Ana Sayfa Vergi İş ortaklığı sermayesini ve karını hangi hesapta takip edeceğiz?

    İş ortaklığı sermayesini ve karını hangi hesapta takip edeceğiz?

    266
    0

    Şirketimiz ltd şirkettir. Ticari bir işlem için bir başka şirketle sadece o iş için iş ortaklığı yapacağız havale edeceğimiz tutarın farkını vergilendireceğiz bu işlemi diğer gelirler olarak muhasebe kaydı yapabilir miyiz fatura düzenleyecek miyiz?

    Kuruluşta 242(B) 102(A) kaydı yapılır. Gelir elde edilmesi halinde ise 102(B) 640 (A) kaydı yapılır.


    Özelge: Yıllara sari inşaat işine ait kazancın beyanı hk.

    T.C.
    GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
    ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
    Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

    Sayı

    :

    B.07.1.GİB.4.06.16.01-2010-GVK-42-4-296

    21/04/2010

    Konu

    :

    Yıllara sari inşaat işine ait kazancın beyanı

    İlgide kayıtlı dilekçenizde, iş ortaklığınızca Toplu Konut İdaresi Başkanlığına taahhüt edilen yıllara sari inşaat işine ait kazancın hangi yılda beyan edileceği ile iş ortaklığınızın mükellefiyetinin nasıl sona ereceği hususları ilgili olarak Başkanlığımız görüşü aşağıdaki gibidir.

    5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde iş ortaklıklarının kurumlar vergisi mükellefi olduğu hüküm altına alınmış olup aynı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında, “İş ortaklıkları: Yukarıdaki fıkralarda yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların tüzel kişiliklerinin olmaması mükellefiyetlerini etkilemez.” hükmüne yer verilmiştir.

    Diğer taraftan; 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

    “2.5.1” bölümünde;

    “Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında iş ortaklıkları, aynı maddenin diğer fıkralarında yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler şeklinde tanımlanmıştır.

    İş ortaklıkları kazanç paylaşımı amacıyla kurulan ortaklıklar olup ortaklar, belli bir işin birlikte yapılmasını yüklenmektedirler.

    Şahıs ortaklıkları veya gerçek kişilerin Kanunun 2 nci maddesinde sayılanlarla veya Kanunun 2 nci maddesinde sayılanların kendi aralarında oluşturdukları adi ortaklıklar hakkında, istenilmesi halinde iş ortaklığı olarak kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis ettirilebilecektir. Bu durumda, mükelleflerce talep edilmesi halinde tüzel kişiliğinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın iş ortaklıkları, kurumlar vergisi mükellefi olabileceklerdir.

    “2.5.2” bölümünde;

    “Kurulacak olan iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için en az aşağıdaki unsurları taşıması gerekir.

    –    Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,

    –       Ortaklığın belli bir işi sonuçlandırmak üzere yazılı bir sözleşmeyle kurulması,

    –        İş ortaklığı konusunun belli bir iş olması,

    –        Birlikte yapılacak olan işin belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin öngörülmesi,

    –         İş ortaklığı ile işveren arasında bir yüklenim sözleşmesinin olması,

    –        Tarafların, müştereken yüklenilen işin belli bir veya birden fazla bölümünden değil, tamamından işverene karşı sorumlu olmaları,

    –         İşin bitiminde kazancın paylaşılması,

    –       Birlikte yapılması öngörülen ve müştereken yüklenilen işin bitimi ve Vergi Usul Kanununda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi.

    İş ortaklığı, devamlılık gösteren ve aynı nitelikte olan iş veya işler için değil, belirli bir sürede bitecek bir iş için kurulacak ve tam mükellefiyete tabi olacaktır.

    Yukarıda belirtilen genel unsurlar dikkate alındığında, her ortağın işin belli bir bölümünün yapımını yüklendiği konsorsiyumlar iş ortaklığı tanımı dışında kalmaktadır. Bu tür ortaklıklarda (konsorsiyum) her bir ortağın yapacağı işin yüklenim sözleşmesinde açıkça belirtilmesi zorunludur. Ancak, yüklenim sözleşmesinde belirtilmemekle beraber, ortakların kendi aralarında yapacakları sözleşme ile her bir ortağın yükleneceği işin belirlenmesi ve işveren idarece de bu sözleşmenin kabulü halinde, bu tür ortaklıklar da “konsorsiyum” olarak kabul edilecektir.

    Yukarıda sayılan unsurları taşımak kaydıyla, iş ortaklıkları her türlü iş için kurulabilecektir.

    Belli bir iş için kurulan iş ortaklığında işverenin birden fazla olması, iş ortaklığınında birden fazla olmasını gerektirmez. Ancak bir işverene karşı birden fazla işin, yukarıda tanımı yapılan iş ortaklığı çerçevesinde yüklenilmesi halinde her iş, ayrı bir iş ortaklığının kurulmasını gerektirecektir

    Örneğin; bir hidroelektrik santrali inşası işi için tek bir iş ortaklığı kurulabilir. Aynı işveren tarafından söz konusu santral ile bağlantılı elektrik iletim sisteminin kurulması işi için ayrı bir ihale düzenlendiği takdirde bu iş için ayrı bir iş ortaklığı kurulması gerekmektedir.

    İş ortaklığının kurumlar vergisi yönünden bağlı olduğu vergi dairesi, ortaklığın kuruluş mukavelesinde gösterilen merkezinin bulunduğu yer vergi dairesidir. Mukavelede, ortaklık merkezi belirtilmemiş ise iş merkezinin bulunduğu yer vergi dairesi, bağlı olduğu vergi dairesi olacaktır.

    Belli bir iş için kurulacak olan iş ortaklığında işin bitim tarihi, taahhüt sözleşmesinde belirlenen esaslara göre tayin olunacaktır. Ancak, işin bitimi iş ortaklığının da sona erdiğini göstermez. Bu iş dolayısıyla mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının da yerine getirilmesi (Örneğin, tahakkuk eden vergilerin tamamının ödenmesi) gerekir.Vergisel ödevlerin tamamının ikmal edilmesinden sonra iş ortaklığı sona ermiş sayılır…”

    açıklamalarına yer verilmiştir.

    Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 42 nci maddesinde; “Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat (dekapaj işyeri de inşaat işi sayılır.) ve onarma işlerinde kâr veya zarar işin bittiği yıl kati olarak tespit edilir ve tamamı o yılın geliri sayılarak, mezkûr yıl beyannamesinde gösterilir.” hükmü yer almaktadır.

    Aynı Kanunun 44 üncü maddesinde de, inşaat ve onarma işlerinde geçici ve kesin kabul usulüne tabi olan hallerde geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı tarihin; diğer hallerde işin fiilen tamamlandığı veya fiilen bırakıldığı tarihin bitim tarihi olarak kabul edileceğibitim tarihinden sonra bu işlerle ilgili olarak yapılan giderlerin ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hâsılatın, bu giderlerin yapıldığı veya hâsılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.

    Bu çerçevede, iş ortaklığınızca taahhüt edilen yıllara sari inşaat işinin, geçici kabulün yapıldığını gösteren tutanağın idarece onaylandığı 08.09.2009 tarihi itibariyle bittiği kabul edilecek ve bu tarih itibariyle tespit edilen kazancın işin bittiği 2009 yılı kazancı sayılarak 1-25 Nisan 2010 tarihleri arasında beyan edilecektir.

    Ancak, söz konusu işinizin bitim tarihinden sonra bu işinizle ilgili olarak yapılan giderlerin ve her ne nam ile olursa olsun elde edilen hâsılatın, bu giderlerin yapıldığı veya hâsılatın elde edildiği yılın kâr veya zararının tespitinde dikkate alınacağı tabiidir. Ayrıca, vergisel ödevlerinizin tamamını yerine getirmeniz üzerine iş ortaklığınızın mükellefiyeti kapatılacaktır.


    Kaynak: GİB, İSMMMO
    Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


    Önceki İçerikBahçe düzenlemesi için alınan toprak gider yazılır mı?
    Sonraki İçerikYurt dışındaki bir şirkete Türkiye’den verilen hukuki danışmanlık hizmeti KDV’ye tabi midir?

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz