vergisi uygulamasından faydalanabilmeniz için YMM Raporunun gerekli olup olmadığı,
hususlarında Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa 5838 sayılı Kanunun 9’uncu maddesi ile eklenen ”İndirimli Kurumlar Vergisi” başlıklı 32/A maddesinde; “(1) Finans ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar, iş ortaklıkları, taahhüt işleri, 16.07.1997 tarihli ve 4283 sayılı Kanun ile 08.06.1994 tarihli ve 3996 sayılı Kanun kapsamında yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı olarak yapılan yatırımlar hariç olmak üzere, bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen kazançlar, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulur.

(2) Bu maddenin uygulamasında yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe karşılanacak tutarını, bu tutarın yapılan toplam yatırıma bölünmesi suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade eder. Bakanlar Kurulu;

a) İstatistiki bölge birimleri sınıflandırması ile kişi başına düşen milli gelir veya sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerini dikkate almak suretiyle illeri gruplandırmaya ve gruplar itibarıyla teşvik edilecek sektörleri ve bu sektörler ile organize sanayi bölgeleri, Gökçeada ve Bozcaada’da yapılan yatırımlara ve Bakanlar Kurulunca belirlenen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde yapılan turizm yatırımlarına ilişkin yatırım ve istihdam büyüklüklerini belirlemeye,

b) Her bir il grubu, stratejik yatırımlar veya (a) bendinde belirtilen yerler için yatırıma katkı oranını % 55’i, yatırım tutarı 50 milyon Türk Lirasını aşan büyük ölçekli yatırımlarda ise % 65’i geçmemek üzere belirlemeye, kurumlar vergisi oranını %90’a kadar indirimli uygulatmaya,

c) Yatırıma başlanan tarihten itibaren bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının %50’sini ve gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde kurumun diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranı uygulatmak suretiyle yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, bu oranı her bir il grubu için sıfıra kadar indirmeye veya %80’e kadar artırmaya,
….. yetkilidir.” denilmektedir.

Öte yandan, anılan madde hükümlerine göre Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında 15.06.2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yayımlanmış olup, anılan Kararın Geçici 2’nci maddesinde;

” (1) Bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihten önceki kararlara istinaden düzenlenen teşvik belgeleri ile ilgili uygulamalara, teşvik belgesinin dayandığı karar ve ilgili diğer kararlar çerçevesinde devam olunur. Ancak, 2009/15199 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden 01.01.2012 tarihinden bu Kararın yayımı tarihine kadar geçen dönemde yapılan müracaatlara istinaden düzenlenen teşvik belgeleri, talep edilmesi halinde bu Kararın lehte olan hükümlerinden yararlanır….” düzenlemelerine yer verilmiştir.

15.06.2012 tarih ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının yürürlüğe girmesinden önce yayımlanan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında 14.07.2009 tarihli ve 2009/15199 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Uygulanmasına İlişkin olarak açıklamaların yapıldığı 2009/1 no.lu Tebliğin 21’inci maddesinde “Vergi İndirimi”, 25’inci maddesinde de “Teşvik Belgesinin Revizesi” uygulamasına ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Tebliğin 12’nci maddesinde ise, “Yatırımın İşletmeye Geçiş Tarihi” belirlenmiş olup, Kurumlar Vergisi Kanununun 32/A maddesinin uygulamasında yatırımın kısmen veya tamamen işletilmeye başlanılması indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanabilmek için yeterlidir.

Yine aynı Tebliğin “Yatırıma Başlama” başlıklı 11’inci maddesinde; harcama tutarının bölgesel uygulama kapsamında gerçekleştirilen yatırımlar için teşvik belgesinde kayıtlı sabit yatırımın en az % 0’u olması halinde yatırıma başlanmış sayılacağı belirtilmiştir.

Diğer taraftan, anılan Kararın “Yatırımın Süresi ve Tamamlama Vizesi” başlıklı 17’nci maddesinin dördüncü fıkrasında yatırımların öngörülen sürede tamamlanamaması veya 4’üncü maddede belirtilen asgari yatırım tutarına uyulmaması gibi yatırıma ilişkin şartların ihlali halinde, teşvik belgesinin iptal edilerek veya kısmi müeyyide uygulanarak sağlanmış olan destek unsurlarının ilgili mevzuat çerçevesinde geri alınacağı belirtilmiştir.

Özelge talep formunuz ve ekinde bulunan belgelerin incelenmesinden; … tarih ve … sayılı yatırım teşvik belgesini aldığınız, ancak yatırıma başlamadığınız için Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile … sayılı belgenin yerine kaim olmak üzere … sayılı yatırım teşvik belgesinin düzenlendiği, … tarih ve … sayılı yazı ile de … sayılı teşvik belgesi yerine kaim olmak üzere … sayılı belgenin düzenlendiği ve yatırıma 2011 yılının Kasım ayında başlanarak 2012 yılının Haziran ayında tamamlandığı anlaşılmıştır.

Diğer taraftan; teşvik belgelerinizin 14.07.2009 tarih ve 2009/15199 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden düzenlendiği, yatırım teşvik belgelerinin özel şartlar kısmında; yatırıma başlanıldığının kabul edilebilmesi için teşvik belgesinde kayıtlı sabit yatırım tutarının en az %10’u oranında yatırım harcaması yapılması gerektiği ve yatırıma 31.10.2010 tarihinden sonra başlanılması halinde Vergi İndirim Oranının %40, Yatırıma Katkı Oranının %15 olarak uygulanacağının belirtildiği görülmüştür.

Yukarıdaki açıklamalara göre; firmanızın komple yeni yatırım olarak 2010 yılında başlaması gereken otel inşaatına 2011 yılında başlayarak 2012 yılının Haziran ayında tamamlamış olması nedeniyle vergi indirim oranının %40, yatırıma katkı oranının %15 olarak uygulanması gerekmektedir.

Öte yandan; 2009/1 no.lu Tebliğin “Teşvik belgesi kapsamında değerlendirilmeyen harcamalar” başlıklı 9’uncu maddesinde; teşvik belgesi kapsamında değerlendirilmeyen harcamaların sektörel özelliklerin dikkate alınarak belirleneceği hususuna yer verilmiş olup, yatırım teşvik belgeniz ekinde yer alan global listede bulunmayan harcama kalemlerinin yatırıma katkı tutarına dahil edilmemesi gerekmektedir.

Ayrıca; indirimli kurumlar vergisi uygulamasından faydalanabilmek için YMM Raporu arandığına ilişkin vergi mevzuatında hüküm bulunmamaktadır.

Kaynak: Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı
27 Mayıs 2014 Tarih ve 49327596-125[KVK.2012.ÖZ.40]-138 Sayılı Özelge

Yasal Uyarı: Bu yazıdaki bilgiler sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen bilgilerden yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgilerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

]]>
https://www.muhasebenews.com/yatirim-tesvik-belgeli-yatirima-gec-baslanilmasi-halinde-vergi-indirim-orani-degisir-mi/feed/ 0