Ana Sayfa Mevzuat 4706 sayılı Kanun kapsamında Tapu Tahsis Belgesi sahiplerinin ve işgalcilerin ölümü sebebiyle...

4706 sayılı Kanun kapsamında Tapu Tahsis Belgesi sahiplerinin ve işgalcilerin ölümü sebebiyle zilyetliklerinde bulunan taşınmazların mirasçılarına satışı vergiye tabi midir?

4706 sayılı Kanun kapsamında Tapu Tahsis Belgesi sahiplerinin ve işgalcilerin ölümü sebebiyle zilyetliklerinde bulunan taşınmazların mirasçılarına satışı vergiye tabi midir?

810
0

Başkanlığımız … Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğünün yazısı ekinde alınan ilgide kayıtlı yazınız ve eki özelge talep formunun incelenmesinden, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun kapsamında belediye mallarının hak sahiplerine devir işlemlerinde Tapu Tahsis Belgesi sahiplerinin ve işgalcilerin ölümü sebebiyle mirasçılarına satışı yapılan taşınmazlarla ilgili veraset ve intikal vergisi ilişiği istenilip istenilmeyeceği hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 10 uncu maddesinin (b) bendinde gayrimenkullerin ticari işletmeye dahil olsun veya olmasın emlak vergisine esas olan değerle değerleneceği, 11 inci maddesinde de bu vergiye konu olacak malların değerleme gününün, miras yoluyla meydana gelen intikallerde mirasın açıldığı, diğer suretle meydana gelen intikallerde malların hukuken iktisap edildiği gün olacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 19 uncu maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında, “Tescil tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde sonucu ilgili vergi dairesine bildirilmek üzere, intikal eden gayrimenkullerin tescil işlemi veraset ve intikal vergisinin tahakkuku beklenilmeksizin yapılır. Ancak, intikali yapılan gayrimenkule isabet eden veraset ve intikal vergisi tamamen ödenmedikçe devir ve ferağı yapılamaz ve üzerinde herhangi bir aynı hak tesis edilemez. Tapu memurları vergi dairesince verilmiş ilişik kesme belgesi olmaksızın devir ve ferağ işlemi yapamazlar, aksi halde verginin ödenmesinden mükellefler ile birlikte müteselsilen sorumlu olurlar.

Ancak, mükelleflerce tahakkuk eden vergiye karşılık 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde yazılı cinsten (Bu maddenin 5 inci bendinde yazılı menkul mallar hariç) teminat gösterildiği takdirde intikal eden gayrimenkullerin bir kısmının veya tamamının devir ve ferağına izin verilebilir. Teminat olarak gösterilecek gayrimenkullerin değeri 6183 sayılı Kanunun 91 inci maddesine göre tespit edilir.” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, mirasçının ölümüyle birlikte, terekeye dahil haklar ve borçlar mirasçılara bir bütün olarak intikal eder. Mirasçılar sadece terekedeki mal ve hakları kazanmazlar, aynı zamanda murise ait borçları da üstlenmiş olurlar.

Tapu tahsis belgesi; tapu senedi gibi mutlak ve kesin bir mülkiyet hakkı vermeyip, imar ve gecekondu mevzuatı çerçevesinde; hazine, belediye, vakıflar genel müdürlüğü ve il özel idarelerinin müstakilen sahip oldukları taşınmazlar üzerinde Kanunla belirlenen çerçevede ilgili kişilere tanınan şahsi hakkı içeren belge niteliğindedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E:1996/14-763 ve K:1996/864 sayılı kararında: “Tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi değil yalnızca fiili kullanmayı belirleyen zilyetlik belgesidir. İlgilisine ancak kişisel hak sağlayabilir ve salt tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin tahsis edilen adına tescilini sağlamaz. Anılan belge ancak bunu veren idarece taşınmazın bulunduğu yörede imar ıslah çalışmalarının başlaması halinde ilgilisine tapu verilmesi vaadini taşıyabilir” denilmek suretiyle, tapu tahsis belgesinin esas itibariyle bir mülkiyet belgesi değil, yalnızca fiili kullanmayı belirleyen zilyetlik belgesi olduğu ve ilgilisine ancak kişisel hak sağlayacağı vurgulanmıştır.

            Bu çerçevede tapu tahsis belgesi sahibi, adına satış ve buna bağlı tapu tescili yapılmadan önce vefat etmiş ise, (vefat eden adına) henüz tapu tescili yapılmadığından, burada mirasçılarına intikal eden, gayrimenkulün kendisi değil, tapu tahsis belgesine bağlı şahsi haktır. Başka bir ifadeyle ölüm ile birlikte mirasçılar bir mülkiyet hakkı kazanmamakta, malın intikali söz konusu olmamakta, sadece (tapu tahsis belgesinin vefat edene sağladığı talep hakkının aynısına), tapu tahsis belgesine dayanılarak satışın kendilerine yapılmasını talep hakkına sahip olmaktadırlar.

            Dolayısıyla, tapu tahsis belgesi sahiplerinin veya işgalcilerin vefat etmesi üzerine, kendilerine tahsis belgesi verilen veya işgalci durumda bulundukları taşınmazların mirasçılarına veraseten intikalinden söz etmek mümkün bulunmamakta olup, bu nedenle söz konusu taşınmazların mirasçılarına satışı nedeniyle tapuda yapılacak devir işlemleri sırasında mirasçılardan veraset ve intikal vergisi ilişik kesme belgesinin aranılmaması gerekmektedir.

            Diğer taraftan, tapu tahsis belgesi sahiplerinin tahsis belgeli taşınmazlar üzerinde veya işgalcilerin işgal ettikleri taşınmazlar üzerinde bina inşaa ettikten sonra vefat etmeleri durumunda, söz konusu binaların veraset ve intikal vergisine tabi tutulması gerekmekte, dolayısıyla mirasçılarına yapılacak satışlar sırasında binalar için veraset ve intikal vergisinin aranılması gerekmektedir.

 


Kaynak: GİB ÖZELGE
Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki İçerikİşten çıkarımların yasaklandığı dönemlerde firmalar arasında anlaşmaya dayalı personel devri yapılabilir mi?
Sonraki İçerikFaaliyet konusu gayrimenkul alım satımı olmayan firmaların aldıkları daireler için ödedikleri KDV’yi indirim konusu yapabilir mi?

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz