Ana Sayfa YAZARLAR-YENİ Genel Kurul Kararının İptali Davasının Kötü Niyetle Açılması ve Teminat Yükümlülüğü

Genel Kurul Kararının İptali Davasının Kötü Niyetle Açılması ve Teminat Yükümlülüğü

781
0

Stajyer Avukat Serdar DARAMA

s.darama@ozgunlaw.com


1. ANONİM ŞİRKET GENEL KURUL KARARLARININ İPTALİ

Anonim şirket; sermayesi belirli paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığı ile sorumlu bulunan, pay sahiplerinin sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile şirkete karşı sorumlu oldukları şirket tipidir. (TTK m.329)

Anonim şirketler tüzel kişiliği haiz olup, faaliyetlerini organları ile yürütür. Anonim şirketlerin yönetim kurulu ve genel kurul olmak üzere kanunen zorunlu iki organı bulunmaktadır. TTK’da bu organlar arasında işlev ayrımı yapılmış, bu husus hem yönetim kurulunun (TTK m.375) hem de genel kurulun (TTK m. 408) devredilemez görev ve yetkileri sayılarak daha da somutlaştırılmıştır. [1]

Genel Kurul, şirketin karar organı olup, genel kurul kararları ise hukuki sonuç doğurmaya yönelik anonim şirket irade açıklamasıdır. Genel Kurulda pay sahipleri veya temsilcileri iradelerini oyları aracılığı ile açıklarlar. [2]

Genel Kurul kararının toplantıya katılan veya katılmayan tüm pay sahipleri için bağlayıcı olması nedeniyle (TTK m.423), genel kurulun toplanması ve karar alması sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Bir genel kurul kararının oluşabilmesi için öncelikle kanun ve esas sözleşme hükümlerine uygun bir genel kurul toplantısının yapılması gerekir. Genel kurul toplantısı yapılmaksızın, pay sahiplerinin veya temsilcilerinin karar alması mümkün değildir. [3] Dolayısıyla anonim şirketlerde pay sahipleri bir araya gelmeksizin elden dolaştırma usulü ile karar alınamaz.

Bir hukuka aykırılık genel çıkarları ihlal ediyor ve bu hukuka aykırılık kamu düzenini bozuyorsa butlan ya da yokluk yaptırımı söz konusu olabilecekken, sadece kişinin özel çıkarlarını ihlal ediyor ise artık iptal yaptırımı söz konusu olacaktır. [4] Ancak yokluk ve butlandan farklı olarak, iptal edilebilir kararlar bakımından, dava açılarak iptal hükmü verilene kadar, alınan genel kurul kararının geçerliliğini sürdüreceği unutulmamalıdır. [5]

1.1. İptal Sebepleri

TTK m.445’te, TTK 446. maddede sayılan kişilerin, kanun veya ortaklık ana sözleşmesi hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içerisinde, ortaklık merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabileceği düzenlenmiştir.

TTK m.445’te sayılan iptal sebeplerinden ilki kanuna aykırılıktır. Bu düzenlemedeki “kanun” ibaresi geniş anlaşılmaktadır. Bu çerçevede dikkate alınacak kanunun yalnızca TTK olmayacağı unutulmamalıdır. [6]

Ayrıca alınan genel kurul kararı, ortaklık esas sözleşmesine aykırı ise, bu durumda alınan kararın iptali mümkün olacaktır.

Son olarak kanun koyucu, TTK m.445’te dürüstlük kuralına aykırı genel kurul kararlarının da iptal edilebileceğini düzenlemiştir. Bu düzenlemedeki amaç, çoğunluğun haksız ve yersiz kararlarıyla azınlığı ezmesine engel olmaktır. [7]

1.1. Kimler İptal Davası Açabilir?

TTK’nın 446. maddesinde, kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde pay sahipleri, yönetim kurulu ve her bir yönetim kuruları üyesi tarafından genel kurul kararının iptali davası açılabileceği belirtilmiştir.

A.) Pay Sahipleri

i. Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın, çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri iptal davası açmaya yetkilidir. (TTK m.446)

ii.  Toplantıda hazır bulunuyor ise;

Yukarıda sayılan hususlar dışında iptal davası açılacak hâllerde ise, pay sahibinin veya temsilcisinin toplantıya katılıp katılmadığı önem arz etmektedir. Zira toplantıya katılan pay sahibinin iptal davası açabilmesi için, söz konusu karara olumsuz oy vermeli ve muhalefetini toplantı tutanağına geçirmelidir. Ancak genel kurul kararının iptalinin talep edilebilmesi için, kararın alınmasından sonra muhalefet edilmesi gerekmektedir. Karara karşı değil de karar öncesinde, karar henüz öneri aşamasındayken yapılan muhalefet iptal davası için gerekli şartı sağlamayacaktır. [8] (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 07.11.2019 E. 2019/2841, K. 2019/6994.)

B. Yönetim Kurulu

Yönetim kurulu da pay sahipleri gibi genel kurul kararının iptali davası açabilmektedir. Ancak Yönetim kurulu birden fazla üyeden oluşuyorsa TTK m.390 gereğince yönetim kurulu kararı alınması gerekir.

C. Yönetim Kurulu Üyeleri

Alınan genel kurul kararının yerine getirilmesi, yönetim kurulu üyelerinden herhangi birinin kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa, kişisel sorumluluğu gündeme gelecek olan yönetim kurulu üyesi ilgili karar aleyhine tek başına iptal davası açma hakkına sahiptir. (TTK m.446/c)

2. İPTAL DAVASI AÇILIRKEN TEMİNAT GÖSTERİLMESİ (TTK m.448)

İptal davası açma hakkı; anonim ortaklık pay sahibine, kanuni koşulların oluşması durumunda, tek başına çoğunluk gücüne karşı koyabilme hakkı sağlasa da bu hakkın kötüye kullanılmasına da sıklıkla şahit olunmaktadır. Açılacak davalar ile tüzel kişiliğe pek çok şekilde zarar verme amacı güdebileceği gibi, yalnızca, TTK 448. maddesi gereğince açılan iptal davasının kamuoyuna ilan edilmesinin zorunlu olması dolayısıyla, anonim şirket hakkında çeşitli spekülasyonlar üretilmesi ile şirket itibarının zedelenmesi dahi amaçlanabilir.

Kaldı ki anonim şirketlerde genel kurul kararlarının iptali davaları kolay açılabilen ve çok sık görülen davalardır. Çünkü;

Anonim şirketlerde tek bir paya sahip olan paydaşların dahi (uygulamada bu pay bedellerinin birkaç TL olduğu dahi görülmektedir) kanundaki şartların yerine getirilmiş olması halinde iptal davası açma hakkı vardır.

Anonim şirket genel kurul kararının iptali davası maktu harca tabidir. Bu nedenle uygulamada ciddi hukuki temellere dayanmayan iptal davalarına oldukça sık rastlanmaktadır.

Genel kurul kararlarının iptal davalarının büyük çoğunluğunun azınlıklar ve münferit ortaklarca açılmakta olup, bu dava açma hakkının şirket (çoğunluk) üzerinde bir baskı ve taciz aracı olarak kullanıldığı da sıkça görülmektedir. [9] Dolayısı ile kötü niyetle açılan iptal davasındaki amaç şirkete zarar vermek olabileceği gibi, bencilce kişisel istekleri şirkete kabul ettirmek de olabilir.

Ancak yalnızca anonim şirkete zarar vermek amacıyla kötü niyetli davaların açılmasını önlemek için TTK’da birtakım düzenlemelere yer verilmiştir.

TTK’nın 448. maddesinin 3. fıkrası;

Mahkeme, şirketin istemi üzerine muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine karar verebilir. Teminatın nitelik ve miktarını mahkeme belirler.”

şeklinde olup, anonim şirkete karşı kötü niyetle ve hukuki yarar bulunmaksızın dava açılmasının önüne geçilebilmesi için davacının teminat göstermesi hususu düzenlenmiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise; mahkemenin teminata resen hükmetmesi mümkün olmayıp, davalı şirketçe talep edilmesi gerekmektedir. [10] (Yargıtay 11. HD, 1979/3648 E.- 1979/3443 K., 02.07.1979 T.)

Ancak teminat gösterilmesinin davanın dinlenilme şartlarından olmadığını belirtmek gerekir. [11] Davalı şirketin bu yönde bir talebi bulunmadığı takdirde, mahkeme tarafından teminat koşulu resen göz önünde tutulamayacaktır. [12]

Mahkeme tarafından teminata hükmedilmesinin bir diğer şartı ise dava nedeni ile şirketin zarar görmesinin muhtemel olmasıdır. Yasa koyucu teminata karar verilebilmesi için şirketin zarar görmüş olması koşulunu aramamış, zarar görme olasılığını yeterli görmüştür. Zarar görme olasılığını kanıtlama yükümlülüğü ise davalı şirket üzerindedir. Bu konudaki zarar maddi olmaktan çok manevidir. Teminat talep edilebilmesi için şirketin açılan iptal davası nedeniyle isminin ya da itibarının zedelenmesi ihtimali bulunduğunu kanıtlaması yeterlidir.[13]

     Kimler Teminat Göstermekle Yükümlüdür?

448. maddenin 3. fıkrası, şirketin teminat talebi açısından davacılar arasında bir fark gözetmemiştir. [14] Ancak uygulamada mahkemeler tarafından ısrarla teminata hükmedilmesinden kaçınılmaktadır. Hâl böyle iken pay sahipleri haricinde yönetim kurulu ve yönetim kurulu üyelerinin açacakları iptal davasında teminata hükmedilmesi pek ihtimal dahilinde değildir.

Kaldı ki iptal davası açma yetkisinin görevi gereği ve ortaklık yararına kullandığı varsayılması gereken yönetim kurulunu teminatla yükümlü tutmak, teminata ilişkin hükmün amacına aykırıdır. Aksi düşüncenin kabulü hâlinde, bizatihi davalı ortaklığın yönetim kurulu adına teminat yatırması gerekir. Aynı şekilde davacı yönetim kurulu üyeleri görevleri gereği dava hakkı ile donatılmış olduklarından teminat yükümlülüğü kapsamında tutulmalıdırlar. [15]

Dolayısıyla uygulamada, yalnızca pay sahipleri tarafından açılan genel kurul kararının iptali davalarında davacı aleyhine teminata hükmedilebileceği söylenebilir.

3. GENEL KURUL KARARININ İPTALİ DAVASINDA KÖTÜ NİYET İNCELEMESİ

TTK’da genel kurul kararının iptali davalarında teminat gösterilmesi gerekebileceğine ilişkin hüküm ile, davacıların davalarını kötü niyetle ikame edebilecekleri ihtimal dahiline alınmış ve bu durumun önüne geçilmek istenmiştir. Ancak TTK’da kötü niyetli davaların açılmasının önüne geçilmesi amacıyla getirilen tek düzenleme bu değildir.

Ayrıca TTK’nın 451. maddesi;

Genel kurulun kararına karşı, kötüniyetle iptal veya butlan davası açıldığı takdirde, davacılar bu sebeple şirketin uğradığı zararlardan müteselsilen sorumludurlar. 

hükmünü öngörmüştür. Bu düzenleme ile iptal davası açma hakkının muhtemel davacılar tarafından kötüye kullanılması engellenmek istenmektedir. [16]

Buradaki kötü niyetten kastın ise ayrıntılı bir şekilde açıklanmasında fayda bulunmaktadır:

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Dürüst Davranma” başlıklı 2. Maddesinde;

 Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz

hükmü öngörülmüştür. Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle bir başkasına zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur.

TMK m.2/1 herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk, dürüstlük ve iş ilişkilerinin getirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emretmektedir. Ayrıca Kanun hükmünden anlaşıldığı üzere; bir hakkın kötüye kullanılmasının müeyyidesi ise, bu hakkın hukuken korunmaması olacaktır. [17]

Genel kurul kararının iptali için açılmış olan davalar; şirketi zarara uğratmak, şirket (çoğunluk) üzerinde baskı oluşturmak ve birtakım kişisel istekleri yerine getirmeye zorlamak amacını taşıyabilir. Ayrıca görünürde böyle bir amaç taşınmasa bile, iptal davası açma hakkının kullanılması bakımından bir menfaat yoksa veya çok küçük bir menfaat varsa, bu takdirde o hakkın kullanılmasından değil, hakkın kötüye kullanılmasından bahsedilecektir. [18] (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/5-2374 E., 2019/1161 K., 12.11.2019 T.)

Özellikle halka açık anonim şirketlerde çok düşük maddi değerdeki pay sahiplerinin açmış oldukları iptal davalarında menfaatin yok denecek kadar küçük olması dikkate alındığında yapılan yargılamanın yalnızca anonim şirkete zarar vereceğinden hakkın kötüye kullanılması gündeme gelebilecektir.

Tazminatın Miktarı Hakkında:

Yargılamanın sonucunda tazminata hükmedilebilmesi için, teminat gösterilmesinden farklı olarak zararın muhtemel değil, ortaya çıkmış bir zarar olması gerekmektedir. Dolayısıyla davalı anonim şirketin bu zararın oluştuğunu kanıtlaması ve zararın miktarını ortaya koymasının ardından, mahkeme tarafından belirli bir miktarda tazminata hükmedilebilecektir.

Aynı yargılamada daha önce teminata hükmedilmiş olması hâlinde ise, hükmedilecek tazminatın bu teminat miktarının üzerinde olmasında hiçbir engel bulunmamaktadır.

ÖZET VE SONUÇ

Genel kurul kararının iptali davası açma hakkı; anonim ortaklık pay sahibine, kanuni koşulların oluşması durumunda, tek başına çoğunluk gücüne karşı koyabilme hakkı sağlamaktadır. Açılacak davanın maktu harca tabi olması nedeniyle, uygulamada genel kurul kararının iptali davası açılması yoluna azınlık ve münferit pay sahipleri tarafından sıklıkla başvurulmaktadır.

Ancak bu davalar kimi zaman anonim şirketi zarara uğratmak, çoğunluk üzerinde baskı kurmak veya kişisel isteklerin kabulüne zorlamak amaçları ile açılabilmektedir. Kanun koyucu tarafından bu durumun engellenmesi amacıyla, davalı anonim şirketin talebi üzerine mahkemece davacının teminat göstermesine hükmedilebileceği (TTK m.448/3) ve ayrıca kötü niyetli davacının anonim şirketin uğradığı zararlardan sorumlu tutulabileceği düzenlenmiştir.

Her ne kadar uygulamada davacı aleyhine teminat gösterilmesi talepleri sıklıkla reddedilse de anonim şirketler, kendilerine karşı açılan kötü niyetli davada teminat gösterilmesi talebinde bulunmayı kesinlikle unutmamalı, ayrıca kötü niyetle açılan davalarda kesinlikle zararlarının tazminini talep etmelidir.

Stj. Av. Serdar Darama

 

Kaynakça:

1. Mehmet Cemil Türk, Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali, s.21, p.1.

2. Mehmet Cemil Türk, Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali, s.22, p.2.

3. Mehmet Cemil Türk, Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali, s.24, p.1.

4. Mehmet Cemil Türk, Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali, s.76, p.2.

5. Oruç Hami Şener, Ortaklıklar Hukuku, s.536

6. Oruç Hami Şener, Ortaklıklar Hukuku, s.537

7. Oruç Hami Şener, Ortaklıklar Hukuku, s.537

8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 07.11.2019 E. 2019/2841, K. 2019/6994.

9. Prof. Dr. Ersin Çamoğlu Anonim Ortaklık Genel Kurul Kararlarının İptali Davasında Teminat

10. Yargıtay 11. HD, 1979/3648 E.- 1979/3443 K., 02.07.1979 T.

11. Baki Kuru, Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali Davasında Teminat Gösterme Dava Şartı Mıdır?

12. Prof. Dr. Ersin Çamoğlu, Anonim Ortaklık Genel Kurul Kararlarının İptali Davasında Teminat

13. Prof. Dr. Ersin Çamoğlu, Anonim Ortaklık Genel Kurul Kararlarının İptali Davasında Teminat, s.235

14. Prof. Dr. Ersin Çamoğlu, Anonim Ortaklık Genel Kurul Kararlarının İptali Davasında Teminat, s.235

15. Moroğlu, Hükümsüzlük, s.181

16. Oruç Hami Şener, Ortaklıklar Hukuku, s.543

17. Dural/ Sarı, s.225

18. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 2017/5-2374 E., 2019/1161 K., 12.11.2019 T.


Kaynak: Stajyer Av. Serdar Darama – İçerik, Ozgun Law firmasının özel izni ile yayınlanmıştır.
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


YAZARIN DİĞER YAZILARI

Franchise Sözleşmelerinde Markanın İadesi Yükümlülüğü
İkale Sözleşmesi Ve Bu Sözleşmede Makul Yarar Kavramı 
Rekabet Hukukunda Covid-19 Etkileri. Stj. Av. Serdar Darama
Yargıtay Kararları Çerçevesinde Tahkim Sözleşmesinin/Şartının Geçerliliği (Stj. Av. Serdar Darama)
Kanun Dışı Grevin Kapsamı, Tespiti ve Hukuki Sonuçları (Stj. Av. Serdar DARAMA)
Rekabet Hukukunda Yatay İşbirliği Anlaşmaları Çerçevesinde Bilgi Değişimi (Stj. Av. Serdar Darama)
Önceki İçerikİş yeri devirlerinde SGK teşvikleri devam eder mi?
Sonraki İçerikTürkiye Dünya’da Kuru Üzüm İhracatında Birinci Sırada

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz